Goller: Klasniç 119' (Hırvatistan); Semih 120' (Türkiye)
Penaltılar:
Modric (Hırvatistan): Aut!: 0-0
Arda (Turkiye): GOL! 0-1
Srna (Hırvatistan): GOL! 1-1
Semih (Turkiye): GOL! 1-2
Rakitic (Hırvatistan): Aut! 1-2
Hamit (Turkiye): GOL! 1-3
Petric (Hırvatistan): Rüştü kurtardı! 1-3 "
Keşke bize Hırvatlar çeyrek finalde çıkmasaydı" derken maç öncesi, Biliç gibi renkli bir antrenörün turnuvada son maçı olmasını istemediğimdendi, ama şimdi böyle bir maçın ancak finale yakışacağından dolayı tekrar diyorum "
Keşke bize Hırvatlar çıkmasaydı"... Eve son anda yetişip,maç başladığında masaya oturduğumuzda, kadrolara bakınca beklenen bir takım tertibi çıkarmıştı Fatih hoca... Ben Colin Kazım'ın (İsmi UEFA listesinde Kazım Kazım gözüküyor ama formasında C.Kazım yazıyor nedense) oynaması yanlısı değildim ama ilk onbirde şans vermiş hoca kendisine... Servet bir mucize yapar oynar diye son dakikaya kadar bekledik ama o da insanmış, robot değilmiş, çıkamadı bu maça...Emre ve Gökhan'ın "hata yapmama becerisine" kaldık, top geriye gittiğinde yüreklerin hoplayacağı bir maç başlıyor, hayırlısı diye birayı yudumladık... Diğer maçlara göre de iyi başladık gibi oyuna, top filan tutmaya çalışıyorduk ama gene de ilerde tek kalan Nihat'a şişirme top atma sevdamız bitmedi, oyuncularımız yıllardır "
şişir topu Hakan Şükür indirsin" mantığı ile oynayınca, zor oluyor başka sistemlere alışmak... Bir de geride "saatli bomba Rüştü" çıkıverdi ortaya... Kariyerinde Dünya Kupaları, Avrupa şampiyonaları, Şampiyonlar ligi ve bir çok derbi tecrübesi olan Rüştü, daha "rüştünü ispatlayamamış" toy bir kaleci gibi davranmaz mı... "
Kaleciliğin en temel kuralı" derdi Turgay Şeren "
topa ya çıkarsın ya çıkmazsın. Arada kalmak yok"... Bizim kalecimiz ise kaç kere kararsız kaldı sayamadım. "
Lan oğlum, milletin kalecileri yıllar geçtikçe tecrübeleşiyor, bizimkisi ise yaşlandıkça çömezleşiyor, ne iştir bu?" sorusu da maçı izleyen arkadaşın geceye özgü veciz sözüydü... Defansımızın uyumsuzluğu ve ağırlığı, arkaya ve aralara atılan paslarla Hırvatların yakaladığı net pozisyonlarda "kabak gibi" ortaya çıktı ama onların da forvetleri gol atma "kabızlığı" gösterinde yanda Biliç kendini yerden yere attı...Golsüz geçen ilk devreden sonra, ikinci devre de maçın aynı havada oynanacağını herkes düşünmüştür..."Bal yapmayan arılar misali" takımlar yeşil sahada koşturup duruyorlardı...İkinci yarıda göze çarpan önemli atak da Hırvatlardan geldi ki, Rüştü'nün zamanlama hatası ile Oliç golü az daha atacaktı... Bir de Mehmet Topal'ın yarı sahaya yakın yerden vurduğu top, gol olsa "turnuvanın golü" olacaktı. Almanya-Portekiz maçında aynı pozisyon Podolski'nin de başına gelmişti... 90 dakika golsüz bitince, iş uzatmalara kaldı, turnuvanın da ilk uzatmaya giden maçı olmuştu...Bu saatten sonra herkes penaltıları beklemeye başladı, Hırvatlar biraz zorladı kalemizi ama Rüştü bu pozisyonlarda başarılı oldu... Ve mucizelerin gerçekleştiği dakikalar... Acemice hareketlerde bulunan kalecimiz 119. dakikada gol yememize neden oluyor, milletçe yıkılıyorduk...Kaç kişi maçın döneceğini düşünmüştür ki, tek düşünce "
hakem az sonra bitirecek maçı" şeklindeydi. Şoktan çıkamamıştı penaltı vuruşlarını bekleyen bünyeler ki o ana kadar ayağıyla vurarak orta sahayı geçirdiği bütün toplar ya taça çıkan ya da rakibe giden Rüştü, bir vurdu, Semih'e gol asisti yaptı...Atatürk havaalanında "küfürlerle" karşılanacak olan Rüştü, bir anda yıldız oluvermişti... Sonrasını bir çok kişi hatırlamıyordur bile...Televizyona baktığımda Biliç yan hakeme isyan ediyordu...Penaltı vuruşlarında zaten bizim kazanacağımız belliydi, Hırvat takımı maçı kaybetmiş gibi "ağladı ağlayacaktı"...Çekirge üç kere sıçradı, bakalım finale sıçrayabilecek mi? Tarih yazmayı seven Fatih Hoca, bu turnuvada da tarih yazdı... Biz milletçe kitap okumayı sevmiyoruz ama Fatih Hocanın yazdığı tarihi zevkle izliyoruz, okuyoruz, yaşıyoruz...
Fatih Terim, Türkiye Teknik Direktörü: "İlk olarak Hırvat takımının oyuncularını ve teknik direktörünü kutlamak istiyorum, mükemmel bir oyun çıkardılar ama bizim oyuncular da çok iyi oynadılar. Maçı kaybetseydik, rakibimiz hak etti diyecektim fakat şans bizimleydi. İki senedir bu takım bir yerlere gelmek için uğraştı ve şimdi hak ettiğimizi alıyoruz. Golü yedikten sonra Arda'ya hemen maçı başlatmalarını söyledim çünkü son düdüğe kadar hiç bir şey bitmez. Hep geriden gelip kazandık, eğer Almanya maçında öne geçersek, onlara başka bir sürprizimiz olur. Turnuvanın en özel takımıyız..."
Slaven Bilić, Hırvatistan Teknik Direktörü: "Bu müthiş mücadelede yer alan herkesi kutluyorum, inanılmaz bir şekilde sona eren bir maç izlettil taraftarlara. Maçta üstün olan bizdik ve bir çok pozisyon bulup değrlendiremedik. Türkiye ise oldukça şanslıydı, eğer bu şansları ve sonuna kadar mücadele azimleri devam ederse finale kadar giderler ama Almanya bir gün daha fazla dinlendi ve Türkiye'nin cezalı ve sakat oyuncuları oldukça fazlalaştı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder