28 Mart 2011 Pazartesi

Huzur İçinde Uyu "Çarli"

Adının Kazım olduğunu bilmezdik, zaten bilen de pek azdır herhalde, herkes onu Çarli diye bilirdi Nevizade gecelerinde. Bir masa ortamı olduğunda, hele hele sarı-kırmızıyı yan yana gördüğünde elinde bir kadeh uğrardı Çarlı, "Cim Bom için şerefe" tokuşturmaya. Hani bazı mekanların adamları vardır, o hep orada kalacak zanedersiniz ya, Çarli de öyleydi, Sami Yen'den çok İstiklal'in, Nevizade'nin, Beyoğlu'nun adamıydı o benim için, belki de bir çoğumuz için. Nasıl Alpaslan Abinin hep Sami Yen'de bulunduğuna inanıyorsak, Çarli de bizim için hala Nevizade'de elinde kadehi ile dolaşmaya devam edecektir. Huzur içinde uyu "Çarli" Kazım Dalga...



Mahalle Takımı blogtan Nazmi Hasdemir'in Çarli ile ilgi yazdıkları da burada...

Bizim gibi adı Ramses'e çıkmış taraftarlar tanır hepsini. Hiç kimse kimsenin adını bilmezdi, hiç bir iletişim yoktu aralarında. Her biri bir takımın militanı, fakir, okumamış, varoş çocuklarıydı. Semt kahvelerinde takılırlardı en fazla, maç olmadığı zamanlarda. Maç; nerde olursa olsun gidilecek olan savaş alanıydı onlar için. Kavga etmeden, dayak yemeden, dayak atmadan geçirilmiş maça maç demezlerdi. Tribünlerde, büyük maçlarda, bir metre daha fazla yeri daha işgal edebilmek için en ön saflardaydılar. Kimi, Peygamber'di, kimi Öcü, kimi Limoncu'ydu, kimi Ölü.

Dönemin Kurtlar Vadi'si tribünlerdi. Şu resimdeki Çarli'ydi. Hepimiz çocuktuk, aynı yaşlardaydık ama Çarli o zaman adamdı. Yani yaşı büyük manasında, en cesaretlisi oydu, en önce o yerdi copu. Deplasmanlarda idi asıl hüneri. Gidilen şehrin takımının taraftarlarıyla dalaşırdı. Hiç sebep yokken bile kavga ederdi. Ankara'ya bir tren dolusu deplasmana gidiyorduk, koskoca tren Eskişehir'e gelmeden durduruldu onun yüzünden. Trenden inip kaçtı, kaçtığı treni Ankara Garında karşıladı. Eskişehir deplasmanından dönerken Çarli'nin çıkarttığı kavga yüzünden binlerce taraftar Bozüyük'te bekletildik. Metin Oktay kurtarmıştı.

Bir ömürünü tribünlerde verdi denir ya, Çarli kelime manasında bütün organlarını verdi. Yazmaya kalksam sadece benim hatırladıklarım 3-5 sayfa sürer, Sakarya'da sıcaktan iti gibi kavruluyorduk, tuvaletlerde bile su akmıyordu, Çarli tel örgüleri aştı, sahanın içinden diğer tribünlere daldı, kasalarca suyu attı bizim tarafa. Coplar yetişmeseydi, at sucuklu sandöviçleri de atacaktı. Dövdüler, sürüklediler, kurtuldu, koştu Sakarya tribünlerinin önüne, malum cinsel hareketini yaptı.

Yabancı takımlar geldiğinde işi takımın kaldığı otelin etrafında konuşlanmaktı. Sabaha kadar gürültü çıkarırlar, aklı sıra futbolcuları uyutmazlardı. Hele ki yabancı takımın taraftarı gelmişse vay hallerineydi. Leeds United taraftarı, Galatasaray taraftarlarının arasında Çarli namlı biri yaşadığını bilse İstanbul'a gelirmiydi. Gelse bile Taksim'de gezermiydi, gezse bile içip içip bizimkilerle dalaşırmıydı. Çarli'nin Kazım Dalga olduğunu o olaydan sonra öğrendik. İşin içinde varmı yokmu bilemiyorum ama gözaltına alınmıştı. Alınmamış olsa o büyük olayda ben nasıl yoktum diye gücenirdi.

Çarli, tribünlerde telef olanlardandı. Ciğer içkiye, uyuşturucuya dayanamadı. Verem oldu, siroz oldu, kanser oldu. Son maçta gördüm kendisini, 5 kuruş parası hiç olmadı zaten, şimdi yatacak hastane parasını toplamak için maçlardan önce mekanlarda geziyor. Bir tanıyan olursa yancılık ediyor, bir bira bir duble rakı veren çok olur nasılsa böyle ortamlarda.

Bu Çarli, Galatasaray'lı bir berduş, gariban, sürünüyor, sağlığı el verdiği an maça geliyor, gördüğümüz an anılara dalıyoruz. Öyle bir geçmiş zaman ki, dediğim aynıyla vaki.

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin