27 Kasım 2011 Pazar

Galatasaray:2-1:Sivasspor

Ortaokul yıllarım aklıma geldi dün gece. Türkçe dersinin üç sınavından biri Kompozisyondan yapılırdı. Öğretmen tahtaya bir atasözü ya da deyim yazar ve bizden bir beyaz kağıt dolusu bunu açıklamamızı beklerdi, tabii kurallar dahilinde: giriş-gelişme-sonuç. Bu bazen "ağaç yaşken eğilir", bazen "üzüm üzüme baka baka kararır", bazen de "bir çuval inciri berbat etmek" olurdu... Girişi yapardım da, gelişmede örnek bulmakta zorlanırdım, düşün düşün, kafayı kaşı, kalemi kemir, ilginç bir örnek bulamazdım sınıftaki diğer arkadaşlarımdan farklı...
Oysa Engin o yıllarda Galatasaray kadrosunda olsaymış, Engin Baytar'ı yazardım gelişme bölümünde, tam da hocanın istediği "orjinal" örnek olurdu konusu "bir çuval inciri berbat etmek" olan kompozisyon sınavına...
Çocukluk yıllarımızdan devam edelim, Türk yönetmenlerinin sevdiği konuydu pavyondan kızı kurtaran "köylü" delikanlısının hikayesi. "Teşbihte hata olmaz" derler ya, bizim Adanalı da Trabzon'da lakabı "kötü adama" çıkan Engin Baytar'ı, "kaderin" elinden kurtarıp, bir şans vermişti, çevresinin baskısına göğüs gererek. "Düzelecek, değişecek, ben ondaki yeteneğe inanıyorum" demişti Fatih Terim sene başında, "Bu adamı neden transfer ediyorsun?" diyenlere. Engin de hocasını haklı çıkarıyordu aslında göstermiş olduğu üstün performans, sahaya koyduğu mücadele ile. Forma giydiği maçlarda "dili çıkana, dalağı şişene kadar" koşuyor, taraftarın alkışını alıyor, hocanın beğenisini topluyordu. Dün gece de oyuna iyi başladı Engin, istekliliğini golle de taçlandırdı, penaltı asisti yaptı, oynattı arkadaşlarını. Baroş'un penaltı golü sonrası Çek golcüden de çok sevindi, kompleksi bıraktı ayakkabısını sildi arkadaşının. Toplamıştı "incirleri" ağaçtan sepete, bir tanesini bile düşürmeden, ezmeden, bozmadan doldurmuştu çuvala, taa ki son 10 dakikaya kadar. Zidane'ın Materazzi'ye attığı kafa sonrası ne hikayeler yazıldı, ne romanlar okundu ya, Engin'in o "kafası" için sadece "bir çuval inciri berbat etti" denilebilir dün gece... Sabri'nin siniri, Mustafa Sarp'ın formayı yırtması, Cana'nın Konya'da arkadaşını koruması sonrası gördüğü "kırmızı kartları" hiç yermem, aksine severim, bir anlamı vardır ama Engin'in dünkü kafası nedir? Bir ihanet ve aptallık... Kime ve neden? Başta kendisine, hocasına, taraftara... En formda olduğu dönemde iki hafta tribünde yer alacak olması...
Peki Engin giderken, ona "çıkışan" Elmander'e ne demeli? Çok mu gerekliydi rakibine basmak? Hem de son dakikada...
Oldukça gerekli bir dönemde alınan temiz bir üç puan rahatlatacakken Fatih hocayı, sakatların bolluğu yanında cezalıların da çokluğu yoracak önümüzdeki günlerde kendisini. Bir de yaklaşan derbi var tabii? Şimdi işin yoksa düşün? Bir maç mı iki maç mı ceza gelecek?...

Son haftalardaki performansı ile sözleşmeyi hak eden Semih için de bir kaç cümle etmeden sonlandırmayalım yazıyı. 60-65 dakika top oynamayan, son dakikalarda kıpırdayan Sivasspor'un maç sonu bahsettiği iki pozisyonda da adı geçiyor Semih Kaya'nın: Erman'ın golü ve Pedriel'in penaltı arzusu... Alt yapıda beraber oynadığı Murat Akça, takımla ilişiği kesip Sivasspor'da oynarken, Semih bir kaç kiralık gel gitten sonra Fatih Terim şansıyla kaldı takımda. Forma bulur muyum bulmaz mıyım derken, Gökhan Zan'ın sakatlığı ve Servet'in formsuzluğu sonrası "denendi" hoca tarafından ve de beğenildi, kaptı formayı. Sonra da malum, methiyeler düzüldü, gelecekte Galatasaray'ın efsanesi olacağı yazıldı, çizildi, takımdan yollayan hocaların "kulakları çınlatıldı". Kimse de sormadı, bugüne kadar neden hep kiralık yollandı diye? Semih ne çok iyidir, ne de çok kötüdür, Semih ne bir Vidic, ne bir Maldini olacaktır. Semih iki maç canını dişine takarak oynayacak, bir maçta "basitçe hata" yaparak puan kaybettirecektir takıma... Bu final maçı da olur, Avrupa kupası da... İşte o an sahip mi çıkılacak Semih'e, "günah keçisi mi" ilan edilecek? Kararı şimdiden vermek lazım, zira Semih dün geceki zamanlama hatalarını daha önce de yaptı, şimdi de yapıyor, ilerde de yapacaktır...
"Çuvaldaki incirler berbat oldu" ama Hakan Balta'nın geçen yılı unutturan performansı, Baros'un istekli oyunu ve "skor" yazarlarına"Bu mu Galatasaray'ı peşinden koşturan Arsenallı yıldız?" dedirten Eboue'nin cevabı da zararın karı olarak bir yere not edilmelidir...

Stat: Türk Telekom Arena
Hakemler: Bülent Yıldırım, Cem Satman, Erdinç Sezertam
Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Ujfalusi, Hakan Balta, Kazım Kazım (Dk. 76 Sercan Yıldırım-Dk 84 Servet Çetin), Engin Baytar, Selçuk İnan, Riera, Elmander, Baros (Dk. 76 Ayhan Akman)
Sivasspor: Borjan, Uğur Kavuk, Navratil, Faty, Hayrettin Yerlikaya, Erman Kılıç, Kıvanç Karakaş (Dk. 64 Mehmet Nas), Kadir Bekmezci, Grosicki (Dk. 87 Kerim Zengin), Rasmussen (Dk. 64 Cerny), Pedriel
Goller: Dk. 45+1 Engin Baytar, Dk. 59 Baros (Penaltıdan)(Galatasaray), Dk. 71 Erman Kılıç (Sivasspor)
Kırmızı kartlar: Dk. 81 Engin Baytar, Dk. 89 Elmander (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 10 Kıvanç Karakaş, Dk. 58 Borjan, Dk. 90+2 Faty (Sivasspor), Dk. 40 Ujfalusi (Galatasaray)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin