5 Şubat 2017 Pazar

Medipol Başakşehirspor:2-1:Galatasaray


Daha dakika bir bile değil... Orta sahaya yakın bir bölgede topla buluşan Podolski, "yaradana sığınıp" yolluyor topu Volkan'ın koruduğu kaleye de direk izin vermiyor Galatasaray'ın gol sevincine...
Daha bir coşkulu bağırıyor tribündeki Galatasaray taraftarı... Daha maç başındaki üçlüyü bitirememişken...
Oyunu elinde tutmak istiyor Galatasaray... Deplasmanda oynuyor "beyaz formalılar" lakin, "kupa beyi" biziz diyor.
Ama şanssızlık bu ya, daha on dakika geçmeden Sneijder sakatlanıyor... Takımın beyni kenara alınmak zorunda kalıyor... Küfrediyoruz böyle kadere...
Yine de moraller bozulmuyor, oynuyor ve "oynamaya çalışıyor" sahadaki Galatasaraylılar...
İyi ya da kötü...
Koşuyor ya da koşmuyor...
Orası Galatasaray'ın meselesi de, iş garantiye alınacak ya birden hakemler devreye giriyor...
Doka'nın attığı ara pasında Visca kaleye en yakın savunmacıdan iki adım ilerde olmasına rağmen, yan hakem Ceyhun Sesigüzel ne hikmetse bayrak kaldırmıyor... O pozisyon kupa maçlarının "beceriksiz" kalecisi Cenk'in de hatasıyla gidiyor gol oluyor, Galatasaray geriye düşüyor...
Pozisyona itiraz eden mi? Yok... Kaptan Selçuk nerede? Bilinmiyor...


Geriye düşünce biraz yalpalıyor takım ama yine de Bruma'yla, Podolski'yle ileriye gitmeye çalışıyor... Pozisyon da buluyor Portekizli de, top direği yalıyor...
Çalışsın dursunlar Galatasaraylılar... Nafile uğraş... İzin verecek olan kim...
Hakem Mete Kalkavan devreye giriyor... Emre Belözoğlu, sağ sol dirsekleri çakıyor Josue'ye ama maçta adaleti sağlayacak olan hakem oralı bile değil. Ayıp olmasın diye itirazlardan sonra "küçük" Emre'ye sarı kart gösteriyor da, ağzı kanlar içinde kalan Josue  de "canı acıdığı" için olsa gerek sarı karttan nasibi alıyor.
Bu arada takım arkadaşı dirsek yemiş, yerde yatarken, Galatasaray kaptanı Selçuk, oralı olmuyor ve orta sahaya doğru yöneliyor... Formayı kim mi savunuyor, Hollandalı De Jong ve biraz da Semih...



Arkadaşını "Emre abisinin" korkusuyla kanlar içinde yerde bırakan "sözde" kaptan, yine "Emre abisinin" göstermelik baskısını görünce topu Doka'ya veriyor ve Başakşehirspor'un 2 farklı öne geçmesine katkı sağlıyor...
Yine uğraşıyor skoru çevirmeye Galatasaray da, karşıda da lig ikincisi bir takım var, kalelerini iyi koruyorlar...
Devrenin bitmesine 1 dakika kala "anlayana ders" olacak gibi, "küfür gibi", Carole'u değiştirmek isteyen Riekerink, Fransızın şansına topun oyundan çıkmamasıyla Linnes'i ikinci yarı oyuna almak zorunda kalıyor. "Kendisine güvenenlere ihanet etmemek" hayat duruşudur ama Carole bu sene çokça satıyor hocasını... Artık zor forma şansı bulur...
"Sözde kaptan" Selçuk'u da çıkartmak istemiştir belki de ama "futbolun asla sadece futbol olmadığını" çok da iyi biliyor Hollandalı hoca... "Kör ölür badem gözlü olur" misali değere biniverecekti sekiz numara eğer oyundan alınsaydı. Bereket ki "sakatlık numarası" uydurdu da tribünden küfür yemeden kendisi çıktı sahadan bitime yarım saat kala...
O an Galatasaray başladı oynamaya... Bakmayın "Biz topu bilerek Galatasaray'a verdik" demeçlerine Abdullah Avcı'nın, Sneijder sakatlanmasaydı görürdü "hanyayı konyayı"... Maç sonlarındaki temiz Türkçesi ve "samimi?!" anlatımıyla yıllarca göz boyayan Abdullah Avcı'nın da kişiliği kendini ele veriyor maçtan sonra: Ne haksız ofsayt golünden bahsediyor Avcı, nede de Emre'nin kırmızı kartlık hareketinden...
Galatasaray bitime dakikalar kala golü buluyor da, sadece hakemler değil o gece turun ev sahibinin olması için çaba sarf edenler, saha kenarındaki top toplayıcılar bile tembihlenmişler maçtan evvel, üç-beş saniyenin hesabını yapıyor 11 yaşındaki velet...
Hal böyleyken, Galatasaray tribünleri Riekerink istifa diye bağırıyor...
Hoca gitsin istiyor sarı kırmızı sevdalıları...
Hollandalı elbet gidecektir, kalbi kırılarak gidecektir.
Herkes kaçarken, en zor zamanda, üç kuruş maaşa geçip takımın başına, kupa kaldırmıştı da, unutulur bunlar...
Hagi'ye bile küfretmedi mi bu taraftar... Riekerink kim ki?
Dedik ya Riekerink elbet gidecek ama...
O bu zincirin en sonlarındaki halka...
Ondan önce Galatasaray'ı açıkça doğrayan ( Karabük'te Cüneyt Çakır'ın çaldığı penaltı, bu gece Mete Kalkavan'ın kararları) bu Federasyon ve hakemlere laf edilmeyecek mi?
Galatasaray'ın katledildiği maçtan sonra "Hakem ipimizi çekti" deyip evinin yolunu tutan Dursun Özbek ve arkadaşları hala kulübü yönetecek mi?
Yıllar evvel formayı ve kaptanlık bandını çıkaran Selçuk ve "avareleri" hala bu kulübün parasını banka hesaplarından çekecekler mi?
Önce bu sorular cevaplansın...
Rikerink zaten gider...



Stat: 3. İstanbul Başakşehir Fatih Terim
Hakemler: Mete Kalkavan, Ceyhun Sesigüzel, Serkan Ok
Medipol Başakşehir: Volkan Babacan, Caicara, Bekir İrtegün, Epureanu, Ferhat Öztorun, Emre Belözoğlu, Attamah, Visca, İrfan Can Kahveci (Dk. 81 Holmen), Doka (Dk. 67 Cengiz Ünder), Mustafa Pektemek (Dk. 67 Adebayor)
Galatasaray: Cenk Gönen, Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya, Ahmet Çalık, Carole (Dk. 46 Linnes), Selçuk İnan (Dk. 51 Eren Derdiyok), De Jong, Yasin Öztekin, Sneijder (Dk. 6 Josue), Bruma, Podolski
Goller: Dk. 15 ve 27 Mustafa Pektemek (Medipol Başakşehir), Dk. 90+2 Eren Derdiyok (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 20 Emre Belözoğlu, Dk. 90 Cengiz Ünder (Medipol Başakşehir), Dk. 20 Josue, Dk. 66 De Jong, Dk. 88 Podolski (Galatasaray)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin