2 Mart 2012 Cuma

Üzülmeyi Hak Etmek


Tarihi 2011 Haziranına geri saralım. Fenerbahçe'ye kaybettiğimiz final serisi sonrası, sahada çok dramatik anlar yaşanmıştı. Shipp ve Tutku'nun gözyaşlarının tutamamaları üzerine, Oktay Mahmuti'nin saha ortasında onları bir baba edasıyla kollarına alıp teselli etmesi, tarihe geçen bir andı. Bizler de tv karşısında gözyaşlarımıza engel olamamıştık. Basın toplantısında Oktay Mahmuti'ye o tablo sorulduğunda "Hayat bazı şeyleri haketme üzerine kuruludur. Üzüntüyü de haketmeniz lazım. Geldiğimiz noktaya bakılırsa sevinmemiz gerek. Şu an üzülüyorsak bunu hakediyoruz." demişti.

Kendisinin felsefik ve realist bakışına her daim hayran olduğumu belirtiyorum. Dünkü maç sonrası yine aynı tonda, aynı seviyede ve aynı kalitede ve zekada bir maç sonu konuşması yaptı Irmak Kazuk ve Veli Yiğit'e. Onunla, takımıyla ekibiyle gurur duymamak, yaptıkları üzerine geldiğimiz noktaya baktığımızda hüzünlenmemek elde değil. İstedikleri tek bir şey var; doğru olamk, dürüst olmak, çok çalışmak, elinden gelenin fazlasını ortaya koyarak bu işten zevk almak. Bu erdemler 6 aydır takımla birlikte olan Lakovic'e de sirayet etmiş olmalı ki maç sonundaki röportajında "gelinen noktaya baktığımda takımla gurur duyuyorum ve taraftar da öyle olmalı" dedi. Kariyerinde sayısız başarı olan Lakovic'in bile son 8'e kalamama sonrası bu derece pozitif bir demeç vermesi, ortaya konan ürünün kalitesini ortaya koyuyor.

Yapılan işi değerli kılan nokta; ortaya konan ürünün kalitesini artırmak için zaman geçmesi gerektiğidir. Çünkü sağlam bir organizasyona sahip olabilmeniz için her şeyi planlamalı, adım adım ilerlemelisiniz. Bunu 2-3 yıl gibi uzun vadeye yayıp, sistemli çalışıp, doğru temellere işi emanet ettiyseniz ortaya bu tarz başarılar çıkıyor. Kısa süreli başarı emelleri sadece kağıdı buruşturup çöpe atmak kadar basit ve kısa süreli olup, günü kurtarmata yönelik oluyor. Basketbol takımımızı bu kadar desteklememizin de sebebi işişn kalitesi, Fatih hocanın UEFA şampiyonu Galatasaray'ını hala konuşuyor olmamızın da. Taraftar da hayatın ta kendisi olan veya daha önce tadını aldığı bir hissin peşinden de bu yüzden koşup 6 saatte basketbol maçlarının biletlerini tüketiyor.

Galatasaray basketbolu adına, geçtiğimiz yıl final serisinde ilk adım atılmıştı. Orada doğru analizler yapıldı.doğru işlere imza atıldı. Oyuncusundan antrenörüne yönetimine kadar herkes adeta bir kuyumcu titizliği ile çalıştı. Bu seneki izlediğimiz son derece gerçekçi ve bir o kadar epik bir destan ortaya çıktı. Destanlar olağanüstülük üzerine kuruludur; ancak Galatasaray'ın yazdığı bu destan, bu tarih tamamiyle greçeklik temeli üzerine oturtulmuş durumda.

Dün kaybettik belki ama milyonlarca insan önümüzdeki sene son 8'e, belki de 4'lü finale kalacağımızdan, onu da geçtim bu sezonun üstüne başarı anlamında çıkılacağından emin. Yine Oktay Mahmuti sözü ile devam edecek olursak; "tecrübe marketten satın alınmıyor." CSKA'yı yendiysek, Olimpiakos maçında Sloukas'ın son saniye basketi sonrası uzatmada ortaya koyduğumuz direnc neticesindedir. Olimpiakos'la başabaş mücadele ettiysek Barcelona maçındaki geri dönüş neticesindedir. Bunların hepsi birer zincir, her maç birer ders olumlu ya da olumsuz anlmada. Şimdi üzülüyoruz belki ama sonraki sene sevineceğimizin de garantisidir bu. A lisansı, organizasyon, Avrupa ligi kurmayları hepsi faso fiso. Galatasaray bu seviyenin takımı olduğunu başarısı ile kanıtlamıştır. Üzülmeyi hak edişmiz de bundandır. Sabri abinin de bir önceki iletide söylediği gibi;

"Bize terimizin son damlasına kadar savaşmayı öğrettiğin için;
Bize döktürdüğün sevinç göz yaşları için;
Bize Galatasaray'lı duruşunu bir kez daha hatırlattığın için"


teşekkürler yenilmez armada. Basketbolu seven herkesin de bu başarı için Galatasaray'a bir teşekkür borcu olduğunu düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin