8 Şubat 2017 Çarşamba

Suç ve Ceza


Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanını okumayan çoktur da, adını duymayan pek azdır. Parasızlık yüzünden hukuk fakültesini yarıda bırakmak zorunda kalan Raskolnikov'un zengin bir tefeci ve onun kız kardeşini öldürmesi sonrası vicdan azabı çekmesini anlatıyordu ya Rus yazar, son günlerde spor aleminde gelişen "mevzular"dan sonra acaba birilerinin vicdanı rahatsızlık duyuyor mu ya da her suçun cezası olması gerektiğinin farkında mı?


Felipe Melo'nun Türk futbol, hatta spor tarihinde bir ilk olarak twitter üzerinde yaptığı paylaşımdan dolayı iki maç ceza aldığını hatırlayacaktır blog okurları. Bir Galatasaray taraftarının Aziz Yıldırım ile ilgili küfürlü paylaşımında Melo'yu etiketlemesi ve Brezilyalı topçunun da bunu retweetlemesi sonrası Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri "yemedi içmedi" bizim pitbull'a bastı cezayı. O günleri hatırlıyorum da yazılı ve görsel medya da "linç ediyordu" Melo'yu, ahlak dersleri üst üste veriliyordu ekranlarda...
Felipe Melo'nun olayına benzer bir gelişme de geçtiğimiz günlerde e-sporda yaşandı. Nedir, ne değildir pek bilmem, bilenin de az olduğunu zannettiğim bir çeşit bilgisayar oyunu için Galatasaray, Fenerbahçe ve bir kaç değişik takım bir araya gelmiş ve lig kurmuşlar, birbiriyle karşılaşıyorlar. Tabii, Galatasaray ve Fenerbahçe de karşılaşmış ve Galatasaray'lı bir oyuncu ( Broken Blade) bilgisayarından "Fener ağlama" tezahüratı çaldırmış. Sen misin o tezahüratı yapan? Söz konusu ligi düzenleyenler yapıştırmış çocuğa iki maç cezayı...


Suç ve ceza kavramları Galatasaray'lılar söz konusu iken mükemmel işlerken, Fenerbahçeli bir oyuncu söz konusu olunca nedense sekteye uğramakta...
Fenerbahçe basketbol takımının Galatasaray'ı yendiği Euroleague maçı sonrası Volkan Demirel'in parkeye fırlayıp Galatasaray'a ettiği küfürlerin videosunu izlemeyen kalmamıştır herhalde. Fenerbahçeli kaleci sadece kendisi küfür etmekle kalmamış, basketbolcuları da "gazlamış", taraftarı da küfürlü tezahüratın içine katmıştır.
Bu durumda herkesin beklentisi Türkiye Futbol Federasyonun bir an önce harekete geçmesi ve ceza prosedürünü uygulamasıydı ama hem Galatasaray kulübünün resmi başvurusuna, hem de sosyal medyada Galatasaraylı taraftarların federasyonu harekete geçirme çağrılarına şu ana kadar herhangi bir cevap gelmedi... İşin daha da ironik tarafı şu ki, Volkan Demirel ile ilgili olarak soruşturma açması gereken kuruluş Türkiye Futbol Federasyonu iken İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 6222 sayılı kanun çerçevesinde kendisi hakkında soruşturma başlatmış...


Ben bu satırları yazmaya yeltendiğim günlerde bizi doğrular bir olay daha gerçekleşti maalesef...
2003 senesinde İnönü'de oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçında attığı golden sonra Pascal Nouma elini şortunun içine sokmuş ve "tombala" hareketi yapmıştı. O günler tüm memleket "ayaklanmış" ve Federasyon siyah-beyazli topçuya 7 ay sahalardan men cezası vermişti. Bu pazar da yine İnönü Stadında Beşiktaş ve Fenerbahçe, Türkiye Kupası maçında karşılaşmış ve sarı lacivertli oyuncu Robin van Persie rakibi Tosiç'e doğru aynı "ahlaksız" hareketi utanmadan yapıvermişti.
Pascal Nouma olayında olduğu gibi Federasyonun harekete geçmesini beklerken, medyanın bu olayı "lanetlemesini" umarken, bir de baktık ki televizyonlarda söz konusu hareketin "şort düzeltme" eylemi olduğu anlatılıyor, van Persie de PFDK'ya "dil çıkarma" hareketi dolayısıyla sevk ediliyor...
Şimdi sormak hakkımız değil mi?
Kural ve kaideler Fenerbahçeli futbolcular olduğunda farklı mı işliyor?


Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin