Aslında "devam filmlerine" karşı ön yargılıyımdır, zira pek çoğu ilkinin yarattığı "gişe hasılatınından" pay edinmek adına "apar topar" çekilip, seyircinin önüne sunulmaktadır ve beklenileni vermekten uzaktırlar. İşte uzun zamandır elimde bulunan ama bir türlü izlemeye vakit ayıramadığım Green Street Hooligans'ın devamını seyretmeye oturduğumda, ilk 15 dakikadan sonra bilgisayarı kapatmamamın tek nedeni bloga bu yazıyı yazma isteğimdi. Liglerin sona erdiği ve futbolsuz geçecek günlere adım atmaya başladığımız bu günlerde, tribün hayatına ve taraftarlara yönelik bir film seyretme hevesi yerini "ucuz" yapım bir hapishane filmi içine itiverdi beni. Üstelik, West Ham United taraftarı olmaları dışında, ilk filmin devamı sayılabilecek tek ortak nokta, Green Street Hooligans 1'in sonundaki kavga sonrası taraftarların hapse atılmış olmalarıydı. Bunların dışında ne baş roldekiler aynı kişiler, ne de konu hooliganizm öğeleri içermekteydi. Yine de yönetmen filmin adına aykırı davranmamak adına bir yerde Milwall'dan mesaj yollarken "ezeli düşmana" , hücre hapsi cezası verilen West Hamlının takımın tarihçesini ve mevzuları sesli bir şekilde dillendirmesi "çölde bir yudum su" misali sonuna kadar dayanma gücümüze güç kattı diyebilirim. Filmin sonundaki "futbol maçı düellosu" ise klişeden öteye geçemeyecek kadar sıradandı...
Fazla uzatmaya gerek kalmadan, devam filmlerimden hazzetmiyordum bugüne kadar, sağlamasını da yapmış olduk Green Street Hooligans 2 ile. Erken kalkılan bir pazar sabahının harcanmış bir buçuk saatlik vakti bir yana, şimdi tek düşüncem bu filmi futbol konulu yapımlar arşivine mi kaldırsam, yoksa diğer filmlerin arasına mı koysam...
1 yorum:
düşümcelerinize bende katılıyorum. Hatta GOL filminin ilk serisi güzeldi mesela ama geri kalan 2-3 baydı valla :D
Yorum Gönder