Basketbolda meydana gelen "sebebi açıklanamaz" olaya Fenerbahçe maçından da gelen cezalar eklenince uzun süre taraftarsız ve gurbette oynuyordu Galatasaray. Zaten Fenerbahçe maçına kadar da içerde oynadığı maçlarda da arkasında hatırı sayılır bir taraftar kitlesi alamamıştı, sevemedik Abdi İpekçi'yi aslında, Ayhan Şahenk'i olduğu gibi, her ne kadar Daçka'daki salona Aydan Siyavuş Spor Salonu adı versek de benim için Ahmet Cömert farklı bir konumdadır, havası ve ortamı farklı gelmekte, gidiş geliş ulaşımı, Bakırköy'e yakınlığı, karşıdan deniz otobüsüyle gelinebilirliği ve daha bir çok farklı neden sayabilirim... Bugün de uzun zamandır iç saha maçlarına hasret taraftarlar, bir de futbolun tatile girmesini fırsat bilerek doldurmuşlardı salonu, tıpkı eski günlerdeki gibi, tıpkı Ülker maçlarında maçı durdurup, oyunculara dinlenme molasının verilmesini sağladıkları ve maçı çevirdikleri gün gibi, tıpkı Fenerbahçe taraftarının geldiği derbilerde deplasmanın serbest olduğu zamanlar gibi ama tek fark vardı, karşı tribüne seyirci alınmamıştı, sebep mi, bilmem ama "güvenlik" diye bir klime geçmiştir mutlaka açıklamanın içinde...
Basketbol için güzel bir ortam vardı, rakip takımda da tanıdık isimler görülüyordu, Hüseyin Beşok ordaydı, Murat Hoca oradaydı, küfür de yoktu salonda hiç ama hiç...
Galatasaray takımı iyi hazırlanmış belliydi maça. Daha oyunun başından beri hakimeyeti aldı bizim topçular ele, Evren ve Murat başladılar, sonra tabii Rancik koydu ağırlığını... O yoruldu Fatih çıktı sahneye, nedensiz yollanmıştı takımdan, yine geldiği sevdiği kulübüne. Sami Yen'de görürdüm Fatihi, futbol forması "body" gibi dururdu sırtında, bir de Fenerbahçe maçlarında daha hırslı oynardı, smaçları kaçırsa da, ateşlerdi takımı, bugün yaptığı gibi... Jasaitis ilk devre saklanırken, ikinci yarı o da açıldı, klasını gösterdi, galibiyette pay sahibi oldu... Oynadı herkes elinden geldiğince, hatta ilk defa beyaz tenli bir Amerikalı pivotu alkışladım desem yalan olmaz hatırladığım kadarıyla, gerekli yerlerde bulduğu sayılarla rakibin direncini kırdı Wilkinson... Bir tek Washington ruhsuzdu, onun da vardır bir sebebi...
Telekom ise elinden geldiğince oynadı, kötü oynamadı, Galatasaray iyi oynadı, Galatasaray oynatmadı, Galatasaray savaştı, Galatasaray istedi, Galatasaray kazandı. Hüseyin pek sorumluluk alamadı, oynadığı dakikalarda sorun çıkardı eski takımına ama ikili sıkıştırmalarla onu da etkisiz bıraktı sarı-kırmızılılar... Bu arada Telekom'lu Mallet'in basketbol alt yapısını merak ediyorum, var mı aceba bir kolej geçmişi yoksa direk sokaktan mı getirildi. Adam ikinci yarı boyunca sürekli şortunu indirip, kıçı dışarda top oynadı, bir uyaran da olmadı kendisini...
Son olarak taraftarın desteği ile Galatasaray önemli bir galibiyet daha elde etti ama "
ya seve seve ya s.ke s.ke, kalacağız birinci ligte" tezahüratını ne biz yapmaya layıkız, ne de bu oyuncular duymaya, ama ne yaparsın işte hayat insana hep iyi davranmıyor...
Bitiryorduk, bitirmeden, Rancik'te bu topraklardan geçip üçlü çektiren topçular kervanına katıldı, ultrAslan Rancik, video da aşağıda...
GALATASARAY (20-16-23-28):87 Darius Washington 7 (3 ribaund, 4 asist), Murat Kaya 5 (1 ribaund, 2 asist), Michael Wilkinson 10 (5 ribaund), Radoslav Rancik 10 (6 ribaund, 2 asist), Evren Büker 16 (8 ribaund, 4 asist), Can Akın, Simas Jasaitis 19 (5 ribaund, 2 asist), Fatih Solak 14 (7 ribaund, 1 asist).>
TÜRK TELEKOM (15-16-19-21): 71 Kris Lang 6 (1 ribaund), Lamayn Wilson 4 (2 ribaund), Bekir Yarangüme 6 (3 ribaund, 2 asist), Tutku Açık 5 (2 ribaund, 1 asist), Hüseyin Beşok 11 (7 ribaund, 1 asist), Andre Owens 2 (2 asist), Soner Şentürk (2 ribaund, 1 asist), Ersin Dağlı 8 (3 ribaund), Ümit Sonkol 9 (4 ribaund), Demond Mallett 20 (4 ribaund, 1 asist).