Yusuf-Ceyhun-Altan...

Nöbetçi anternörler vardır ligimizde, biri 10 hafta çalıştırır takımı, sonra 3 maç kaybeder, taraftar yuhlamaya başlayınca görevi bırakır ve zaten ufaktan ufaktan onun yerine geçmeyi kafasına takmış olup, gazete ve televizyonlarda o göreve talip olma sinayalleri veren bir diğeri devralır görevi. Sonrası o gider başka biri gelir, bu devran da böyle devam eder durur... Bu sözünü ettiğim hocalara benzer topçular da var ligimizde, işte Yusuf Şimşek... Denizlispor'da oynadığı futbol ile göze batınca Fenerbahçe'ye transfer oldu ama İstanbul büyük geldi "taşralı" Yusuf'a. Sonra biraz gezdi yine Anadolu'da, en son bu sene Bursa'da oynadığı 3-5 maçta göze girdi ve sözleşmesini tamamlamadan uğraştı kapağı atmaya daha iyi bir yere. Trabzonspor'a gidecekken, "piyango" vurdu Yusuf'a ve tekrar döndü İstanbul'a... Bu sefer daha olgunlaşmış ve evli olarak geliyor, bakalım Esra Balamirler'i unutabilmiş mi Yusuf... Bir de Ceyhun vardı, yine "yeteneği olup tutunamayan topçulardan"... Galatasaray altyapısından yetişip, Fatih Terim tarafından gürbete yollanıp, bir daha da yolunu doğrultamayan oyuncu, Anadolu'da kendini gösterip Fenerbahçe'ye transfer yapmış, sonra yine İstanbul'dan uzaklaşmış, ufak bir parıltı gösterip Trabzon'a atmıştı soluğu ama orada da yapamayıp Kore'ye kadar uzanmıştı futbol hayatı. Orada da yapamayıp, memlekete dönme hazırlığındaymış Ceyhun. İstanbul kulüplerine zıplamak için basamak olarak kullanılacak bir Anadolu takımı arıyormuş... Duyurulur... İstanbul'da yetişip, gurbet yollarına düştükten sonra tekrar İstanbul'a gelen Altan vardı bir de aklıma gelen. Ama o da diğerleri gibi taşıdığı formanın ağırlığı altında ezilince yine düştü Anadolu yollarına ve soluğu Mersin'de aldı... Özetle Yusuf'a futbolun son baharında Mustafa Denizli bir şans verdi, bakalım o bunu nasıl kullanacak...