1 Şubat 2009 Pazar

Uygun vs Kafkas


Son günlerde Bülent Uygun'un megaloman konuşmalarına hepimiz şahit oluyoruz. Galatasaray'ı iç sahada yenip ilk yarıyı lider kapatmanın verdiği coşkuyla televizyon kanallarını dolaşmış, Fortis Türkiye Kupası çeyrek final maçının ilk ayağında da Sami Yen'de Galatasaray ile berabere kalınca da açmıştı ağzını, yummuştu gözünü, soluğu İngiltere'de alıp Arsene Wenger'e de giydirmişti, nedenini anlamasak da... En son olarak Adana'da oynanan Kayserispor-Sivasspor maçında puanlar kaybedince önce hakeme saldırmış kendi uslübunca(Sen bunları çözebileceksin, o avantajı çözebileceksin, sen bunları okuyacaksın ki belki UEFA'da final yönetirsin. Şiş yansın kebap yanmasın, Adana kebabı yandı), sonra da rakip teknik direktörü Tolunay Kafkas'ı oyundan atılan oyuncusuna sahip çıktığı için imalı şekilde eleştirmişti (Tebrik ediyorum seni Tolunay hoca)... Tabii bir gün birinin çıkıp Bülent Uygun'a artık yeter deme vakti gelmişti, onu da Tolunay Kafkas yaptı. Maç sonlarında sürekli kameralar karşısına geçip "buğulu gözlerle" mesaj kaygısı içindeki Bülent Uygun'a "Benim adetim pek kameralar karşısında birilerine bir şey söylemek değil, yüzüne söylemek. O bizim kim olduğumuzu çok iyi bilir. Oyuncuyu öpmem ona destek vermem amacıylaydı. Yoksa kimseyi yaralasın sakatlasın diye öpmedik. Genç oyuncudur destek verelim morali bozulmasın diye. Tekrar söylüyorum bunun da altını çizerek söylüyorum ona söyleyin, biz kameraların karşısında değil yüz yüze söyleriz, hiç de çekinmeyiz." diyerek vermiş ayarı sonuna kadar... Baltayı taşa vurdun Bülent Hoca, peki n'olcak şimdi...

1 yorum:

Kapali Ust dedi ki...

Benzer bir yoruma kendi blogumda yer verdim, yemediğim laf kalmadı. Bülent Hoca'ya anladığı dilden cevap verilince küplere binmiş. Galatasaray serisinde futbolu çirkinleştirmek için elinden geleni ardına koymayan Bülent Uygun'un bugün isyan etmesi gereken en son kişi olduğunu düşünüyorum. Benden kocaman bir alkış Tolunay Hoca'ya..

Blog Widget by LinkWithin