14 Şubat 2012 Salı

Çöpçülükten Afrika Şampiyonluğuna


Futbol sadece bir oyun mudur, yoksa hayatı bize yansıtan bir ayna mıdır? Kimileri 22 kişinin bir meşin yuvarlak peşinden koştuğu ayak topunu bu kadar ciddiye almamamız gerektiğini söylerken, bizim blog için "futbol hayata fena halde benzer". Her maç kendi kahramanını yaratırken, her başarının ardından nice hikayeler okuruz. Bu öykülerden birini de dün gece Stade de Angondje'de 32 bin futbol sevdalısı canlı izlerken, milyonlarcası da televizyon başında şahitlik etti Herve Renard'ın başarısına. "Drogba maç içinde penaltıyı kaçırmasaydı" diye başlayan şartlı cümlelere rağbet de etmemek gerekir, zira o gecenin "seçilmiş kişisi" Renard'dı ve futbol melekleri bu genç teknik adamın beyaz gömleğinin omuzlarına konmuştu bir kere, oradan uçmaya da hiç ama hiç niyetleri yoktu. "2010 Afrika Uluslar Kupasında Tunus'a karşı oynadığımız maçta beyaz gömlek giymiştim. Dört gün sonra Kamerun'la karşılaşırken mavi gömlekle saha kenarındaydım ve mağlubiyet üzüntüsü yaşadım, İşte o gün bütün maçlara beyaz gömlekle çıkmaya karar verdim. Benim de uğurum budur"

Totemlerin, uğurların yeri yadsınamaz söz konusu futbolsa, ama özellikle Afrika'dan bahsedersek işin boyutu sihre, büyüye kadar da gider. Zambiya'nın bir çok futbol otoroitesine göre sürpriz sayılabilecek bu başarısının ardından önümüzdeki günlerde büyücülerin toprağa gömdüğü tavuk bacakları, dökülen hayvan kanları, kale direklerine sürülen kuş tüyleri, keçi bağırsaklarının meşin yuvarlakla beraber toprağa gömülmesi gibi wodoo büyülerine ait hikayeler okuyacağız ama bizim şimdiki niyetimiz Renard'ın hayat romanından pasajlar alıntılamak... Hollywood senaristleri de pek bayılırlar ya inişli çıkışlı hayat hikayelerine, bu beyaz gömlekli adamın yaşamı da hazır senaryo aslında, bul yönetmen, çektir filmi.


Didier Deschamps ve Marcel Desaily ile birlikte Cannes'da futbola başlayan Renard, Arsene Wenger, Luis Fernandes ve Claude leRoy gibi hocaların talebesi olduğu 15 yıllık futbolculuk yaşantısı sonrası, hayatın çok da beklediği gibi gitmediğini görecektir. Meşin yuvarlaktan kopan Herve Renard, bir çöp toplama şirketi kurar ve "ekmeğinin peşine" düşer.  "İşim şehrin çöplerini toplamaktır. Haftanın beş günü sabahın beşinde uyanıp, çöp bidonlarını boşaltıyorduk." O günlerde stat etrafından geçerken futbola sevdası depreşecek ve saha kenarında olmaya karar verdiğinde, en büyük desteği de eski hocası Claude leRoy'dan görecektir. Onun yardımcılığı ile başladığı antrenörlük serüveninde, kendi ayakları üzerinde yürümek üzere yol aldığı İngiltere macerası, belki de gelecek adına Fransız hocaya çok şey kazandıracaktır. "Cambridge United günleri benim için tam bir kabustu. İngilizce bilmiyordum ve tercümanım da yoktu. Yaşadığım sıkıntı ve zorluklar, beni hayata da hazırladı aslında" diyecektir o günleri hatırlarken genç çalıştırıcı. 8 maçlık mağlubiyet serisi sonrası soluğu memleketinde alan Renard'ın yolu bir kez daha leRoy'la kesişir. Gana Milli Takımında leRoy'un asistanlığını yaptığı günlerde de Afrika ile kez tanışan Herve Renard, Zambiya'nın "genç ve başarıya aç Avrupa'lı bir hoca" aradığı bir dönemde, biçilmiş kaftan olarak bu fakir ve yoksul ülkenin ulusal futbol takımının başına geçer.

 14 yıl aradan sonra Zambiya'yı Afrika Uluslar Kupasına taşıyan ve çeyrek finalde penaltı vuruşları sonrası elenme üzüntüsü yaşayan Fransız hoca, federasyondaki yönetici değişimlerinin ardından görevi bırakır. Daha topladığı bavullarını boşaltmadan da 2 gün sonra Angola Futbol Federasyonu yöneticileri kapısını çalar ve hocanın yeni adresi belli olur. "Evdeki hesap çarşıya uymaz", Angola'da aradığı huzurlu ortamı bulamayan Renard, görevi bırakırken de, futboldan da uzaklaşır bir dönem.


Zambia ve Herve Renard'ın romanını okurken, satır aralarında da tesadüflerin başarıdaki payına  şahit oluyoruz. Ülkenin yetiştirdiği en başarılı futbolculardan olan Kalusha Bwalya, Zambiya'nın yeni federasyon başkanı olunca ilk iş olarak eski hocaları Renard'ı bir kaç gün sonra başlayacak olan Afrika Uluslar Kupasında takımın başına getirir. Peki tesadüf bunun neresinde? Zambiya Ulusal Takımı, 1993te Senegal deplasmanına giderken uçağın düşmesi sonrası 18 futbolcu ve teknik heyet hayatını kaybeder. Bu felaketten kurtulanlardan biri o yıllarda top koşturduğu PSV Amsterdam'dan  doğrudan Senegal'e uçan Kalusha Bwalya olur... Ya PSV'de maçı olmasaydı?

Bu kadar hikayeden sonra, Drogba'nın penaltıyı kaçırmasını hor görmemek lazım, zira kaderin çizdiği yazgıda Zambiya'nın o maçı kazanması ve beyaz gömlekli Herve Renard'ın kariyerinde zirveye çıkması tükenmez kalemle kalın harflerle yazılmıştı...


Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin