31 Mart 2009 Salı

İspanya Maçı Kadrosu


"Sahaya 11 tane cesur yürek süreceğim. Seyirci artı 11 cesur yürek bir araya gelirse çok daha etkili olacaktır, çünkü ancak bu şekilde kazanabiliriz."

Fatih Terim
Türkiye Milli Takım Teknik Direktörü

İspanya maçı için seyirciyi motive ederken

30 Mart 2009 Pazartesi

Kehanet Mi Komplo Mu?


"Bana 2. yarı başlarken G.Saray ilk 6 maçta kıyılacak dediler. Ben güldüm geçtim. Lincoln'ün ilk 30 dakikada atılacağı söylendi. Ona da güldüm geçtim. Bu senaryolar gerçekleşmesi, hakem raporlarının değiştirilmesi, MHK'ye güvenimizi sarstı."

Adnan Polat
Galatasaray Başkanı

Galatasaray üzerine oyunlar oynandığını belirtirken

Başbakan Lemi


"Biz Hami ile sürekli kahvehaneleri gezer,taraftarı bilinçlendirme toplantıları yapardık. Bu toplantıların birinde ben konuşmama devam ederken vatandaşın biri: '-la sen ne güzel konuşuyomuşsun, başbakan gibisin valla,helal olsun..!' dedi. O anda kahvehanede bulunanlar da, oybirliği ile beni başbakan yapma kararı almış; o günden sonra her maçta da "başbakan Lemi" diye tezahürat yaptılar..."
Lemi Çelik'in lakabının hikayesini kendi ağzından yazdıktan sonra, bugün İstanbul genelindeki seçim sonuçlarına bakarken "Lemi Çelik" ilişti gözüme. Güngören'den CHP adayı olarak yerel seçime katılmış ve 49.999 oy alarak ikinci bitirmiş yarışı. Daha resmi sonuç olmamasına rağmen aldığı oy miktarı da mağazaların müşteri çekme stratejileri gibi 49.999... Taraftarın tezahüratı yüreklendirmiş demek Trabzonspor'un eski 2 numaralı topçusunu ki siyasete atılmış. Bu olmadı Lemi, iki sene sonra genel seçim var, şimdiden başlamak lazım çalışmalara, seni mecliste görmek ister taraftar...

Bu "Şey" Nedir?



İspanya-Türkiye maçı öncesi iki takım ulusal maçlar için seremoniye çıktıklarında ilginç bir detay dikkatimi çekti. İspanyollar yeni kreaksiyonları kısa kollu forma ile mücadeleye çıkmışlardı... Bizimkiler de Arda hariç kısa kollu giymişler, ama Nihat, Emre Aşık ve Semih üçlüsü dışında diğerleri içlerine "fanilamsı" birşey giymişlerdi. Geçen sezon çıkardı galiba adını bilmediğim bu ürünü Nike. İlk başlarda bir kaç futbolcu giyip, gözümüze çarpmazken, milli maçta takımın yarısından fazlasının bu halde olması garip geldi. Hava soğuksa, İspanyollar neden kısa kollu? Onlar bu iklime alışıksa Emre ve Semih nerede top oynuyorlar? İllaki hava soğuksa Arda gibi uzun kollu forma yok mu Nike'ın ürettikleri arasında? Son soru: Bu içine giydikleri "şey"in adı ne?

Futbol Şehitleri



Afrika'da bir maç esnasında duvar çöker, tribün çöker, izdiham olur, polis gas sıkar, panik olur ve sonuç ajanslara şöyle bir haber düşer:
Fildişi Sahilleri ile Malavi'yi karşı karşıya getiren Dünya Kupası Elemeleri karşılaşması faciayla sonuçlandı. Binlerce taraftarın bulunduğu bir bölümün duvarı çöktü. Duvarın altında kalanlar ve yaşanan panik sonrası ezilenlerle birlikte 22 kişinin öldüğü bildirildi.
Bu kadar basit mi insan hayatı?

29 Mart 2009 Pazar

İspanya:1-0:Türkiye

  • Maçtan önce rakip ,her nedense, aşırı derecede abartıldı, Tamam, son Avrupa şampiyonu ve hakikaten güçlü bir takım ama bizim kulüp ve milli takımlarımız daha önce de böyle güçlü rakiplerle karşılaştı, hiçbirinde böyle bir hava esmemişti. İş öyle bir duruma geldi ki, genel olarak fark yemezsek kafi düşüncesi hakim oldu.
  • Milli maç haftalarında gösterilen abartı derecede milliyetçi öğeler taşıyan, gaz veren reklamlar artık beni rahatsız etmeye başladı. Özellikle Turkcell’in son reklamındaki sözler çok itici. Tamam, futbol önemli ama sonuçta yenildiğimizde karşıdakilerin tek diyebileceği şey “biz futbolu sizden daha iyi oynadık” olacaktır, ulusça yas günü ilan edecek değiliz.
  • Fatih Terim’in her maç öncesi ilk 11ini açıklamasını kendine ve takıma olan güvenini gösteren farklı bir özellik olarak görüyorum. İspanya maçı öncesi, bu maçı diğer karşılaşmalardan ayırmayarak, bu özelliğini devam ettirmesi en azından Fatih Terim İspanya’yı o kadar da abartmıyor diye sevindirdi beni.
  • Maçtan önce baktığımızda Nihat-Semih-Arda-Tuncay hattına bayıldım, ama Galatasaray’ın mecburiyetten oynattığı defans ikilisinin aynen milli takıma taşınması garibime gitti. Milli takımlar artık 3 büyüklere bağlı kalmamalı, bir oyuncuyu milli takıma almak için illa İstanbul’a transferi beklenmemeli; gerçekten potansiyeli olan, kalabalık bir ülkeyiz. Aynı hoca Vedat’ı ve Hakan Ünsal’ı 2.ligden bulabilmişti. Bu dönemde bulamadığımız için 3 büyüklerin sıkıntıları aynen milli takıma taşındı. Hal böyle olunca solda olması gereken kişi stopere kayıp sola hiç hesapta yokken beni futbolu hiç tatmin etmeyen İbrahim Üzülmez geçti.
  • İspanya’da oynadığımız gerek kulüp gerek milli karşılaşmalar nedense hep böyle geç saatlerde oluyor. Daha önceleri İspanya ile aramızdaki 2-3 saatlik zaman farkından kaynaklandığını düşünmüştüm. Sonra öğrendim ki İspanya ile aramızda topu topu 1 saat fark varmış (İngiltere ile 2 saat fark varken daha batıdaki İspanya ile nasıl 1 saat oluyor o da ilginç). La Liga karşılaşmalarının da böyle geç başladığını düşünürsek sanırım İspanya bunu değişik bir taktik olarak kullanıyor.
  • Maç başlarken dolu tribünleri ile Santiago Bernabéu stadında bir köşede bulunan Türk taraftarları görünce aklıma 2001 senesindeki Real Madrid deplasmanından sonra rahmetli Alparslan Abi’nin “Böyle bir stad görmedim, ne kadar bağırsak da adamlar uğultusuyla sesimizi bastırıyordu” yorumu geldi. Gerçekten fazla bir tezahürat olmasa dahi, o kadar insanın gürültüsü bile yetiyor ambiyansı oluşturmak için.
  • Maça düşündüğümden iyi başladık, Semih-Nihat-Tuncay üçlüsüyle pozisyonlar bulduk. Dakika 25, Arda daha devreye girmedi galiba taktik gereği kendini dinlendiriyor sonra çıkacak ortaya diye düşündüm. Ama Arda kendisini dünyaya göstereceği maçta nedense bildiğimiz Arda gibi oynayamadı.
  • 25.dakikadan sonra kontrol karşıya geçti. Oyuncularda anlayamadığım bir çekingenlik vardı. Topu kapan ileriye değil geriye oradan da kaleciye kadar pas veriyordu. Hatta 50.dakikada bir pozisyonda orta saha yayında tam İspanya atağa çıkarken, Aurelio topu Senna’dan kaptı, kontraya çıkacağız derken Aurelio ilk önce ben nasıl böyle büyük bir futbolcudan topu kaptım diye şaşaladı, sonra geri Emre’ye pas verdi o da Volkan, Volkan tekrar İspanyollara.
  • Yediğimiz gol, evet maça yakışmayacak şekilde pis bir gol. Ama İspanya öyle ya da böyle o golu atacaktı, her şekilde bu belli oldu. Golu yedikten sonra, oyuncularımızın gol yeme stresinden kurtularak gerçek yeteneklerini ortaya koymalarını ümit ettim ama tam tersi İspanyollar gol atamama stresinden kurtulmuş gibi oynamaya başladı.
  • Rakip gerçekten o kadar abartılmış ki, oyuncular bırakın beraberliği, 1-0lık yenilgiye bile razı olduklarını halleriyle belli ettiler. Normal şartlarda yenik olan takım top taca çıkınca koşarak topu alır, kalecisi auta giden topu hızlıca oyuna sokar ama bu bizim takımda görülmedi.
  • 1-0lık skorlarda, genelde galip taraf “usulen” son 5 dakikada geri çekilir, mağlup taraf da hiçbir şey yapamasa topu ceza alanına şişirir. Bunu bile göremedik ne yazık ki, maçın son dakikalarını yabancı birine izletsek bu maç 3-0 olmuş maç bitmiş derdi herhalde. Son yarım saatte Milli takımımızın İspanya karşısında, üç büyükler karşısına çıkmış herhangi Anadolu takımı gibi oynaması açıkçası koydu bana.
  • Fatih Terim basın açıklamasında maçın analizini çok güzel yaptı. En azından hoca işin farkında diyerek biraz moral bulabiliriz.
  • Diğer maçta Bosna Belçika’yı 4-2 yenerek 2.liğe çıktı. Bosna da biz de ne zaman nasıl oynayacağı belli olmayan takımlar olduğumuz için, Çarşamba günkü karşılaşmalardaki hiçbir sonuç beni şaşırtmaz.

"İlk yarıdaki oyundan müthiş derecede memnunum. Çok pozisyonumuz vardı. Sonuçta İspanya ile oynuyoruz, bunlardan birini atmalıydık.Maalesef 55'ten sonra fizik olarak İspanya'nın seviyesine çıkamadık. Takımım yoruldu. Orta sahayı güçlendirmek için hamleler yaptık. Ancak maalesef yine o ana kadar rakibe bir şey vermeyen takımımız, ölü toptan golü yedi."

Fatih Terim - Türkiye Teknik Direktörü

"Türkiye ilk yarıdaki futbolumuzu kontrol etti. Biz biraz tembel davrandık, hem de yorgunluk vardı. Bu demek değildir ki bu sonucu hak etmedik. İlk yarıda Türk Milli Takımı da pozisyonlara girdi. İkinci yarıda biz derinlemesine paslarla rakip kaleye yaklaştık. Daha sonra da oyuna hakim olduk ve bu sonucu hak ettik"

Vicente Del Bosque - İspanya Teknik Direktörü

Hakemler: Massimo Busacca, Matthias Arnet, Francesco Buragina

İSPANYA: Casillas, Ramos, Albiol, Pique, Capdevila, Senna, Xavi, Xabi Alonso, Cazorla (77 Silva), Torres (88 Llorente), Villa (64 Mata)

TÜRKİYE: Volkan, Gökhan Gönül, Hakan, Emre Aşık, İbrahim, Tuncay, Aurelio, Emre Belözoğlu (84 Sabri), Arda (77 Gökhan Ünal), Nihat, Semih (57 Ayhan)

GOL: Pique (60)

28 Mart 2009 Cumartesi

18 Kırmızı Kart

argentinian soccer riot

Arjantin'de taraftarların kendi aralarındakı "mevzular"ı duymaya alıştık ama olayın içinde futbolcular varsa ve bir de bütün takım oyundan atılırsa okunası bir haber oluyor. Arjantin Primiera C'de oynan Barracas Bolivar- General Lamadrid maçı ev sahibi takımın 3-0 üstünlüğü ile devam ederken ev sahibi takım taraftarlarının tezahüratlarına kayıtsız kalmayan Lamadrid'li topçular taraftara cevap verince, iki grup birbirine girer. Polisin araya girip olayları yatıştırması sonrası maçın hakemi Lucas Di Bastiano deplasman takımı oyuncularını karşısına alır ve kırmızı kartını başlar göstermeye: 1,2,3.....18. Evet, yedekler ve sahadakiler dahil 18 oyuncuya gösterilen kartlar sonrası General Lamadrid takımından sahada oyuncu kalmaz ve maç ev sahibninin 3-0lık üstünlüğü ile son bulur. Deplasman takımı maçı kaybetmekle kalsa iyi ama sonraki maça da çıkaracak oyuncusu olmadığı için genç takımı sürecektir sahaya...

Pele Gay'dir



"İlk cinsel deneyimini bir erkekle yapan adam hakkında ne söylememi bekliyorsun ki?"

Maradona

Pele'nin genç futbolcuların uyuşturucu kullandıkları hakkındaki sözlerini yorumlarken

Poposuna Tekmeyi Atardım



"Galatasaray Yönetimi, Lincoln’e şu cezayı vermeli ya da böyle yapmalı demem doğru olmaz. İşlerine karışmak istemem ama eğer kulübün başında olsaydım Lincoln’ün poposuna tekmeyi atardım"

Alp Yalman

Galatasaray Eski Başkanı


Lincoln olayını değerlendirirken

Cumartesi "Free" Televizyon Ekranı



Kuzey Kore-Birleşik Arap Emirlikleri
08.30
Abu Dhabi Sports 1

Japonya-Bahreyn
12.20
Abu Dhabi Sports 1

Özbekistan-Katar
14.00
Abu Dhabi Sports 1

Rusya-Azerbeycan
16.00
ORT Europe

İran-Suudi Arabistan
16.30
Abu Dhabi Sports 1

Sudan-Mali
19.00
Sudan TV

İngiltere-Slovakya
19.15
NTV Spor

Kıbrıs-Gürcistan
20.00
1TV

Almanya-Liechtenstein
21.00
ZDF

Hollanda-İskoçya
21.45
Abu Dhabi Sports 1

Karadağ-İtalya
21.45
TV Montenegro

Fas-Gabon
22.00
Arryadia

Portekiz-İsveç
22.45
RTP International

İspanya-Türkiye
23.00
NTV

Arjantin-Venezuela
00.10
Arryadia


Endüstriyel futbola bir bacak arası yaptı milli maçlar... Sabahtan gece yarısına kadar futbol zevki... Keşke her hafta böyle olsa...

Milli Takım'ın İspanya Kadrosu



Volkan Demirel

Gökhan Gönül/Emre Aşık/Hakan Balta/İbrahim Üzülmez


Mehmet Aurelio/Emre Belözoğlu/Tuncay Şanlı/Arda Turan


Semih Şentürk/Nihat Kahveci


27 Mart 2009 Cuma

Anlayan Beri Gelsin


İzmir'de bir panele konuşmacı olarak katılan Bülent Uygun yine gündem yaratacak sözler etmiş, ağzından çıkanı kulağı pek duymamış. Buyurun "General Bülent"in sözlerini okuyalım:

"İstanbul'da Laila, Sivas'ta Lailaheillallah. Ben Sivas'a gittiğimde oralardan içki satın alan futbolcu olduğunda haberim olsun diye büfecileri gezdim. İçki satın alan futbolcuma dedim ki, 'O aldığın beş biranın dördünü dolabına koy, birini iç.' Pavyona giden futbolcumun hemen arka sırasında dururum, ensesine tokat vurmak için. Futbolcularım da limiti aşmadan eğlenecekler. O yüzden sanırım İzmir'e benim gibi bir hoca lazım"

Askerdin, "general oldum" dedi, şimdi de müftü mü oldun Bülent Hoca... Bu sözlerden neyi anlamak lazım şimdi... İstanbul'daki topçuların "ayyaş,sarhoş, dinsiz" olduklarını mı, Sivas'takilerin "günlerini ibadetle geçirdiklerini" mi? Başka bir mantıkla Suudi Arabistan ya da İran Milli takımlarının Dünya Kupalarında fırtına gidip esip sürekli en zirvede olmaları gerekirken, "su gibi" bira tüketen Alman ve İngilizlerin şampiyonlar liginde ve Dünya Kupalarında ilk turlarda elenmeleri gerekir... Son cümle de daha ilginç: "İzmir'e benim gibi hoca lazım" Bu ne demek? İzmir topçusu boş vaktini barda-pavyonda mı geçiriyor, yoksa İzmir denince Bülent Uygun'un aklına "inançsızlık" mi geliyor? Ya İzmir'in bütün hocalarını tek kalemde silmesine ne demeli... Ben bu sözlerden bi'şey anlamadım, anlayan beri gelsin...

Suç ve Ceza


Oyuncularınla idman öncesi konuşursun, bir önceki antrenmanda yanlış yaptıklarını açıklarsın, nasıl oynamaları gerektiğini bire bir anlatırsın, olmadı bir kağıda çizer ya da bir çubukla yerdeki kum üzerine çizerek gösterirsin ve başlatırsın çift kale maçı. Oyun başlar ama senin sinirlerde de zıplamalar başlar. Sanki hiç konuşmamışsın gibi, topçu gene bildiğini okur sahada, verkaç yapmaz, pas atmaz, ilk topa girmez, ayağında top tutar, hücümü öldürür... Düdük çalar ve durdurusun çalışmayı. Ya takıma ceza vereceksindir ya da topçuya... Ya şınav cezası ya da tur cezası... Bağırıp çağırmak bir fayda etmez... Geçen idmanda bizim kaleci "binbir" uyarıya rağmen elinden topu kaçırıp gol yediğinde idmanı durdurmuş ve bütün oyunculara kaleciye kahkahalarla gülün emri vermiştim. "Çok mu aşırı oldu?" diye düşünürken habertürk'te Figueirenese'nin hocası Fernandes'in topçularına verdiği cezayı gördüm... İdmanda istediğini yapmayana "pembe kız elbisesi" giydirip öyle oynatıyormuş çift kale maçta... Yazıldığına göre de bu uygulama oldukça başarılı olmuş ve cezayı alan topçunun performansı pozitif yönde artıyormuş. Bizim çocuklara da mı uygulasak ne? Buyurun Fernandes'in ceza idmanlarına:

"Oğlum Benim"


Pele'nin "Robinho ve Ronaldo uyuşturucu kullanıyor" açıklamasından sonra City'li topçu isyan bayrağını çekmiş ve Pele'yi özür dilemediği takdirde mahkemeye vereceğini açıklamıştı. Brezilya milli takım kampını ziyaret eden Pele Robinho'yu da yanına alarak "Benim böyle bir açıklamam yok. Robinho bizim evladımızdır ve bütün bu olanlar gazate satmak adına yapılan çarpıtmalardır" diyerek olayı basına mal etti. Şimdi de röportajı yapan gazeteci çıkıp, "Elimde ses kayıtları var, Pele benden özür dilemezse onu mahkemeye vereceğim" derse, ne yapacak acaba Edison Arantes do Nascimento Pele... Sıçtın bir bok, temizle bakalım temizleyebileceksen...

26 Mart 2009 Perşembe

Profesör


25 Mart 2009 Çarşamba

Rize Yeni Stad




Madem konu yeni stadlardan açıldı, önümüzdeki sezon hizmete girecek Rize stadının ne durumda olduğuna bir bakalım. Stad 15.000 kişilik, tamamen kapalı ve tribünler sahaya 4 metre uzaklıkta. Yanında 3000 kişilik de bir basketbol salonu yapılıyor (belki Trabzonspor gibi Rizespor da bir gün basketbola el atar).
Tam anlamıyla düşlediğim Anadolu şehirlerine yapılması gereken stad türü. Son bilgilere göre koltuklar ve ufak tefek boya-tamirat işlerinden sonra yeni sezona hazır, hazır olmasına da stadın hala bir isminin olmaması insanın aklına fıkra getirmiyor değil.

"Arda Hep Benim Takımımda"


"Arda'yı hem Galatasaray'da hem de milli takımda birkaç kez izledim. Çok yetenekli bir yıldız olduğunu düşünüyorum. Avrupa'da birçok takımın onu istediğini okudum ve duydum. Haksız değiller. Play Station'da futbol oynarken onu takımıma muhakkak alıyorum."

Lionel Messi
Barcelona'lı Futbolcu

Sabah gazetesine verdiği röportajda

12 Nisan Akşam 7'de...


Galatasaray-Fenerbahçe
12 Nisan 2009
saat 19.00
Ali Sami Yen Stadı

Konya'ya Yeni Stad






foto: wowturkey

Memleketteki stad yapım çalışmalarına Konya da eklendi ve kurulacak olan Olimpiayt Köyü içinde 33 bin kişilik yukarda resimleri yer alan stadı yapmayı planlamış Konya belediyesi. Bu kadar projenin ardı ardına çıkmasının nedeni tabii ki bu hafta sonu sandık başına gidecek olup, yeni belediye başkanları seçecek olmamız ama bir futbolsever olarak bu tarz projeler gönlümüzü de okşamıyor değil... Hayırlı olsun Konyalılara, Nalçacılılara...

Söyleyene Bak


"Sakın kimse yorgunluk bahanesinin arkasına saklanmasın.. Takımın iskeleti gencecik çocuklardan oluşuyor.. Gece kulüplerinde gezeceklerine adam gibi dinlensinler, maçlara hazırlansınlar.. Sonra da çıkıp toplarını oynasınlar.. Bu yorumları yaptığım için de bana hiiiç kızmasınlar.. Çünkü kariyerim boyunca aynı şeyleri çok yaşadım, bu işlerin faturasını çok ödedim.. İstanbul’un her yerini dolaşıyorum, kimin sahada niye dolaştığını iyi bilirim.. Şimdilik sadece bu kadarını söylüyorum.."
Sergen Yalçın
Televizyon Yorumcusu


Öğrenciler lise 1 sınıfına ilk geldikleri günden itibaren başlarız nasihatlere"Oğlum, kızım, okuyun da adam olun. Sizi tek kurtaracak şey okumaktır" diye. Kulak ardı edilir. Lise 2 ve sonrası okulda son seneleri de haylazlık ve haytalık içinde geçer ve mezun olurlar büyük bir sevinçle. Atılırlar dışarda onları bekleyen acımasız hayatın kucağına. Onlar gider yenileri gelir, öğretmenler hancı, öğrenciler yolcu... Bir gün eski mezunlar gelir vefa gösterip ziyarete öğretmenlerini, hoş-beş muhabbeten sonra, laf gelir hayata ve zorluklarına... Etrafta bir kaç yeni yetme de vardır okul koridorunda öğretmeni ile mezun abinin konuşmasına kulak kabartan... Bizim mezun onlara döner ve der ki: "Oğlum, okuyun da adam olun. Bizim gibi olmayın."

Ardila Değil Arda

24 Mart 2009 Salı

Avustralya ve Türkiye


Futbolun birleştirici özelliğinden yararlanan Türkiye ve Avustralya Futbol Federasyonları bu yıldan itibaren geleneksel olarak milli takımlar seviyesinde maçlar yapma kararı almışlar. Çanakkale savaşları sırasında Türk askerinin kahramanca savunması sonrası anavatanlarından uzakta, kendilerinin olmayan bir savaşta canlarını veren Anzak askerlerinin anısını canlı tutmak için zaten her sene 25 Nisanda Anzak gününde bir çok Avustralya vatandaşı Gelibolu'ya akın ediyordu. Hem Gelibolu'da koyun koyuna yatan Türk ve Avustralyalı askerlerin ruhlarını şad etmek, hem de iki ülke arasında kalıcı dostluklar köprüsü kurmak için 24 Nisan ve 26 Nisan tarihlerinde karşılıklı iki maç yapma konusunda anlaşmış iki federasyon. Günlerin de iki millet için özel anlamı var:
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının ertesi;
26 Nisan Anzak günü ertesi...
Bu yılki maçlar U-16 seviyesinde yapılacak ama önümüzdeki senelerde bu A milli takımlar arasında da oynanabilir. Maçlarla ilgili program şöyle:

24 Nisan: Çanakkale Stadı, Çanakkale, Maç saati 14.00
26 Nisan: Gelibolu Stadı, Gelibolu, Maç saati:14.00

23 Mart 2009 Pazartesi

Hikmet Hoca Hayrola...


Ankaragücü kendi evladı Hakan Kutlu'yu gönderip Hikmet Karaman'ı getirmiş takımın başına... Kararı kim verdi bilmem, bilmediğim başka bir şey de bu Hikmet Hocanın kaçıncı takımı olduğudur... Rekora mı koşuyorsun hocam ya, bir soluklan biraz...

Aldırmaaa, Deli Gönlüüm...


"Aldırma, deli gönlüm
Giden gitsin sen şarkılar söyle içinde
boşver, aldırma"

şarkısını söylüyorum manasızca ve sessizce içimden şimdi ama kayıtsız kalamıyor bu gidişe göğüs kafesinin içinde saklı duran... Sadece ben değilim bu halde olan bildiğim kadarıyla, Lincoln için üzülen bir çok taraftar da var etrafımda. Fakat, "cehenneme kadar yolu var" diyen de bir ton insan var ki, "kimse Galatasaray'dan büyük değildir" diye de devam ediyorlar. İyi hoş ama Galatasaray kulübünden büyük olduğunu iddia etmedi ki Brezilyalı on numara. Sadece "Büyük kaptan"la arasında bir büyüklük soğukluğu oldu... Bülent Hoca, Lincoln'e neden taktı, bunu asla bilemeyeceğiz, belki ilerde hayatını kitaba alırsa orada geçmişe yönelik itiraflarda bulunabilir. O, Lincoln'e taktı, Lincoln küstü, "özür dile, dilemeyeceğim" polemiği sürdü ve Galatasaray kulübü hem Avrupa'yı kaybetti, hem de ligi kaybedecek gibi, kaybetti diyemiyorum... ( Hagi: "Galatasaray varsa ümitsizlik yoktur" cümlesi beynimin bir yerinde hala saklı duruyor)
Kayıplar bununla sınırlı kals gene iyi diyeceğim ama bir de sene sonunda bir 10 numara ile eski bir 3 numarayı kaybedeceğiz... Ülkesine gitmiş Lincoln bugün... Döner mi dönmez mi bilinmez... Dönse ne olur, dönmese ne olur bu saatten sonra... Kırıldı bir kez kalp, bozuldu aralar... Buna sebep olanlar ise bir köşede "kıs kıs" gülüyordur... Ben üzüldüm, Göksel sevindi, oysa her ikimiz de "önce Galatasaray" diyenlerdeniz... Ne hale getirildik, esas sorun bu Lincoln'den ziyade...

22 Mart 2009 Pazar

Galatasaray:0-1:Eskişehirspor

  • Her ne kadar tüm rakipler puan kaybetmiş olsa da, ağızlarda ekşi bir tat vardı hala maçtan önce Sami Yen’de. Malum, şampiyonluk her sene olur ama Kadıköy’de final 100 senede bir. İstanbul soğuk; Ali Sami Yen’in açığı rakımından mıdır, açısından mıdır ayrı bir soğuk oluyor gerçekten, bu iki durum birleşince tıka basa dolması gereken statta boş koltuklar göze çarpıyor.
  • Maç öncesi taraftar “yıldız” futbolcusuna sevgisini yine gösterirken biliyorlardı onun kulübede oturacağını ve en zor anda dahi maça alınmayacağını. Şöyle bir-iki dakika baktım, hani gerçekten sevdiğiniz sevgiliniz size öyle bir hata yapar ki, ayrılırsınız ve ayrıldıktan sonra görüştüğünüzde kalbinizle mantığınız ayrı sözler söyler ya, öyle bir duygu hissettim içimde. Öyle ya da böyle “yıldız” futbolcuyla iş bitmiş, bir şekilde zararı kurtaracak şekilde nasıl gönderilir onu bulmak artık yönetimin işi.
  • Sabri’nin “Şampiyon Galatasaray” yazısını gördüm maçtan önce, ne cesaret böyle dengesiz bir ligde böyle bir tahmin diye düşünmüştüm. Hele bu sene Fenerbahçe’nin maç kaybetiği haftalarda %80 oranla Galatasaray da puan kaybediyordu. Maçın başlamasıyla ilk dikkati çeken Galatasaraylı oyunculardaki yorgunluktu. Birkaç istisna dışında rakibe tam basabilen deparını tamamlayabilen oyuncu yoktu. Özellikle beklerden Serkan hiç hücuma çıkmazken, Volkan her ileri çıkışta halı sahadaki 40lık amcalar gibi nefes nefese kalıyordu.

  • De Sanchis’e bir türlü ısınamadım geldiğinden beri. Eskiden Friedel vardı her pozisyonda kıçının üstüne otururdu, Sanchis’in de onun gibi her pozisyonda dizleri kırıp topu seyretme huyu var. Tamam, defansla konuşması, oyuna hakimiyeti hoşuma gidiyor ama bu sıralar özellikle formsuz. Yerli kalecilere bu kadar tahammül edilememesi belki de daha önyargılı baktırıyor bana.
  • Rakip 10 kişi, Galatasaray yenik durumda olmasına rağmen minimum 3 kişi artık Youla’dan korktuklarından mı koşacak halleri olmadığından mı bir türlü çıkmadılar ileriye.

  • Eskişehir taraftarı doldurmuştu kendi yerlerini, maça da iyi başladılar bayağı iyi bastırdılar kapalı tribünü. Devamında biraz duruldular, golden sonra yeniden havaya girdiler, maç sonu üçlüsünü çektiler.
  • Rıza Çalımbay bir ara Ç.Rizespor’da böyle bir düzen yakalamıştı, burada da o havayı görüyorum. Önümüzdeki sene Tabata tipi yetenekli ortasaha oyuncusu, kaliteli bir kanat alırlar Rıza Çalımbay’la istikrarlı devam ederlerse, kentin havasıyla da üst sıralara oynayacaklardır. Yalnız, şu an süper lig takımları arasında ambiyansı en kötü stat Eskişehir’de, acilen yeni kutu gibi bir stat yapılması lazım.
  • Bünyamin Gezer beğendiğim türde bir hakem. Serdar Tatlı tarzları görüyorum yönetiminde. Serdar Tatlı da bir türlü Fifa hakemi olmamıştı, Bünyamin Gezer de olamıyor nedense. Dil sorunu diyorlar Fifa kokartlıların ne kadar dil bildiği de artık başka yazıların konusu.

  • Dedik ya ağızlarda ekşi bir tat vardı diye, Bülent Korkmaz’ın da ne kıyafetinin özelliği kaldı ne de Kewell’ı oyundan çıkarmasının mantığı. Zor gerçekten bu durumlarda sağlıklı bir duruş sergilemek, korkuyorum Fatih Terim ve Hagi gibi 2 efsanesinin ardından bir efsanesinin daha ayağa düşmesinden.
  • Maç sonuna doğru acaba taraftar nasıl bir tepki gösterecek diye düşünürken, “Arda Turan oley” sesleriyle az da olsa moralim yerine geldi. Arda gerçekten çatlarcasına oynuyor ve yüzünden kahrolduğu demek ki çoğunluk tarafından okunuyor. Umarım başka futbolcular gibi hayal kırıklığına uğratmaz, futbol hayatı bittiğinde adını güzel sözlerle andırır. Peşinden Emre Aşık ve Kewell’a da hakları teslim edildi.

Stadyum: Ali Sami Yen

Hakemler: Bünyamin Gezer, Serkan Gencerler, Ekrem Kan, Mustafa İlker Coşkun
GALATASARAY: De Sanctis, Serkan Kurtuluş (Dk. 60 Nonda), Emre Aşık, Hakan, Volkan, Sabri (Dk. 71 Aydın), Ayhan, Barış, Arda, Kewell (Dk. 75 Mehmet Güven), Ümit
ESKİŞEHİRSPOR: Ivesa, El Saka, Serdar, Youla, Nadarevic, Doğa, Koray, Bülent Ertuğrul, Batuhan, Engin, Sezgin
Gol: 69' Youla

Sarı Kartlar: Nadarevic, El Saka, Emre Aşık

Kırmızı Kart: 64' Nadarevic

Yeni Robinho, Neymar...


Brezilya genç yetenekleri keşfedip özellikle Avrupa futbol piyasasına sürmeye devam ediyor. Bugünlerde de Robinho'nun veliahtını bulmuş Santos'lu yöneticiler: Neymar da Silva Santos. Daha çocuk yaşta olan Neymar, Santos takımında 7 numaralı formayı kapmış ve de üzerinden çıkarmaya niyeti yok gibi gözüküyor. Genç oyuncu oynadığı maçlarda attığı ve attırdığı gollerle Santos'a puanlar kazandırırken, Neymar'ın forma satışlarından da maddi olarak kazanç sağlamakta Brezilya kulübü... Ve Neymar için esas sınav pazar günü oynanılacak olan Corinthians maçı... Tabii, bu maçtan sonra oyuncularının "boş-beleşe" Avrupa'ya kaptırmak istemeyen Santoslular, genç oyuncu ile 2014 senesine kadar kontrat yapmışlar. "Kontrat hikaye, bozar anlaşmayı tazminatı neyse öderiz" diyenler için de 50 milyon euroluk bir ceza bedeli belirlemeyi de ihmal etmemişler Neymar'ın büyükleri... Pato, Kaka, Robinho isimlerinin yanında artık Neymar adını da sık sık duyacağız... Bakalım Real Madrid'in çocuk yaşta kancayı taktığı Neymar'ı onlar mı,Barcelona mı, Manchester United mı yoksa Manchester City mi getirecek Avrupa kıtasına...
Neymar da Silva Santos ile ilgili geçen yıl yaptığımız haber burada...

Liverpool'un Gazabı


Çok değil aslında 10 gün önceye kadar "almadık kupa bırakmayacağız" söylemleriyle gazete ve televizyonlarda boy gösteren Manchaster'lılar öyle bir çarpıldılar ki, şimdi paçaları tutuşmuş vaziyete "kriz yönetimi" çalışmaları başlatmışlar. Tabii, bu tepetaklak gidişte "nefret tohumları eken" Rooney, açık ara önde gidiyor. Liverpool maçı öncesi "Onlardan nefret ediyorum" diyerek tepki çeken Wayne, kırmızılılardan yediği "4 şamarın" izlerini daha üstünden atamamış ki Fulham maçının kaybedileceğini anladığı sırada hakeme itirazdan kırmızı kartla oyundan atılmış. Oldukça psikolojik bir durum bu, ki önde giden her zaman arkasındakinin baskısını hisseder ve puan farkı azaldıkça sinirler kontrol edilemez, vücüda beyin değil duygular hakim olur... Manchester'lı kırmızı şeytanlar yine de şanslılar çünkü Sir Alex Ferguson gibi bir "tecrübe timsaline" sahipler ve İskoç hoca bu zamanlarda ne yapacağını bilir. Öte yandan Rafa Benitez'in bu sene Premier Lig şampiyonluğu şansı artık hatırlamıyorum kaçıncı kez ayağına gelmekte ama İspanyol hoca "rotasyon" merakı yüzünden puanları sağa sola saçmakta. Artık bu bonkörlüğe bir son verirse ve çifte kupa hedefini koyarsa önüne bu yaz Rooney memleket ziyareti yapamaz hasetlikten...

Cumartesi Öğleden Sonra



Mehmet Demirkol'un aşağıdaki yazısını bul demiştim Göksel'e, şikayet ediyordu Lig TV'nin hafta sonu gündüz ve akşam maç vermesinden dolayı, kendine zaman ayıramamaktan. Maalesef ülkede maçların tarih ve saatlerini yayıncı kuruluş düzenlediği için mahküm ediyorlar bizi televizyon başına... Kalemine sağlık Mehmet Demirkol, ne güzel de yazmışsın...

Bir cumartesi akşamınız var aslında. Karınızla, sevgilinizle, arkadaşlarınızla birlikte geçireceğiniz. Eğer maç Dünya Kupası maçıysa ya da Şampiyonlar Ligi Finali, derbi filan değilse o maçı seyretmek zordur. Gitmek ya da evde TV’de... Herkesi ya da bir kişiyi ikna etmek meşakkatli bir iştir. Çünkü insanların kendilerine, birbirlerine ayıracakları zaman kısıtlıdır. Daha ucuza ortak bir eğlence yaratmak mümkün... Eğer maç statta seyredilir kafasında olanlardansanız gece 9 -10’da biten bir maçtan sonra eve gitmek de zordur. Hele de İstanbul’da. Başka bir şey yapacak pek bir zaman da kalmaz. Bir de maçın pazar olduğunu düşünün. Ertesi günü iş vs... Her şey daha da zor. İşte bu yüzden futbol aslında bir cumartesi öğleden sonra sporudur. Bu gece maçlarını başımıza musallat edenlerin yatacak yeri yok. ‘Gece oynansın’ diye milleti bağırtarak bu işi bu hale getirdiler. Ama artık çözüm zamanı...

"Şampiyon Galatasaray"



Bu hafta zirvedeki takımların puanlar kaybetmesi, Hamburg şokuna uğramış Galatasaray için belki de karanlık tünelin ucundan siyahlıkları az da aydınlatan bir ışık demeti gibi oldu. Haftaya başlamadan önce puan tablosuna bakıldığında sarı-kırmızılılar 44 puanla 5. sırada yer alırken, Fenerbahçe de 44 puanda, Trabzonspor 46, Beşiktaş 48 ve lider Sivasspor 49 puanda sıralanıyordu... Mustafa Denizli'nin meşhur "26. haftası" öncesi ise Cuma günü Fenerbahçe önde götürdüğü maçı 2-1 kaybedince, haftayı sıfır puanla kapatmış oldu. Deplasmandan Fatih ertkoç'un Ellerim Bomboş şarkısını söyleyerek dönen bir başka takım da Ersun Yanal'ın Trabzonspor'u oldu. Bordo mavililer de Gaziantepspor'a 3-2 kaybedince 46 puanda kalmış oldular. Ligin ilk iki sırasındaki takımlar da 1-1lerini "yediler" ve puanları birer birer paylaştılar... Galatasaray'ın üzerindeki hiç bir takımın 3 puan alamadığı haftada bugün Ali Sami Yen'de alınacak bir Eskişehir galibiyeti Hamburg mağlubiyeti, Lincoln sorunu, Meira transferi gibi yönetimin ve Bülent Hocanın baş ağrılarını yok edebilir ve taraftarı da 9 haftalık bir seriye konsantre edebilir. Peki bakalım Galatasaray'ın fikstür durumu nedir ve kalan 9 haftada neler olabilir:
Eskişehirspor'u yenmesi halinde Galatasaray puanını 47ye yükseltecek ve 3. sıraya tırmanacak...

26. Hafta:

Fenerbahçe-Eskişehirspor
Aragones için "ölüm-kalım" maçı olacak, Rıza Hoca da düşme potasının içinde olacağı için onlar da kazanmak isteyeceklerdir ama Fenerbahçe bu maçı kazanacaktır...
Beşiktaş-Kayserispor
Mustafa Hocanın lider olmak istediği haftada rakip Galatasaray ve Fenerbahçe deplasmanlarından puan çıkaran Tolunay'ın Kayserispor'u olacaktır... Beraberlik kokan bir maç ve puanlar paylaşılacak...
Denizli-Sivas
Mesut Bakkal'ın gelişiyle canlanan Denizli, Sivas karşısında da çıkışını sürdürecek ve en azından beraberlikle ayrılacaktır bu maçtan...
Trabzon-İst.B.Belediye
Bordo-mavililerin kazanmak dışında bir seçeneği olmadığı bir maç. Aksi durumda şehir oldukça gerilir...
Gaziantep-Galatasaray
Bülent Hoca için en zor deplasmanlardan biri olacak G.Antep. Mağlubiyet çok şey kaybettireceği için, en az beraberlikle döner Galatasaray...

Puan Durumu:
Sivas:51
Beşiktaş:50
Trabzon:49
Galatasaray:48
Fenerbahçe:47

27.Hafta:

Kocaeli-Beşiktaş
Küme düşmeme mücadelesi veren Körfez, kendi sahasında Beşiktaş'ı zorlayacaktır ve 1 puanı hanesine yazacaktır...
Hacettepe-Trabzon
Bir hafta öncenin kazananı Trabzonspor, Ankara deplasmanında da galip gelecektir... Hacettepe ise Bank Asya hazırlıklarına başlayacaktır yavaştan...
Sivas-Antalya
Gol kısırlığı çekilmesini beklediğim maçta Sivas bulacağı golün üzerine yatacak ve 3 puanla haftayı kapatacaktır.
Galatasaray-Fenerbahçe
Derbilerin favorisi olmaz derler ama Galatasaray iç saha avantajının yanında Bülent Korkmaz'ın Fenerbahçe derbilerinin havasını biliyor olmasının faydasını görecek ve 3 puanla sevindirecektir taraftarını...

Puan Durumu:
Sivas:54
Trabzon:52
Galatasaray:51
Beşiktaş:51
Fenerbahçe:47

28. Hafta

Beşiktaş-Bursa
Yeşil beyazlılar özellikle İstanbul deplasmanlarında pek başarılı olamıyorlar, Beşiktaşlılar ise taraftarın desteği ile daha istekli oynuyorlar, Mustafa Denizli 3 puanı yazacaktır deftere...
İst.B.Belediye-Galatasaray
Galatasaray taraftarının Olimpiyat stadı yolculuğu yapacağı bir maç ve sarı-kırmızılılar Fenerbahçe galibiyetinin morali ile bu maçtan da 3 puanla ayrılacaklardır...
Konya-Sivas
İç Anadolunun iki takımının mücadelesinden bu sefer Sivas puansız dönecektir. Konya kendini sağlama almak için kazanacaktır.
Trabzon-Gençlerbirliği
Avni Aker'de taraftarın desteği her ne kadar Trabzonluların üzerinde basklı olsa da rakip topçular üzerinde daha etkili oluyor ve hata yapmalarına neden olabiliyor. Böyle bir havada oynanacak olan maçı Trabzonspor kazanacaktır...
Ankaraspor-Fenerbahçe
Hedefsiz Ankaraspor karşısında Fenerbahçe bir hafta öncenin mağlubiyetini unutturacaktır...

Puan Durumu:
Trabzon:55
Sivas:54
Galatasaray:54
Beşiktaş:54
Fenerbahçe:50

29.Hafta

Eskişehir-Beşiktaş
Siyah beyazlılar için zor bir deplasman olacaktır eskişehir maçı. Bir hafta evvel eski dost Ertuğrul Sağlam'dan aldıkları 3 puanı eski kaptan Rıza'dan alamayacaklar ve puanlar paylaşılacak.
Fenerbahçe-Ankaragücü
Kadıköy'de kazanmak durumunda olan Fenerbahçe, rahat kazanacaktır...
Galatasaray-Ankaraspor
Hedefe yaklaştıkça taraftar-futbolcu kenetlenmesinin yaşanacağı Ali Sami Yen'de 3 puanın rengi sarı kırmızı olacaktır...
Sivas-Trabzon
Banko beraberlik. Ligin ilk yarısındaki maç gibi olacaktır...

Puan Durumu:
Galatasaray:57
Trabzon:56
Beşiktaş:55
Sivas:55
Fenerbahçe:53


30.Hafta

Gaziantep-Sivas
İç sahada başarılı olan Gaziantep, nasıl Fenerbahçe, Trabzon ve Galatasaray'dan puanlar alıp, alacaksa, Sivas'ı da pıansız yollayacaktır memleketine...
Beşiktaş-Fenerbahçe
Beşiktaş'ın favori olduğu ama beraberlikle bitmesini tahmin ettiğim bir maç...
Trabzon-Kayseri
Bir hafta evvel kaybedilen puanlar Kayseri'den çıkartılacaktır...
Hacettepe-Galatasaray
Galatasaray'ın farklı galip geleceğini düşündüğüm bir maç olacaktır Ankara deplasmanındaki Hacettepe maçı...

Puan Durumu:
Galatasaray:60
Trabzon:59
Beşiktaş:56
Sivas:55
Fenerbahçe:54


31.Hafta

Sivas-İst.B.Belediye
Bülent Uygun'un uzun bir aradan sonra 3 puan alacağı bir maç olacaktır...
Ankaraspor-Beşiktaş
Ankara'da zorlansa da Beşiktaş, bu maçı kazanmasını bilecektir...
Fenerbahçe-Denizlispor
Sarı-lacivertliler de iç sahada Denizlispor'u yenip, horozu ateşe doğru iteceklerdir...
Galatasaray-Ankaragücü
2001 senesinde Ankaragücü'ne kaybedip, yitirilen şampiyonluk unutulmayacak, Bülent Hoca bir daha aynı hataya düşmeyecek ve Ankaragücü engelini aşacaktır.
Kocaeli-Trabzon
Körfez için "ya tamam ya devam" maçı olacak bir karşılaşma ve puanlar paylaşılacaktır...

Puan Durumu
Galatasaray:63
Trabzon:60
Beşiktaş:59
Sivas:58
Fenerbahçe:57

32.Hafta

Hacettepe-Sivas
Yiğidolar, hanelerine bir 3 puanı daha yazdıracaklardır.
Antalyaspor-Fenerbahçe
Mehmet Özdilek takımını Süper Ligte tutabilmek için bu maça asılacak, büyük maçlara daha da iyi motive olan Antalyasporlular da sahada basmadık yer bırakmayacaklar ve Fenerbahçe'yi İstanbul'a puansız yollayacaklardır.
Galatasaray-Gençlerbirliği
Hagi yönetimindeki Galatasaray'a yine bu vakitler çelme takan Gençlerbirliği, 32. haftada aynısını yapamayacak, Galatasaray kötü oynayıp 3 puan alacağı haftalara girerken, bu maçı da kazanacaktır...
Trabzon-Bursa
Bursa'nın dış saha fobisi göz önüne alınırsa, Ersun Yanal'ın 3 puanı cebine koyup, matematik hesaplara yoğunlaşacağı bir hafta olacaktır...
Ankaragücü-Beşiktaş
İki takımın da 3 puana ihtiyacı olacak olan maçta, tecrübesini konuşturan Beşiktaş İstanbul'a mutlu dönerken, Gecekondu tribünü maç sonunda hiç de sessiz durmayacaktır...

Puan Durumu:
Galatasaray:66
Trabzon:63
Beşiktaş:62
Sivas:61
Fenerbahçe:57


33.Hafta

Fenerbahçe-Konya
Aragones'in belki de Kadıköy'deki son maçında sarı lacivertliler "yaşlı kurdu" puanlarla yolcu edeceklerdir...
Beşiktaş-Galatasaray
Galatasaray uzun bir galibiyet serisinden sonra kaybedecek ve Beşiktaş son haftaya daha umutlu girecektir.
Sivas-Gençlerbirliği
İç sahada taraftarın desteği ile Sivas kazanacak ve puanını 64e taşıyacaktır.
Eskişehir-Trabzon
Zor olan Eskişehir deplasmanında Trabzonspor varını yoğunu ortaya koyacak ve kazanacaktır.

Puan Durumu:
Galatasaray:66
Trabzon:66
Beşiktaş:65
Sivas:64
Fenerbahçe:60


34.Hafta

Galatasaray-Sivas
Galatasaray adına bu sezon Sivas ile yaptığı maçların hesap kesim tarihi gibi bir maç olacaktır ve şampiyonluğun ilan edileceği maçın atmosferinde Galatasaraylı topçular, taraftarını üzmeyecektir.
Trabzon-Fenerbahçe
Trabzonsporlular "klasik" olanı bozmayacaktır ve 3 puanla kapayacaktır sezonu...
Denizli-Beşiktaş
Horoz Fenerbahçe'ye yaptığını Beşiktaş'a da yapmaya çalışacaktır, ama şampiyonluk değeri olan maçı kara kartal kazanacaktır.

Puan Durumu:
Galatasaray:69
Trabzon:69
Beşiktaş:68
Sivas:64
Fenerbahçe:60

Şampiyonu alkışlayalım...

Spartak Varna:0-2:CSKA Sofia


CSKA Sofia, teknik direktörlüğe Penev2i getirdikten sonra zirve tırmanışını son sürat sürdürürken, bu hafta da kurbanları Spartak Varna oldu. Bulgaristan'ın turizm bölgesinin takımı olan Varna deplasmanına çıkan kırmızılılar, 21. dakikada Rui Miguel ve 63. dakikada Ivan Ivanov'un attığı gollerle puan tablosunda bir maç fazlayla liderliğe yükseldiler. Maçın golleri burada...
Bu galibiytten sonra gözler Levski'nin bugün kendi sahasında oynayacağı Lokomotiv Plovdiv maçına çevrildi...

Top Nerede Saklı#40


Gerçek Top Nerede Saklı?

A-Mavi Topun Altında
B-Sarı Topun Altında
C-Kırmızı Topun Altında
D-Yeşil Topun Altında

Top Nerede Saklı#39 Cevap


Gerçek Top Nerede Saklı?

A-Mavi Topun Altında diyen 33 kişi,
B-Yeşil Topun Altında diyen 39 kişi,
C-Kırmızı Topun Altında diyen 67 kişi,
D-Sarı Topun Altında diyen 24 kişiye katılımları için teşekkür ederken, yorumlarda bulunan Mustafa ve Alfredo di Stefano'ya üzgünüz derken, Alperenash ve Mucoid'e de tebrikler...



Penaltı İdmanı Gereksiz



Arsene Wenger'in penaltılarla kazandıkları Roma maçı sonrası "Ben böyle bir şeye gerek duymuyorum, zaten rutin idmanlarda bizim topçular penaltı çalışıyor" cümlesiyle maçlardan evel penaltı idmanını yaptırmadığını belirten açıklamasındanın ardından alevlenen "Penaltı idmanı gerekli midir, gereksiz midir?" tartışmasına u/M okurları da dahil oldu ve %68i gereksiz bir idman cevabı verdi... Oylamaya katılan 29 kişi de (%31) penaltı idmanının gerekliliği yönünde görüş bildirdi...

Türkiye vs İspanya Kadrolar


Önümüzdeki 15 günlük süre içinde yerel seçim dışında ülke gündemini meşgül edecek yegane konu Türkiye-İspanya maçları olacaktır. Milli takımlar aday kadrolarını belirlediler ve haftanın sona ermesini bekleyip, topçuları sağ salim kampa almayı ümit etmektedirler... Bakalım Fatih Hoca kimi çağırmış:
Kaleciler: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Rüştü Reçber (Beşiktaş), Ufuk Ceylan (Manisaspor)

Savunma: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu, Emre Aşık, Hakan Balta (Galatasaray), Sedat Bayrak (Sivasspor), İbrahim Kaş (Getafe), Eren Güngör (Kayserispor), İbrahim Üzülmez (Beşiktaş)

Orta saha: Hamit Altıntop (Bayern Münih), Colin Kazım, Emre Belözoğlu (Fenerbahçe), Ayhan Akman, Arda Turan (Galatasaray), Mehmet Aurelio (Real Betis), Nuri Şahin (Borussia Dortmund), Mevlüt Erdinç (Sochaux), Tuncay Şanlı (Middlesbrough)

Forvet: Nihat Kahveci (Villarreal), Batuhan Karadeniz (Eskişehirspor), Semih Şentürk (Fenerbahçe), Gökhan Ünal (Trabzonspor), Sercan Yıldırım (Bursaspor)


ve diğer kurt çalıştırıcı Del Bosque'nin kadrosu:

Kaleci: Iker Casillas, Jose Manuel Reina ve Diego Lopez

Defans: Carlos Marchena, Juanito, Sergio Ramos, Capdevilla, Gerard Pique, Albiol, Alvaro Arbeloa

Orta saha: Xavi Hernandez, Santi Cazorla, Sergi Busquets, David Silva, Iniesta, Albert Riera, Xabier Alonso, Marcos Senna

Forvet: Daniel Güiza, Fernando Llorente, Fernando Torres ve David Villa

Blog Widget by LinkWithin