13 Ağustos 2013 Salı

Galatasaray:1-0:Fenerbahçe


Bizim cepheden değişen bir şey yok, final kazanmaya, kupa almaya devam ediyoruz, hatta artık "işi abartıp" hocasız gerçekleştiriyoruz bunları. Fenerbahçe ise Aykut Kocaman sonrası Ersın Yanal'la dün gece gösterdi ki derbilere eski heyecanı getirecek, zira çekinerek oynamadılar, 2-3 yıldır alışılageldiği gibi, üstüne üstüne gittiler Galatasaray'ın ama aradaki kalite farkı sonucu belirledi.

Londra'da Porto ve Arsenal galibiyetleriyle alınan kupanın morali ve peşi sıra ikinci kez Türkiye'nin "süperi" olmak için Kayseri'de sahaya çıkan Galatasaray'ın kadrosuna baktığımızda Türkiye Futbol Federasyonunun Galatasaray ve ötekiler arasındaki dengeyi sağlamak için aldığını düşündüğüm "yabancı sınırlamasının", Fatih Terim'i ne kadar da sıkıntıya soktuğunu görebiliyoruz. Defansa Fransa'da yılın savunmacısı seçilen yeni transfer Chedjou, geçen yıl sol bekin yükünü tek başına sırtlayan Riera, özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında stoperde alkış alan Dany, sahada varlığı güven veren Elmander tribünden seyrederken bu kapışmayı, onların yerini Türk topçularla doldurmaya gayret etmiş Fatih hoca ve ligde sık sık izleyeceğimiz bir "B" takım ortaya çıkmış. Başka transfer yapılmadığını varsayarak konuşursak Şampiyonlar Liginde Riera solda, Chedjou defansta, form durumları ve sakatlıklara göre de Dany de Gökhan ve Semih'in yerine oynayacaktır ama bir zamanların meşhur sözüyle söylersek "anamızın liginde" sol bek Hakan'ın, savunma Semih ve Gökhan'ın olacaktır. Amrabat'ın form durumu ve "gelip giden futbol zekasının" hocayı "çileden çıkarmasına" göre, Sneijder ve Drogba'nın aklımıza getirmek istemediğimiz "sakatlık" hadiseleri cereyan etme ihtimali, Melo'nun "kart" cezası yemesi gibi "aksiliklerde" Kayseri'de yeşil zeminde olamayan yabancılar topla buluşacaklardır.

 Yabancı-yerli dengesini Terim ve ekibi bir şekilde oturtmaya gayret ederken takımın temeli Drogba ve Sneijder üzerine kurulacaktır, bu "net". Sezon öncesi kampını verimli geçiren iki yıldız uyumları, duruşları, futbol zekalarıyla "şan ve şöhretlerinin" boşa olmadığını ispatlıyorlar sahada. Bir çoğumuz halı sahada, yeşil çimde, okul bahçesinde, spor salonunda çift kale maç yaparken, bizim takımda yahut karşıda bir vakitler futbolu lisanslı oynamış, profesyonellikten ekmek yemiş "abilerle" aynı havayı solumuşuzdur. Biz koşarız, düşeriz,kalkarız, terleriz ama onların koşmadan, "topu iki dürtmeyle" yaptığını yapamayız. İşte, bu sene Sneijder ve Drogba'yı seyrederken aklımdan geçenler, Arda'nın da gelmesini istememe nedenim de bu: Takım içinde oluşan "generaller ve askerler" uyumunu bozacağı endişesi. Ersun Yanal'ın Emre, Baroni ve Topal'a "oynatmayın" komutu verdiği ikili Selçuk ve Sneijder'dan, Hollandalı saha içinde pek gözükmezken, pozisyon yaratan pasların başlangıcı hep ondan geliyor, Drogba "winner" olduğunu bir kez daha gösteriyordu. İstatistikler pek aklımda kalmaz, araştırmayı da fuzuli bulurum, bu sayıların futbolun ruhunu öldürdüğü inancındayım da, bir yerde gözüme çarptı bizim "Çare Drogba" çıktığı her finalden kupayla ayrılmış neredeyse...

