19 Eylül 2010 Pazar

Bucaspor:0-1:Galatasaray

Lisede dil bölümünü seçtiğim günlerde aslında farkına varmalıydım ilerde başıma geleceklerin ama delikanlılık yılları ya, sınıfta erkekten fazla kızın olduğu bir bölümde okumayı çorap gibi her gün kız arkadaş değiştirme şansı olarak algılamıştık. Sonra üniversite sınavına girdik, Boğaziçi İngiliz Dili ve Edebiyatını kazanınca "acı gerçekle" yüzleşiverdik. Bölümde yine istemediğin kadar kız vardı, bunda bir sorun yoktu ama bölüm hocalarının hepsi de kadındı, ofsayt, dripling, rotasyon, degaj ve futbola dair her tabiri bilirdik, İngiliz Edebiyatını yalayıp yutmuş bayan hocalarımızdan da feminizmi o senelerde öğrenecekmişiz meğer... Üstad Shakespeare yazmış sonesini, belli ki sevmiş bir hatunu zamane İngiltere'sinden ve biz bunu sınıfta okuyup yorumlarken, aşk dışında her manayı çıkarırdık, adamın homoluğundan başlar, İngiltere kralının karısına davranışına kadar bir sürü gereksiz detay, ve en nihayetinde feminist bir sonuca bağlar, pek memnun ayrılırdı dersten "kadının erkeği ezmesinden" hoşnut hocalar. Joyce, Poe, Donne, Keats ve şimdi aklıma gelmeyen bir sürü yazar ve şair, yaşadıkları dönemin şartlarına göre fevkalede eserler yazmışlar, lakin o eserlerde feminizm öğeleri bulacağız diye şiir ve öykülere başka anlamlar yükler, eserin canına okurduk.

Şimdi başlık Bucaspor-Galatasaray, ama ultras/Movement bize üniversite yıllarını neden anlatıyor diye merak etmeyin diye, hemen konuya geçiyor. Dün İzmir'de oynanan Bucaspor-Galatasaray maçında skordan öteye manalar aramak, Shakespeare'nin sonelerinde feminist duygular didiklemeye benzer. En basit ayak içi pasın bile takım arkadaşına gitmeden sarhoş gibi sağa sola yalpalamadan ulaşmadığı tarla gibi zeminde oynanan maçtan hiç ama hiç derin manalar çıkaramayız. Bu tip oyunlarda tek amaç nasıl olursa olsun golü bulup puanları "cebe indirmektir" ve Galatasaray da Ayhan sayesinde bunu başardı dün gece... Bu kadar basit ve net...

Bülent Uygun'u megalomanlığından dolayı sevmem ama dün gece güzel bir tespitte bulundu Bucaspor hocası "İşini yapması gerekenler, kaytarırsa böyle olur. Bu stadı gece 12de sulanması gerekenler, uykusunu bölmeyip sabah sularsa bu hali alır". Yok ligimizin marka değeri, yok Digitürk'ün ödediği paralar beni ilgilendirmez, ben sahada futbol izlemek istiyorum, Misimovic'in asistlerini, Kewell'ın topun gelişine volesini, Pino'nun driplinglerini seyretmek İzmir Atatürk Stadını dolduran 50 bine yakın taraftarın hakkıydı lakin tribüne gelenler bir tek Ayhan'ın gol olan şutu ile Ragıp'ın füzesini izlediler futbola dair... Gerisi boş muhabbet...
Saha içindekiler, kendileriyle alakalı olmayan sebeplerle saha dışındakilere güzeeikler seyrettiremediler ama saha dışındakiler onlara maç başında oldukça güzel bir kareografi izlettirdiler... Evet, "İzmir'in dağlarında çiçekler açar" ama İzmir stadında çimler bile yeşermez maalesef...

Maçtan Anlar
*Pino, Keita'ya göre daha rahat adam geçiyor ama nedense aynı zevki vermiyor,sizce de öyle değil mi?
*Bucaspor bir an evvel stadının onarımını bitirmeli ki seyircilerinin gücü ortaya çıksın, yoksa böyle büyük stadlarda Buca taraftarının etkisi hiç gözükmüyor, oysa büyük bir taraftar potansiyellerine sahipler...
*Maçın son dakikalarına doğru Pino'nun boş pozisyondaki Mustafa Sarp'ı düşünmeyip, kaleye vurduğu pozisyon sonrası, televizyonlara "ana avratlı küfürler" yansıdı, bu sinkafların sahibinin Sarp olduğu iddia ediliyor, ne kadar doğru acaba?
*Kewell son maçlarda oldukça gergin, dün de yine sinirliydi ve oyundan çıkarken de mutsuzdu. Lakin o kadar büyük profesyonel ki malzeme arayan gazetecilere hiç ama hiç koz vermedi, öfkesini içine attı...
*Rijkaard, Sabri'nin yokluğunda neden ısrarla Ali Turan'ı oynattı anlam vermek zor. Sağ ayaklı olmasına rağmen sol bekte bile üstüne düşen görevi yapan Serkan'ı, sağ tarafta oynatmayı neden bu akşama kadar bekletti. Çocuk gösterişe kaçmadan görevini yapıyor, yabancı futbolcu olsa "ne kadar büyük profesyonel" diye başlıklar atılırdı...
*Geçen hafta Emre ve Yalçın, bu hafta da Tomas ve Orhan... Hepsi de Galatasaray'da forma ıslatmış topçular. Ne kadar defans oyuncusu eskitmişiz... Bizim beğenmeyip yolladıklarımız, hala süper Ligte... Bir de Ömer Erdoğan gibi bizden sonra milli takıma yükselenler de var...
*Arda'yı neden seviyoruz, bizim gibi tribünde duygularına gem vuramadığı için...
*"Cana'yı Rijkaard istemedi" söylentilerine inanacağım artık, nedense hoca bu Arnavut'u inatla oynatmıyor... Oysa oyuna girdiğinde hiç de fena işler yapmıyor...


Stat: Atatürk
Hakemler: Halis Özkahya, Cem Satman, Muhittin Gürses
Bucaspor: Carlos, Koray, Tomas, Orhan Ak, Mulemo, Mendy (Dk. 80 Emre), Ragıp, İbrahim Dağaşan, Leko (Dk. 61 Dahmane), Erkan (Dk. 72 Musa Aydın), Manucho
Galatasaray: Ufuk, Serkan Kurtuluş (Dk. 86 Gökhan Zan ?), Neill, Servet, Insua, Pino, Ayhan, Mustafa Sarp, Kewell (Dk. 63 Aydın), Misimovic (Dk. 80 Cana), Baros
Gol: Dk. 69 Ayhan (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 28 Erkan, Dk. 65 Ragıp, Dk. 90+3 Emre, Dk. 90+5 İbrahim Dağaşan (Bucaspor), Dk. 42 Insua (Galatasaray)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bak birde bana yaz diyorsun... sen daha yapıyosun bu işi :) sevgiler izmirden

caveksk dedi ki...

yazı 10 numara olmuş aktı gitti valla..elinize sağlık

Blog Widget by LinkWithin