Vermeseydin!

“Oyuncu arkadaşlarımızın zaman içerisinde alamadığı parayı ve geri dönüşümü olmayan primleri cebimden ödedim. Sezon sonunda ayrılacağımı bilmeme rağmen kendi cebimden Fenerbahçe maçına prim ödedim." demiş Hakan Şükür Radyospor'a verdiği demecinde... Aslında daha pek çok söylemiş de artık "kabak tadı" verdiği için Adnan Polat yönetimine sallamaları, onları pek de umursamıyorum. Çok merak eden varsa demeci buradan okuyabilir. Beni o kadar cümle arasından yukardakiler daha çok rahatsız etti. Neymiş efendim, Hakan cebinden takım arkadaşlarına para vermiş, doğrudur, orada değildik bilemeyiz işin aslını astarını lakin böyle bir şey yapılmış dahi olsa bunu çıkıp anlatmanın ne gereği var şimdi. Ben ve etrafımdaki arkadaşlarım, hatta bu blogun birçok okuru orta gelirliyiz, lüks bir yaşantımız yok, kazandığımız harcadığımıza denk, bazı ihtiyaçlardan kesinti yaratarak para biriktirince mutlu oluyoruz ama yine de bir arkadaşımız zora düşünce cebimizde olanı veriyoruz ama bir kere de çıkıp "şu kişiye zamanında para vermiştim" diye de ortalıkta dolaşmıyoruz. Hatta, halı sahaya çıktığımızda maçı kızıştırmak adına da "şu herifleri yenelim, biralar benden" diye vaadlerde pek çok kez bulunanımız vardır... Hakan Şükür'ün Galatasaray'dan kazandıklarının yanında, bir maça prim vermesi maddi yönden kendisini hiç ama hiç etkilemeyecekken, şimdi çıkıp bu tarz laflar etmesi artık bizlerin gözündeki "adamlığını" da erozyona uğratıyor... Bu lafları söyleyeceğine keşke o paraları ve primleri vermeseydin be Hakan, seni kim zorladı ki? Gönülden yaptın bu işi, nasıl ki biz de seni canı-gönülden destekledik yağmur çamur demeden yıllar boyunca...