Transferin son günü gelirken Galatasaray gece operasyonuyla Misimovic ve İnsua'ya sarı-kırmızılı formayı giydirmeyi başardı ve kulübün üzerinde yer alan kara bulutları bir nebze de olsa dağıtmayı başardı. Nasıl dağıtmasın ki, yıllardır Eskişehir deplasmanında kaybeden Galatasaray, 3-1 ile galip gelmiş, lig başlayalı puan alamayan takım 3 puanı bir arada görmüşken, bir de yatıp kalkıp transfer diye sayıklayan kitlenin de gönlü iki futbolcu ile yapılmış ve bu sene Avrupa'da olmayışımız unutulurken, Adnan Sezgin de "Almanya'nın asist kralını getirdim, bir de yanında Arjantin milli takımında forma giyen sol bek aldım" diyerek artık göğsünü gere Sami Yen etrafında dolaşır maç günleri.
Dünü unutan, günü yaşayan bir toplum olunca, işler böyle yürüyor maalesef...
Geçmişi kurcalayıp, transferlerle sarhoş olmuş bünyeleri fazla rahatsız etmeden, takıma yeni katılan iki topçu hakkında da bir kaç kelam edip konuyu sonlandıralım. Zvjezdan Misimovic hakkında ansiklopedik bilgi merak edenler için resmi site güzel bir yazı hazırlamış, buradan buyurun. Transfer söylentileri başladığında "Yeni Hagi" diye lanse edilirken, bu gece de bir kanalda Prekazi'ye benzetildiğine şahit oldum. Her oyuncu kendine özeldir ve Misimovic'in bu iki efsaneye benzer yanları olmakla beraber, onlardan bir çok yönden de ayrılır. Balkan ekolünden gelen futbolcular her zaman kabulümdür, sebeplerini blog içindeki yazılarda çok defa belirttim, ama bunun yanında "atmaktan çok attırmayı seven" futbolculara da ayrı gözle bakarım ki Misimovic transferi bundan dolayı beni oldukça fazla heyecanlandırdı. Rijkaard'ın oyun yapısında yeri ne olur Bosna'lı futbolcunun zamanla göreceğiz zira topçunun özelliklerine uygun bölgelerde görev verilmediği zaman futbolcu da kendisinden beklenilen performansı gösteremiyor, Elano'nun Brezilya milli takımında ve Galatasaray'daki farklı form durumu buna güzel bir örnek. CV'sine bakıldığında başarılı bir transfer olarak gözüken Misimovic için kulübüne verilen transfer bedeli düşünüldüğünde ise akıllarda peki Keita neden satıldı diye bir soru gelmiyor değil? Bu sene Avrupa kupalarında boy göstermeyecek olan Galatasaray, sadece lig şampiyonluğu için mi Keita'nın parasını Misimovic'e yatırdı, yoksa günü kurtarmak mıydı derdi yönetimin? Arda ve Elano pek tabii ki Misimovic'in yapacağı işleri Türkiye'de yapabilecekken, illaki transfer yapılacaksa Keita'nın boşluğu bir şekilde doldurulmalıydı çünkü Serdar Özkan oraya çok hafif geliyor. Geçen sezonki başarısızlık sonrası "elimde kaliteli topçu yok" mealinde açıklamalar yapan Rijkaard, bu transfer sonrası ya şimdi çıkıp, Misimovic'i kendisinin isteyip istemediğini spor kamuoyuna açıklamalı ya da gelecek haftalardaki başarı ya da başarısızlığı şimdiden yüklenmeyi kabul etmeli...
Misimovic'e 6 milyon euro cıvarında para harcayan Galatasaray, Liverpool'dan da Insua'yı kiralık olarak takıma kattı. Denizlispor'dan bir çok "genç aslan" karşılığında transfer edilen sol bek Çağlar resmi karşılaşma oynamadan sakatlanıp( artık bu sakatlıklara şaşırmıyoruz), Hakan Balta da yaptığı kritik hatalarla takımın Avrupa defterini kapayınca sol bek pozisyonu için Arjantin milli takımında oynama referanslı Insua getirildi takıma. Planlı bir transfer midir, Rijkaard'a sormak gerekir tekrardan zira aynı bölgede üç adet milli sol bek bulunuyor şu an Galatasaray'da. Hakan Balta'nın stoper de oynayabildiğini düşünürsek, Rijkaard, belki de gerideki alternatifleri çoğaltmak adına Insua transferine onay vermiş olabilir, çünkü şimdilik sakatlığın pek uğramadığı bölge olan stoper mevkiinden bir kaç hafta içinde neler olacağını bilmek imkansız.
Transfer pazarı kapanırken, apar topar üç futbolcu memlekete getirildi ve araya Prekazi sokularak Türkiye'ye getirilen Jovanovic elenerek Insua ve Misimovic ile anlaşma yaptı Galatasaray ki, bu da Adnan Sezgin yönetimindeki transferin nasıl işlediğini gösteriyor bizlere, apar topar, acele, plansız, karmakarışık...
Ne diyelim, hayırlı olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder