Pazar saat bir buçuk maçı ve televizyon şifresiz naklen yayınlıyor... Maçın en güzel yanı buydu benim için... O eski günlerin kıyısından köşesinden yakalamış biri olarak, gündüz gözüyle maç izlemeyi özlemişiz... Sabah 10 gibi uyandıktan sonra, Pazartesiye özgü yapılacak işler tamamlanıp oturdum ekran başına... Dedim ya, geçmişi yad ettim bir bakıma, hafta içi sabah sabah okula gitmek üzere uyandırılan bünyeler, hafta sonu uykuyu doya doya sindiririp, bir de yataktan kalkar kalkaz saat 12 maçı bulunca karşısında yoktu keyfimize diyecek... Sözü fazla uzatmadan Ordu'daki maça geçelim...
Belli ki sağlam hazırlanmıştı Ordu halkı Galatasaray'ı misafir etmeye, Bank Asya'daki kötü gidişat moralleri bozmuştu ama kupada bir Galatasaray galibiyeti sil baştan yapabilirdi herşeyi, zaten "Bu maçta susanı Allah affetmez" pankartı buna işaret değil miydi? Belki Ahmet Hocanın takımı da iyi hazırlanmıştı maça ama erken gelen kırmızı kart ve arkasındaki gol, bütün planları alt üst ediverdi... Bir kişi eksik ve kadro kalitesi daha zayıf olunca başlıktaki skorun gelmesi kaçınılmazdı...
Rijkaard'ın takımına bakacak olursak, en önemli değişiklik kalede ilk defa Ufuk'un yer alıyor olmasıydı. Pek top gelmese de kendisine, duruşuyla-cüsseli fiziğiyle- ve kendine güvenli tavırlarıyla gelecek için ümit verdi ama yabancı kaleci merakı yüzünden Ufuk'un da Galatasaray'daki kaderi Aykut'a benzeyeceği inancındayım... Genç kalecinin önündeki dörtlü Uğur-Emre-Servet-Hakan şeklindeydi... Ender de olsa gelişen Ordu ataklarında bir kaç kritik pozisyon verdi bu savunma ki, Avrupa maçları öncesi pek de "şık" olmadı diyebilirim. Hadi zarafeti bıraktım, "berbat" olan bir durum da Servet ve Emre'nin uzun top atma sevdasıydı. Askerde ya da devlet memurluğunda bolca vardır "hiyerarşı zinciri"... Bir iş yapmadan önce sana en yakın üste danışırsın, sonra onun izniyle bir üst makama gidersin... Bizim iki bek futboldaki defans-orta-forvet ilişkisini unutup, direk en geriden ileri üçtaki adama top atma telaşındalar, bir de kabiliyetleri olsa, o da yok... Oysa, kendilerine en yakın bölgede oynayan Mustafa ve Ayhan ile topu buluşturup, sorumluluğu üzerlerinden atabilirler ve futbolda başarıya giden yol olan "basit oyunu" oynayabilirlerdi ama nerede... Bunlar Neskeen'in kara kaplı defterine yazılmıştır umarım... İleri uçta oynayan Kewell pek sıkmazken kendini, Nonda'da yakaladığı topları gol yaparak "golcüyüm" mesajının altını kalın ve renkli boyalarla çizdi... Kaptan Arda ise kırmızı kart pozisyonundan sonra golü de bulunca, maçın içine pek girmek istemedi, lig öncesi yaşanacak sakatlıktan korudu kendisini...
Günün skordan daha önemli olan güzelliği de Caner'in yavaş yavaş ileri uca ısındırılıyor olması, zaten oranın adamı Caner, zorla defansa devşirilmeye uğraşılıyor, yanlış yapılıyor. Bugün attırdığı gol ve üçüncü gol öncesi yaptığı slalom ile kendine geldikçe daha da başarılı olacağı mesajı verdi Caner...
Maçta hep Galatasaraylılardan bahsettik ama rakipte de çok tanıdık vardı. Ahmet hocayı özlemişiz, bir de Fevzi'yi... Çanakkale'den büyük ümitlerle gelmişti ama tutunamadı Fevzi, bana göre kaleye biraz "ufak" kalıyordu, Trabzon'un eski kalecisi Jefersson gibi...Bugün de ilk golde büyük hatası vardı Fevzi'nin... İrfan Başaran da alt yapıdan çıkan gençlerdendi. Eski takımına gol atmaya da yaklaştı ama beceremedi, atsaydı nasıl bir duygu yaşardı, o bilir...
Duygudan bahsetmişken, 52. dakikada plaka showu yapacakken Orduspor taraftarı, galatasaray'ın Nonda ile golü geldi, "pişti" oldular desek yeridir. Rakibin gol atmış, sen bunu balonlar ve konfetilerle kutluyorsun... Ama "spor dostluk ve barıştır" bayrağı ile boşa dolaşmamışlar demek maç öncesinde...
Son olarak Arda ve Bünyamin Gezer'ın arası bir gün olsun düzelecek mi? Gaziantep'te otorite gösterisi yapmıştı Bünyamin Gezer, bugün de yine Arda'ya karşı tekrarladı aynı hareketi... Kaşları çatık sert olmak mı iyidir, Cüney Çakır gibi tebessümle halletmek mi olayları, bu da size yorum sorusu olsun...
Stat: 19 Eylül
Hakemler: Bünyamin Gezer, İsmail Sencan, Cem Hanoğlu
Orduspor: Fevzi, Müslüm, Erol, Akaminko, Emre, Fatih, Mehmet, Rıza (Dk. 55 Allattin), İrfan, Günay (Dk. 84 Muhammet), Yunus (Dk. 67 Bilal)
Galatasaray: Ufuk, Uğur, Barış, Arda (Dk. 72 Linderoth), Mustafa, Ayhan, Kewell (Dk. 46 Nonda), Emre (Dk. 46 Mehmet Topal), Hakan, Servet, Caner
Goller: Dk. 10 Arda, Dk. 52 ve Dk. 61 Nonda
Sarı kartlar: Dk. 87 Akaminko (Orduspor), Dk. 35 Ayhan, Dk. 58 Caner, Dk. 71 Arda (Galatasaray)
Kırmızı kart: Dk. 5 Erol (Orduspor)
10 Ocak 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Asıl mor formalılar rakip olunca bizimkiler mor formayı giyemediler tabii ki, dünyada mor bir Orduspor'a bir Fiorentina'ya yakışır derler bizim oralarda.
Yorum Gönder