17 Eylül 2011 Cumartesi

Silahla Yaşayan

Cumhuriyet gazetesinden Ahmet Kurt'un dünkü makalesinde basketbol milli takımı ile ilgili ilginç tespitleri yer almakta, özellikle de "maddi manevi" Hidayet'in İbrahim Kutluay'ın posterini Abdi İpekçi Spor Salonundan indirtmesi benim yeni öğrendiğim bir gelişme, doğal ki İbrahim Kutluay da NTVSpor'da mağlubiyet sonrası Hido'ya sallamakta. 2006 Dünya kupasında sakatlık bahanesiyle milli formayı giymeyen Hidayet ve Mehmet Okur, o tarihten beri benim için "sıfır" değerliyken, yaptığına da şaşırmadım Hidayet'in. Lafı uzatmayalım, buyurun yazıya:

Burası Türkiye! Burada ‘başarılı sonuç’ her türlü yolsuzluğu, yılışıklığı, şımarıklığı sineye çektirir. Eğer takımınız dünya ikincisi olmuşsa siz, sporcuların, yöneticilerin veya Federasyon Başkanı’nın her türlü ‘acayip’liğini hoşgörü ile karşılarsınız. O günlerde Hido’nuz Başbakan’ın karşısında zevzek zevzek sırıtıp, ‘maddi manevi destek’ istemiş; alenen ‘dilenmiş’tir ama varsın olsun. O Hido’dur! Dünya ikincisi takımın kaptanıdır. Eğer madalya boynundaysa; şirindir, ne yapsa yeridir... Yoksa... Haddini bileceksin Hido! Örneğin, bugünlerde Başbakan’la elleşmeyeceksin. Hatta... Yakınına bile gitmeyeceksin... 2010 yılında posterini Abdi İpekçi Salonu’ndan indirttiğin İbrahim Kutluay’a, seni eleştirdiği için saldırmayacaksın. Edepli olacak ve gerekirse ondan özür dileyeceksin... Biliyorsun: Performans geçicidir evladım! Aslolan adam olmaktır. Yarın bir başkası da gelip senin posterini salondan indirir. Anlarsın o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu... ‘Başarılı sonuç’ bazı şeyleri gölgeler, erteler ama bir gün, onun kardeşi olan ‘başarısız sonuç’ da çıkıp Bağdat’tan geliverir. Silahla yaşayan silahla ölür. Başarılı sonucun arkasına sığınanlar, işler kötü gidince çırılçıplak ortada kalırlar... Görüyorsunuz: Bir yıldır hesabı verilmeyen 28.5 milyar liranın dağıtım listesini ‘nedense’ tam bugünlerde ortalığa döküldü. Oysa... Tam bir yıldır gargara yapıyordu federasyon yetkilileri. Dünya ikincisi takımın paraları ya bunlar... Kimin haddine düşmüş bunların hesabını sormak(!). Ama şimdi... Sonuç rezalet! O halde... Verin bakalım geçmişin hesabını! Ah! Tam burada Turgay’a ve onun her dediğini yapan yönetim kurulu üyelerine bir şey sormak istiyorum: “Söyleyin bakalım beyler! Başbakan’ın size basketbolcular için verdiği paradan ayırdığınız 1 milyon TL’yi 36 kişilik ‘organizasyon görevlileri’ arasında nasıl pay ettiniz?” Ben birine, (hem de en önemli görevi yapanlardan birine) şubat ayında 5 bin TL verdiğinizi biliyorum. Çarptım, böldüm yalnızca bu kalemde 700 bin TL eksik çıkıyor. Nerede bu para? Ya isim isim, kimin, hangi tarihte, ne kadar aldığını açıklar ve makbuzları gösterirsiniz ya da bu işin sonu kodes! Bakın gördünüz mü? Prim hesapları bile Hatice’ye göre değil neticeye göre değerlendiriliyor bu ülkede. Sen söyle Fatih Terim Hocam. Nasıldı o söz? ‘Rezultante importante’ demiştin değil mi? Belli ki bizim Turgay’ın İtalyancası senin kadar akıcı değil. ‘Sonuç önemlidir’ anlamına gelen bu ünlü sözünün ne demek olduğunu anlayamamış. Başarılı oldukları zaman ‘ne olursa olsun sonuç önemlidir’ diyenler, başarısız olduklarında ‘kıl tüy’ hikâyeleri anlatmamalılar. Sporcular başlarını öne eğip özür dilemeliler. Teknik adamlar hatalarıyla yüzleşmeli, gerekirse istifa etmeliler. 20 yıldır ‘havuç’ göstererek koltuklarını koruyanlar ise, artık tası tarağı toplayıp gitmeliler. Yirmi on başarıyla bitmiştir, yirmi on bir fıslamıştır, yirmi on iki, yirmi on üç hikâyelerine karnımız tok. Turgay gitmelidir!

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin