31 Ağustos 2010 Salı
Trezegol Hercules'te
30 Ağustos 2010 Pazartesi
Jovanovic Galatasaray'da(?)
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
Eskişehir.1 - Galatasaray.3
• Maç bileti 50 TL, Eskişehirspor kombinesi 10x29 TL, Eskişehirspor forması 75-85 TL. Arz ve talebin ilginç dengesi.
• İçeri adımımı atmamla birlikte stadyumun şekli beni dumura uğrattı. Akustiğine mi şaşayım, kale arkasının olmamasına mı, tribünlerin uzaklığına mı, sadece bir tarafın kapalı olmasına mı? Ünyespor’un bile 18bin kişilik, 4 tarafında da tribünü olan bir stad inşa ettiği bu çağda; böyle örnek bir şehirde, takımına bağlı böyle bir taraftarı böyle tribünlere yerleştirmek gerçekten koca bir ayıp. Neresinden, nasıl düzelir diye bir şeyler düşündüm ama hiç yolu yok, günü kurtarmak içim boş yere masraf yapılmamalı, tamamen yıkılıp yenisi inşa edilmeli. • Kötü sonuçlara rağmen gerek İstanbul’dan gelen otobüslerle gerekse çevre şehirlerden gelenlerle deplasman tribünü az çok dolduruldu. Normal tribünleri anlattığım gibi olan stadın deplasman tribününü artık siz düşünün. Koltukların altları bildiğin boşlukta kalan, ayak basılan yerlere yer yer çürümüş suntalar konmuş ha yıkıldı ha yıkılacak bir portatif tribün. Eski açığın yıkılmadan önceki haline söylenip dururdum, o bunun yanında inşai harika. • Maçtan 4-5 saat önce stadyumdan gelen müzik sesleriyle, atkılı ve formalı insanlarla şehir maçın havasına girdi. Tramvayların önlerinde bile Es-Es’e başarılar dileyen yazılar yazılmıştı.
• Futbolcular ısınırken Pele'nin çektirdiği üçlü ve açık tribündeki maç başlamadan önceki bando eşliğindeki Espana güzeldi. Genel itibari ile sallanan atkılar beyazdı, demek özellikle Espana için taraftarlar yanında beyaz bir şeyler getiriyor. • Maç sırasında kapalı tribünün kenarındaki Nefer ile açık tribünün arasındaki karşılıklı tezahüratlar akustiğin azizliğine uğrayıp, yapması gereken etkiyi yapamadan kayboluyordu.
• Eskişehir tribünü, yönetim-takım-taraftar üçgenindeki sıkıntılardan ve maçın gidişatından olsa gerek genel itibari ile umduğum etkiyi bırakmadı bende. Özellikle bando eşliğinde Espana ve Dale Daleyi canlı görmek isterdim ama maç içerisinde o hava oluşmadı.
• Galatasaray’ın 3.golunden sonraki sevinç yumağını bu sezon ilk kez böyle coşkulu ve kalabalık gördüm. Futbolcular da içlerinde bir şeyler biriktirmiş anlaşılan.
• Eskişehirspor kalecisi Ivesa maçın en kötülerindendi. İlk goldeki hatasının yanında, genelde hamlelerde yavaştı ve o boyuna rağmen yan toplarda çıkması gereken toplara nedense çıkmadı.
• Maç sonu tribünde rutin deplasman beklemesi sırasında, artık ne işi vardı orada bilemediğim Rijkaard göründü sahanın kenarında. Maçın sonucu aksi yönde olsaydı taraftar ne yapardı bilemeyeceğim ama şimdilik tribüne çağrılıp sevgi gösterisinde bulunuldu.
• Eskişehir’in insanlarının güzel olduğunu söylemiştik, bu güzellik polislere de yansımış. Sertlik kullanmadan da emniyetin sağlanabileceğini gayet profesyonel bir biçimde gösterdiler.
Uzunlar, Alan Savunması ve Hido = Türkiye:65 -Rusya:56
Dünya Basketbol Şampiyonası halihazırda devam ederken Blogu bu ara fazla işgal ettim ancak Sabri Abi'de yazılarına devam edecek haliyle. Sesi çıkmamasının nedeni Eskişehir'de olması. Taraftarı olduğumuz takımımıza yıllarca içeride dışarıda desteğini devam ettirmiştir. Kendisi yine öyle yaptı ve ES-Es deplasmanına gitti. Ayağı uğurlu gelmiş olacak ki İlk galibiyetimizi de aldık. Döndüğünde ondan yine tadında doyum olmayacak bir yazı gelecektir. Ben şimdilik lafı uzatmayayım ve Rusya Galibiyeti sonrası yorumumu paylaşayım sizlerle. Buyrun
-------------------------------------------------------------------------------------
Tahmin edildiği gibi oldu; son derece denk, çekişmeli ve heyecan dolu bir maç… Her ne kadar fark hep 10 sayı civarında olsa da Rus oyuncuların nefesleri hep ensemizdeydi. Dünkü antrenman tadındaki maç sonrası bu maç için ilk yorumum “turnuva Rusya maçı ile başlıyormuş gibi bir konsantrasyon içinde olmalıyız” idi. Hido’nun ilk 3 çeyrek formsuz olmasına rağmen maçın tamamında Tanjeviç’ten başlayarak en son yedeğe kadar giden müthiş bir konsantrasyonla oynadık. Hedef maç olarak hem biz taraftarlar hem de oyuncularımız ve kenar yönetim bu maçı belirlemiştik. Maça da biraz bunu yarattığı baskı ile başladık ki bizde gereksiz bir stres ortaya çıktı. Ayrıca Rusya’nın sürekli adam değiştiren savunması ve tempoyu düşürme çalışmalarına bizde topu içeri indirmeyip veya içeri zorlamayıp dışarıdan şutlarla cevap verme çabamız işe yaramadı. Allahtan çabucak silkindik ve taraftarında etkisiyle o müthiş savunmamızı oturttuk. Özellikle tempoyu artırdığımız her bölümde farkı açmaya hızlı hücumlarla seri basketler bulmaya başladık. İkinci periyotta tamamen oturttuğumuz ve bunaltıcı savunmamız maçın tamamında devam etti ve farkı sürekli koruduk. Rakibin farkı kapattığı anlar bizim biraz rahatladığımız bölümlerde oldu. Ancak burada da maça olan konsantrasyonumuz galip geldi ve yine kimliğimizi ortaya koyarak savunma, mücadele, hırs, azim daha aklınıza ne gelirse bizim hanemizde yazıyordu. Özellikle şunu anladık ki bize hiçbir şekilde rahatlık yok ve Yunanistan maçında maça konsantre olma dışında 40 dakika boyunca savunmaya da konsantre olmamız bizi galibiyete taşıyacaktır.
Savunma anlamındaki temel anlayışımız “birebir” olsa da bugün özellikle rakibin şutör olmayan ve savunma temelli oyun tarzını benimseyen oyuncularla kurulu olması maksadıyla neredeyse maçın tamamında alan savunmasını tercih eden bir oyun anlayışı vardı sahada. Bu anlayış ilk 3 çeyrek rakibi adeta boğdu. Sürekli çember döven ve alan savunmasına hiçbir şekilde çözüm bulamayan bir Rus takımı izledik. Ancak son çeyrek Rus koçu David Blatt’in hem kalitesi hem de Efes’de çalışmış olmasının getirdiği oyuncularımızı tanıma avantajı son çeyrekte farkın bir ara 5 sayıya kadar düşmesine neden oldu. Ancak maçın tamamında bu anlayışı sahaya yansıtmamız ve sabırla alan savunmasını uygulama gayretimiz maçın bize gelmesini sağladı. Ön alanda kurduğumuz baskı ve bu baskıyı alan savunması içerisinde çok ileride yapmamız, ilk pası geç yaptırmamıza ve rakibin oyunu çok geç kurmasına ve sonuçta panik atışlar kullanmasını sağladı. 2. periyotta Rus ekibi 7 sayı buldu ki 5’i serbest atıştı ve koca periyotta onlara bir basket atma şansı tanıdık.(ilk basketleri periyodun bitimine 18 sn kala.) Bunun dışında Özellikle uzunlarımızın pota altındaki gayreti ve ribauntlardaki üstün çabası ilk yarıda sadece 1 hücum ribauntu vermemizi sağladı ki gerçekten takdire şayan. Ayrıca hem Ömer Aşık’ın hem de Semih’in maça çok konsantre olmaları, hücumda ve savunmada maça damga vurmaları bizi turnuvanın seyri açısından çok mutlu etti. Savunma(aynı zamanda hücumda da) açısından “Uzunların Gecesi” oldu desek yeridir.
Kenardan gelenlerin her an hazır olması, gayreti ve üretimi alkışa değerdi. Ender büyük soğuk kanlılıkla oynadı ve özellikle 2. çeyrekte top elinde patladı diyecemiz bir hücumda nerdeyse 10 metreden çok düzgün bir şut çıkardı ki kendimi havada gördüm bir an. 3 tane 3’lükle maçı tamamladı ki bu 3’lüklerin tamamı çok kritik ve anlarda ve hücumun tıkandığı zamanlarda idi. Ayrıca yine kritik anlarda içeriyi zorlaması ve yaptığı asistlerle de takıma çok katkı sağladı. Ayrıca Kerem ve Sinan’ında muazzam katkılarını da unutmamak gerekir. Kerem’in pota altında Sinan’ında ön alandaki agresif savunmaları da gönlümüze taht kurdu adeta. Ribauntlardaki 38-32’lik avantajımız ve boyalı alandaki 28-13’lük ezici üstünlüğümüz dikkat çekiciydi. İlk yarıda daha çok dışarıdan şuta dayalı bir oyun sergilerken ikinci yarı rakibin savunma dozajını artırmasıyla hem topu içeri indirerek hem de ikili oyunlarla içeri penetrelerimizle ekmeği taştan çıkardığımızı gösterdik. Hep söylüyorum tıkandığımız her hücumda mutlaka topu içeri indirmeliyiz. Mutlaka oradan bir şeyler çıkarabiliyoruz.
Son sözü yıldızımız Hido’ya ayırdım. Hücum anlamında Fil dişi maçı ve bu maçın ilk 3 periyodunda çok kötü bir performans sergiledi. Son periyoda gelmeden önce 0/8 il oynuyordu. Ancak son periyot adeta ayağa kalktı ve maçı 10’u son çeyrekte olmak üzere 14 sayı ile tamamladı. Ayrıca son çeyrekte 2 asist yaparak da maçın sonuna damga vurdu. Hele ki tribünlere doğru uçarak top kaybının eşiğinden çevirdiği hücumun sonunda Kerem’in asistinde attığı üçlük onu da geri kazanmamızı sağladı. Hidayet’in bu performansının artarak devam etmesi ve Yunanistan maçında zirveye ulaşması en büyük dileğimiz. Bugünü dinlenerek geçireceğiz ve Yunanistan maçına şu andan itibaren konsantre olmalıyız. Bizim bu maçın havasına da hiç girmeden turnuva bugün başlıyormuş gibi bir konsantrasyon ile Yunanların karşısına çıkmalı baskıyı çok iyi ayarlamalı, top dağıtımını iyi yapmalı, sabırlı hücum etmeliyiz. Yunanistan’ın oynadığı iki maçta da kötü savunma yaparken gördük. Ayrıca cezası biten oyuncuların da ne kadar hazır olacağı muamma. Bizim Yunaistan maçında en çok tamamı şutör olan uzunlarına özellikle pick and roll’lerde dikkat etmemiz gerekecek. Hali hazırda bizim en kötü tarafımız bu savunmayı kötü yapmamız. Bu açıdan maçın kritik noktası bu olur diye düşünüyorum. Seyirci desteği ve gücümüz olan baskılı savunmamızla maçı kazanacağımızı düşünüyorum. Şu saat itibari ile 30 Ağustos’a girmiş bulunuyoruz. "Yalnız ve güzel ülkemin" Zafer Bayramı...Bayramımız kutlu olsun… Herkese iyi seyirler…
İlgilenenler için:
SALON: Ankara Spor Salonu
HAKEMLER: Sasa Pulk – Ilija Belosevic – Scott Butler
TÜRKİYE (65): Sinan Güler 3 (1 ribaund- 1 asist), Ömer Onan 3 (1 ribaund- 1 asist), Ersan İlyasova 10 (10 ribaund), Semih Erden 9 (5 ribaund), Kerem Tunçeri 5 (4 ribaund- 4 asist), Oğuz Savaş, Kerem Gönlüm 2 (3 ribaund), Ender Arslan 9 (1 ribaund- 2 asist), Ömer Aşık 10 (7 ribaund), Hidayet Türkoğlu 14 (3 ribaund- 3 asist)
RUSYA (56): Andrey Vorontsevich 5 (9 ribaund), Evgeny Kolesnikov, Sergey Bykov 10 (4 ribaund- 3 asist), Vitaly Fridzon 5, Alexander Kaun 13 (4 ribaund), Anton Ponkrashov 2 (5 ribaund- 3 asist), Sergey Monya 13 (5 ribaund- 4 asist), Dimitriy Khvostov 6, Evgeny Voronov 1, Timofey Mozgov 1
1.PERİYOT: 16-15
2.PERİYOT: 17- 7
3.PERİYOT: 15-15
4.PERİYOT: 17-19
29 Ağustos 2010 Pazar
Antrenman Tadında... Türkiye:86 - Fil Dişi: 47
Maç sonunda oluşan skor aslında her şeyi özetliyor. Maçı izleyen seyirciler de ne kadar rahat bir maç olduğunu tanık oldular. Afrika ekibi açık ara gurubun en kötü takımı, turnuvanın da en kötü takımlarından biri. Onlar için söylenecek tek artı yönleri atletik olmaları. Ancak o da hiçbir şekilde kalite açıklarını kapatamıyor. Söylenecek çok şey yok aslında ama yine de gözüme çarpan bazı noktaları yazmakta fayda var.
Öncelikle maça başladığımız beşte Ersan’ın pozisyonunu 4 numarada görünce Tanjevic’in inadından vazgeçtiğini iyice anladık ve Ersan ilk yarıyı 9 sayı ile tamamladı(tamamı şampiyona öncesi değindiğim Ersan’a çizilen ve 3 sayı atış ile bitirdiğimiz set) Ayrıca maça 5 isabetli 3’lük ile başlamamız da cabası. İyi alan paylaşımı ve topun iyi dolaşması sonucu ilk periyotta attığımız 23 sayıda 8 asist yapılması bizim açımıza her şeyin çok iyi olduğunu göstermekteydi. Ancak çok rahat giden maçta sevgili koçumuz Tanjevic’in fantezileri oyunu kafa kafaya getirmeye yakındı. Özellikle Kerem Gönlüm’den 3 numara yaratmaya çalışması ve 5 uzun oyuncudan oluşan bir rotasyonu ( Ender, Hidayet, Kerem Gönlüm, Ersan ve Semih) tercih etmesi sonucu fark kapanmaya başlamıştı. Neyse ki bu huyunu fazla uzatmadı da devreyi 40-22 önde kapadık. Uzun oyunculardan oluşan bu rotasyonu tercih ettiğimizde gördük ki tepeden çok rahat savunmayı deldiriyoruz. Haliyle Fil Dişi takımı da atletik oyunculardan kurulu. Onlara adeta davetiye çıkarmış bulunduk. Bir de bu beşle alan savunması yapmaya kalktık ki hiç sormayın orasını. Hücumda da o süre zarfında iç-dış dengesi hemen tepetaklak oluverdi.
Bir başka artı yön ise Kerem Gönlüm ve Sinan Güler’in katkısı. Kerem benim çok sevdiğim ve değer verdiğim bir oyuncu. Bir yıl hiç oynamadan takıma getirdiği bu enerji hakikaten takdire şayan. Hatta maçın canlı yayını esnasında sevgili Murat Murathanoğlu 2009’a göndermede bulunup Kerem’in olması dahilinde madalya alabileceğimizi söyledi ki çok haklıydı bu tespitinde. Tabi onu 3 numarada oynatmaya çalışırken Sinan’ı da unuttu sevgili hocamız. Tanjevic’in gözüne ilk yarı sonunda soyunma odasında anca çarpmış olacak ki ikinci yarıya onunla başladı. O da hiç durumu dert etmemiş aslanlar gibi çıkıp maça damga vuran oyunculardan olarak maç sonunda tribünlerin sevgi gösterisine maruz kalarak ödülünü aldı. 16 dakikada 8 sayı- 4 ribaunt- 4 asist- 5 top çalma- 1 blok !!!! Hakikaten alkışın büyüğünü hak etti Sinan.
Hidayet konusunda da bazı sıkıntılar olduğu görünüyor. Sıkıntı hücumda ve özellikle şut performansında. Bugün hiç saha içi isabet kaydedemedi yıldızımız. 0/6 ile 6 sayısı vardı ve bu 6 sayı haliyle serbest atışlardan geldi. Ancak 7 ribaunt 7 asist ve 4 top çalma istatistiklerine ekleyerek çok yönlü oyununu yansıttı. Hido açısından olumlu nokta bu. Ancak farkın 40’lara dayandığı bir maçta 30 dakika sahada kalmasını form tutması gibi saçma bir nedene bağlamak da bana göre yanlış olur. Bugün itibariyle Rusya maçımız var ve geçen turnuvadan ders çıkarmamışız sanırım. Rusya-Porto Riko maçında gördük ki Rusya takımı tamamiyle gücünü boğucu ve hareketli savunmasından alıyor. Hido’yu dinlendirmek ve diğer oyuncularımızı daha fazla rotasyona hazırlamak varken Ersan ve Hido’yu 30 dakika civarında böylesine rahat geçen bir maçta oyunda tutmanın mantığını anlamış değilim açıkçası.
Bugünkü maç iyi bir antrenman maçı oldu desek yeridir. Bizim bu maçın havasına hiç girmeden turnuva bugün başlıyormuş gibi bir konsantrasyon ile maça hazırlanmamız gerekiyor. Rusya karşısında da baskıyı çok iyi ayarlamamız, top dağıtımını iyi yapmamız, sabırlı hücum etmemiz ve en önemlisi rakibimiz gibi bizim da alameti farikamız olan savunmamızdan güç almamız gerekiyor. Savunmayı hareketli Rus kısalarına karşı tepeden deldirmemeli ve pas kanallarına baskı yapıp uzunlara top inmesi konusunda dikkatli olmamız da gerekiyor. Ayrıca 3’lük yüzdemizi ve Ribaunt konsantrasyonumuzu da üst seviyede tutmalıyız. Son söz olarak da Ankara seyircisine desteklerinden dolayı teşekkür etmeliyiz Organizasyon ekibini de Rusya-Porto Riko maçında yaşanan milli marş sorunundan dolayı kınıyorum. Bizim açımızdan güzel bir başlangıç oldu. Darısı Rusya maçına…
İlgileneler için:
SALON: Ankara Spor Salonu
HAKEMLER: Pukl Sasa – Rocha Fernando – Egho Marwan
TÜRKİYE (86): Cenk Akyol 2, Sinan Güler 8 (4 ribaund- 4 asist), Barış Ermiş, Ömer Onan 18 (1 asist), Ersan İlyasova 17 (8 ribaund- 3 asist), Semih Erden 6 (4 ribaund- 1 asist), Kerem Tunçeri 9 (2 asist), Oğuz Savaş 4 (2 ribaund- 1 asist), Kerem Gönlüm 6 (7 ribaund- 1 asist), Ender Arslan 2, Ömer Aşık 8 (12 ribaund- 1 asist), Hidayet Türkoğlu 6 (7 ribaund- 7 asist)
FİLDİŞİ SAHİLİ (47): Charles Aboud (2 ribaund), Mouloukou Diabate 5 (2 ribaund- 2 asist), Issife Soumahoro, Kinidinnin Konate 4 (4 ribaund), Mamadou Lamizana 6 (6 ribaund), Ismael N’Diaye, Brice Assie 4 (4 ribaund), Jonathan Kale 10 (9 ribaund), Eric Tape 2, Guy Edi 9, Mohamed Kone 7 (6 ribaund- 2 asist)
1.PERİYOT: 23-11
2.PERİYOT: 17-11
3.PERİYOT: 13-14
