9 Eylül 2011 Cuma

Iıııııııh! Eaaahhh!


Reklam güzel ama biz de tam tersine anlamsız bir görüntü çiziyoruz. Günlerdir hep bir şeyler söyleyip konuyu "ama" ile başlayan ve sürekli iyi bir yanımızı ön plana çıkarmaya çalışan yorumlar yapmaya çalışıyoruz. Bizim iyi yanlarımızı düşündüğümüz kadar, takım maçları düşünmüyor sanırım. Sonuç eşittir, yazının başlığı... Yine maça iyi başladık 22-10 öndeyiz Nowitzki 3 faul almış daha ikinci periyodun ortasında. Bu sefer geliyor galibiyet dedik ama kabul etmek lazım ki bizim kafalar başka yerde. Kafalar gibi ayaklar da gitmeyince Almanya gibi takım geriden gelip size ecel terleri döktürüyor, sonra da maçı elinizden alıp gidiyor. Artık kendimizi kandırmayalım. 10/22(%45) ile serbest atış, 5/17(%29) ile üçlük ve %38 ile hücum ettiğimiz ve koca maçı 9 asist ile tamamladığımız sürece bizim kazanma gibi bir durumumuz olamaz zaten. Son periyot biz ağırlığımızı koyarız derken, Schwethelm adında, bizim gibi bu sporla kafayı kırmış kişilerin bile ismini böyle turnuvalarda hatırladığı bir adam, 3/3 3'lük isabeti ile 11 sayı atarak periyoda damga vuruyor ve biz onu gözümüzle bile savunmuyoruz. Yıldızımız dediğimiz adamlar sorumluluk alma konusunda hala düşünce aşamasında bir de. Sonra da birilerinin desteği ile (sözün gerçeğini dilim varmıyor burada söylemeye) çeyrek final lafları yapmaya çalışıyoruz. O iş bir kere olur zaten ve Sırbistan'ı bu oyunla bu dağılmış kafayla yenmek ne kadar gerçekçi tartışılır. Biz Bormio'ya kamp yapmaya kondisyon depolamaya gitmiştik. Kondisyonu depolamak yerine bitirmişiz. Üstüne kafaları da orada bırakmışız. Sırbistan'ı yensek de çeyrek finalde bir şey değişmeyecek çünkü değişseydi bu zamana kadar çoktan değişirdi. İnşallah yanılırım.

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin