Bu hafta sonu TRT1de yayınlanan Stadyum programını kaçırdım, dün kardeşimi havaalanında uğurlamaya gittiğimde o söyledi Hakan Şükür'ün orada konuştuklarını, "Bitiriyor" kendisini demiştim, aşağıya kopyaladığım sözleri okuyunca "Gerçekten de ayıp ediyor, futbol hayatı boyunca taraftarın gönlüne kazıdığı adını, ne kadar da kolayca silme telaşında" yorumunu yapıverdim... Bir bakalım ne demiş "Kral!" Hakan Şükür:
“Geçen sezon unutamadığım bir Konya deplasmanı oynamıştık. Zemin Sivas’takinin aynısıydı. Hatta o maçta Uğur Uçar kardeşimizin dizi kırıldı... Ordan UEFA maçı için Leverkusen’e gitmiştik... Burada takımın yıldızı Lincoln için bir görüşümü söylemek istiyorum. (Bir not: Lincoln, buzlu Konya maçında oynamamıştı. Fakat bir önceki Manisa ve 3 gün sonraki Leverkusen mücadelelerinde forma giydi) Arkadaşımız kamplara geç geliyor. Sonra kendi kondisyoneriyle çalışıyor.. Hatta aldığım duyumlara göre Brezilyalı’nın Sivas’ta oynamaması gerektiğini Lincoln’ün fizyoterapisti söylemiş."
Lincoln'ün Sivas'a "sakatlanmaktan" korktuğu için gitmediğini belirtmiş Hakan Şükür, ama sahanın oldukça düzgün olduğu dünkü Sivas maçında da oynamadı Brezilyalı... Hatta belki de Denizli deplasmanında da oynayamayacak... Aşağıda Nonda'nın kendisinin sakatlığına inanmadığını belirtirken, aynı şüpheciliği eskinin Galatasaray kaptanı yeni Galatasaray kaptanına yapmıyor mu? Bu düşüncelerle belki de haklı olduğu yerde, haksız duruma düşmüyor mu? Ve işin daha üzücü durumu, Galatasaray'ı kötülemek için "işkembeden" haber uyduran gazetecilerin sığındığı yalana "aldığım duyumlar" tamlamasına başvuruyor... Gerçeği ispatlanamayan olaylar için kullanılır bu "aldığım duyumlar" tamlaması, söyleyen asla bilinmez...
"Takımdaki birçok ismin buna sinirlendiğini çok iyi biliyorum. Hatta takım otobüsünün arkasında Ümit’ler falan bunu konuşuyorlar. Oyuncuların kendi aralarında söyledikleri ”Bak yine gelmedi, oysa kaç para kazanıyor“ tarzı cümleler. Ben bunları biliyorum çünkü bu takımın kaptanıydım... Bizim Ümit Karan da, bu ortamda, bu zeminde çıkıp kendini ispatlamak için yırtınıp duruyor... Sonra kırmızı görüyor.. Bunlara çok üzülüyorum."
Evet, kaptandın... Bir zamanlar... Böyle sözler olabilir, olacaktır da, doğanın kanunu bu... İş yaşantısında hep vardır... Sabah 8de mesaiye başlayan işçi, saat 9.30da iş yerine gelen mühendisi hep kıskanmıştır, sabahın köründe hastaneye gelen hizmetlinin doktoru kıskandığı gibi... Futbol oyununda da generaller ve askerler vardır... Ve kimin kaç para alıp, ne yapacağına teknik direktörler karar verir... Arkadaşlarının binbir emekle hazırladıkları pozisyonlarda, senin bir çok kez kaleciyle karşıya kalıp atamadığın pozisyonlara rağmen seni bir sonraki maç yine ilk onbirde çıkaran teknik direktörler gibi... Ve son cümlen hiç olmadı Hakan... Ümit Karan'ı aklınca Lincoln'e karşı dolduruşa getirme çabası... Yapma... Komik oluyor...
"Geçen sezon bu tip söylemlerin aynısını benim için Nonda söylemişti.. (Hakan tüm hafta idmanlara çıkıp kupadaki yarı final ilk maçı olan G.Birliği’ne karşı oynamamıştı ve G.Saray 1-0 yenilmişti) Evet, ben tüm hafta idmandaydım ama kulüp doktorları ’riske girme’ dediler, ben de onları dinledim. Arkadaşımız doktorları dinlemeden takım kaptanı için, bir dünya yıldızı için bunları söyledi."
Burada Nonda'ya yaptığın eleştirilerin aynısını, sen de takım kaptanı için, bir dünya yıldızı için hemen yukarda söylemedin mi? Hem de doktorları dinlemeden... 3-3lük Manchester United maçında kafanın tepesiyle kendi kalene attığın gibi, bir gol oldu be Hakan...
"Bence G.Saray’da yaşanan bu olayların hepsi otorite boşluğu. Yani teknik bir durum. Yabancılara hep bu şans tanınıyor. Biz milli takımlara giderdik, gece 3’te geri döner ertesi sabah idmana çıkardık. Ama onlar ya uçak bulamaz ya geç kalır. Çok para kazanıyor olabilirler, illa oynayacaklar diye bir kaide yok. Ben de Avrupa’da çok para kazandım ama oynatmadılar."
Ve nihayet çıkarmışsın baklayı ağzından... Otorite boşluğu... Seni bu sene takımdan uzaklaştıranlara vermişsin ayarı... Oysa sana Turgay Şeren'ler,Hagi'ler, Metin Oktay'lara daha yapılmayan teklifte yine bu yönetim bulundu... Ama kabul etmedin... Her zaman yaptığın gibi, yine lafı dolaştırarak bir yerlere getirme çabasındasın... Yapma bunu Hakan... Bu taraftar seni sevip sayıyor, bitirme kendini onların gözünde... Futbol vefasızdır, taraftar vefalıdır ama taraftar takımına "yanlış" yapanı da silmesini çok iyi biliyor...
28 Ocak 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Sabri Abi,
Spor programı izlemiyorum, dolayısıyla Hakan'ın her hafta ne konuştuğunu da bilmiyorum. Ama bu söyledikleri, tam kendisine yakışan sözler olmuş bence. Hiç üzülmedim. Madem artık o efsanesi olduğu takımın formasını çıkardı üzerinden, istediği kadar konuşsun benim umrumda değil.
Sahadaki Hakan Şükür'ü hep çok sevdim, ama birkaç kez yaşanan istisnaları hariç tutarsam tribünde hiç haykırmadım adını. Ona olan sevgim, sahada yaptıklarıyla sınırlıydı. Şimdi de geçmişte yaptıklarıyla sınırlı, o kadar. Başka da sevilip saygı duyulacak en ufak bir özelliği yok benim için.
Sevmedim, sevmiyorum, sevmeyeceğim. Nefret de etmiyorum, bir şey hissetmiyorum. Sadece istiyorum ki bir daha da kesişmesin yollarımız.
Gözümü kırpmadan sileriz hem de...
Altına İmzamı atıyorum.
Bülent
Yorum Gönder