Transferin olası sıkıntılarıyla başlayalım, artılarıyla bitiririz yazıyı... Rusya ligi başta dediğim gibi pek takip edilmediğinden, medyası da Kiril alfabesi kullandıkları için Moskova kariyeri hakkında "aman aman" bilgiye sahip değiliz Jo'nun ama Premier lig "hayatına" bakıldığında bütün Brezilya'lılarda olduğu gibi bir disiplin sorunun varlığı göze çarpıyor. En son olarak izinsiz ülkesine gittiği için, ki bizim medyamızın en sevdiği haber türüdür, bavul saymayı pek severiz havaalanlarında, valiz sayısına göre de dönüp dönmeyecği tahmini yaparız, Everton'da kadro dışı kalmıştı Jo, bu da bir bakıma Galatasaray transferine kolaylık sağladı... Manchester City'de de menajer Mark Hughes ile sorunlar yaşamış ve kiralık verilmesi uygun görülmüştü. Ama takımdan uzaklaştırılmasında sadece Jo'nun yaptıkları değil, Galli menajerin Brezilyalı oyunculara bakış tarzı da çok önemli. Elano olsun, Jo olsun, Hughes tarafından pek tutulmadılar,- Robinho'yu oynatmamak herkesin harcı değil- hocanın kafasında teknik yapıdan ziyade fiziki olarak sert topçular yatıyordu, bunu Jo İngiltere'ye ilk geldiğinde de belirtmişti: "Jo teknik olarak iyi hoş ama fizik-kondisyon olarak Premier Ligi kaldırabilecek mi göreceğiz" cümlesindeki şüphecilik forvet oyuncusunun City kariyerine başlamadan "gol yemesine" neden olmuştu... Jo'nun Everton'da Moyes yönetimindeki başarılı futbolu da Hughes'un ön yargısını kanıtlar durumda...
Bir de madalyonun diğer tarafına bakalım, zayıf ve disiplinsiz olduğu söylenilen bir oyuncu neden transfer edilir Galatasaray'a? İlk olarak Baros'un doktor(!) İlker Yasin tarafından onay görmeyen "yeni ameliyatından" dolayı Galatasaray daha bir müddet "as" golcüsü olmadan çıkacaktı maçlara. Nonda'nın bir iyi bir kötü grafiği, Rijkaard ve ekibinin uykularını kaçırıyordu, bir de Kongolu da sakatlanırsa, ki bu seçeneği kimse düşünmek istemiyordu, Galatasaray'da deprem yaratacaktı... Ligi Jo ile götürüp, UEFA'nın talimatlarını henüz tam okumadım, yarı final ve ilerki maçlarda bir opsiyon sağlarlar mı bilemiyorum ama Avrupa liginde oynayamayacak olan bir topçunun transferi, bir bakıma Polat yönetiminin seçim yatırımı olarak da değerlendirilebilir. Neill ve Jo gibi Premier lig tecrübesine sahip iki oyuncunun ara transferde takıma kazandırılması ve Mart ayına kadar da ligde takımın istikrarlı gitmesi, kongrede artı puan olarak dönecektir başkan Polat ve arkadaşlarına... Özellikle anlaşmanın bitmesinden sonra bir de bonservisi alınabilirse Jo'nun, ki Galatasaray2da ten uyumu sağlanırsa zor gözüküyor, Galatasaray takımına büyük bir değer kazandırılacaktır ki Jo daha 22 yaşında... Jo, sadece oynayacağı futbol ve atması beklenilen golleri ile Galatasaray'a katkı sağlamayacak, Elano'nun da uyum sürecini hızlandıracak, ya da tersten Elano onun İstanbul'a ve Galatasaray'a alışmasını kolaylaştıracaktır. Sene başından City'den büyük ümitlerle gelen Elano, yeni bir ortama gelmesi, farklı kültürlerin arasında olması, dil farklılıkları gibi bir çok saha dışı faktörleden saha içinde de mutsuz gözüküyordu, kendi memleketinden bir takım arkadaşının olması onun verimini de arttıracaktır, Kewell-Neill birlikteliği, Elano-Jo birlikteliği iyi düşümnülmüş eşleşmelerdir Galatasaray adına... Bir de son iki transferin aynı kulüpten yapılması, sezon ortası transferlerde en çok yaşanılan "uyum" sıkıntısını en aza indirip, futbolcuların oyuna konsantre olmalarına zemin hazırlayacaktır.
Jo ile anlaşıldı haberinden sonra, büyük ihtimal de Linderoth'a yaptığı, "yapamadığı", hizmetlerden dolayı teşekkür edilip yolcu edilecektir İsveç'li, yolu açık olsun, en önemlisi bahtı da...
1 yorum:
Önemli transfer. Forma girerse leblebi gibi gol atar. Hayırlı Olsun..
Yorum Gönder