skip to main |
skip to sidebar
- Hafta içi oynanan Avrupa maçları sonrası lige konsantre olmak oldukça zordur, hele bir de galibiyetle bitirildiyse o maç, cumartesi ya da pazar günkü maçta rakipler puan kaybı bekler sizin takımdan... Bu akşamki Konya maçı da Galatasaray adına oldukça zor olacağa benziyordu maç öncesinde... Perşembe günü Sami Yen'de büyük bir efor harcanmış, son dakikaya kadar stres sürmüş ve maç biterken atılan bir golle "tarihi" bir galibiyet alınmıştı... Ertesi gün bütün gazeteler destandan bahsetmiş, UEFA'nın resmi sitesinde de Galatasaray övülmüştü... Böyle bir durumda insanoğlu psikolojik olarak bir rahatlama ve gevşeme ruh haline girer ki, Avrupa dönüşü ligte yapılan "kazaların" temel nedeni budur... Bu rahatlamaya, bir de Konya'nın soğuk havası ile bozyk zemini eklenince Galatasaray'ın 3 puan alması zor gibi gözüküyordu maç öncesi tahminlerde...
- Çiçeği burnunda teknik direktör Bülent Korkmaz, "kazanan takım bozulmaz" prensibi ile maça perşembe günkü kadroyla çıkmıştı... Mehmet Topal'ın yerine Barış'ı orta sahaya çekmiş, Kewell'i da kanada yerleştirmişti... En büyük sorunun yaşandığı yer olan defansta da yine Emre Aşık ile Meira'yı görevlendirmiş, yanlarında Sabri ile Hakan Balta sağlı sollu onlara yardıma hazır görevdeydiler... Bordeaux maçının kadrosu, o maça benzer bir hatayla daha ilk dakikalarda skorda da perşembeye benzeyecekti ki Veysel'in şanssızlığı, De Sanctis'in şansı sarı-kırmızılı topçular kalelerinden topu çıkarmak zorunda kalmadılar... Emre Aşık, bu kadar sakatın olduğu bir dönemde banko oynuyor takımda ve ip üzerinde yürüyen hokkabazın her an düşeceği heyecanı gibi Emre'nin her an hata yapabileceği korkusuyla izliyoruz maçı... Galatasaray'ın hatasını Konyalılar affederken, Sabri'nin uzun pasında yeşilli defansın hatasını Arda affetmedi... "Tekmeye kafa koymak" deyiminden sonra "yumruğa kafa koymak" deyimini de futbol lügatımıza katarak Galatasaray'ı öne geçirdi...
- Gol dışında saha zemininin de ağır olması dolayısıyla teknik yönden kuvvetli oyunculardan oluşan Galatasaray takımı, sahada istediklerini yerine getirmekte oldukça zorlandı... Lincoln ve Kewell etkisiz olunca, onlardan alacağı toplarla beslenen Baros da yararsız gözüktü ve ikinci devre yerini Ümit Karan'a bıraktı... Ümit'in oyuna girmesiyle hücümda zenginlik beklerken, Galatasaray'da yorgunluk belirtileri gözükmeye başladı ve takım gittikçe defansa çekildi. Bülent Korkmaz'ın böyle bir talimat vereceğini düşünmüyorum, beyin bir şeyler yapmak isterken, vucüt buna müsade etmeyince bu futbolcularda istem dışı gelişen bir savunma mekanızması oluyor... Kendi sahasında oyunu kabullenen bir Galatasaray'ı da açacak kildi Konya'lılar bulamadılar... Emre ve Meira gibi uzun adamların bulunduğu ceza sahasına yüksek top atmak, pek akıllıca sayılmaz... Giray Bulak maç sonu yaptığı basın toplantısında "Biz oynamaya çalıştık ama Galatasaraylılar kendilerini yere atarak, oyunu çirkinleştirdiler" diye dert yanıyordu, lakin defans yapan bir takıma gol atacak taktiği oyuncularına veremeyen de kendisiydi...
- Sabri, Bülent Korkmaz'ın gelişiyle kendini toparlamaya başladı. Skibbe zamanında yaptığı ve eleştirilere neden olan gereksiz top tutma huyudna vazgeçmiş gibi gözüküyor. Sade oynamak ve görevini yapmanın futbolda önemli olduğunu anlatmış kendisine Büyük Kaptan belli ki...
- Konya'nın, Sivas'ın böyle sahalarda neden oynadığını merak ediyorum. Çok mu masraflı bu zeminleri futbol oynanacak hale getirmek? Yoksa iç saha avantajını kullanmak için bilerek mi bakılmıyor futbol sahalarına? Herşeye standart getiren UEFA ve federasyonlar, bu tür futbolcu sağlığını riske sokabilecek zeminlere karşı nasıl bir tedbir alıyorlar, ya da alacaklardır? Konya stadı denince bisiklet pistinin yanında aklıma hep o karlı buzlu sahada Uğur'un sakatlanması geliyor nedense...
- Konya ile özdeşleşen başka bir isim de Aydın Yılmaz. 2006 senesinde giden maçı, dolayısıyla da şampiyonluğu getiren golün sahibiydi Aydın son dakikada... Bugün de oyuna girer girmez iki kez topla buluştu, ikisinde de düşürüldü... Bizim ülke futbolunda Aydın'ın yeri yok, tez zamanda Avrupa'ya transfer yapsın ki uzaktan da olsa sakatlanmadan onu uzun yıllar izleme zevki yaşayalım, yoksa Rıdvan gibi sayısız ameliyatlar sonrası genç yaşta kopabilir futboldan...
- Bülent Korkmaz'ın kıyafetini ve atkısını Bordeaux maçında çok beğenmiştik ama bu gece üzerine giydiği palto pek yakışmamış kendisine. Bir de atkısız çıkması olmadı, yakışmadı kaptana. Ama, soyunma odasına giden topçuları durdurup, taraftara yollaması alkışa layik hareketti...
HAKEMLER: Tolga Özkalfa, Serkan Gençerler, Muhittin Gürses
KONYASPOR: Jefferson, Milos, Kratochvil, Ömer, Celalettin (Da Silva dk. 71), Zafer (Mehmet Çoğum dk. 84), Ayman, Cihan, Poljac (İsmail dk. 49), Bülent, Veysel
YEDEKLER: Oğuzhan, Musa, Mustafa, Recep
TEKNİK DİREKTÖR: Giray Bulak
GALATASARAY: De Sanctis, Sabri, Emre, Meira, Hakan, Ayhan, Barış, Kewell (Aydın dk. 66), Arda (Mehmet Güven dk. 77), Lincoln, Milan Baros (Ümit Karan dk. 46)
YEDEKLER: Aykut, Nonda, Semih, Volkan
TEKNİK DİREKTÖR: Bülent Korkmaz
GOL: Arda (dk. 11)
SARI KARTLAR: Cihan (Konyaspor), Sabri, Meira (Galatasaray)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder