Şampiyonlar Ligi gruplarına son bir adım kala Galatasaray, deplasmanda Molde'ye konuk oldu... Gruplara daha iki maç vardı ama Molde stadında takımlar sahaya çıkıp, şeref tribünü önüne dizildiğinde "o mahur beste çalmaya" başlayınca özlemle "ağlaşmayan" Galatasaraylı var mıydı acaba?
Bizler ait olduğumuz lige yeniden dönmek istiyorduk ama Norveçli ev sahipleri de sadece bir kez boy gösterdikleri devler ligi sahnesine tekrar ayak basmak niyetindeydiler, ki bunu hem sahadaki topçuları hem de taraftarları "fena halde" arzuluyordu.
Takımla sene başı kamplarda yer alan, hafta içi antrenmanları titizlikle takip eden teknik adamlardır, onların tercihlerini sorgulamayı "ukalalık" olarak görenlerden olduğum için, Torreira'nın yokluğunda sahaya Berkan'ın çıkmasını da, Yunus'un ilk onbirde başlaması da hiç ama hiç umurumda olmadı, zira her futbolcunun hayali olan bu arenaya son adım kalmışken, herkesin formasını ıslatacağına inanırım... Lakin, Galatasaray geçen sene dahil, en kötü oyun başlangıcını Molde karşısında yaptı. Neydi bunun sebebi?
Öncelikle Zalgiris'ten sonra bir kez daha suni çimde mücadele etmek zorunda kaldı sarı-kırmızılı topçular. Biraz top koşturmuş herkes halı sahada oynamak ile çimenlikte oynamanın farkını çok iyi bilir. Mertens'in Zalgiris maçında attığı ve Puşkas'a aday olan golden sonra da yapılışı itibarı ile ikinci kere yılın golü için podyuma çıkmasını engelleyen etmen sahanın sentetik çim olmasıydı. Bu "plastik" yeşilliğin üzerine bir de yağmur yağmış, zorluğunu siz düşünün. Ev sahibi buralara alışıktı, üstelik Galatasaray daha ligde ikinci haftayı oynamışken, onlar kendi liginde sona yaklaşmaktaydı. Daha da ötesi, 7 yıldır aynı teknik ekiple yoluna devam, 2 Danimarkalı ve takımın geri kalanının Norveçli yerlilerden oluşan "komple" bir takımdı...
Bu şartlar altında Molde, karşısında "şaşkın" bir takım bulunca "baskın basanındır" dedi, sağlı sollu kanat ataklarıyla geldi ve kornerden bir golle Muslera'nın gol orucunu bitirdi. Peşinden "fişi çekmek" içinde pozisyonlar buldu da Galatasaray savunması daha dikkatli, Muslera gününde olunca, ikinci defa gol sevinci yaşatamadılar tribündeki taraftarlarına.
İlk 20 dakika içinde sahayı, ortamı, rakibi tanıyan Galatasaray, en avantajlı tarafı olan "kalitesi ve tecrübesini" sahaya yansıtmaya başladı ve oyuna ortak da oldu. Yunus'un düşürülmesi sonrası kazanılan serbest atışta, geçen yıl direkleri döven Sergio Oliviera, bu kez Moldeli oyuncuyu "dövdü", ondan seken top filelerle buluştu. Sonrasında Kerem'e ceza sahası köşesinde yapılan faulu es geçen İngiliz hakem belki de Sergio'nun ikinci golünü engelledi ama Okan Buruk'un Lecester transferi öncesi "son maçı"nda forma verdiği Yunus, Icardi'ye "al da at" dedi, Arjantinli "sihir yaptı", Galatasaray öne geçti...
Angelino'nun ara pasında Icardi'nin topukla dokunuşu, Mertens'in aşırtması direği sıyırırken, ah vah çektik de, Yunus'un asisti sonrası bir de hanesine gol yazdırmasını VAR engelledi.
İkinci yarı başında Icardi'nin pasında Yunus'un rakibiyle mücadelesinde VAR hakemi penaltı için çağırdı ama İngiliz hakem aleyhimizde karar vererek, bizleri şaşırttı.
Ve sonrasında yine ev sahibi beraberlik için "tüm hatlarıyla" asılırken, kadrolarında bir Icardi yoktu Muslera'yı mağlup etsin, hucumcuları dagları taşları dövdü de, sağ kanattan yapılan orta sol kanada gidip, Haugen boş kalınca, onun şutunu ne Muslera ne de Abdülkerim çıkarabildi.
Eşitlik sonrası Okan Buruk, Mertens, Oliviera, Kerem'i yanına alıp Kerem Demirbay, Kaan Ayhan ve Barış Alper'i oyuna dahil ederek maça tekrar tutunmak istedi, Kaan'la savunmayı üçledi ve rakibin kanatlardan "haldır huldur" gelmesini durdurmak istedi, başarılı da oldu.
Son 10 dakika kala Yunus'un yerine Tete'nin siftah yapması, Berkan'la Molde'nin ezeli rakibinde forma giymiş Midtsjö'nün değişmesi ile Galatasaray dengeyi sağlamakla kalmadı, biraz daha yaratıcı oldu ki, Tete'nin kendi yarı sahasının ortasından attığı uzun pasta Barış kafayla Icardi'ye indirdi, "sihirbaz" bu defa "şapkadan başka tavşan çıkardı" göğüsü ile topu önüne alıp, savunmacısını geçti, gol denemek yerine boşta olan Midtsjö'ye yuvarladı ve o da Moldelilerin belki de sahada en sevmediği kişiden gol yemek onurunu onlara yaşattı.
Stat: Molde
Hakemler: Anthony Taylor, Stuart Burt, Lee Betts (İngiltere)
Molde: Karlstrom, Haugan, Bjornbak, Ellingsen, Knudtzon, Eriksen (Dk. 69 Kaasa), Mannsverk, Breivik, Haugen, Brynhildsen, Wolff Eikrem (Dk. 78 Kitolano)
Galatasaray: Muslera, Boey, Nelsson, Abdülkerim Bardakcı, Angelino, Berkan Kutlu (Dk. 82 Midtsjö), Oliveira (Dk. 70 Kaan Ayhan), Yunus Akgün (Dk. 82 Tete), Mertens (Dk. 59 Kerem Demirbay), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 70 Barış Alper Yılmaz), Icardi
Goller: Dk. 8 Ellingsen, Dk. 56 Haugen (Molde), Dk. 25 Oliveira, Dk. 29 Icardi, Dk. 90+3 Midtsjö (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 39 Mannsverk, Dk. 80 Haugan, Dk. 86 Breivik (Molde), Dk. 85 Angelino (Galatasaray)