Dün gece herkes gibi bol gollü bir Barcelona galibiyeti seyretmek için oturduk televizyon başına ailecek, farktmeyecekti hoca değişikliği rakipte, iç sahada oynuyordu Katalunyanın çocukları ve bu maça kadar da 5-6 atarak gelmişlerdi. Guardiola'nın takımı kesin favoriydi ama nedense iki taraftan birinin oldukça güçlü, diğerinin ise çöküntünün içinde olduğu maçlarda aklıma 99-2000 sezonundaki Galatasaray-Fenerbahçe maçı gelir, top istemezse bazı şeyler olmayabiliyor. Nou Camp'taki maça öz güveni yerinde bir Barca, taraftarının da desteği ile fırtına gibi başladı lakin maçın en kritik pozisyonlarından birini Drenthe ile Real gole çevirseydi, işler tersine dönebilirdi. O pozisyon hariç "kralların takımı" Real Madrid öyle korkak ve sinik bir top oynadı ki, zaten sabaha kadar oynasalar bu maçı alamayacakları belliydi. Barca ise ilk yarım saatteki baskısını sonraları unuttu, bizi de uyuttu. İkinci yarının başında biraz gelmeye çalıştılar ama o da göstermelik baskı olunca, "Berabere mi bitecek?" sorusu beynimizi ufaktan kemirmeye başladı ki ceza sahası içinde yapılan bariz çekmeye, hakem penaltı vermek dışında ne yapabilirdi? Eski Madridli Eto'o, bu El Clasico'yu da boş geçmek istemedi, kolay yoldan golü arzuladı lakin Casillas'ı maçın kahramanı yapıyordu az kalsın. Milli kaleci kurtardı, Kamerunlu çöktü ama 13 dakika sonra kendisini affettirmesini bildi. 1 puan hesabı yapan Madridlilerin hesap defteri karışınca bocaladılar, o sırada maçı en çok arzulayanlardan biri olan Messi de kapanışı yapan müthiş "zeki" bir gol atıverdi. Sport gazetesinin manşetiyle bitirelim: Güle güle Madrid. 12 puan!
Barcelona: Valdés; Alves, Márquez, Puyol, Abidal; Xavi (Keita dk 90), Touré, Gudjohnsen (Sergio Busquets dk 63); Messi, Etoo (Hleb dk 85), Henry.
Real Madrid: Casillas; Salgado, Cannavaro, Metzelder, Sergio Ramos; Sneijder (Palanca dk 35), Gago, Guti (Javi García dk 71), Drenthe; Higuaín, Raúl.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder