"Severiz Böyle Şeyleri"
"İnanmak, başarmanın yarısı" derlerdi, bir de bir yerde Fatih Terim varsa, zaten hırs vardır, inatlaşma vardır, mücadele vardır. Turnuvaya şanssız bir başlangıç yaptık, aslında şanssız değil, Portekiz bize göre "bir gömlek üstün" bir takımdı, o maçı kazansaydık mucize olacaktı, gerçekleşmedi mucize, zaten Otto Rehhagel'in dediği gibi "Mucizelere 30 yılda bir olur"... Kaybedilen Portekiz maçından sonra acımasızca eleştirilmişti Fatih Terim... "İyi oynadık, oyuncularımdan memnunum" demecindeki "Çocuklar bozmayın moralinizi, önümüzdeki iki maçı alıp çıkacağız gruptan" iması görmezlikten gelinip, "Adam hem yenildi , hem de nasıl demeç veriyor. Utan be adam" dahi dendi... Sonra İsviçre maçı çıka geldi, yağmurun hortumla aktığı bir gecede, şanssız bir gol ile geriye düştü takım, zaten Türkler olarak severiz "arabeski", Adanalı Fatih de sever acıyı, geriden gelip kazanmak daha "şekilli" oluyordu... 1-0 dan maçı 2-1 ile almasını bilirken, Arda yıldızlaştı... "Nasıl tutacağız Galatasaray'da bu çocuğu böyle oynamaya devam ederse Çek maçında?" soruları sormaya başlamıştım ki kendi kendine dün gece de mükemmel top oynadı Arda Turan, hadi bakalım tut tutabilirsen... Tabii maça, "bodoslama dalmadan" önce bir başlangıcına bakalım. Fatih Hoca, önceden hazırlamıştı kadroyu, vermişti listeyi medyaya, "kim oynayacak" soruları yoktu hiç aklımızda ama "Acaba Servet ÖSS'de ne yaptı?" sorusu geliverdi bir anda aklıma kameralar "ayıboğanı" gösterdiğinde kramponlarını değiştirirken... Krampondan mevzu açılmışken, hakem nasıl da bir azarlama tonu ile "change" dedi Servet'e, taktı kafayı daha bizimkilere maçın başında... Kafa takılınca, ilk dakikalarda "çart curt" çıkıverdi kartlar ardı ardına, bir de Emre Güngör'ü yanına çekip "özel konuşması" yok mu... Türkiye'de oynar gibiydik ama etkili bir atağımız yoktu, Çekler oldukça sağlam alan markajı yapıyorlardı, top bizim forvete geçince -ki çok az geçiyordu- ikili üçlü sıkıştırmalar ile kapıyorlardı topu ve hemen Koller'e doğru şişiriyorlardı meşin yuvarlağı. İşte şişirmeyip, yerden oynadıkları bir pozisyonda ceza sahasına kadar gelip, ortayı yapınca Koller çaktı kafayı, "yedi küfrü" 70 milyondan... Devre yenik bitince, biraları tazeleyip, nereden açtığımızı bilmediğim TRT2 deki "beyaz taşlardan nasıl camii minaresi yapılırı" anlatan amcayı izlerken, "ilk yarı 2, ikinci yarı 1 olacak, parayı bulacağız" diyordu arkadaş, öğle yemeğinde de mantı ısmarlama sözü vermişti... İkinci devre başlarken, Sabri'yi yanda görünce, "tamam" dedim, "Fatih hoca, iyice saldıracak, ya alacağız ya fark yiyeceğiz"... Fırtına gibi başladık saldırmaya, bir o yandan bir bu yandan, o soğuk kanlı Çekler nasıl da "dondular"... Ama biz ileri giderken, rakip de ufaktan geliyordu, ve 10 kişi kaldığımız pozisyonda golü yedikten sonra, "bitti bu iş" diyen bir çok Türk olmuştur. Oysa bitmedi diyen biri vardı: Arda... Genç takımda oynarken iyi hatırlardı Sami Yen'deki Real Madrid maçını... İlk devre 2-0 soyunma odasına giden Galatasaray, çevirmişti 3-2 ye maçı... İşte o yılların genç Arda'sı, şimdi aynı mucizeyi gerçekleştirmenin peşine düşmüştü, bir sağ kanatta bir sol kanatta "yerden oynayarak" zor durumda bırakıyordu Çek'lerin İtalya ve İngiltere ligi patentli defansını... "Şans çabalayının yanındadır" sözüne de uygun olarak kanattan gelen orta Arda'nın önüne düştü, vurdu ve "ümit kıvılcımı ateşlendi." Zaten o andan itibaren "vur kır parçala bu maçı kazan" olayına döndü maç... Ve büyük topçulara özgü olan "kritik anlarda hata yapma" olayı Cech'in de başına geldi... Song'un bu sene Afrika uluslar kupasında hata yapıp finalde yenilmeleri hiç aklımdan çıkmaz... Cech kaçırdı elinden, Nihat dokundu, gerçekleşiyordu mucize..."İşte şimdi penaltılarda bu moralle ne yapar Cech?" diye düşünmeye kalmadan bir ara top çıktı, Nihat aldı topu, vals eder gibi döndü ve çakıverdi doksan doğru. Üst direğe çarpan topun aşağıya düşerken "N'olur dışarı düşsün" dileği de gerçekleşmedi Cech'in ve top çizginin filelere yakın tarafına ateşli bir öpücük gibi iniverdi, maçı daha çok isteyen Arda ve kaptanı Nihat'a gülmüştü şans... Sonrası Volkan'ın bize yaşattığı 3-5 dakikalık bir heyecandı ama dedik ya, Fatih Hoca varsa, ümit var, heyecan var, hırs var, istek var... Maç sonu röportaj yaparken sırılsıklam olan gömleğine takıldı gözüm, yağmurdan değildi o ıslaklık, mücadelenin ve azmin teriydi...
Fatih Terim, Turkiye Teknik Direktörü:"Oyuncularım kazanma arzularının hediyesini aldılar. Oyuna iyi başlamadık ve ilk yarıyı domine eden takım Çeklerdi. Ama biz yılmadan savaştık ve maçı çevirmeyi bildik. Durum 2-2 iken bile penaltıları düşünmedim ve 'saldırın' diye talimat verdim. Pes etmeyen bir takımım olduğu için mutluyum. Şimdi Viyana'ya gideceğiz ve Almanları yenen Hırvatlar ile oynayacağız. Umarım ayın 29una kadar turnuvaya devam ederiz."
Karel Brückner, Czech Republic coach:"Maçı ilk dakikalarda atacağımız gollerle kazanacağımızı düşündük ve öyle oynadık. Golü bulduk ve maçta da baskın takımdık. İkinci yarı bir 5 dakikalık baskı yedik ama ikinci golü bulup daha da rahatladık. Oyunun geriye kalan dakikalarında rakibimizi üstüme çektik ve böyle mahkum öoyadığın zamanlarda golü yemek kadar doğal bir şey yok. ikinci gol de kendi hatamız ve o şoku yaşarken üçüncüyü gördük kalemizde. Buradan geri dönmek bizim için büyük hayal kırıklığı."
16 Haziran 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
biz kimle oynadık dün akşam ????
Başlık yanlış olmuş :D Tabi böyle bir maçtan sonra yanlış başlık açmakta normal olsa gerek
bu takım Türkiyemizin aynası. Bizim kadar dengesiz bi takım varmı acaba :D ama sonucta her mac oyunumuza bir seyler katıyoruz. İsvicre macı 1-0 dan dondurmustuk. Bu mac da 2-0 dan :D
Maçın heyecanı ile sabah sabah yazayım dedim içimdekileri, Cek Cumhuriyeti yerine Portekiz yazmışız. Blog okuyucularından özür dileriz. Demek ki içimize doğdu Portekizle bir kez daha karşılaşacagız ve 3-2 yeneceğiz. Zaten aceto'nun aylar öncesinde yapmış olduğu EURO2008de gruptaki rakiplerimiz kimler olur yarışmasında hepsini doğru tahmin eden üç kişiden ilk doğru tahmin edeni olduğum için, "bir yerlerden" geliyor gibi tüyolar bana bu turnuva için. hadi hayırlısı diyelim ve hata için tekrar özür dileyelim...
Yorum Gönder