Yugoslav göçmeni Arnavut ailenin oğlu olan Metin, karısı,oğlu ve babasının geçimini tek başına sağlamak için bir akrabasının yanında camcı kalfası olarak çalışırken, hayatının merkezinde ise Bursaspor yer almaktadır. İç saha ve deplasmanda maç kaçırmayan Metin'in bu durumu karısıyla sürekli tartışmasına vesile olurken, kafasını dağıttığı ve huzuru bulduğu yer "tribün ortamı" olmaktadır. Bir aile gibi birbirlerine bağlı olan taraftarların tüm dertleri Bursaspor'un o hafta kazanıp kazanmayacağı iken, tribün reislerinden Sinan'ın Bursaspor'un renklerini aldığı Bursa ovasının yeşilini Amerikan dolarının yeşiline tercih etme gafleti hem kendisini sıkıntıya sokar, hem de arkadaşlarını ateşe atar ve bir deplasman yolunda "hayatın acı gerçeği" ile karşılaşırlar...
Filmin çekimlerine başladığı günden yayınlanmasına kadar geçen süre içinde yönetmen Suat Oktay Şenocak'ün yaşadığı maddi sıkıntılar film ekibini ışık, kamera gibi set ekipmanlarının satışına kadar götürdüğü bilinirken, yapımın çekim kalitesi hakkında konuşmak insafsızlık olacaktır. Zaten, Türkiye'de hayatının "ortası" futbol olan bir taraftarın sosyal ve psikolojik yaşamını anlatmak gibi bir gayeyle yola çıkan bir filmde bizlerin de kendimizi özdeşleştirdiği bir çok sahne yer almaktadır. Bazen deplasman otobüsündeki tezahüratlara eşlik ederken buluruz kendimizi, bazen Hacı Ferik'in "oğlum bu futboldan sana bi' fayda gelmez" öğüdünde kulaklarını çınlatırız babalarımızın. Metin'in eşi Esma'nın "Bütün hayatın Bursaspor, bize bu yaşamda yer yok mu?" sorusuna ve eleştirisinin benzerine sevgilisi yahut karısından maruz kalmayan "tribün insanı" var mı? Sinan'ın kuytu ve loş bir birahanede 3 Tuborg'u devirmesinin ardından iç dökmesini ve vicdan muhasebesini ve "çok mu istedik be abi" yakarışı hiç mi tanıdık gelmedi?
Bursa-Ankaragücü dostluğu, Eskişehirspor'un Süper Lige çıktığı sezonda gündeme gelen 06-16-26 "Anadolu Üçgeni", bir deplasmanda Teksas tarafından kesildiği anlatılan eşek hikayesi, Bursa-Beşiktaş taraftar "nefreti" gibi güncel ve gerçekçi öğelerle, belgesele de yaklaşan filmde, yönetmen yapıma adını veren "Adı Aşk Bu Eziyetin" sözlerinin sahibi ve Bursa deplasman otobüslerinde şarkıları söylenen Yıldız Tilbe'den de "seslere" yer verseydi keşke...
2 yorum:
Her kim yazdıysa, bu satırlar her kimin klavyesinden döküldüyse, objektif değerlendirme için teşekkürler... (Suat Oktay Senocak)
Filmi, film olarak değerlendirirsem beğenmedim ama yanlış bilmiyorsam; Türkiyenin tek taraftar filmi. Her zaman kült olarak kalacak. Bundan sonra olacak filmler hep bu film ile karşılaştırılacak. Büyük eksikti. İyiki yapıldı. Bu arada sinemada izlemiştim evde izleme arasında büyük fark var.
"Eşeğin ahı tuttu ondan küme düştük."
Yorum Gönder