3 Temmuz 2010 Cumartesi

Galatasaray Kadın Basketbol Takımı ve Transferler

Geçen günlerde Galatasaray Erken Basketbol takımını değerlendiren Gürkan, bugün de Kadın Basketbol takımındaki transferleri u/M blog okurları için yazmış... Buyurun bakalım:

Yağmurlu ve bir hayli de kışı hatırlatan bir Haziran ayından sonra Temmuz’un ilk günlerinde sıcak etkisini hissettiremeye başlamışken benim evde oturmam reva mı? Geçen günlerde, ayağım ilk burkulup “fibula”yı feda ettiğimi öğrendiğim gün facebook da “olsun basketbol için değer”diye bir yorumda bulunmuştum. Sanırım düşüncelerimi gözden geçirmeliyim. Artık sıkmaya başladı ne yalan söyleyeyim. Şu yazıyı yazmak için bile neredeyse 1 hafta beklemek zorunda kaldım. Artık iyileşiyorum diyorum ve şunu da ekliyorum. “Allah kimseyi zor durumda bırakmasın

Bu duygusal ve bir o kadar da ilgi bekleyen girişin ardından Dünya kupası değerlendirmemize geçelim. Brezilya nasıl girdi maça derken maçın sonunda kimse portakalların sevineceğini düşünmüyordu herhalde. Golün erken gelmesi maça heyecan kattı ama bunda Brezilya’nın rahat futbol anlayışı da etkili olmadı değil. Tamam tamam susuyorum. Ben bayan basketbolu hakkında yazacaktım. Ama son söz olarak şunu söyleyeyim. "Ah Be Gyan kaçar mı o penaltı!"

Dünya Kupası şu ara en çok gündemimizde olan şey taraflı tarafsız. Ben de bu yoğunluk arasında Erkek Basketbol takımımızdan sonra bir değişiklik olarak Bayan Basketbolunu kendimce sunayım diye düşünürken Sabri abi aklımı okumuş olacak ki “Gürkan bayan(pardon kadın) basketbolunu da yorumla bakalım” dedi. Ben de seve seve demiştim ama biraz gecikti bu ayağım yüzünden. Erkek basketbol takımımızı değerlendirirken bir atılımdan bahsetmiştik. Bu ölçüde gelecek düşünülerek bazı yatırımlar yapıldığını söyledik. Aynısı hatta kopyala-yapıştır sistemi Kadın basketbol takımımız için de geçerli.

Kadın basketbolumuz geçmişe bakıldığında bu kategoride en başarılı takım buna kimsenin bir sözü olamaz tabiî ki. Ancak son yıllarda çok kötü günler geçiren takımımızın son 2-3 yılda özellikle Cem Akdağ’ın ve yönetimin gayreti ile çok iyi yerlere geldi. Ancak sponsor desteği ve maddi imkanlar bunun bir ölçüde gerçekleşmesine neden oldu. Bu dönemdeki en önemli başarı da EuroCup şampiyonluğu. Fakat bunları kalıcı ve devamlı kılmak için bir adım atılması gerekiyordu ki yönetimimiz de bunu gerçekleştirme kararı aldı. Geçmişe fazla değinip şu şöyleydi bu böyleydi demek istemiyorum. Benim de eleştirdiğim birçok olay oldu ama onları bir ölçüde sineye çekmek gerekiyor artık. Destek olma zamanı ve biz de bu misyon çerçevesinde yeni yapılanmamıza destek olalım. Destek çerçevesinde ilk adım sponsor ihtiyacı anlamında oldu ki çok da iyi oldu. “Medical Park” grubu tüm branşlarında Galatasaray Spor Kulübü'nün sağlık hizmetlerini karşılayacak, Galatasaray Kadın Voleybol ve Basketbol branşlarının isim sponsoru olacak. Yani önümüzdeki 2 yıl (+2 yıl da opsiyon var) boyunca TBBL ve Aroma Bayanlar Voleybol 1. Ligi'nde takımlarımız, Galatasaray Medical Park ismiyle mücadele edecekler. Sponsor bulmak bu devirde gerçekten önemli meziyet. İsim hakkını verirken bu kurumlar ciddi anlamda da maddi bir kaynak yaratıyorlar. Bu bağlamda “Medical Park” grubunu kutlamak gerekir. Hem ismini duyuracak hem de “Acıbadem” grubuna spor alanında da rakip olacak.
Sponsor işi halledildikten sonra antrenör değişikliğine gitti yönetimimiz. Geçen sezon çok uzun uğraşlarla almıştık Zafer Kalaycıoğlu’nu ama ne oldu ne gitti bilemiyorum. Askerdeyken de takip edemedim zaten. Bu yüzden fazla yorum yapamayacağım. Ancak bu kadar uğraşın sonunda neden böyle oldu diyeceğim ama yukarıda fazla kurcalamayacağım demiştim. O yüzden susuyorum. Yeni antrenörümüz Ceyhun Yıldızoğlu oldu. Efsane Botaş'ı kuran, ardından Mersin'de son iki sezonda önemli işlere imza atan ve bu dönemde eş zamanlı olarak milli takım koçluğunu da yürüten Ceyhun Yıldızoğlu, artık Kadın basketbol takımımızı yönetecek. Yıldızoğlu son yıllarda bayan basketbolu’nun en önemli iki isminden biriydi. Onu Galatasaray çatısı altında görmek ciddi anlamda sevindirdi beni. Basketbola bakış açısı hep oyuncuyu geliştirmek üzerine kuruludur. Gençlere çok önem verir. Hiç beklemediğiniz bir anda takımın 17 yaşındaki oyuncusunu oyuna sokup hem ondan verim alır hem de onu zamanla bir yıldız adayı haline getirir. Belli bir basketbol anlayışı olsa da takımı kurduktan sonra asıl sistemi oturtur. Çünkü oyuncu eksenli bir koçtur. Takımın kendini geliştirmesi ile sistemini iyice oturtur ve sitemi bir anlamda oyuncular belirler. Bugüne kadar takımlarını hep bu şekilde yarattı ve başarılı oldu. Aynı başarıları Galatasaray Medical Park’ta da göstereceğine hiç şüphem yok. Basketbolumuzdaki bu ciddi atılımlar beni bir an önce sahalara dönmeye itiyor. (aman annem duymasın)

Antrenör değişikliğinden sonra sıra takımın yeni profiline gelmişti ki Ceyhun Yıldızoğlu ilk aşamada yerli ve yabancı neredeyse bütün takımı değiştirdi. Bu çerçevede takımda genç yıldız adaylarımız Yasemen, Gizem ve Melis ile takımımızın medar-ı iftiharı ve gönülden, yürekten (hatta damarlarında sarı rengin olduğunu da düşündüğüm) Galatasaray’lı Işıl Alben takımda kaldı. Takımımızın kaptanlığını yapan ve 30 yaşında olmasına rağmen hala gelişmeye açık olduğunu düşündüğüm Tuba Palazoğlu ile de sözleşme yeniledik. Ayrıca takımımızın sözleşmesi biten diğer oyuncusu genç yıldız adayımız Bahar Çağlar ile de sözleşme yenilendi. Yabancı kategorisinde ise Sophia Young ve Tamika Catchings dışındaki oyuncularımızla yolları ayırdık. (Tamika’nın durumu da belli değil)

İlk adımlar bu şekilde atıldıktan sonra transferde de ilk adım eski oyuncumuz Seimone Augustus ile Sylvia Fowles’ın alınmasıyla gerçekleşti. Augustus’u anlatmaya çok gerek yok aslında. Euro Cup şampiyonluğundaki rolü ve yürekten oyunu (Finaldeki sakat sakat oynamasını unutmamak lazım) hala hafızamızda.1 sezon oynamasına rağmen Işıl ile birlikte Galatasaray taraftarının en çok sevdiği oyuncu konumunda şu an. WNBA’in en değerli oyuncularından biri. Kendisinden geçen sene sakatlığı sebebiyle yararlanamamıştık ve yollarımız ayrılmıştı. Tekrar döndüğüne bir basketbol sever olarak çok sevindim. Kadınların basketbol oyun tarzı ve saha içindeki duruşları haliyle farklı. Ancak Augustus öyle değil. Saçlarını kesip, biraz makyaj yapıp erkek takımında oynatsak kimse anlamaz bayan olduğunu. Tabi yanlış anlaşılmasın basketbolu açısından böyle söylüyorum. Çok düzgün bir şut sitili ve istikrarlı bir şut ritmi var. Ritim tutturduğunda çok çılgınca işler yapabiliyor. Ayrıca en önemli özelliği kendi attığı kadar takım arkadaşlarını da görmesi ve takımı oynatma isteği bence. Bu açıdan çok büyük bir değer Augustus. Kritik anlarda da en güvenilir oyuncu diyebiliriz. Korkusuzca içeri dalabilen, dış şutlarda çok başarılı olan ve iyi savunma yapabilen bir oyuncu. WNBA’de 1. sıradan draft edilme, yılın çaylağı seçilme gibi apoletindeki başarıları da artı yönleri. İnşallah sezon içinde sağlık açısından bir sıkıntı yaşamaz da takımımızda bol bol izleriz kendisini.
Sylvia Fowles’ı ise WNBA’deki bazı maçlardan ve özellikle EuroCup şampiyonluğu sonrası geçen sezonun başında oynadığımız süper kupa maçından hatırlayacaktır izleyenler. Euroleague şampiyonu Spartak Moskova’nın pivotuydu o maçta Fowles. 2008 Pekin olimpiyatlarında takımının en skorer oyuncusu olarak da Amerikan tarihine adını yazdırdı. Pota altındaki sert ve mücadeleci oyunu ve ribauntlardaki üstünlüğü ile tam bir pivot standardında. Ayrıca hücumda da çok etkili olduğunu söylemekte yarar var. Oyuncumuz WNBA’de Chicago Sky takımında oynamaya devam ediyor. WNBA’de geride kalan 16 maçta 18,7 sayı, 8,8 ribaunt, 2,8 blok gibi muazzam bir ortalamayla oynuyor.(hatta son maçta 26 sayı 11 reb. 4 blok) Fowles, tüm oyuncular içinde blok kategorisinde birinci, sayı kategorisinde beşinci ve ribauntta da altıncı sırada. Ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu anlatmaya istatistikler yetiyor aslında ve Sophia Young ile birlikte pota altını karartacaklarını düşünüyorum. Hatta geçtiğimiz sezon Fenerbahçe ile oynanan maçta 26 sayı 19 ribaunt 3 blokla oynadığını ve pota altını adeta kararttığını hatırlatalım. Yıllardır yumuşak karnımız olan pota altı sert ve mücadeleci bir oyuncuyla tanışmış oldu sonunda. Özellikle şutörleri ve antrenörleri çok rahatlatacağı kesin çünkü bire birde savunmak zor olacağı için ona gelen 2’li hatta 3’lü sıkıştırmalarda çok boş şut bulacaktır diğer oyuncular. Ayrıca pasör bir uzun olması da bu konudaki diğer artısı. 25 yaşında olması ve mücadeleci kimliği gelecekte takımımızın çok önemli bir parçası olacağı sinyallerini veriyor bize. Hayırlı olsun diyerek WNBA All-Star maçında yaptığı smaçla da hafızalara kazındığını belirtelim.

Genç yerli oyuncular ve tecrübeli yabancı oyuncularla kurulacağı yavaş yavaş belli olan takımımıza dahi olan bir diğer isim de Candice Wiggins oldu. Çok başarılı geçen kolej kariyerinden sonra (NCAA’de iki ayrı maçta 40 sayıyı geçebilen tek oyuncu ünvanı elindedir)2008 draftlarında Candace Parker ve Sylvia Fowles'ın gerisinde 3. sırada draft edildi. Minnesota Lynx tarafından seçilen Wiggins, WNBA kariyerini hala bu takımda sürdürüyor. Yani 3 sezondur Seimone Augustus ile takım arkadaşı. Bu WNBA sezonunda ve sonrasında Galatasaray Medical Park'ta beraber izleyeceğiz bu ikiliyi. Ayrıca bu durum Wiggins’in uyum sorununu aşmasında çok yardımcı olacaktır. Wiggins özellikle şutör gard pozisyonunda çok ihtiyacımız olan bir oyuncu ki bu konuda özellikle can yakıcı üçlükleri ile çok güvenilir bir seçenek olacak takımımızın hücumlarında. Tabi sakatlık durumu çok önemli çünkü WNBA’de bu sezon oynadığı 8. maçında sakatlanıp aşil tendonunu kopardı. Uzun bir tedavi süreci gerektiriyor bu meret sakatlık. O yüzden takım geleceği düşünüp Wiggins’i elinde mi tutar yoksa başka bir oyuncuya mı yönelir bilemiyoruz. Ancak çok faydalı olacaktı ve WNBA’e de çok iyi başlamıştı. Yazık oldu gerçekten. Son yıllarda bu sakatlıklardan çok çekti kadın takımımız.
Kadın takımımızdaki bir sonraki hamle Doneka Hodges ve Gülşah Gümüşay transferleri oldu. Doneka hakkında pek bir yorum yapamayacağım çünkü kendisini sadece Lynx’de birkaç maçta izlemiştim. Geçtiğimiz sezon da İstanbul Üniversitesi takımında oynuyordu. Bu sezon Ceyhun Yıldızoğlu takımında görmek istemiş bu oyun kurucu gardı. Ceyhun hoca bir ışık görmese katmazdı takıma deyip, başarılar dileyelim yeni transferimize ve Gülşah’a geçelim. Gülşah’ın adı uzun zamandır takımımızla anılıyordu zaten. Ancak Ceyhun Yıldızoğlu’nun takımımıza gelişiyle transfer kolaylaştı desek doğru olur sanırım. Çünkü onu bulan, yetiştiren ve yıldız adayı bir basketbolcu olmasında başrolü olan kişidir. Yeteneği ve fiziği gereği 3 numaralı pozisyonda oynasa da gerektiğinde 2 ve 4 numaralı pozisyonlarda da görev yapabiliyor. Botaş’ın geçen sezonki EuroCup başarısında ribauntlarda takım lideriydi Gülşah. En önemli özelliği ise dış şutları. Augustus ile birlikte Fowles’ın pota altı dominantlığı sırasında çok can yakacaktır. Bu yetenekleri ve iyi oyunu FIBA tarafından Avrupa’da 2009 Yılının En Başarılı Genç Kadın Oyuncusu Ödülü için aday gösterilmesini sağladı. Gülşah’ın da yolu açık olsun. İnşallah takımımız için “Işıl” gibi bir simge bir oyuncu olur ve biz hep onu Galatasaray’lı Gülşah olarak hatırlarız.

Bayan takımımızda şu ana kadar gerçekleşen transferlerimiz bu şekilde oldu. Ben de nacizane sizlere değerlendirmeye çalıştım. Transferlerimizin hepsinin Erkek basketbol takımımızda olduğu gibi “Gelecek” planlaması çerçevesinde olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Erkek takımımız için şampiyonluk beklemeyin demiştim ancak Kadın takımımız için şampiyonluk adayı diyebilirim şimdiden. Şu ana kadar oluşturulan kadro şampiyon potansiyeline sahip. Un ve şeker hazır. Taraftar da ateş olarak destek verirse (geçen sezon olduğu gibi) şampiyonluk neden olmasın derim. Ceyhun hoca da bu takımdan mutlaka bir helva ortaya çıkaracaktır. Daha sonra ise asıl hedef olan Avrupa başarısı kalıcı bir şekilde sağlanacaktır. Transferlerimiz de devam edecektir muhakkak. Hatta şu ara blog aleminde iki genç oyuncu Ceyda Kozluca ve Melek Bilge’nin isimleri geçiyor ama resmi kanallardan açıklama yapıldıktan sonra değerlendiririz. Başarılarla dolu, şampiyonlukla taçlandırılmış bir sezon diliyorum takımımıza. Herkese iyi tatiller…

3 yorum:

dejavu dedi ki...

Öncelikle geçmiş olsun diyorum. Bir çırpıda okuyuverdim bu keyifli yazıyı, son dönemdeki tüm gelişmeler yer almış yazıda. Nacizane bazı ufak eklemeler yapayım ben de mevcut durumla alakalı.

Doneeka Hodges, Bulgar pasaportuna sahip bir oyuncu. Şu anda da Bulgar Milli takımı ile kampta kendisi, tercih edilmesindeki temel sebep bu. Sophia Young'ın takımda kalması isteniyor teknik ekip tarafından da ama yeni değişen kuralda bir ülkenin milli takımında oynamadan o ülkenin pasaportunu kullanamıyorsunuz. Bu kontenjanı Augustus - Fowles ikilisi ile kullandığımız için Sophia'ya yer kalmıyor. Aslında Türk vatandaşlığına geçmesi için gerekli şartları sağlıyor ama o ABD vatandaşlığı istediğini söylemiş. Bu durumda yolları ayıracak gibiyiz kendisiyle.

Boyalı bölgeye Avrupa'lı bir uzun ve yazıda ismi geçen 2 Türk oyuncu ile transferi kapatıp, yeni sezonu bekleyeceğiz gibi duruyor. Yeni koç, yeni takım, yeni sistem ve yeni hedefler. Heyecanlı bir sezon olacak..

gözbek dedi ki...

Işıl Alben hakkında bir yazı bekliyoruz, 2 senedir doğru dürüst oynadığını göremedil, ne olacak bu sakatlığın sonu?

Unknown dedi ki...

dejavu ben de sana teşekkür ederim. hem iyi dileğin hem de eksik kaldığım tarafları hatırlattığın için ;) gözbek ışıl'la ilgili geniş bir yazı yazarız ilerleyen zamanda ancak onun asıl sorunu bağları ile. Bu bağ sakatlığı ciddi tedavi ve bekleme gerektiren gıcık bir sakatlık. gerektiğinde 1 sezonu feda etmek gerekiyor.(örnek uğur uçar, NBA'den Amare Stoudemire) Acele etmeden o bağları eskisinden daha sağlam hale getirmek mümkün ancak biz biraz sabırsız bir milletiz bu konuda. Yaz tatilinin yaramış oldğunu diliyorum Çünkü takımımız için hatta milli takım için en önemli parça ;)

Blog Widget by LinkWithin