12 Nisan 2008 Cumartesi

Yabancı Madde


Yabancı Maddeler ile ilgili olarak Erkan Goloğlu abimizin kendine has bir yazısı, buyurun:
Utanç müzesi


Bizde bozuk parayla ne yapılır? Niyet tutulur havuza atılır. Gerçi bilirsiniz, bizde havuza sadece para atılmaz, işenir de aynı zamanda. Neyse bozuk para, bir de, misafir takımın kulübesinden kafasını uzatanlara atmaya yarar. Yandım anam diye kulübeye geri kaçarsınız. Bu bakımdan bozuk paraya halk arasında 'başlık parası' da denir. Denmese bile, dense iyi olur.
Şimdi işte, malum derbide Tigana'nın kafasına 'başı para görsün' dilek ve temennisiyle atılan başlık parası; dolar-lira paritesinin lira lehine kapandığı bir süreçte, daha da bir önem kazandı. Vakti zamanında Avni Aker'de Baric'e atılan para, hoca kendini zaten koftiden yere atmıştı, öyle bugünkü gibi 'ağır' değildi. Demem o ki, herkesin, artık atılmaz diye bir kenara ittiği madeni liraların, eski şaşaalı, hatta debdebeli günlerine döneceğine, kesin gözle bakılıyor. Ben dedim mesela bizim servisteki arkadaşlara, 'Efsane Geri Döndü' diye başlık atın dedim, mesela.
Sahaya atılan yabancı katkı malzemelerinden bahis açılmışken, bunlar toplanıp, statta bir müze yapılsa, sergilense, fena olmaz mı? İdrar dolu bir pet şişe mesela, altında da, '26 Ekim 2004 günü, Erkan Goloğlu'na kale arkasında ısınırken atılmıştır'. Şemsiye! Altında, 'Ömer Çatkıç'a yağmurlu bir günde açıp ıslanmasın diye, ısrarla iki kez atılmıştır' gibi bir açıklama. Sustalı bıçak 'Kemal Dinçer Özel Koleksiyonundan'. Çünkü çimlerin arasından kimseye göstermeden alıp cebine koymuştu.
Avni Aker'de cep telefonu. SİM kartı içinde, ilk günkü güzelliğiyle. Adana'da üstüne basılmış ayakkabı teki. Sivri uç, yumurta topuk. Ali Sami Yen'de takma diş. Değdiği yeri koparıp alır.
Yıllar önce Ankara 19 Mayıs Stadı'nda Cumhurbaşkanlığı Kupası için Fenerbahçe, Galatasaray'la oynuyor. Gençlik Parkı tarafı kale arkasında bir sıra önümdeki dayı, yağmurdan ıslanan gazeteleri toplayıp bir torbaya koyuyor. Gülle gibi olmuş paketi sahaya fırlatıyor. Askerlerin arkasındaki başçavuşun elindeki telsiz bir tarafa, şapkası bir tarafa. İşte o torba mesela.
Yine bir 19 Mayıs klasiği. Ekmek ayvası! İki diş mutlaka atılmış olmalı. Atılmak için satın alındığı kesin, ama o intiba verilmeyecek.
Zibidi çakmaklar olmaz. Ondan her yerde var. İbelo çakmak, mesela. 1984 yılı eylül ayında, Malatyaspor-Boluspor maçında, kapalıda, yanı başımdaki Douglas bıyıklı, gözlüklü, ak saçlı 55-60 yaşlarında bir beyefendi tarafından yan hakeme fırlatıldı. Şimdi yani, federasyon önayak olsa, taban birlikleri el atsa, ben bizim Oda Başkanı'na teklif götürsem sponsor ol diye, böyle bir müze güzel olmaz mı?
Hem sonra, müzeler değil midir, bir uygarlığı gelecek nesillere taşıyan? Her gün kullanıp bir kenara attığımız o nesnelere de böylece hayatiyet kazandırmış, onları o derin yalnızlıklarından kurtarmış oluruz.

ERKAN GOLOĞLU
YAKINDAN KUMANDAN

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin