17 Haziran 2009 Çarşamba

Cevat Hoca'nın Ardından


Haber Hürriyet'te olunca insan bir an "acaba" diyor, bugüne kadar ortalığa saldıkları "asparagas" haberlerden sonra ama yine de okumadan edemiyorsun Cevat Güler ile yapılan röportajı. Gazetenin muhabrileri bulmuşlar Cevat Hocayı ve kendisiyle Galatasaray'dan ayrılması konusunda röportaj yapmışlar ve "ak saçlı" kendisini Rijkaard'ın istemediğini belirtmiş. İlk olarak bakalım ne demiş Cevat Hoca: "Yeni teknik direktör Rijkaard beni istememiş. Adam istemediyse, yapacak bir şey yok. G.Saray yöneticileri görevime devam etmem için ellerinden geleni yaptı. Fakat Rijkaard, ’Ben yalnızca kendi ekibimle çalışırım’ demiş. Bugün için Florya’dan ayrılıyoruz ama bakarsınız yarın bize tekrar ihtiyaç olur, yine G.Saray’a döneriz. Esasen ben geçen sene ayrılmayı bekliyordum. Skibbe de benimle çalışmak istemeyebilirdi.Elbette ki ayrılık güzel değil. Ancak, benim yönetimle aramda herhangi bir sorun yok. Kimseye kırgınlığım veya burukluğum yok."
Şu demeciyle de kırılmış olan yüreğimize, bir hançer daha saplamış oldu Hoca... Kimseyi kin gütmeden, acısını yüreğinin içine hapsederek "Kimseye kırgınlığım veya burukluğum yok" diyerek bile Galatasaray ilkelerinden olan "kol kırılır yen içinde kalır" misali, vermemiş malzeme etrafa... Hatta, "bir gün geri döneriz" diyerek arkasından mendil sallayan bizlere de ümit vermeyi eksik etmemiş... Bir çok giden gördük bizler, gemileri yakarak, kapıları çarparak ve benden sonrası tufan diyerek ayrılan bu kulüpten, haklı ya da haksız yollanmış olsalar da hiçbirini eskisi kadar sevemeyecek bu yürek, ama Cevat Hoca giderken de gösterdi "adam gibi adam" olduğunu... Rijkaard mı gelmeseydi, Neskeens mi gelmeseydi diye bir çok yorum gelecek bu yazının ardından, gelebilir tabii, en iyi hocalara da layik Galatasaray camiası ama hani aşk ile mantık arasında ince bir çizgi vardır ya, bir kıza aşık olursun ama aklın da onun senin için uygun olmadığını söyler durur, karın ağrıları için yatakta kıvranırsın fiziksel hiç bir şeyin olmamasına rağmen ve nihayetinde kalbinin götürdüğü yere gidersin, "koptuğu yerden kopsun" diyerek... Taraftarlık da böyledir işte benim gözümde, objektij kelimesini bir kenara atarım söz konusu taraftarlık olunca, zaten taraf olmak, yan tutmak değil midir taraftarlık...Gelecek başarılar, alınacak kupalar elbette beni mutlu edecektir ama yapılan vefasızlıklar hep yüreğimin bir yerinde bir çizik bırakmıştır ve bırakacaktır da... "Biz seni kupalar için sevmedik ki, renklerini sevdik" diye bir pankart vardı bir zamanlar, galiba öyle bir sevgi benimkisi...

1 yorum:

Erdal Güngör dedi ki...

Doğru söylüyorsun,ama ne hikmetse vefa konusu hep Galatasarayla anılıyor.Cevat Hocamızı ellerinden öpüyorum çok iyi Galatasaraylı adam gibi konuşmuş başkaları gibi çıkıp bir çuval inciri berbat etmemiş.Olsun be,hepsinin canı sağ olsun,onlarda Galatasaraylı bizde.Galatasaraylı olmak kolay olmadığı gibi Galatasaraylı kalmak bir hayli zor,bu ikisini aynı anda başarabilirsen işte o zaman gerçek Taraftarsın...

Blog Widget by LinkWithin