30 Haziran 2009 Salı

Sen Zaten Takip Etme Altan!


"İnternet ortamında insanlar genellikle nick kullanıp olur olmadık her şeyi yazdığı için internetten hiçbir şeyi takip etmiyorum. Futbol blogları hakkında bilgim var ama zamanla bloglar bizim ülkemizde de belli bir çıtaya geldiklerinde hak ettikleri yeri bulacaktır."

Altan Tanrıkulu
Spor Yazarı


Anadolu'dan Futbol Blog yazarının sorusuna cevap verirken

26 Haziran 2009 Cuma

Reis


Newcastle United'ın Civcivleri



Adidas'ın forma tasarımcılarının huyumudur bilmem renklerle oynamak ama geçen yıl Galatasaray'a turuncu forma giydirdikten sonra bu yıl da mor renklere gönül kaptırdıkları konuşuluyordu. Adidas'ın bu "garip" renk sevdası tutkunları yılların siyah-beyazlı takımı Newcastle'a sarı forma uygun görmüşler. Yukarıda Shearer'ır üzerindeki tarihi forma mı alttaki "civciv" sarısı forma mı "şık" demeye gerek var mı, cevap belliyken...

Brezilya:1-0:Güney Afrika








  • Alvez'in maça girer girmez attığı yukardaki golü dışında ve Güney Afrikalıların "Booth" diye bağırışları söylenecek ne var ki dünkü maça dair?

Futbol Dili ve Edebiyati.Com


Gün ve gün sayıları artan futbol bloglarının içerikleri de kişilerin beklentilerine göre değişir, kimi Avrupa'dan futbol ister, kimi takımı hakkında "detay" bilgi, kimi tribünlerden manzaralar umarken, kimi de futbolun magazinine bayılır... Bugün yine klasik blog turumu yaparken adına "hasta" olduğum bir bloga rastladım: futbol dili ve edebiyati. com. Bir gün bir sitede "hangi blog ismi en karizmatik?" başlıklı bir anket yapılırsa, gözüm kapalı, vicdanım rahat oy vereceğim bir isim futbol dili ve edebiyatı. Universitede "İngiliz Dili ve Edebiyatı" okurken, etüd salonunda Shakespeare'in Hamlet'i yerine Nick Hornby'den Fever Pitch okuyan birisi olarak bloguma bu ismi vermeyi çok isterdim... Uğur kardeşimi bu yaratıcı isimden dolayı tebrik ediyorum, özellikle Hakan Şükür'un Umre fotoğrafları gibi medyada hiç yer almayan yazılar gibi özgün içeriği okumak için de buyurun siteye...

Manchester United Rugby Takımı!






Old Trafford'un açıldığı 1909-1910 sezonuna atıfta bulunmak üzere tasarlanan yeni Manchester United formaları hakkında ilk gelen yorumlar futbol takımı formasından ziyade "Rugby kıyafetine" benzediği yönünde oldu. Kimileri yeni ekipmanı beğenir, kimileri de eleştiriken, Ji-Sung Park'tan gelen yorum en ilginçlerinden biriydi: "Formanın önündeki V işareti 'victory' (galibiyet" anlamına geliyor ki bu formayla çıkacağımız her maçı kazanacağız."


Michael Jackson


Madonna ile beraber çocukluğumuzun pop müzik ilahlarıydılar, posterleri odamızın duvarlarını süslemişti, sonra yıllar geçti, biz büyüdük, başkalarını tandık, onlar da yavaş yavaş inzivaya çekildi. Madaonna ara ara ortaya çıkarken, Michael Jackson'ı gören "cennetlik" oluyordu. Bir çocuğa taciz davasından sonra, hayata iyice küstü, malikanesine kapandı, hayranlarından iyice uzaklaştı... Biz de çok merak etmedik, aklımıza bile gelmedi, " nerede, ne yapıyor bu adam" diye soru sormadık, unutmuştuk pop müziğinin bir zamanlar kralı olan Michael Jackson'ı... Ve bu sabah "Michael Jackson öldü" haberini görünce web sitelerinde, bir tuhaf oldu içim... O bir "ilahtı" ve bu dünyadan göçmek ona göre değildi... "Bir sansasyon olabilir mi?" diye bir kaç araştırma yaptım ama haber gerçekmiş, "moonwalker" aramızdan ayrılmış...

Michael Jackson - They Don't Care About Us (Official Music Video)

25 Haziran 2009 Perşembe

Universitario de Deportes









Peru'nun Universitario de Deportes takımının yıllar içinde giymiş olduğu formalar...

Kadınsı



"Ronaldo benimle beraber olamayacak kadar kadınsı, zaten başında çiçekle dolaşan biriyle beraber olacak kadar düşmedim daha."

Paris Hilton

Cristino Ronaldo ile var oldu söylenen ilişkisine açıklık getirirken

Denizden Deplasman







Kızılyıldız-Delije

İspanya:0-2:ABD








  • Yukarıdaki başlıkla bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi, bu da oldu ve turnuvanın sürpriz takımı Amerika, favori İspanya'yı eleyerek finale kaldı. Aslında "sivrisinet gürültüsü" içinde oynanan gazozuna maçlar gibi düşünüyorum Konfederasyon Kupasını lakin İspanyollar için futbol tarihine geçmeleri açısından oldukça önemli bir maçtı, milli takım seviyesinde 36. maçından namağlup ayrılmayı başaramadılar ve rekor kırma şansını kaybettiler...
  • Belli ki Del Bosque ve talebeleri, bütün planlarını İtalya üzerine yapmışlar ve B grubunun sürpriz takımı Amerika'yı pek sallamamışlardı maç öncesi. "Nasılsa alırız" havası içinde çıkılan maçta, karşılarında taş gibi ve İspanya'nın sistemini çalışmış bir Amerika çıkıverdi ve Dünyanın en iyi takımı dediğimiz İspanya'nın B planı olmadığı ortaya çıktı. Sürekli kanatlara topu yollayıp, oradan ortalarla delmeye çalıştılar rakibi ama Amerikalılar Torres ve Villa'yı öyle bir kitlemişlerdi ki, boğalara gol şansı vermediler. İstedikleri topları alamayan forvetler de, özellikle Villa "sinirlendi", oyun disiplini bozuldu, mahalle maçı havasında "geleni vurdu" Howard'ın kalesine...
  • Amerika'daki Landon Donovan belki dün gece gol atamadı ama takım en başarılı oyuncusuydu bana göre. Tamam, bütün takım koştu, defans oyuncuları can siperane oynadı, Onyewu top sektirmedi filan ama Donovan tecrübesiyle maçı Amerika takımına kazandıran oyuncuydu. Xavi'ye ceza sahası içinde "profesyonelce" yaptığı şarj ile İspanyol oyuncunun gol şansını engellerken, takımının attığı ikinci goldeki "al da at" pası "first class" sınıfındandı... Avrupa deneyimi sonrası ülkesine dönen Donovan, Galatasaray'ın Hagi'den sonra aradığı "lider" tipli 10 numarası olabilir, tabii Amerika liginden topçu getirmek, hele bu maçlardan sonra ABD milli takımından futbolcu transfer etmek "pahalı" bir iş olsa gerek...
  • Mısır maçının yıldızlarından hocanın oğlu Bredley'in "ucuz" bir kırmızı kart görmesi final adına üzücü oldu Amerika için ama turnuvanın "sürpriz" takımı, bir sürpriz daha yapıp kupayı alırsa, şaşırır mıyız, dün geceden sonra, asla...

Güle Güle Ümit


Galatasaray başkanı Adnan Polat "Arda Galatasaray'ın ruhudur, bir takım ruhunu satar mı?" dediği saatlerde sarı-kırmızılı takımın web sitesinde şöyle bir haber okuyordu renklere gönül verenler: "Galatasaray Futbol AŞ ile oyuncumuz Ümit Karan arasındaki sözleşme karşılıklı olarak feshedilmiştir. Ümit Karan, Eskişehirspor Kulübü ile anlaşmaya varmıştır. Kendisine futbol yaşantısında başarılar dileriz. Galatasaray Spor Kulübü" Golsüz geçen bir sezonun ardından zamanın gol makinesi Ümit Karan, futbolda dün olmadığını en yakın bir şekilde yaşıyor ve Galatasaray ile sözleşmesi olduğu halde son bir şans verilmeyerek Eskişehirspor'a yollanıyordu... Gençlerbirliğinden Galatasaray'a gelmeden evvel uA t-shirtü ile çekilen resmini ve aynı t-shürtü Galatasaray forması ile oynadığı ilk Fenerbahçe maçında giymesini asla unutmadım Karan'ın... Hagi'ye belki de tek kızgınlığım Ümit'i Ankaraspor'a yollaması sebebiyle olmuştur... Golleri için değil, Galatasaraylılığı için sevdik Ümit Karan'ı... "Diskocu, pavyoncu" diye bağıranlara inat "ultrAslan kAran" diye bağırdık tribünlerde... Sergen'in 89. dakikada attığı gol sonrası Beşiktaş'a kaptırılan şampiyonluk maçının 90. dakikasında kırmızı kart görmesi bizim öfkemizin sahaya yansımasıydı Ümit Karan'ın vücüdunda... Kısaca, O da bir zamanlar "Galatasaray'ın ruhuydu" ama vakit çabuk geçti, acımasızdı her zaman olduğu gibi, çabuk sildi geçmişte yaşanılanları ve ayırdı Galatasaray ile Ümit'in yollarını... Benim gibi romantikler, bu forma için bir damla ter dahi akıtanların ardından hep "ağıt" yakarken, bir çok rasyonel düşünceli için hem Galatasaray hem de Ümit Karan için pek "hayırlara" vesile olacak bir gelişme gözüyle bakmaktadırlar bu ayrılığa... Kim nasıl bakarsa baksın, ben ara ara yukardaki resme bakacağım ve pek çok gidenin tersine kalbindeki Galatasaray sevgisi eksik olmasın Ümit diyeceğim...

Fair Play


"Elimle gol attıktan sonra hakeme gidip, “Elimle attım” dedim. Bu bir vicdan meselesi ve yine yaparım diye düşünüyorum. Ama Fenerbahçe derbisinde aynısını yapabilir miyim; “mutlaka yaparım” diye kesin bir cevap veremiyorum."
Özgürcan Özcan
Galatasaray'lı Futbolcu

Fair Play Ödülü aldığı olayı anlatırken

23 Haziran 2009 Salı

Tobol Ultras











Kazak FC Tobol taraftarı deplase olurken... Sami Yen'e de bekleriz efendim...

Kutsal Ruh


Şampiyonlar Ligi 1. ve 2.Tur Kuraları


1 Tur maçları 30 Haziran/1 Temmuz ile 7/8Temmuz tarihlerinde oynanırken,
2.Tur maçları ise 14/15 Temmuz ile 21-22 Temmuz tarihlerinde yapılacaktır..

Avrupa Ligi 1. ve 2. Tur Kuraları


Avrupa Ligi 1. Tur
2 Temmuz-9 Temmuz


Avrupa Ligi 2.Tur
16 Temmuz-23 Temmuz

Büyük versiyonları için resimlere tıklayınız...

İlk Rakip: FC Tobol Kostanay


Bugün çekilen Avrupa ligi eleme turu kuralarında seribaşı olan Galatasaray'a "kolay lokma" çıkacağı bekleniyordu ve öyle de oldu, benim bugüne kadar adını hiç duymadığım bir takım olan Kazakistan'ın FC Tobol takımı Rijkaard'ın ilk sarı kırmızılı takımla ilk Avrupa deneyiminde rakip olma şerefine erişti. Kazakların SSCB'den ayrılıp bağımsızlıklarını kazanmaları sonrası kendi liglerini oluşturduktan sonra bu ligte mücadele eden 1967 doğumlu Tobol, bugüne kadar hiç şampiyonluk sevinci yaşamamış ama son yıllarda gösterdiği çıkışla ikincilik ve üçüncülüklere abone olmuş durumda... Kurulduğu zamandan bugüne pek çok kez de isim değiştirmiş olan sarı-yeşilliler, maçlarını 8 bin taraftara ev sahipliği yapma kapasiteli Kostanay Merkez Stadında oynamaktadır.

Kadrosuna baktığımızda 1 Bulgar, 1 Rus, 1 Özbek ve 1 Türkmen oyuncu dışında hepsi Kazak topçulardan oluşan takımın en yaşlı oyuncusu 37 yaşındaki Bulgar defans oyuncusu Stanimir Dimitrov... Galatasaray'a karşı tek avantajı olan "devam eden bir ligte yer almak" olan Tobol, Kazakistan süper Liginde 5 galibiyet, 5 beraberlik ve 2 mağlubiyetle dördüncü sırada bulunurken, son maçını da İrtuş deplasmanında Serdyukov ve Şumaskaliev'in golleriyle 2-1 kazandı...

Gökhan Zan ve Servet Çetin


Transfer sezonu açıldıktan sonra Rijkaard'ın transfer edilmesiyle büyük sükse yapan Galatasaray, durgun bir döneme girmiş, herkes bu sessliğin ardından gelecek fırtınayı düşünürken, bugün takımın ilk idman için sahaya inmesiyle Mustafa Sarp'tan sonra ikinci transfer de gerçekleşmiş oldu: Gökhan Zan... "Beşiktaş, Fenerbahçe'nin atıklarını topluyordu, şimdi de biz kartalın bıraktıklarını mı alıyoruz?" sorusunu sormadan Gökhan'ın futbolculuk kariyerine bakıp Galatasaray'a verebileceklerini düşünmek lazım... Hatay'da futbola başlayan Gökhan, genç yetenek avcılığı ile ünlü Çanakkale Dardanel tarafından 18 yaşında keşfedilip ülkenin batısına getirilir. Savunmada "Çanakkale geçilmezi" başarıyla oynayan uzun boylu ve yapılı stoper göze batmakta zorlanmaz ve Beşiktaş yolunu tutar ama İstanbul'a her gelen gibi o da uyum sürecini iyi atlatamaz ve Gaziantepspor'a kiralık yollanır. Memlekete yakın Antep diyarlarında "kulakları çekilir" genç topçunun ve ertesi sezon Beşiktaş'ta kaptığı formayı da bugüne kadar bırakmaz. Stoper eksikliğinin en yoğun yaşandığı bir sezonun ardından hem de bedelsiz olarak yapılan Gökhan Zan transferi Galatasaray adına büyük bir kazançtır. Beşiktaş cephesinden gelen Gökhan ile ilgili "kazma, futbol cahili" gibi eleştirilere ise kulak asmamak gerekir çünkü aynı lafları bundan iki sene evvel sadece Fenerbahçeliler değil, Galatasaraylı taraftarlar da Servet için ediyorlardı ki haksız da sayılmazlardı. Fenerbahçe'nin şampiyonlar ligi macerası sırasında Avrupalı forvetlerin "şamar oğlanı" yaptıkları Servet Çetin, Galatasaray'da ne yapabilirdi ki? Ama,"türkülerin adamı" bu işe gönül verdi, canla başla çabaladı, didindi durdu ve teknik olarak eksik yanını sahaya yüreğini koyarak kapadı, 2007-2008 sezonunun hem kulüp bazında hem de milli takım bazında en tepedeki futbolcusuydu... Şimdi aynı şeyleri yapma sırası Gökhan'da... Florya yollarında "kösteklenmesini" bekleyenlere en iyi cevabı Rijkaard'ın ilk onbirinde kendisine yer bularak gösterecektir Hataylı...

22 Haziran 2009 Pazartesi

Siftah



Galatasaray bugün saat 10dan başlayan ve taraftara da açık olan idmanla sezona "merhaba" demiş. Gidecektim, gece Mısır maçının da tekrarını izleyeyim derken geç yattık, sabah uyanamadım ama blog okurları arasında orada olan vardır mutlaka, yorumlarda izlenimlerini karalarlar... Gazetelerdeki yazıları görebiliyorum şimdiden: "Rijkaard daha ilk idmanda klasını gösterdi... Hollandalı terör estirdi... Frank Rijkaard oyuncularla tek tek ilgilenirken, özellikle genç futbolculara daha yakın davrandı..."

Mısır:0-3:ABD






  • İtalya-Brezilya maçı tercih edildiğinden dolayı izleme şansım olmadı bu maçı ama asıl izlenmesi gereken bir maçmış. Gecenin bir yarısı TRT3te tekrarını yakaladım ama o da ikinic yarının başlarından itibaren. İtalyanları yenerek "havalalan" Mısırlılar, belki diğer maçlara göre eksik bir kadroyla çıkmışlardı ama pek bir varlık gösteremedikleri gibi Amerikalılar işgal ettikleri bölgeleri ablukaya aldıkları gibi El Hadary'nin koruduğu kaleyi sarmışlardı. Maça başlarken Bob Bradley ve futbolcuları maça başlarken böyle bir mucize olacağını düşünmüşler miydi bilemem ama ilk yarıda buldukları gol ve İtalya-Brezilya maçından gelen skor haberleri onlara "acaba" dedirtmeye yetti. Olur mu olmaz mı derken, kaptan Donavan'ın asistine hocanın oğlu Michael Bradley şık vurdu ve "Amerikan Dream"in gerçekleşmesine bir gol kaldı. Ve rüya 71' dakikada gerçek oluverdi...


Blog Widget by LinkWithin