Avrupa'da kupalar almış, Barcelona'ya total futbolu yerleştirmiş Hollandalı
Rijkaard Galatasaray'a gelince malum kişilerin "paçaları tutuştu", bir de yanında
Neskeens olunca "korku ve haset imparatorluğu" tavan yaptı memlekette. Ses edilmedi ama içleri ağaç kovuğu gibi oyuldu, içten içe göçtü... Takım kazandı beklendi, takım kazandı susuldu, takım kaybetti ve çıktı ortaya"malum" kişiler... Sabotaj, şantaj, ihanet kelimeleri edildi, atıldı futbolcular taraftarın önüne... Gitti
Rijkaard geldi
Hagi, ilk maçında cesurca oynattı takımı, "tıstırdı" malum kişileri... Beklendi, beklendi ve Galatasaray tribünlerinin sevdalısı
Hagi'nin ilk tökezlemesinde yine ortaya çıktılar malum kişiler... "
Ciga" gitti yetinmediler, Galatasaray lig ve kupadan koptu yetinmediler, yönetim çalkalandı yetinmediler, bırakmadılar bizi bizimle, bırakmadılar Galatasaraylıları kendi dertleriyle, hüzünleriyle...
Sadece biz taraftarı değil, sarı-kırmızının yetiştirdiği en yetenekli gençlerden Arda'yı da bırakmadılar kendi kendine. Bir gece sarışın, ertesi gece esmeri deyip, onunla bununla geçirmedi gecesini gündüzünü Arda, bir kız sevdi hepimiz gibi, delikanlı gibi de çıktı söyledi, tepki almak korkusuyla "arkadaşız" yalanlarına baş vurmadı. Bırakmadılar Arda'yı, gol kaçırdı Sinem yazdılar, sakatlandı Sinem dediler... Attılar taraftarın önüne Galatasaray'ın kaptanını... Dedik ya yetinmediler, yetinmezler diye, sarı-kırmızılı parçalıyı en çok sevenlerden olan Arda'ya "bilerek forma giymiyor" dediler, Galatasaray kaybederken, görevden kaçıyor yazdılar, okuttular, konuşturdular...
Arda ile açmışken taraftarın arasını, Hagi'den sonra belki de Sami Yen'i en fazla heyecanlandıran topçulardan Kewell'ı yok etmeye yeltenmiş malum kişiler... Utanmadan yukardaki manşeti atıvermişler...
Dünkü maçta Arda golü çakınca, "bunu da yazın" işareti yapmıştı ya, iyi kapak olmuştu malum kişilere. Maçtan sonra NTV televizyonunda Özgür Buzbaş bu hareketi kime yaptığını sorduğunda Arda Turan'a "Onu anlayan anladı" şeklinde cevap verdikten sonra, Özgür, Kewell'ın Arda ile ilgili olarak sarf ettiği "Arda ilk geldiğinde çok mutluydu, bizi güldürüyordu"sözlerini sordu. Bu arada okumayanlara hatırlatalım Kewell'ın demecini (ultras/Movement notu:Tek bir olumsuz kelime yok):
"Arda'ya, daha doğrusu bir oyuncuya tavsiye veremezsiniz. Sonuçta herkes çocukken futbola başlar ve ilerlerken kararlar verir. Yönetim Arda'yı kaptan yaptıysa bunu kabul edeceksiniz. Dünyada birçok genç kaptan var. Arda'nın çok iyi bir kaptan olduğunu düşünüyorum. Bu kulübe de kaptan olarak çok yakışıyor bence. Zor bir sezon geçirdi, çok sakatlık yaşadı. Arda bence buranın 1 numarası olduğunu gösterdi. Bu arada Arda çok da komiktir. Beni de ilk geldiğimde çok güldürüyordu. Mutluluk çok önemli. Mutlu olduğunuzda iyi olursunuz. Arda'nın da mutlu olmaya ihtiyacı var. Arda'ya yapıştırılan etiket ne olursa olsun, Arda kendi olmak zorunda. Arda çok yetenekli bir isim. Her an her şeyi yapabilecek bir oyuncu Arda."
"ARDA AVRUPA TECRÜBESİNİ YAŞAMALI"
"Bence yapabiliyorsanız, kesinlikle her zaman Avrupa'ya açılmalısınız. Arda'da da Avrupa'ya giderek o tecrübeyi yaşamalı. O fırsat kaçmamalı. Avrupa, futbol için en iyi noktadır. O tecrübeyi yaşamalı."
Arda da cevabında, "Arda hep aynı Arda, buna sebep olanlar düşünsün" şeklinde bir cevap verdi ve fazla da uzatmadı. Bizler o malum işaret sonrası, bu sözlerin medyaya gittiğini düşünürken, bugün gazetelerde Kewell ismini görünce, malum arkadaşların hala Galatasaray ile uğraşmaya ne kadar hevesli olduklarını bir kez daha okumuş olduk...
Ey Galatasaray camiası, artık ayağa kalkmanın zamanı gelmedi mi? İç çekişmeler, protestolar, şahsi hesaplar derken, kulüp sahipsiz kalmakta, "çakallar ve sırtlanlar" bu fırsatları hiç ama hiç kaçırmamaktadır... Arda da bizimdir, Kewell da bizimdir, Toschak'lar ise sizindir...
Edit:
Arda Turan da resmi sitede konuyla alakalı bir
açıklamada bulunmuş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder