İSTANBUL - Bir zamanların efsane futbolcusu, çiçeği burnunda yorumcu, son bir haftadır yaptığı açıklamayla gündemde. İddiaya göre Şaş, Adana’da katıldığı bir etkinlikte doğup büyüdüğü Karataş ilçesinin geleceğine ilişkin görüş bildirmiş. Belediye başkanlığına aday olacağını belirten Şaş, ardından da “Başkan olduğum ilk gün de Karataş’ı Adana’nın merkez ilçesi yapacağım. Karataş’ta 60 km. sahil var. Ama iki tane caretta kaplumbağası doğuracak diye burada hiçbir şey yapılmasına izin verilmiyor. Bir beş yıldızlı otel yapılsa en az 500 kişi işe girer” demiş.
Radikal olarak Şaş’ın bu yöndeki açıklamaları üzerine Serkan Ocak imzalı bir haber yapmıştık. Ben de dün bu sayfalarda yer alan “Ne yazık ki ‘Seni Caretta seni’ diyemeyeceğiz” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Şaş, dün sabah telefonla aradı, önce herkesin kendisi hakkında iyi ya da kötü yorumda bulunabileceğini ama yazıda kullandığım kimi ifadeleri hak etmediğini söyledi. Ben de, kendisine olan sevgimden dolayı Hasan Şaş figürünü hep farklı bir yere koyduğumu, ama son açıklamasıyla köprüleri attığımı söyledim. Sonrasında gazetemize ziyarete geldi, yazıişleri toplantısına şöyle bir göz attı, “Beni bitirmişsiniz, artık ne yapsam boş” (!) dedi ve sonrasında konu üzerine söyleştik. İşte bu söyleşiden satırbaşları...
Önce bu ifade nerden çıktı? Doğrusu neydi, senden dinleyelim...Adana’da bir etkinlikte Turizm İl Müdürü’ne rastladım. Karataş konusu açıldı. Ben, ilçemizin sorunları üzerine konuşurken müdür beye şunları söyledim: “Bizim yaklaşık 60 km’lik uzun ve çok güzel bir sahilimiz var. Caretta carettaların yaşam alanı ise dört-beş km. civarında. Hem onları koruyalım hem de yapılacak tesislerle yörenin işsizlerine yeni iş imkânları açalım.” Karataş’ta işsizlik had safhada ve gençler madde bağımlısı oluyor. Benim isyanım bunaydı.
Yani ortada bir ‘caretta caretta soykırımı’ yok.Nasıl olabilir ki? Ben yıllarca orada, o küçük dostlarımızla sabahları kahvaltı yapıyorum. Yanımdan geçip denize giriyorlar. Böyle bir şey söylemem mümkün mü?
Peki bu haberler nasıl çıktı?Nerden çıktığını bilmiyorum, sanırım internet âleminde çoğaldı.
Acaba ağzından böyle bir şey kaçırmış olabilir misin?Yok canım, böyle bir şey kaçırılır mı, ben ne söylediğimi biliyorum.
İyi ama bu haberler çıkalı bayağı bir süre oldu, üstelik sana ithaf edilen açıklamalar üzerine haber bile yaptık. Niye yalanlama gereği duymadın?Haberinizi görmedim, ayrıca ben ne dediğimi bildiğim için yalanlama ihtiyacı da hissetmedim. Hem bana görüşüm sorulmadı ki, nasıl cevap verseydim?
En azından, TRT Haber’de yorumculuk yapıyorsun, orada söyleyebilirdin.Programı kendi meselelerim için kullanmak istemedim. Benim burada alındığım asıl nokta linç kültürümüz. Hemen anlamadan dinlemeden vuruluyor. Üstelik ben, bunu söylemek istemiyorum ama yöredeki madde bağımlısı birçok gencin kurtulması yönünde maddi manevi destek veriyorum. Bunu şimdi kendimi övmek için ya da “Bakın ben neler neler yapıyorum” diye söylemek istemiyorum ama son iki yılda Çapa’ya götürdüğüm bağımlı genç sayısı o kadar çok ki. Ben, onların bu durumdan kurtulmaları için proje üretilmesinden yanayım. Asıl meselem bu. İşin çevrecilik boyutuna gelince, iki yıl kadar önceydi galiba, Karataş’a gelen çevrecilerle sadece ben oturup konuştum, çay içtim.
Keşke hakkındaki haberlere ilişkin zamanında bir açıklama yapsaydın.Evet, ama dediğim gibi önemsemedim. Üstelik ben asla duyarsız bir adam olamam. Oğlumun ismi Yusuf Deniz, sanırım bu bir şeyleri anlatır... Yazına gelince, kullandığın bazı sözcükleri asla hak etmediğimi düşünüyorum. Buraya da, “Bakın aslında ben çevreciyim, doğayla aram çok iyidir vs.” demek için gelmedim. Bana ilişkin önyargılar var, oyunculuk dönemindeki hırsımdan dolayı yerleşen bir imaj var, bu yazı silmek istediği imajla beni yeniden buluşturdu. Sözün özü, kaseti tekrar başa sarmak istemiyorum. Buraya da eğer bana ilişkin bir önyargınız varsa, bunu yüz yüze görüşerek yıkmak, ya da yıkmaktan öte, beni yakından tanımanız için geldim. Ayrıca kullanılan bazı sözcükler sadece beni değil, sevenlerimi de üzdü, kırdı.
Karşılıklı gözden geçirmeSonuç? Doğrusu, “Ben söylemedim, bana ithaf etmişler” açıklamasının ardından ve böylesi bir ‘yüz yüze’ görüşmeden sonra Şaş’tan ve sevenlerinden özür dilemem gerekiyor. Şaş, bana o klasik serzenişte bulundu: “Keşke yazmadan önce arasaydın.” Ben de, “Deliller bu kadar ortadayken aramaya gerek görmedim” dedim. Demek ki, iki taraf da kendi konumlarını bir kez daha gözden geçirmeli; benim aramam, Şaş’ın da hakkındaki haberlere anında tepki göstermesi gerekiyormuş...
Çevreciliğini kanıtladı!
Şaş, gazete binamızın bahçesinde poz verirken bizi iğnelemeden de durmadı: “Bitkilerin içinde çekilelim ki, çevreciliğimiz anlaşılsın.”
17 Şubat 2011 Perşembe
Hasan Şaş'ın Carettaları
Hasan Şaş'ın geçen hafta gündem yaratan Caretta açıklamalarından sonra, herkes "çevreci" kesilirken, biz Hasan'ın o tarz laflar etmeyeceğini düşünüp, eski topçumuzun Adana Demirspor'u Süper Lige çıkaracağı sözlerini taşımıştık bloga. Zaman bizi haklı çıkardı, Hasan, Radikal gazetesine konuştu ve olayın iç yüzünü anlattı. Delikanlıdır Hasan, öyle eğilmez bükülmez, kıvrılmaz, lafı doğrudan söyler, Uğur Vardan'ın kendisi hakkında söylediklerine içermişi gazeteyi ziyaret etmiş, dökmüş içini. Uğur Vardan "Şaş" hakkındaki ön yargılı sözleri için özür dilemiş, bakalım bir hafta boyunca "Çevreci kesilip Hasan'a sallayanlar" aynı erdemi gösterebilecek mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
insanlar en azından eleştirilerini hayvan sevgisi ile güzelleştiriyorlar, iki kadın basketbolcu üzerinden cinsiyetçiliklerini kusmuyorlar
Uğur Vardan'ın yazısı da harikaydı hocam ama önyargılı kısımlar hariç harika tespitler vardı tesadüf dolmuşta okumuştum o gün :)
Uğur Vardan'ın yazısı da harikaydı hocam ama önyargılı kısımlar hariç harika tespitler vardı tesadüf dolmuşta okumuştum o gün :)
İzlediniz mi bilmiyorum ama Hasan Şaş'ın söylediklerinin videosu çıktı ortaya. Bir cep telefonu ile çekilmiş. Be ne yazık ki Hasan o cümleleri sarfediyor. Hiç de öyle daha sonra bahsettiği gibi değil.
Ege
Yorum Gönder