20 Şubat 2011 Pazar

Galatasaray:1-0:Bucaspor


Ali Sami Yen'in yerini doldurmasa da, alışmak lazım artık Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena Stadına. Her geçen hafta taraftar stadı keşfedip, yeni yeni pankartlar, bayraklar, kareografi çalışmaları yaparken, Hagi'nin topçuları da yeni evlerinde "öyle-böyle" kazanma kültürü oluşturmanın çabası içindeler ve dün gece Buca'yı da puansız İzmir'e yollayarak bunu göstermiş oldular. Sakatların, eksikliklerin, cezalıların hocanın idmanlarda kafasında oluşturduğu kadroyu sahaya çıkarmasına izin vermediği bu günlerde, Galatasaray'lı futbolcular özellikle ikinci yarıda sergiledikleri "iştahlı" oyunla maçtan galibiyetle ayrılmayı bildiler. Zaten Hagi'nin takımın başına geldiğinde ilk tespit ettiği sorundu "tok" oyuncular. Kulüp takımları ve milli formayla başarılar elde etmiş ve "kazanmanın doyumuna ulaşmış" topçuyu, maça motive etmek zordur, keyifliyse oynar, prim varsa oynar, transfer olacaksa döktürür lakin dünkü maçın oynandığı şartlarda (takım zirve yarışında geriye düşmüş, yönetim kendi derdinde, başkan maça gelmemiş, prim var mı yok mu belli değil, soğuk bir Şubat gecesi, rakip düşme mücadelesi yapan Buca) sadece sahada dolaşır formanın içindeki "star" topçu. Hagi'nin oluşturmayı planladığı oyuncu yapısını dün Adnan Polat da açıkladı aslında:

"Kulübün formasına yüreğini verecek kişiler lazım. Olayın içine büyük paralar girince, bu durum eksik kalabiliyor. Alt yapımızda çok sayıda oyuncu var. A takıma aday, Hag'nin de takip ettiği, zaman zaman antrenmanlara aldığı 5-6 oyuncu bulunuyor. İnşallah 1-2 tanesi kadroya girer. Bu da Hagi'nin becerisi. Beklentimiz bu yönde. Bir de Cüneyt Tanman yönetiminde bir araştırma ekibimiz var. Dünyanın çeşitli yerlerinde genç oyuncuları tespit ediyorlar. Hagi ile şöyle bir karar aldık. Biz paraya, şöhrete doymuş futbolcu istemiyoruz. Geçmiş 2 yıl içinde transfer yaptık. Yeni stadımıza flaş isimlerle girelim dedik ama ortada bir gerçek var ki, Avrupa'nın önemli kulüplerindeki futbolcular, Türkiye'yi daha fazla para kazanılacak bir emeklilik yeri olarak görüyorlar. Yurt dışından veya yurt içinden; başarıya, şöhrete, paraya daha aç sporculardan takım oluşturmaya çalışacağız. Bana yıldız lazım değil. Bana savaşan, mücadele eden takım lazım.''

Başkan ve Hagi'nin sözünü ettiği takım çeşitli "dış mihraklara" karşı yavaş yavaş göz önüne çıkıyor. Zaten hocanın sürekli "zaman" istemesinin nedeni de bu. Oyuncuları sahip oldukları alışkanlıklardan kurtarmak, kendileri için biçilen yeni görevlere adapta etmek hiç de kolay olmasa gerek ama her geçen gün Galatasaray'da bir şeyler değişiyor, tabii bunu görmek isteyen gözler bu değişimi anlayabilmekte, "işler kötü gidip, takıma sallama" derdindekiler için konuşacak-yazacak malzeme her zaman bulunmakta...
Ligin ilk yarısı boyunca Aykut ve Ufuk'un her hareketi didik didik incelenip, "Bu iş Türk kalecilerle olmaz" diyenler, nedense şimdi Zapata'ya da takmış durumdalar. Gol yediği maçlarda,"Bir kez de golsüz maçın olsun" diyenler, dün gece de Rufay'a doğru düzgün topun gelmediğinden yakınmaktalar. Oysa, belki de maçın kaderini değiştirecek pozisyonu "parmak uçlarıyla" çıkardığını unutmuş olmak işlerine gelmektedir. Üstelik, futbolun en önemli artılarından biri olan topu hızlı başlatıp, forveti tek pasla golle buluşturmak yeteneği de Zapata'yı önümüzdeki günlerde ön plana çıkaracak özelliği. Dün gece yaptığı degajlar Stancu, Kazım, Baros'u neredeyse hiç ıskalamadı. Yarın öbür gün böyle bir gole asist yaparsa Zapata, ne yazılacak şimdiden merak ediyorum.
Hagi'nin stoperde Cana, ön liberoda Neill'i oynatması hep tartışılacağa benziyor, Cana hata yaptıkça hoca eleştirilecek, Neill zamanında rakibe basıp, kaptığı topla Baros ve Stancu'ya gol pozisyonu yarattığında övülecek. Futbolun doğasında bu var, hayatta da böyle değil mi, herkesi memnun etmek mümkün mü? Cana'nın ıskasını Mendy gole çevirip, maç berabere bitseydi, Hagi inadı uğruna Galatasaray'ı "mahveden" bir çılgın olarak bugün lanse edilecekti, değil mi? Bir hafta boyunca futbolcularla idmanlara çıkan, onları çift kalelerde izleyen Hagi ve Tugay, futbolcuların yeteneklerini ve bireysel becerilerini görmüyorlar mı? Hocaların tercihlerine bakmaya alışık olduğumuz "eleştiri gözlüklerimizi" çıkarıp, bir de empati yapsak ne çıkar ortaya? Arnavut topçu belki stoperlerde görmeye alışık olduğumuz zamanında top kesme ve adam markajı gibi özellikleri tam manasıyla yerine getiremiyor ama Hagi'nin Galatasaray defasında Cana'nın oyun zekasından yararlanmayı düşünmüş olması muhtemel değil mi? Doksan dakika boyunca Cana'nın hareketlerini dikkatli izleyenler görecektir, Arnavut topçu klasik bir stoper gibi "bodoslama" dalmak yerine sürekli aklı ile savaşmaktadır rakipleriyle. Bir örnekle açıklama yapalım: Rahat pozisyonda topu kornere atıp, rakibe yeni bir tehlike şansı vermek yerine, topun son imkana kadar bizim takımda kalması için çaba sarf etmektedir, maç içinde bu tip pozisyonlara dikkat lütfen... Öte yandan Neill'in ön liberodaki performansı Cana'yı o bölgede pek de aratmıyor doğrusu.

Tabii, kazanılan maç sonrası skordan ziyade hocanın tercihleri tartışılacaktır, "yapıcı" değil "yıkıcı" medya tarafından. Oysa skoru getiren değişikliği pek çok az kişi konuşacaktır. Mücadeleci bir orta saha oluşturma amacıyla son maçlarda Sabri'yi sağ taraftan ortaya çeken Hagi, Kazım'ın arkasına Serkan'ı görevlendirerek başlamıştı maça. Genç oyuncu defansif görevinde aksamazken, hücumlarda pek de destek olamazken Kazım'a, Sabri de forvet hattında Baros ve Stancu'ya yoğunlaşmış Buca defansının boşluklarına sarkmakta başarılı olamayınca, Rumen hoca, Sabri'yi sağ beke çekip, Yekta'yı ortaya alınca, hem Sabri ile başlayan atakta Kazım'ın pasıyla Galatasaray golü buldu hem de Yekta rakip defans için hesaba katılması gereken başka bir tehdit oldu 56. dakikadan sonra.
Hocanın bu değişikliği beklenilen golün gelmesinde faydalı olurken, golde yer alan oyunculara baktığımızda Hagi'nin oluşturmak istediği Galatasaray'ı görebiliriz. "Aç ve savaşan bir takım" demişti hoca, Sabri'nin mücadele gücünden bahsetmeye gerek yok herhalde, kaybetmeyi sevmeyen ve bu uğurda her türlü "egoyu" bir kenara bırakan Sabri pozisyonu başlatırken, topla buluşturduğu oyuncu ise Rumen hocanın "kefil olduğu" Kazım. Siyahi topçu Fenerbahçe'de oynadığı dönemlerde oluşturduğu kötü imaj sonrası sürekli istenmeyen ve "kovulan" adam olmanın verdiği rahatsızlığı Galatasaray'da göstereceği başarılı performans ile yıkmak derdinde, bu hedef doğrultusunda da en çok eleştirildiği özel hayatına çeki-düzen vermiş söylenilenlere göre. Para değil Kazım'ın açlığı, "kendini ispat" onun hesabı, bu da insanın en büyük motivasyonlarındandır. Ve golü atan Culio. Galatasaray'a transfer haberleri sonrası "pek ahlaklı!" medyamızın Arjantinli'nin özel hayatına dalıp, "google"dan bulduğu bir kaç foto ile "amele" damgası vurmaktan çekinmediği Culio'nun da en büyük silahı geldiği ortamı, yaşamın zorluklarını bilmesi. 27 yaşındaki topçu Cluj ile kendini dünya futbol çevrelerine duyurarak, Galatasaray ile bu yerini sağlamlaştırmak arzusunda, maç içinde sergilediği mücadele ile de kendisine duyulan güveni boşa çıkartmamak arzusunda... Bu tarz bir oyuncu grubu yaratmak derdinde Hagi, Galatasaray'ı layik olduğu yere taşımak adına...

Hagi'nin oluşturmaya çaba sarf ettiği takım dün Bucaspor'u 1-0 ile geçerken hiç mi kötü değildi? Pek tabii ki, taraftarın beklediği baskılı ve göze hoş gelen oyundan izleri maçın geneline yayamadı, kendi kalesinde bolca da pozisyon verdi ama "eldeki malzeme" hem kalite hem de psikoliojik yönden belli ve her şeyi bir anda düzeltmek için ya doğaüstü güçlere sahip olmalısınız ya da THY Barcelona takımını Atatürk havaalanına indirip, Galatasaray forması giydirmeli... Hayat o kadar basit değil, değil mi?


Stat: Ali Sami Yen Spor Komplesi Türk Telekom Arena
Hakemler: Kuddusi Müftüoğlu, İsmail Şencan, Serdar Akçer
Galatasaray: Zapata, Serkan (Dk. 56 Yekta), Cana, Servet, Çağlar, Neill, Sabri (Dk. 90+2 Mustafa), Culio, Stancu, Kazım (Dk. 87 Emre), Baros
Bucaspor: Londak, Kamil Ahmet, Serkan, Orhan (Dk. 18 Erman), Mulemo, Onur (Dk. 51 Civar), Ragıp, Erkan, Mendy, Beto (Dk. 61 Cenk), Sercan
Gol: Dk. 76 Culio (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 39 Erkan, Dk. 54 Civar, 90+1 Ragıp (Bucaspor), Dk. 65 Cana, Dk. 81 Neill, Dk. 82 Kazım, Dk. 84 Stancu (Galatasaray)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin