9 Ekim 2025 Perşembe

Bir Liverpool Taraftarının İstanbul İzlenimleri


18 yaşındaki Eoghan Bannon-Wright 18 yaşında olmasına rağmen Liverpool'un peşinden bir çok yere giden, hatta çok sayıda yurt dışı deplasman da yapan bir genç. John Moores Üniversitesi öğrencisi olan Eoghan, Galatasaray maçı için de ülkemize seyahat etti ve gözlemlerini The Athletic'e aktarmış. Bizim için çok sıradan olan, "hiç de kafayı takmadığımız" bir çok eksiklik bu genç taraftarı fena halde rahatsız etmiş. Bakalım Eoghan ne görmüş, ne yaşamış:

15.30:

İstanbul’un merkezindeki ortam müthiş ve orada karşılaştığımız Galatasaray taraftarları bize çok dostça davrandılar.  Onlarla aramızda ufak tefek atışmalar oldu ama şüphesiz hepsi iyi niyetli. En ufak bir gerginlik bile çıkmadı. Galatasaraylılar bize stadyumun içinde çok fazla tezahürat olacağını söylediler ve bu konuda da kesinlikle haklı çıktılar.

Sultanahmet Camii, Taksim Meydanı ve Kapalıçarşı gezisinin ardından 100-200 Liverpool taraftarıyla birlikte Boğaz turuna çıktık; güneşli ve sıcak havada birkaç bira içip tezahüratlar yaptık. Herkes heyecanlıydı ve maç için umutluydu: Liverpool’un bu hafta sonu bizi üzdüğü Crystal Palace yenilgisini telafi edeceğini bekliyorduk.

17.30:

Sultanahmet Meydanı’ndan saat 6’da stadyuma hareket edecek otobüslere binmemiz söylendiği için vakit yaklaştıkça heyecan da artmaya başladı. Maçın Türkiye saati ile saat 10’da başlayacağı düşünülürse, dört saat önceden yola çıkmak saçmalık gibi geliyordu. Maçın oynanacağı stadyum Sultanahmet'ten sadece yaklaşık 14 km uzaktaydı ama Türk yetkililer Liverpool’a, taraftarlarının RAMS Park’a sadece otobüslerle girebileceğini önceden bildirmişti.

Otobüse binme vakti geldiğinde çok geçmeden anladık ki herkese yetecek kadar otobüs yoktu. Biz birine binmeyi başardık ama balık istifi gibi gibi sıkışmış durumdaydık - ayakta durmak için bile yer zor bulunuyordu.

Dışarıda fena halde kargaşa hâkimdi, kısaca organizasyon eksikliği göze çarpıyordu. Bazı taraftarlar biletleri olmasına rağmen otobüslere alınmadı. Polis de ne yapacağını tam bilemiyordu; bazen görevli tavsiyesine, bazen amirlerinin talimatına göre hareket ediyorlardı.

Otobüslerde yer bulamayan bazı taraftarlar pes edip taksiyle stadyuma gitmeye karar verdiler ve sonradan öğrendik ki uyarılara rağmen ki “taksiyle gelirseniz içeri giremezsiniz” denmişti, hiç sorun yaşamadan içeri girmişler.

Otobüsler 6.30 civarında hareket etti ve yaklaşık bir saat sonra RAMS Park’a vardık. Her otobüste polis vardı ve binerken herkesi aradılar. Otobüste alkol yasaktı. Tuvalet yoktu bu yüzden bazı taraftarlar boş şişeleri kullanmak zorunda kaldılar ama otobüsler stadyuma doğru yola çıktıktan sonra herkes duruldu, ortam sakinleşti.


19.40:

Stadyuma vardığımızda deplasman tribünü önünde devasa bir kuyrukla karşılaştık. Herkes aynı anda geldiği için bu kaçınılmaz olmuştu ve turnike sayısı yetersizdi.  Bir süre etrafta takılmaya karar verdik lakin görevliler “burada beklemek güvenli değil” diyerek bizi sıraya girmeye zorladılar.

Tribüne girerken çok dar bir yerde üç ayrı bilet kontrolü ve üç güvenlik araması yapıldı ki bu da maalesef ilerlemeyi durdurmuştu. Daha önceden bize taşınabilir şarj aleti (powerbank) veya iPod gibi şeylerin stadyum girişinde yetkililerce alınacağı söylenmişti ama gördük ki yetkililer çok daha ileri gittiler bu konuda. Bizlerin cüzdanları boşalttırdılar,  tüm bozuk paraları aldılar hatta hatıra olarak alınmış Galatasaray ürünlerine bile el koydular.  Ben bir şapka almıştım, onu bile aldılar. Bunun sebebini nasıl açıklayacaklar, bilemiyorum.

Bizimle birlikte olan bazı kadın taraftarların rujlarını, kozmetik ürünlerini bile topladılar. Müthiş bir titizlik vardı.  Bir görevli bana üzerimde başka bir şey taşımadığımı kontrol etmek için ayakkabılarımı çıkarmamı ve belimden yukarısını soymamı söyledi.

Sonunda saat 9.30’da içeri girip koltuklarımıza oturabildik - meydandan ayrılışımızın üzerinden dört saat geçmişti. Stadyumdaki tuvaletler rezaletti. Su almak için kuyruk o kadar uzundu ki denemeye bile değmezdi.

Bu sıkıntılarla ilgili Liverpool’un görevlileri ellerinden geleni yaptı ama onların yetkileri yoktu, sadece gözlemleyip rapor tutabiliyorlardı.


01.00:

Maç bittikten sonra bir saat boyunca stadyumda tutulduk ve en sonunda çıkmamıza izin verildi. Birçok taraftar hakemin bitiş düdüğünden önce stadyumdan ayrıldığı için “hapsedilmeden” kurtuldu.

Taraftarlar arasında genel olarak mağlubiyetten ziyade daha çok polis ve güvenlik görevlilerine karşı kızgınlık vardı.  Liverpool'un oyunu iyi değildi; topa sahip olduk ama pozisyonları değerlendiremedik. Victor Osimhen’in penaltısı sonrası geri dönememek sinir bozucuydu. Teknik direktörümüz Arne Slot kötü gidişe bir çözüm bulacaktır; hafta sonu toparlanırız diye umuyorum.

Stadyumdan çıkınca bizi getirdikleri otobüse binmek yerine taksiyle doğrudan havaalanına gittim. Saat 8’deki Manchester uçağımı beklemek üzere saat 2 civarında havaalanındaydım.

Tüm bu stadyuma giriş sorunları İstanbul seyahatimi bir nebze berbat etti. UEFA, 2022 Paris finalindeki rezaletten sonra bu tür durumların düzeleceğini söylemişti ama gerçek şu ki bazı ülkelerde deplasman taraftarlarına hâlâ çok kötü davranılıyor. 

Ama ben yine de İstanbul’a bir taraftar olarak tekrar gelirim de bu sıkıntılardan bazı derslerin alınması gerekiyor. Avrupa’da takımını desteklemek, bu kadar zahmetli bir süreç olmamalı.



Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin