13 Mart 2011 Pazar

Ankaragücü:3-2:Galatasaray

Herşeyin kaybedildiği bir sezonun, tek hedefi kalmış olan Fenerbahçe derbisi öncesi hazırlık karşılaşması gibiydi Ankaragücü maçı Galatasaray için. Sarı kart sınırındaki tüm topçuları kenarda otururken, Culio Ankara'ya dahi getirilmemişti. Böyle bir takımı motive etmek oldukça zorken, oyuna iyi de başlamıştı Galatasaray. 80 dakika boyunca da doğruları yaptı "pembe" forma içindeki topçular, ayağa paslar yapıldı, jeneriklik goller atıldı lakin yine birden "ne olduysa" oldu ve ardı ardına gelen gollerle maç kaybedildi...

Bu skoru Hagi'nin yaptığı oyuncu değişikliklerinin "yanlışlığına" bağlayanlar olacaktır, Stancu-Barış değişikliğinin yerine Stancu'nun pozisyonuna Yekta'nın alınmasını savunanlar olacaktır, belki de Cana'nın stopere gönderilmesinin hata olduğu söylenecektir. Hakan Balta'nın adam kaçırması da, Zapata'nın çıkaracağı topu içeri alması da, defans oyuncularının "acemice" hataları da unutulmayacaktır... Kaybedilen maçtan sonra pek çok şey konuşulur, yazılır, konuşulacak ve yazılacaktır...

Galatasaray'ın bu kötü gidişatına bir çok sebep sıralanırken, bence birbirine benzer şekilde alınan mağlubiyetlerin en büyük nedeni Galatasaray'lı oyuncuların özgüven eksikliği... İşler kötüye gitmeye başladığında ve bir türlü düzelmeye yüz tutmadığında "doğru"lar bir türlü görülmüyor. Aklın yerini duygular alıyor, mantıklı davranış yerine hissiyat başlıyor ve bu da başka bir başarısızlığı getiriyor. Öz geçmişlerine bakıldığında tecrübe adına aranılan herşeyin olduğu bu koca koca adamlara da "kriz yönetimini" öğretmek bizim haddimize düşmez burada.

Galatasaray takımının en büyük ihtiyacı özgüven ve destek... Önümüzdeki Fenerbahçe maçı da bunun için büyük bir fırsat. Taraftarın derbiyi düşünerek "bir maçlık" da olsa tüm öfkesini, nefretini, hırsını bir kenara bırakıp, takıma Sami Yen günlerinde olduğu gibi destek vermeleri, en azından kırıp-döktüklerini bir nebze de olsa düzeltme şansı verecektir Galatasaray futbol takımı ve hocalarına...
Yoksa, Hagi'nin dediği gibi "Akıldan geçen, konuşulacak çok şey var ama şimdilik susma zamanı"...

Stat: 19 Mayıs
Hakemler: Halis Özkahya, Ali Saygın Ögel, Volkan Narinç
Ankaragücü: Özden, Uğur, Rajnoch, Zewlakow, Klukowski, Gabriç (Dk. 65 Bednar), Adem, Sapara, Serdar (Dk. 65 Özgür), Sestak, Fatih (Dk. 79 Doğan)
Galatasaray: Zapata, Neill, Servet, Hakan, Çağlar (Dk. 80 Mustafa), Aydın, Stancu (Dk. 66 Barış), Cana, Ayhan, Pino (Dk. 82 Arda), Kewell
Goller: Dk. 32 Aydın, Dk. 62 Pino (Galatasaray), Dk. 52, Dk. 86 ve Dk. 88 Sestak (Ankaragücü)
Sarı kartlar: Dk. 33 Adem, Dk. 83 Uğur (Ankaragücü), Dk. 44 Cana, Dk. 74 Çağlar, Dk. 89 Ayhan (Galatasaray)

3 yorum:

Kurt dedi ki...

sen özgüven eksikliği de ben yanlış tercihler diyeyim. aydın yılmaz belki bugün gol attı ama oraya duvar koysan pino vurdurup kaleye sokardı. 2-1 öndesin tamam biraz skora yatmak istenebilir ama aydın 90 dakika hiç bir şey yapmadan sahada dururken başkasını çıkarmak neden. barış-sarp ikilisi galatasaray da hiç futbol namına birşeyler sunabilmiş mi? neden inatla aynı adamlar dönüyor sahada? ayhan sarp barış hep bu herifler sahada. bir şey yaptıkları yok ama hep oynuyolar. yektaya dünya para verildi. o neden oynamıyor?

esra dedi ki...

Valla Hagi konusunda bu blogdaki bu eleştirmeme olayı ne kadar sürecek merak ediyorum o yüzden de her maç sonrasında bakıyorum ne yazılmış diye. 80'den sonra ne olduysa oldu diye birşey yok, futbolla alakasız adamları oyuna aldı Hagi, güya uyanık bir şekilde 2-1'e yatmak istedi ama çarptılar şamarı suradına. Hagi'nin teknik direktörlükle uzaktan yakından alakası olmadığı o kadar belli ki.

esra dedi ki...

Valla Hagi konusunda bu blogdaki bu eleştirmeme olayı ne kadar sürecek merak ediyorum o yüzden de her maç sonrasında bakıyorum ne yazılmış diye. 80'den sonra ne olduysa oldu diye birşey yok, futbolla alakasız adamları oyuna aldı Hagi, güya uyanık bir şekilde 2-1'e yatmak istedi ama çarptılar şamarı suradına. Hagi'nin teknik direktörlükle uzaktan yakından alakası olmadığı o kadar belli ki.

Blog Widget by LinkWithin