18 Şubat 2012 Cumartesi

Mersin İdman Yurdu:1-3:Galatasaray


"Siz perdenin sevdiği aktörlerdensiniz. Sanki hiçbir şey yapmayıp, öyle dursanız da sizi izlemek bir keyif." diye övgü dolu sözlerle röportajına başlayan genç muhabir "Ama başarınızın ardında büyük bir emek olduğunu biliyoruz." derken,  "Teşekkür ederim." diye onun sözünü kesen Ezel'in Ramiz Dayısı, Türk sinemasının Tuncel Kurtiz'i  "Onat Kutlar, benim ve için en güzel sözlerden birisini söylemiş ve 'Tuncel'in suratına insan saatler boyu bakabilir' demişti. Hoşuma gitti tabii ki. İnsan bu tür methiyelerden hoşlanıyor. Belki bazı insanlarda olduğu gibi kamera beni seviyor. Ben bunun farkında olmamayı tercih ederim. Kendime hayran olmaktan yana değilim hiçbir zaman. Ama çalışan bir insanım. Çalışarak bir şeylere varmaktan hoşlanırım. Başarı için çok çalışmak gerektiğine inanıyorum; sadece yetenekle hiçbir yere varılmaz." diyerek, kendisinden sonra gelecek nesillere de zirveye çıkmanın rotasını işaret ediyordu.

Madem "beyaz perdeden" giriş yaptık bugünkü yazıya, aynı kulvarda devam edelim bakalım. Düzenli olarak Mersin İdman Yurdu maçlarını takip etmesem de, "ben bu geceki filmi daha önce izlemiştim". 3-4 hafta evvel Akdeniz ekibi Kadıköy deplasmanına çıktığında, yeni transfer Spas Delev'i gözlemleyebilmek için maçı seyre başladığımda, Nurullah Sağlam'ın stoperlerinden istediği, ama onların yapmakta beceriksiz olduğu "geriden topu paslaşarak başlatma" komedisine şahit oldum. Elinde Pique, Puyol, Alves, Mascherano yahut Busquets olmadan Pep'in taktiğini  Çağdaş'la, M.Keçeli'yle, Boum'la, Erhan'la yapmaya kalkmak, Rijkaard'ın Servet ve Gökhan'la "total futbol " oynamasına benziyordu. Mersin takımı geri dörtlüsü ayağında topla oyalanırken, Fenerbahçeli oyuncuların baskısıyla her seferinde topu rakibine veriyor ve daha 10 dakika geçmeden golü kalesinde görüyordu. Devamında ev sahibi yine ön bölgede bastırıyor, pozisyonlar yaratıyor, farkı ikiye çıkarırken, Volkan'ın kalesine tek şut dahi atılmıyordu.


20 gün önce gerçekleşen bu senaryo, Mersin Tevfik Sırrı Gür stadında bir kez daha sahneye kondu. Sadece Florya'nın çimlerinde değil, projeksiyon odasında da yardımcılarıyla epeyce kafa yoran Fatih Terim, rakibinin videolarını bizden daha fazla seyrettiği belliydi. Aslında hocanın oyun yapısında da vardı, forvetlerle rakibe baskı yapmak ve "rebound"ları orta sahanın toplaması anlayışı, Nurullah hocanın takımı ve oyun yapısı da tam Galatasaray'a göre biçilmiş kaftandı. İlk dakikada Selçuk'un şutu, maçın gidişatını gösterirken, Galatasaraylıların baskısı sonrası ev sahibi topçuların topu rakibine kaptırması "sonunu bildiğimiz filmi tekrar izlemek" duygusu veriyordu izleyenlere.  Galatasaray'ın golü "ha geldi gelecek" derken, Engin'in asisti ve Necati'nin kafasıyla bilinen senaryo gerçekleşiyordu. Öne geçmenin rahatlığı ile Galatasaray, daha kolay yıkıyor oyunu Mersin İdman Yurdu yarı sahasına, Muslera ise "Bana gerek yoksa, ne işim varda" havasında takılıyordu.


Karşılaşmanın ikinci devresinde de senaryo değişmedi, Kadıköy'de nasıl sonradan kıpırdandıysa Mersin, 10 kişi kalan rakibi karşısında "mental" olarak rahatlayan Galatasaray'ın bir anlık dalgınlığından yararlanarak beraberliği de buldu, puan alma ümidi bile yaşadı. Çalınan ucuz penaltı sonrası Nurullah Sağlam, hakeme haklarını helal etmeyeceklerini belirtiyordu ama gol "ceza atışından" gelmese de kalan 15 dakikada bir şekilde yazılacaktı Galatasaray hanesine, zira vites arttıran da vites azaltan da deplasman takımıydı... Nurullah hocaya bir noktada da katılmak lazım, maalesef ki ligimizin hakemleri bu kaotik ortamdan fazlasıyla etkilenmiş gözüküyorlar ve adaletli düdük çalamıyorlar...


Eboue'nin dönüşü sonrası Melo dışında ideale yakın kadrosuyla çıktığı Mersin deplasmanında Galatasaray planladığı şekilde kolay bir galibiyet alırken, Engin ve Ceyhun göze batan "performanslar" olarak dikkat çektiler. Trabzonspor'da ilk onbir oynarken, transfer olduğu Galatasaray'da formaya hasret kalan Ceyhun, şans bulduğu bu karşılaşmada Melo'yu akıllara bile getirmedi. Aslında Selçuk-Ceyhun-Engin olarak Trabzonspor günlerinden  aşina oldukları birliktelikten pasajlar da sundu bu orta alandaki üçlü. Ciğeri nefessiz bırakana, lifi parçalayana kadar sahada "savaşan" Engin, sedyeyle sahayı terk edene kadar yine  koştu, ara pas pas yaptı, asist yaptı, çırpındı durdu. Her geçen gün daha da mekanikleşen futbolun "insani" yüzüdür Engin, Fatih hocanın da onda ısrarının en büyük sebebi budur... Ve gecenin "jönü" Necati'ye de selam etmeden geçmeyelim, "Ah, sensiz geçen günlerin"...

Tuncel Kurtiz'e dönecek olursak, yetenek elbette önemlidir, karizma, futbol bilgisi tabii ki başarıda etkendir ama Fatih Terim'in takımının istikrarlı grafiğinin arkasında yatan en önemli faktör çalışmadır... Ve Edison'un da duvarımda asılı duran sözünde vurguladığı gibi, "hiçbir başarımı rastlantıya borçlu değilim, buluşlarım da rastlantı değil çalışmanın sonucu", hocanınki de bu hesap işte...



Stat: Tevfik Sırrı Gür
Hakemler: Tolga Özkalfa, Baki Tuncay Akkın, Volkan Narinç
Mersin İdman Yurdu: Hakan, Boum, Erman (Dk. 38 Delev), Zurita, Nobre, Ben Yahia, Barış, Bueno (Dk. 63 Moritz), Mustafa, Erhan (Dk. 89 Çağdaş), İbrahim
Galatarasaray: Muslera, Ceyhun (Dk. 78 Aydın), Selçuk, Elmander (Dk. 27 Sercan), Ujfalusi, Hakan, Semih, Eboue, Engin (Dk. 74 Sabri), Emre, Necati
Goller: Dk. 28 ve 90 Necati, Dk. 82 Selçuk (P) (Galatasaray), Dk. 76 Erhan (Mersin İdman Yurdu)
Sarı Kartlar: Dk. 63 Semih (Galatasaray), Dk. 83 İbrahim, Dk. 86 Erhan (Mersin İdman Yurdu)
Kırmızı Kart: Dk. 57 Barış (Mersin İdman Yurdu)

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Guzel bir analiz olmus.Ufak bir duzeltme.Nurettin degil,Nurullah Saglam.
İbrahim

ultras/Movement dedi ki...

Tesekkurler... Sabahın 6sında başlayıp 8 de biten bir haftasonu yazı yazınca oluyor böyle hatalar, ama ben daha önce de nedense Nurullah hocaya Nurettin dedim bir yerde:)

Adsız dedi ki...

ne guzel kandırıyorsunuz kendınızı öyle olmasa böyle atardık golü diye. resmen haksız kırmızı kart ve penaltıyla hakem hedıye ettı macı sıze bıraz utanma olur ınsanda yazarken

ultras/Movement dedi ki...

Biz de ucuz penaltı dedik... Darbe var, penaltı çalan da olur, çalmayan da olur, ben çalmazdım...

Adsız dedi ki...

Mac 1-0 iken yanlis kalkan ofsayt bayragini konusan yok.Orda mac coktan biterdi.
İbrahim

Blog Widget by LinkWithin