BORDEAUX: Rame, Placente (Tremoulinas dk. 84), Diawara, Henrique, Jurietti, Wendel (Fernando dk. 75), Cavenaghi, Gourcuff, Diarra, Jussie, Chamakh (Gouffran dk. 75)
YEDEKLER: Valverde, Planus, Traore, Bellion
TEKNİK DİREKTÖR: Laurent Blanc
GALATASARAY: De Sanctis, Servet, Meira, Mehmet Topal, Emre Aşık, Barış, Ayhan, Arda, Lincoln (Mehmet Güven dk. 87 ?), Kewell (Sabri dk. 65), Milan Baros (Nonda dk. 46)YEDEKLER: Aykut, Emre Güngör, Volkan Yaman, Ümit Karan
TEKNİK DİREKTÖR: Michael Skibbe
SARI KARTLAR: Milan Baros, Emre Aşık (Galatasaray), Henrique, Jurietti, Placente, Wendel (Bordeaux)
19 Şubat 2009 Perşembe
Bordeaux:0-0:Galatasaray
Antalya mağlubiyeti sonrası Fransa'dan mağlubiyetle dönecek bir Galatasaray'ı, özellikle Skibbe'yi "tefe koyup oynatmak" için bekleyenlerin sayısı o kadar çoktu ki, Alman hocanın korkak bir oyun oynacağını bekliyordu herkes. Oysa genç hoca, Avrupa maçlarında hep yaptığı gibi yüreklice gitti rakibinin üzerine. Tabii, geri dörtlüde Hakan Balta'nınn eksikliğinin hissedilmesine rağmen, orada görev yapan Emre, Servet ve Meira görevlerini layıkıyla yerine getirdiler... İlk on-on beş dakikada Barış görev yerini yadırgadı ve ev sahibi o bölgeden gelmeye çalıştı ve maçtaki tek tehlikeli atağında top direkten döndü... Onun dışında ideal kadrosuyla sahaya çıkan Galatasaray, herkesle başa baş oynayabileceğini gösterdi...Lincoln, Kewel, Baros ve Arda'yı sahada görünce biz seyirciler kadar sahadaki topçuların da kendilerine güveni geliyor. Özellikle Lincoln varsa, Ayhan ve Mehmet Topal ekstradan bir "oyun kuruculuk" ile kafalarını yormayıp, en iyi yaptıkları iş olan "top kazanmaya" odaklanabiliyorlar. Mehmet Topal'ın dün geceki oyunu Avrupa şampiyonası öncesi formunu hatırlattı bana... Aslında Skibbe'nin cesur oyunu, meyvelerini de verecekti ama Galatasaray'ın frenini maçın hakemi çekti. Kalecinin baros'a çarptığı pozisyonda bir tek penaltı vermeyecek kişi İsviçreli Claudio Circhetta'ydı ve o da verilebilecek en ters kararı verdi: Sarı kart, ama Baros'a... O penaltının verilmesi halinde, bir Herta ya da Benfica maçı daha izleyebilirdik... Maç içinde o kadar "pısırktı ki" hakem, sanki "0-0 bitsin, kimse üzülmesin" talimatı almış gibiydi... Maçın 75. dakikasında Bordeaux'lu Wendel'in ceza sahasındaki düşmesine penaltı verebilirdi, vermedi... Sarı kart gösterdi, Wendel alkışladı, sarı vermeliydi, yine vermedi... Ne şiş yandı ne kebap... Tura sadece galatasarylı topçular inanmamıştı, Galatasaray tarafının da takıma güveni tamdı ki, TRT'nin tribünleri gösterdiği saniyelerde İstanbul'dan deplasamana gitmiş pek çok tanıdık sima göze çarptı... Zaten bu iş bir ekip ruhudur... Taraftar-Futbolcu-Yönetim... Maçın belli bölümlerinde Bordeaux'un üstün gözükmesine rağmen, Galatasaray'ın akıllı oyunu sayesinde maç 0-0 sonuçlandı ve hesap kesim tarihi de 26 Şubata kaldı...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder