Aslında bu sözü bütün hafta sonlarına tahsis etmek gerekiyor. Artık hafta sonları, sarı kırmızı galibiyetler ve destanlarla yazılıp çizilmeye başladı. Bu çerçevede Kadın basketbol takımının, zamanında futbol takımı için bestelenen "4 sene üst üste şampiyon olduk" marşına nazire yaparcasına üst üste 3. kupa şampiyonluğuna ulaşmaları, sözün artık manidar olmadığını kanıtlar boyuta geçti. Salonda bu marş çalındığında garibime gidiyordu önceden ancak; marş yolunda ilk adım atılmış oldu. "Avrupanın kralı olduk" demek için hedef de belirlenmişti sene başında. Hedef olarak seçilen üç kulvarın ilkinde başarı gelmiş oldu, kadın takımımız adına. Diğerleri; lig şampiyonluğu ve Avrupa ligi şampiyonluğu için de desteğimiz sürecek haliyle. Bu sezon, ezeli rakibimiz Fenerbahçe ile oynadığımız iki kupa finali maçını da kazanmış olduk bu maçla birlikte. Ligdeki 2 normal sezon maçını kaybetsek de finale daha bir konsantre oluyor bizim sultanlar. Buna, son zamanda formda olduklarını da eklemek lazım.
Benim formda sözümü inkar eder bir görüntüyle başlasalar da maça, sonrasını iyi getirdiler ilk devre adına. Maçın başında anlamsız top kayıpları yapıp, bizi "bu top kayıplarının bir anlamı olmalı" moduna sokarken, ilk periyodu 26-12 geride kapatmıştı Galatasaray. İkinci çeyreğe Şaziye ve Prince kozuyla daha baskılı giren takım kalan bölümde Prince'in penetreleri ile ağır Fenerbahçe defansına darbe vurması sonucu madeni de bulmuş olduk. Sonrasında iç-dış dengesi Taurasi ve Şaziye'nin üçlükleri ile sağlanıca Fowles ve Tina Charles'a en azından 3'lü sıkıştırma gelmemiş oldu ve rahat rahat oralarda at koşturup, hücum ribauntlarını domine etmeye başladılar ki, bu ribauntlar maç boyunca da devam edip maçı getiren ve şampiyonluk kupasının kapısı açan kilit noktalardan biri oldu. Savunmada hem bire birde hem de yer yer alan savunmasında çok etkili olan takım ilk periyotta yediği 26 sayıyı ilk periyotta attığı 12 sayı ile takas etmiş; savunma boğucu noktaya ulaşmıştı. İç-dış dengesinin sağlanıp,topun rahat dolaştırılması üzerine 32 sayı buldu sarayın sultanları. 11-0'lık seri ile devreyi de 44-38 önde kapamayı bildiler. İlk yarıda 11 hücum ribauntu yaptığımızı ve Prince'in 2. çeyrekte 13 sayı attığını hatırlatmakta fayda var.
3. periyoda toparlanmış başladı Fenerbahçe. Angel Mcgouthry ile sağlı sollu hücum edip "İvan Drogo" edasıyla yükleniyordu kanaryalar. Bu bölümde 17-0'lık akıl almaz bir seri yakaladı Fenerbahçe. Hani "ne attıysalar girdi denir ya"; kopyala -yapıştır işte. Fenerbahçe'nin hakkını teslim etmek lazım 17-0'a pek yapılacak bir açıklama yok. Ayrıca bu krizin altından kalkıp da maçı tekrar lehine çevirmeyi nasıl becerdiklerini de sormak lazım bizim kadınlara. Çünkü pek gördüğümüz durum değildir bu geri dönüşler. Bu noktada Hatay'daki Galatasaray taraftarına ve muazzam kalitedeki yabancılarımıza şükran borçluyuz sanırım.Üçüncü periyot skoru mu? 21-7 aleyhimize. Evet bildiğiniz 7 sayı attık.
4. periyoda tekrar alan savunması kozu ile başladı Galatasaray. Hücumda Fowles ve Taurasi'nin sayılarıyla dinamizmi yakalayan takım Şaziye'nin üçlüğü ile farkı 1'e(67-66) indirmeyi başardı. Maçın kırılma noktasının Şaziye'nin bu üçlüğü olduğunu unutmamak lazım. Keza sonrasında Nevriye hücumda top kaybı yapıp sinirlenince teknik faulü alıverdi(ki teknik faulü almasında çaresiz kalmaları etkendi). Sonrasında, Taurasi'nin teknik faulden bulduğu sayılarla ikinci yarı ilk defa öne geçti takım. Matovic'in basket faulü ile son bir gayrette bulunsa da Fenerbahçe takımı yeterli olmadı ve son bölümde takım yine muazzam bir savunma örneği göstererek maçı kopardı. Taktik fauller sonrası da kupanın sahibi belirlenmiş oldu.
17-0'lık krize rağmen takımın geri dönmesi takdire şayan. Ancak bu geri dönüş her zaman olmaz hatırlatmak lazım. Ayrıca Türk oyuncuların felaket bir gün geçirdiğini, takıma en iyi katkıyı Şaziye'nin yaptığını, 76 sayının 70'ini yabancıların bulduğunu belirtmekte büyük fayda görüyorum. Bu 70 sayı içinde 25 sayı 16 ribaund ile oynayan Fowles'a nasıl övgüler yapmalı bilemiyorum. Taurasi, 18 sayısı ve kritik anlardaki liderliği ve winner özelliği ile, Prince 17 sayısı ve Fenerbahçe savunması hallaç pamuğuna çevirmesi ile, Tina Charles da 11 sayısı, savunmadaki sertliği ve hücum ribauntları ile maça damga vurmuş oldu. Hücum ribauntları demişken; alınan 18 hücum ribauntunun 18 defa fazladan hücum şansı olması bir yana rakibin dengesini bozduğu ve direncini kırdığı fazlasıyla aşikar. Buna 11 top kaybını da eklediğimizde, ekstra hücum yapma sayısının 29'a çıktığını görüyoruz. Bugünkü maçın özeti de bu olsa gerek. Takımımızı verdiği mücadeleden, hırsından, azminden dolayı tebrik ediyoruz. Her ne kadar asi nehri gibi tersine akarcasına tersine işler yapsak da, maç içinde bir nehir gibi yatağını zamanla buldu takım. Bir nehir gibi durmadan, gürül gürül akmaları dileğiyle.
Galatasaray: 76 - Fenerbahçe: 72
Yer: Antakya Spor Salonu
Rakip: Fenerbahçe
Tarih: 11.03.2012
5 Epiphanny Prince - 22:24, 17 sayı, 3 ribaund, 1 top kaybı, 7/16 şut
7 Yasemen Saylar - Oynamadı
8 Ayşe Cora - Oynamadı
9 Bahar Çağlar - 21:57, 1 ribaund, 2 asist, 1 top kaybı, 0/3 şut
10 Işıl Alben - 22:59, 3 ribaund, 4 asist, 1 top kaybı, 1 top çalma, 0/6 şut
13 Diana Taurasi - 33:49, 18 sayı, 4 ribaund, 2 asist, 5 top kaybı, 6/15 şut
14 Şaziye İvegin - 33:08, 6 sayı, 5 ribaund, 2 asist, 3 top kaybı, 2/4 şut
23 Sariye Kumral - Oynamadı
25 Melisa Can - 01:56
31 Tina Charles - 34:11, 10 sayı, 11 ribaund, 4 top kaybı, 2 blok, 5/12
34 Sylvia Fowles - 29:36, 25 sayı, 16 ribaund, 1 asist, 3 top kaybı, 3 top çalma, 8/12 şut
1. ÇEYREK : 26-12
2. ÇEYREK : 12-32 (38-44)
3. ÇEYREK : 21-7 (59-51)
4. ÇEYREK : 13-25 (72-76)
(İstatistikler ve fotoğraflar resmi siteden alınmıştır.)
11 Mart 2012 Pazar
Bugün de Günlerden Galatasaray
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Müthiş bir geri dönüştü. Fenerbahçe karşısında hep böyle oynamalıyız. Sete sete kaldı mı bizi yenerler. Potaaltı üstünlüğümüzü bu şekilde kullandığımız sürece yenilmeyiz.
Yorum Gönder