4.PERİYOT: 33-11
27 Ağustos 2010 Cuma
CSKA Sofya'dan Kura Yorumu
UEFA Avrupa Ligi Gruplar
Şifresiz Maçlar
Karpaty Lviv:1-1:Galatasaray
Stat: Ukrayna
Hakemler: Thorsten Kinhofer, Christoph Bornhost, Christian Fisher (Almanya)
Karptay: Tlumak, Fedetskyy, Milosevic, Tkachuk, Tubic, Avelar, Golodiuk (Dk. 41 Guruli), Khudobyak, Kozhanov (Dk. 79 Kopolovets), Kuznetsov, Zenjov (Dk. 90 Batista)
Galatasaray: Ufuk, Ali (Dk. 81 Emre), Neill, Servet, Hakan, Barış, Ayhan, Mustafa (Dk. 71 Aydın), Serdar Dk. 49 Cana), Baros, Arda
Goller: 90 artı 1 Aydın (Galatasaray), 90 artı 3 Fedetskyy (Karpaty)
Kırmızı Kart: Dk. 71 Kuznetsov (Karpaty)
Sarı Kartlar: Dk. 3 Fedetskyy (Karpaty), Dk. 38 Hakan, Dk. 41 Arda, Dk 74 Servet, Dk. 75 Ali (Galatasaray)
26 Ağustos 2010 Perşembe
Şampiyonlar Ligi Gruplar
25 Ağustos 2010 Çarşamba
"Kan Testleri Şüpheli"
24 Ağustos 2010 Salı
Spor Toto Süper Lig 2.Hafta
Lucas Trecarichi CSKA Sofya'da
Kültürel Yaklaşım
Protestoya Futbolcular da Katılırsa
Bayern'in Biracıları
23 Ağustos 2010 Pazartesi
Galatasaray:0-2:Bursaspor
2002 senesinin Mart ayı. Fatih Terim'i takımın başına getireceği vaadiye seçime giren rahmetli Özhan Canaydın'ın Galatasaray Lisesinde yapılan seçimde başkanlığı kazanacağı garanti olduktan sonra "Beyoğlu sadece Cim Bom Bomundur" tezahüratlarıyla İstiklal caddesini inleterek gece oynanacak olan Bursaspor karşılaşmasının hazırlıklarına başlamak üzere Gayrettepe'deki Genç Galatasaraylılar Derneğinde (ultrAslan) alıyoruz soluğu. Kapıyı Çiço Mustafa açarken, içerde hiç beklemediğimiz Bursasporlu misafirlerin olduğunu görüyoruz. Genel Koordinatör Alpaslan Abi masasında oturuken, önündeki koltukların birinde Sebahattin Şirin ( Sebo reis) oturmuş, diğer koltuk ise boşta. Toplantıların yapıldığı salonda yeşil-beyaz atkılı bir kaç genç sohbet ederken, Alpaslan abinin futbol kitaplarından oluşturduğu kütüphane odasında Bursaspor tribün liderlerinden Selim ile "Kolsuz" Mehmet namaz kılmaktalar. Biz Alpaslan abiye kongredeki durumu izah ederken, onlar da namazlarını bitirip, sohbete katılıyorlar ve Alpaslan abi bizleri "Bunlar da bizim ÜNİ'ler, maçta sizin tarafta olacaklar" diyerek tanıtıyor Bursa'dan gelen misafirlere. Tanıştırmakla kalmıyor, bir de bizi uyarmadan geçmiyor: "Aman ha çocuklar, Bursa'ya küfür yok! Eski açıkta küfür edeni de susturun. Herkes maçına baksın, takımına bağırsın!" Sebahattin Reis de taraftarlık ve kardeşlik üzerine bir kaç cümle ettikten sonra, bizler davulları, bayrakları, pankartları yüklenip, yepyeni ultrAslan-ÜNİ polarlarımızla stadın yolunu tutuyoruz.
Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Abdullah Yılmaz, İsmail Köse, Gökhan Memişoğlu
Galatasaray: Ufuk, Ali Turan, Neill, Servet, Hakan, Mustafa Sarp, Ayhan, Barış (Dk. 70 Elano), Arda, Kewell, Baros
Bursaspor: Ivankov, Ali Tandoğan, Stepanov, Ömer, Vederson, Hüseyin, Ergiç, Volkan (Dk. 86 Steiner), Batalla (Dk. 73 Bekir Ozan), Ozan İpek, Sercan (Dk. 68 Nunez)
Goller: Dk. 15 ve Dk. 83 Ergiç (Bursaspor)
Sarı Kartlar: Dk. 19 Volkan, Dk. 68 Hüseyin, Dk. 84 Ivankov (Bursaspor), Dk. 45+1 Ayhan, Dk. 45+2 Baros, Dk. 75 Elano, Dk. 76 Kewell (Galatasaray)
21 Ağustos 2010 Cumartesi
Çekirdekçilere Yasak Geldi!
Galatasaray-Bursaspor Maçına Bilet
2-Aynı kişi birden fazla cevap yazdığı takdirde, ilk doğru cevabı geçerli sayılacak...
3-Yanlış cevaplar, adsız cevaplar ile hesap numarasız cevaplar yorum sayısına dahil edilmeyecektir... GSBilyoner hesap numarası olmayanlar buradan kolayca kayıt olabilirler...
Şifresiz Maçlar
20 Ağustos 2010 Cuma
Galatasaray-Bursaspor Maçına Bilet
2-Aynı kişi birden fazla cevap yazdığı takdirde, ilk doğru cevabı geçerli sayılacak...
3-Yanlış cevaplar, adsız cevaplar ile hesap numarasız cevaplar yorum sayısına dahil edilmeyecektir... GSBilyoner hesap numarası olmayanlar buradan kolayca kayıt olabilirler...
İsveç'i Nasıl Bilirdiniz?
Son 10 Dak'ka
Galatasaray:2-2:Karpaty Lviv
"Bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla" cümlesi 80li yıllarda çekilen Türk filmlerinin unutulmaz replikleri arasında yer almaktadır. Filmin zengin ve kötü adamı, saf ve masum taşra kızını bir şekilde kandırıp, yatağa atmışken, kızımız son bir çırpınış olarak yukarıdaki cümleye etme gereği duymaktadır. Evet, toplum olarak kültürümüzde ruhun önemli bir yeri varken, futbolumuzun bundan eksik kalması düşünülebilir mi, tabii ki hayır... Cebindeki harçlığı, evinin geçimini, dükkanının kazancını bilete yatıran tribündeki taraftarın takımından beklediği ilk şey, heyecan verici bir oyun sonrası, bol gollü bir galibiyettir. Lakin, bu her zaman olmaz, futbolcular istedikleri pasları atamaz, el belde koşmadan topun kendilerine gelmesini beklerler, iki adımdan da topu rakip filelere yuvarlayamayınca başlar o klasik slogan: "Ruhsuz ipneler..." Peki, nedir ruhla oynamak, bol gollü bir galibiyet midir, rakibi silindir gibi ezip geçmek midir, fantastik paslar ve bel kıran çalımlar mıdır? Bunların hiç biri değildir, zira taraftar yenik olsa da, maçı kaybetse de, istediği pası arkadaşına veremese de, yeşil çim üzerinde çabalayan, didinen, hakem son düdüğü çalana kadar pes etmeden formasının terleten futbolcu ister. hani derler ya, "formsuz olabilirsin ama koşmamak için mazeretin olamaz" diye, o hesap işte...
Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Mark Clattenburg, Darren Cann, Stuart Burt (İngiltere)
Galatasaray: Aykut, Ali Turan, Neill, Servet, Hakan (Dk. 78 Serkan), Mustafa, Ayhan, Serdar (Dk. 54 Barış), Arda, Kewell, Mehmet Batdal (Dk. 36 Baros)
Karpaty: Tlumak, Fedetskiy, Milosevic, Checher, Avelar, Golodyuk, Godwin, Khudobyak, Kozhanov (Dk. 65 Hudyma), Kuznetsov (Dk. 72 Batista), Zenjov (Dk. 85 Kopolovets)
Goller: Dk. 34 Kuznetsov, Dk. 41 Zenjov (Karpaty), Dk. 59 ve 86 Baros (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 28 Ali Turan, Dk. 57 Barış (Galatasaray), Dk. 64 Khudobyak, Dk. 90 Godwin (Karpaty)