12 Mart 2009 Perşembe

Hamburg:1-1:Galatasaray


  • Lambayı ovup bir cin çıksa ve Bülent Hocaya "Hamburgla ilk maçta 1-1 beraber kalacaksın, kabul eder misin?" dese, Kaptan takımın bu şartları altında gözünü kırpmadan teklifi kabul ederdi, bir çok Galatasaraylı taraftarın yapacağı gibi... Ezeli rakibinin stadında yapılacak UEFA finali hedefine ilerlerken, kendisinin düşüncesi alınmadan, kulüp başkanının "Meira'nın satışından ben sorumluyum" diyerek defansındaki en tecrübeli oyunculardan biri satılmış, geri dörtlüde oynayan iki oyuncusu sakat ve gol kralı topçusu da kart cezalısıyken, deplasmandan gelecek bir beraberlik, hem de gollü beraberlik kimin içine sinmezdi ki? Oysa ki şu an itibarı ile ağzılarımızda ekşi bir tad var, nedense içtiğim rakı bile pek zevk vermedi bu gece... Oysa daha önceleri pek de güzel giderdi rakı-meze bir de Galatasaray...
  • Galatasaray'ın Hamburg maçına çıkacağı kadro belliydi de iki bölgede tereddüt vardı: Defansta Emre Aşık'ın yanında genç Semih mi gelecek, yoksa daha çnce o bölgede oynamış olan Hakan Balta mı monte edilecekti? Birçok kişi Bülent Hocanın da Galatasaray kariyerine Semih'in yaşında bir Avrupa mücadelesi ile başladığını söyleyerek semih oynar derken, Kaptanın böyle bir riski almayıp Hakan ile başlayacağını belitmiştim. Tanımışız kaptanı demek az çok ama Ümit'i sonradan oyuna alacağı yerde, ilk onbirde oytacağını düşünmüştüm, Nonda tercih edildi Galatasaray teknik kadrosu tarafından... Hakan stopere kayınca da Volkan onun yerinde oynamak üzere görevlendirildi... İyi de başladı Galatasaray deplasmandaki mücadeleye, o bildiğimiz Avrupa maçlarından birini çıkarıyordu. Hamburg bir kaç tehlikeli atak yapıyor ama Galatasaray sakın ve oturaklı futbolu ile oyunda dengeyi sağlıyordu. Soru işaretleri dolu olan bölgede Hakan Balta hatasız oynuyor, yerini emanet ettiği Volkan da "emanete hıyanet etmiyordu"... Biraz durgun ve can sıkmaya başlayan oyun temposu içinde Lincoln'ün başlattığı bir atakta Arda'nın ara pasında Lincoln'e çarparak Ayhan'ın ayağına gelen topta kaptan ayak dışıyla düz bir vuruş yaptı... Golcülük vasıfları taşımayan vuruş kale direğine de vurarak Galatasaray'ı öne geçiriyordu dakikalar 32yi gösterirken...

Çok sık gol atmaya alışık olmayan Ayhan'ın golden sonraki şaşkın sevinci de ilginçti, nasıl sevineyim derken armayı öpmek en akıllısıydı. Maç esnasında ben bilmiyordum, bilmem Ayhan biliyormuydu ama Türk takımlarının Avrupalılara attığı 1000. golün de sahibi olmuş kendisi... Golden sonraki dakikalar tehlikelrid ve atlatmak önemlidir, Galatasaray da milli kalecisi De Sanctis ile bu zamanı aşmasını bildi ve devreye önde girdi...
  • İkinci yarının ilk onbeş dakikası önemliydi ki, gol yemeden atlatılması durumunda Galatasaray ikinci golü de bulup turu cebine atabilirdi ama daha 48. dakikada ceza sahasında uzaklaştırılmayan topta Jensen beraberliği getirdi... Gol sonrası kritik dakikalarda ise Nonda karşı karşıya dışarıya aşırttı topu... Maçın dönüm noktasıydı Galatasaray adına bu pozisyon ki bundan sonra akılda kalan bir atağı da olmadı sarı-kırmızılıların... Ve Emre Aşık, "bomba" olduğunu bir kez daha gösterdi. 35 yaşına gelmiş bir topçudan bu kadar amatörce faul yapması ancak amatör maçlarda beklenir ama Emre Aşık bu, yapar... Petriç'e çelme takmaya çalıştı düşüremedi ve çekerek güreşçi gibi yere yığdı 10 numaralı topçuyu. Maçın hakemi de kırmızı kartını çıkardı... Meira'yı bir kez daha andık, Adnan Polat'ın kulaklarını çınlatarak bu pozisyon sonrası... Şimdi ne olacak derken, kameralara Kewell'ın Bülent Hocaya "Ben o bölgeye geçeyim" işareti yapması takıldı... "Yok artık daha neler" derken, "çüş artık" dedirtecek bir kararla Lincol çıktı, hatta zorla çıkarıldı Mehmet Güven gitrdi oyuna... Brezilyalı topçunun isyanı gösterilirken ekranlarda Hıncal Uluç'a da bir sezonluk "anti Bülent" malzemesi çıkıyordu... Oyun öyle garip bir hal alıyordu ki, Mehmet Güven'i tartışırken kafamızda, Adıyaman doğumlu topçu çizgiden topu çıkarmasın mı? Bu sefer başka bir soru dönüyordu masada : Bülent Korkmaz kahin mi, yoksa çılgın bir deli mi? Sahadan gezinen Nonda'yı tutup Avrupa maçlarında piyasa yapan Lincoln'ü çıkartmak neyin nesiydi? Bir de Lincoln topu tutma becerisiyle 10 kişilik takıma en lazım oyuncuyken... Rakının bulanıklaştırdığı beynimizde Kaptan'ın allak bullak değişikliklerini yerleştirmeye çalışırken, bu sefer de Nonda çıkıp Ümit girmesin mi oyuna... Bu ne derken, bir de veteranlar gibi yağ depolamış Hasan Şaş'ı saha kenarında görmek, ilginçlikler komedyasının son perdesiydi... Bizim takım böyle değişiklikler yaparken, Almanlar da gol üstüne gol kaçırarak İstanbul'a gol atmak için gelmenin hazırlığını yapmaya başlamışlardı...
  • Gollü berabere biten maç Galatasaraylıları sevindirecekken, akıllarda soru işaretleri bıraktı. İlk olarak Lincoln olayı ne olacak? Kaptan, kendisiyle konuşup, değişikliğin sebebini anlatıp gönül alma büyüklüğü mü gösterecek yoksa "tek patron benim, benim dediğim olur" havasında asar-keser tavır takınıp, Lincoln'ü cezalandıracak mı? İkinci alternatif uygulanırsa, Galatasaray Meira'dan sonra Lincoln'e de acil alıcı aramalı, Rusya'da da transfer sezonu bittiğine göre burası Uganda mı olur,Papua Yeni Gine mi bilmem, çünkü Lincoln küserse oynamaz...
  • Rövanş maçı için ikinci soru işareti stoperde kimin oynayacağıdır? Hakan Balta mecburiyetten o bölgeye kaydı ama şimdilik oranın bankosu oldu. yanına kim gelir? Ya Semih Kaya ya da Emre Güngör... Emre Güngör bir hafta sonrası için iyileşirse orada oynatır Kaptan onu ama ben bu seneki "Güngör"ü pek beğenmiyorum... Ankaragücünden geldiği günden bugüne yükseliş olması gerekirken formda gerileme var ama kiloda artış var nedense... Oliç karşısında çaresiz kalacağı kesin... Çılgın taktisyen Bülent Hoca, Kewell'i oynatır mı stoperde? "Hadı canım sende" dediğinizi duyar gibiyim...
  • Kewell demişken, maçın yıldızlarından biriydi Avustarlaylı futbolcu... Emre'nin kartı sonrası geri dörtlüye geçmesi ve Hamburg forveti ile mücadele etmesi, gecenin alkış alan hareketleriydi... Bayrak adam nasıl olunur diye merek eden varsa, Harry Kewell'ı dikkatle izlesin...
  • Uzun süredir Galatasary'ın golünden sonra meşale yakıldığına şahit olmamıştık, gurbetçilerimiz ve memleketten giden tayfa bu zevki bize bir kez daha yaşattılar. Bu esnada "Hakem maçı tehir edebilir" tarzı bir anons duydum tribünlerde ki, oldukça güldüm. Maçı Alman kanalından izlediğim için bizim spiker ne dedi bilmiyorum ama kesin "Yapmayın bunu, ceza yiyeceğiz. Avrupa'da böyle şeyler kalmadı" tarzı eleştirel ve içi boş laflar edilmiştir...
  • Bülent Hoca, sadece taktikleriyle değil, aynı zamanda kıyafet konusundaki tercihiyle de bizi şaşırtmaya devam ediyor... Bordeaux maçındaki atkı aksesuarlı şık akipmandan sonra bu gece almanya'da ceket altına giydiği fermuarlı ne olduğunu anlamadım "giysi" kıyafeti bozarken, anladık ki Kaptanın sarı-kırmızı atkı aksesuarı bir maçlıkmış...
  • Son olarak ARD1 kanalına teşekkür etmek gerekiyor, bizi kahvehane köşerine mahküm etmediği için...
STAT: HSH Nordbank Arena
HAKEMLER: Viktor Kassai, Gabor Eros, Tibor Varnos (Macaristan)
HAMBURG: Rost, Boateng, Ale Silva (Pitroipa dk. 84), Mathijsen, Aogo (Olic dk. 71), Benjamin, Jarolim, Trochowski, Jansen, Petric, Guerrero
YEDEKLER: Hesl, Gravgaard, Tunay Torun, Ndjeng, Tomas Rincon
TEKNİK DİREKTÖR: Martin Jol
GALATASARAY: De Sanctis, Sabri, Emre Aşık, Hakan Balta, Volkan Yaman, Barış, Ayhan, Arda (Hasan Şaş dk. 83), Lincoln (Mehmet Güven dk. 59), Kewell, Nonda (Ümit Karan dk. 74)
YEDEKLER: Orkun, Semih, Serkan Kurtuluş, Yaser
TEKNİK DİREKTÖR: Bülent Korkmaz
KIRMIZI KART: Emre Aşık (dk. 53) (Galatasaray)
GOLLER: Ayhan (dk. 32) (Galatasaray), Jansen (dk. 49) (Hamburg)
SARI KARTLAR: Guerrero, Aogo, Jarolim, Boateng (Hamburg), Barış, Volkan Yaman, Arda (Galatasaray)

2 yorum:

adozzi21 dedi ki...

biz bu filmi izlemiştik!

http://adocation.blogspot.com/

kutay dedi ki...

şahsen oyuncu değişikliklerini çok yerinde buldum. ortasahadaki direnci arttırmak gerekıyordu bunun için mehmet guven'ın oyuna girmesi şarttı, çıkan adam da haliyle lıncoln olacaktı. santrforsuz oynanmazdı çünkü. barış-ayhan da çıkmayacagına göre.
nonda-karan değişikliği daha erken yapılabilirdi.
aarda ölmek üzereydı onun yerine ya alpaslan ya şaş gırecekti hoca şaşı tercih etti guvendi ona, hasan da sırıtmadı.

Blog Widget by LinkWithin