Geçen sene Erzurum'da olduğu gibi maçta bol gol bekleyenleri bu sene geçen yıl aynı kupanın "şanssızı" Fenerbahçe kaleci Mert Günok hayal kırıklığına uğrattı. Genç kaleci, Galatasaray'ın özellikle ilk devrede Drogba ve Amrabat'la "iki adımdan" yakaladığı pozisyonlarda kalesini başarıyla korurken, Fenerbahçe'nin oyundan düşmeye başladığı ve Alves'in atıldığı dakikalar sonrası yine tek başına direndi. Sadece Mert değildi skorun kısır olmasına etken, Selçuk, Hamit, Sneijder'la yapılan "füze saldırısında" şans denen meret de pek istemedi topun filelerle buluşmasını...

Erzurum'da kupayı alırken, Engin'i bırakmış, ağızıarda ekşimsi bir tadla dönmüştük İstanbul'a, "şükür" bu sene topçular mutlu mesut, uçakta "halaylar çeke çeke" döndüler evlerine, dileriz ki bu neşeleri sene boyunca artarak devam etsin...


Stat: Büyükşehir Belediyesi Kadir Has
Hakemler: Bülent Yıldırım, Ekrem Kan, Asım Yusuf Öz, Serkan Gençerler, İlker Meral, Mustafa İlker Coşkun.
Galatasaray: 25- Fernando Muslera, 3- Felipe Melo, 4- Hamit Altıntop (Dk. 80 19- Umut Bulut), 5- Gökhan Zan, 8- Selçuk İnan, 10- Wesley Sneijder (Dk. 108, 52- Emre Çolak), 11- Didier Drogba, 22- Hakan Balta, 26- Semih Kaya, 27- Emmanuel Eboue, 53- Nordin Amrabat (Dk. 80, 24- Erman Kılıç).
Fenerbahçe: 23- Fehmi Mert Günok, 3- Hasan Ali Kaldırım, 4- Bekir İrtegün, 5- Mehmet Topal, 7- Moussa Sow, 9- Pierre Webo (Dk. 80, 24- Michal Kadlec), 11- Dirk Kuyt, 16- Cristian Baroni (Dk. 58, 26- Alper Potuk), 22- Bruno Alves, 25- Emre Belözoğlu (Dk. 103, 88- Caner Erkin), 38- Mehmet Topuz.
Gol: Dk. 99 Didier Drogba (Galatasaray)
Kırmızı Kart: Dk. 63 Bruno Alves (Fenerbahçe)
Sarı Kartlar: Dk. 28 Nordin Amrabat, Dk. 37 Hamit Altıntop, Dk. 49 Gökhan Zan, Dk. 80 Felipe Melo, Dk. 114 Didier Drogba, Dk. 119 Fernando Muslera (Galatasaray), Dk. 46 Mehmet Topuz, Dk. 59 Bruno Alves, Dk. 61 Pierre Webo, Dk. 120 Caner Erkin (Fenerbahçe)

2 yorum:

Unknown dedi ki...

...özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında stoperde alkış alan Dany, sahada varlığı güven veren Elmander...
Bundan sonrasını okumadım kardeşim kusura bakma Dany ile Elmander'i oynatacağını da düşünmüyordum bu maçta yabancı uygulamasının yanlış olmasın başka yollardan da kanıtlayabilirsin biraz zorlama olmuş Dany ve Elmander'in durumu ortadayken bir de baya zorlama olmuş kusura bakmayasın iyi günler.

Unknown dedi ki...

...özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında stoperde alkış alan Dany, sahada varlığı güven veren Elmander...
Buradan sonrasını okumadım kusura bakma kardeşim yabancı sınırlamasını eleştirmek istiyorsan daha gerçekçi yollardan da eleştirebilirsin bu varsayımlar biraz hayal olmuş.Dany ve Elmander'in şuanki performansıyla bu takımda yer almasına pek olanak yoktu zaten.

Blog Widget by LinkWithin