15 Şubat 2009 Pazar

Cumartesi Maçları



Murphy Kanunlarından biri der ki, eğer bir yere yetişmek zorundaysan, bindiğin araç daima yavaş gider... Dün de Antalyaspor-Galatasaray maçına tercih ettiğim Fenerbahçe-Galatasaray bayanlar basketbol derbisine yetişmek üzere eve yol alırken, bizim minubüs sürekli yolcu alıp indirmek için durdu, trafik sıkışıklığı bizim yolda varda, karşı taraf su gibi akarken ve ben FB TV'yi açtığımda maçın ilk periyodu sona eriyordu...İlk Periyotta Galatasaray maça iyi başlamış ama daha sonra sarı lacivertliler arayı kapayarak skoru eşitlemişti... İkinci periyotta ise tutuk bir oyun sergileyen Galatasaray, hücümda sadece Agustus'a güvenince, Fenerbahçe'de seyircisinin gazıyla, Nevin'in sayılarıyla Galatasaray'ın iki katı sayı attı ve devreyi önde kapadı... Üçüncü periyotta ise Nevriye çıktı sahneye, eline gelen her topu sayı yapınca fark gittikçe açıldı. Tabii böyle bir form yakalayan Nevriye'yi de yine Fenerbahçe seyircisi kızdırdı... Galatasaray'a ve Işıl'a küfür ederken, anons yapıldı ve hakemler içeri girdiler. Bu sırada Nevriye'nin tribünlere yaptığı hareket Galatasaraylı bir basketbolcudan gelseydi, o salon sahaya inerdi... Kimse yoğurdum kara demez ama herkes şapkayı koyup önüne düşünmeli... Dün Caferağa Spor Salonunda Galatasaraylı yönetici yoktu ama Fenerbahçe kurmaylarının tamamına yakını vardı. 3. çeyrek boyunca Adnan Polat'a, Işıl'a ve Galatasaraylı taraftarlara edilen küfürleri susturma kudretleri yok muydu? Cevap "Hayır" ise zaten yaklaşan seçimde görevi bıraksınlar... Ama "Ayhan Şahenk'te de bize küfür ediliyor" mantığı varsa, oradaki maç sonrası fair play'e yakışmayan hareketler bunlar mesajı vermesinler... Hakemlerin de bu kadar anons sonrası sahaya geri dönüp, maçı seyircili devam ettirmeleri uygulamaları eski yıllarda da devam etseydi, o salonlar her Galatasaray-Fenerbahçe maçında boşalmaz, dünkü derbiye de Galatasaray seyircisi alınırdı... 4. çeyrek ise yine Fenerbahçe'nin üstünlüğü vardı ve maç da 82-55 sona erdi...
Basket maçını izlerken bir yandan da molalarda ve oyun durduğunda zaping yapmakla meşgüldük ki Galatasaray TV'de canlı olarak anlatıldığına göre Antalyaspor'un 1-0 üstünlüğü vardı... İzleyemediğiniz maçlarda siz ne yaparsınız bilemem ama ben çeşitli uğurlar denerim; 5 dakika maçı dinlelem, sonra birden radyo ya da TVyi açınca gol olmasını beklerim, internetten takip ederim, hiç takip etmem sadece maçın skorunu öğrenirim... Dün de her oyun durduğunda açtığım GS TV'de sol üstte yenik olduğumuz yazıyordu ve 5 dakika uzatma da bitiğinde Galatasaray Antalya'dan eli boş dönmüştü...

İkide sıfır çekmenin moral bozukluğu ile NTVSpor'da West Ham-Middlesbrough maçına açtım kanalı ve yattım kanapeneye, biraz kestirelim diye... Gönlümüzün bir köşesinde de West Ham vardır Green Street Hooligans filminden sonra, Zola'lı West Ham'ı Tuncay'lı M'Brough'a tercih ettik ama deplasman takımı golü erken buluverdi... Şimdi uyu uyuyabilirsen... Acayıp sıkıcı bir takım yapmış Southgate, iki maçlarını izledim hep defansa gömülüyorlar. Bir de 70ten sonraki Tuncay değişikliği ile beni yanıltmadı, ya Tuncay çıkar Alves girer ya Alves çıkar Tuncay çıkar... Bu demode taktikle FA Cupta tur atlayacaklardı ki West Ham'ın imdadına Herita Ilunga yetişti ve maç rövanşa sarktı... İç saha deplasman fark etmeden defansif oynatan Southgate bakalım bu sefer ne yapacak...

Ve Fenerbahçe'nin 7-0 lık galibiyetinin yorumlarını yaparken, Real Betis- Barcelona maçı başladı... Messi'siz, Henry'siz bir kadro ile deplasmana çıkan Guardiola, puan farkının fazla olmasından dolayı oldukça rahattı ama bizim Brezilyalı Mehmet'in takımı maçı hiç de bırakmaya niyetli değildi. Aslında kaleci Ricardo olmasa belki de Barca'nın 5-6 attığı maçlardan birini daha izleyecektik ama Portekizli dün gece günündeydi... 18 ve 24. dakikalarda gelen gollerle Betis bir anda 2-0 öne geçince, Guardiola için koltuğundan kalkmanın vakti gelmişti... Oyunun çoğunlukla Betis sahasında oynandığı maçta Iniesta iki kez korner çizgisinden delmeye çalıştı yeşil-beyazlı savunnmayı ve bu gayreti de "şüpheli bir penaltı" kazandırdı takımına... EURO2004'ün penaltı canavarı Ricardo, bu defa da Eto'o'nun penaltısını kurtardı ama dönen topu Kamerunlu kaleye yollamasını bildi... İkinci yarı da Barcelona baskılı oynarken, Betis kontra peşindeydi ki biraz daha dikkatli olsalar maçı kazanabilecekledi. Özellikle Oliveira'nın kaçırdığı bir pozisyon var ki... Messi ve Henry'nin oyuna girmesiyle daha da hareketlenen Barca vurdu, Ricardo tuttu, Barca vurdu Ricardo tuttu ve Eto'o vurdu gol oldu... Kalan dakikalar Barca'ya yetmedi ve maç 2-2 sona erdi...

2 yorum:

piyaz dedi ki...

merhaba, mac sonrasinda olaylarla ilgili aciklama yapildi:

http://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=14728

muhder dedi ki...

fair play mi? bu diyarlarda o yalan işte.

Blog Widget by LinkWithin