demiştik Bursa maçının ardından Hagi için yaptığımız video klipte. Kim ne derse desin, yerse de övse de bu takım bizim ve iyisi ile kötüsüyle, en mutlu günümüzde, en berbat zamanımızda Galatasaray'lıyız işte, yok ki ötesi deyip, tarafımızı belli edelim...
Bu gece Gaziantep'te oldukça ilginç bir maç izledi tribünde ya da televizyon başında olanlar. "Skor" yazarları kim bilir kaç kez "delete" tuşuna bastılar gazetelerinin kendilerine armağan etti laptoplarının. Ev sahibi Gaziantepspor'un ilk atağında Galatasaray'ın gol yemesinin ardından "Galatasaray'da değişen bir şey yok" temalı yazılar yazmayı planlarken, Kazım'ın beraberlik golü ve devreye girerken "bizim çocukların" oyun hakimiyetini ele geçirmesi sonrası "eh işte" ye dönen yazı ana fikri, Stancu'nun golü sonrası, gönülsüzce "Galatasaray, Stancu'yla güzel" şekline "eğilip bükülürken" , ardından ev sahibinin gelen golleriyle rahat bir nefes alıp yine Hagi'ye yöneliverdi eleştiri okları sevgili "skor yazarlarının"...
Gaziantepspor, Tolunay Kafkas'ın takıma gelmesi sonrası yeniden bir oluşum sürecine girdi ve ligin başlarında galibiyete hasret kalmalarına rağmen, her geçen hafta takım olma yolunda aşama kaydettiler ve kendilerini üst sıralara getiren puanları da "cebe" indirdiler. Devre arasında yapılan transferlerle de güçlenen Antep, ligin ortalarında yerini garantilemişken, Galatasaray gibi Avrupa'ya gitmenin yolu olarak Türkiye Kupasını seçen takımlardandı ve iç sahada oynayacakları karşılaşma onlar için oldukça önemliydi, maça da bu bilinçle çıktılar. Bursaspor mağlubiyeti sonrası lig yolundan ilerleyip Avrupa'ya ulaşmanın çetrefilli olduğu Galatasaray için de kupa tek hedefti artık. Şampiyonluk yolunda yarışanlar Türkiye Kupasını "eziyet" olarak görürken, bu hedeften sapanlara "can simidi" gibi gelen "haftaiçi maçına" Hagi, kalede Zapata'yı görevlendirerek başlamıştı. Yeni gelen bir kaleci, hele de yabancı olup, dil sorunu yaşıyorsa, takıma uyum sürecinde bir müddet kenarda olmasından yanayım, Hagi de bekletti Kolombiyalı'yı Bursa'da ama Ufuk'un Vederson'dan "kötü" bir gol yiyip, "sağolsun medya!" genç kaleciye o golü unutturmayınca, Zapata, Galatasaray için kritik olan mücadelede devraldı eldivenleri. Üç gol yemesine rağmen, kötü bir oyun da çıkarmadı yeni file bekçisi, Romanya'da yaptığı gibi oynadıkça daha da iyi olacağı mesajı aldım kendi adıma. Mondragon'un referansını da unutmamakta fayda var...
Yenilerden bahsetmeye başlamışken, Stancu'yla da devam edelim. Sivasspor ve Bursaspor maçlarında sonra oyuna girmesine rağmen, ayağına topu yakıştıran genç Rumen, bu gece transferine "dudak" bükenlere attığı golle futbol dersi verdi desek yeridir. Maç içinde bir kanattan çapraza attığı pasların, takım arkadaşlarına alıştığında "asist" olacağı mesajını verirken, Galatasaray'ın ikinci golünde topu kontrol edişi, kafasını kaldırıp kaleye bakması ve ayak içiyle sert bir kesme vuruş sonrası kaleciyi ceza sahası dışından avlaması kalitesini ispatlıyordu Stancu'nun. Buna benzer goller Romanya kariyerinde bol miktarda yer almakta Stancu'nun, bu gece de bize tattırdı, alıştırdı, devamını bekleriz artık... Biz kendi çapımızda, elimizden geldiğince internetin nimetlerinden yararlanıp, "nacizane" futbol tecrübemizle Rumen oyuncunun kumaşının kaliteli olduğunu saptamışken, medyada boy gösteren "futbol hocaları" nedense veto etmişlerdi Stancu'yu, "Olmaz!, Yakışmaz!, Kimdir?, Romanya Ligi nedir?" laflarını ağızlarından salyalar saçarak sarf ederken, eleştirinin de "içine etmişlerdi."
Bu eleştirme hastalığı öyle bir illet ki, sinsice insanın içine girdi mi, sevinçte de üzüntü de, kıskançlıkta da, nispette de kendini sürekli gösterip, insana "dayanılmaz bir haz veriyor" anlaşılan. Maç sonrası NTV Spor televizyonu adına canlı yayına bağlanan Irmak Kazuk, Gaziantepspor'un iki golünü atan Cenk Tosun'u överken "Sene başında Hagi'nin yönetime verdiği raporda istemediği Cenk" diye cümleye başlayabiliyor. Bir taşla iki kuş! Haber yaparken, Hagi'ye de vermek lazım ayarı! Televizyon başındakiler daha kendi kendilerine "Nasıl yani, istememiş mi bu çocuğu Hagi?" sorusunu sorarken, ikinci bağlantıda başka bir bomba patlıyor:"Belki de Hagi'nin istemdiği Cenk" e dönüşüyor saptama. Belki! Az önce rapordu, sonra belki...
Eleştiriler "bel altını" hedeflemeden de yapılabilir pek tabii ki, gazetecilik ahlakı bunu gerektirmez mi? Hagi, neden Neill'i ön liberoda oynatıp, Cana'yı stoperde kullandı yergisi mantıklı gözükebilir, lakin futbolcularla idman yapan ve takımın sorumlusu Hagi'dir ve onun da insiyatif kullanma şansı vardır. Öte yandan, Kewell'ın Asya Kupasında oynadığı onca maçtan sonra dinlenmeden çıkıp da Antep'te de elinden geleni yapıp, oyunun son çeyreğinde fiziksel olarak düşmesi görülmeyip" Kewell'ın yerine Aydın girer mi?" eleştirisi de ne kadar masum sizce?
Zamanın tek çare olacağı Galatasaray için, bir ay sonra iç sahada yapılacak rövanş maçı öncesi deplasmanda alınan 3-2lik mağlubiyet her ne kadar yine kanatsa da kalpleri, "karalar bağlayacak" kadar da kötü olmadığı bir gerçek. "Ortalığı bulandırmaktan" nemalananların oyununa gelmeyip, taraftar gibi takımın arkasında bulunalım yeter... İyi günler yakın...
Stat: Kamil Ocak
Hakemler: Özgür Yankaya, Volkan Narinç, Asım Yusuf Öz
Gaziantepspor: Karcemarskas, Yalçın, Elyasa, Murat Ceylan, Ivan De Souza (Dk. 71 Şenol Can), Zurita, Dany Nounkeu, Cenk Tosun, Wagner, Olcan Adın (Dk. 71 Sosa), Popov
Galatasaray: Zapata, Lucas Neill, Lorik Cana, Servet Çetin, Hakan Balta, Yekta (Dk. 46 Mustafa Sarp), Culio, Stancu, Sabri, Kazım (Dk. 69 Milan Baros), Kewell (Dk. 64 Aydın)
Goller: Dk. 17 ve 78 Cenk Tosun, Dk. 67 Elyasa (Gaziantepspor), Dk. 38 Kazım, Dk. 63 Stancu (Galatasaray)
Sarı Kartlar: Dk. 14 Murat Ceylan, Dk. 41 Wagner, Dk. 79 Elyasa, Dk. 86 Şenol Can (Gaziantepspor), Dk. 14 Stancu (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder