19 Şubat 2010 Cuma

A.Madrid:1-1:Galatasaray


İçtimai TV'den beklenmedik bir darbe yedikten sonra, bir hışımla gittiğim kafede de televizyonun kararmış ekranını görünce, gecenin gidişatı hakkında içimde hiç de iyi duygular uyanmadı. Maç başlamış lakin biz 100e yakın Galatasaraylı "sinyal yok" yazısına baka duruyorduk ki 15. dakika cıvarı İspanya'dan görüntüler belirdi ve Arda'nın "pis burun" şutuna şahit oldum... Kısaca benim için maç 75 dakika üzerinden değerlendirilecek bir oyundur, öncesini pek bilmiyorum ama skordaki 0-0 iyi bir başlangıç yaptığımıza bir işaret olsa gerek...
Kalede Franco ile başlamıştı Rijkaard yine, önüne de uzun süre dinlendirdiği Servet ve geldiğinden beri banko oynayan Neill'i alarak. Franco'nun büyük organizasyonlara katılma tecrübesinden istifade etmek istedi, ya da maçın oynanacağı stadın yabancısı olmadığı gerçeğini kullanmak istedi hoca ama Madrid'liler de eski takım arkadaşlarını çok iyi biliyorlardı, uzaktan şutlara nasıl "bakakaldığını" hatırlamışlardı ki kaleyi gördükleri yerden vurdular, hatta bazen abartıp kornerden bile kale içine kaldırıp topu Arjantinli'yi avlamak istediler... O denemelerinden biri gol olunca, maçı izlediğim yerdeki taraftarın ne kadar da Franco'ya güvenmediğini görmüş oldum. Belki Reyes topu uzak köşeye iyi vurdu ama nasıl bir uzanıştır be Leo o öyle... Leo'nun güven vermeyen hareketlerine bir de Servet'in eski top sürme hastalığı eklenince, Galatasaray'ın Sami Yen'e oldukça dezavantajlı bir skorla dönmemesini belki de futbolun ilahları sağladı. Geri dörtlüyü oluşturan beklerden biri hakan olunca, sol taraf daha derli topluyken diğer maçlara göre, Uğur Uçar, Sabri'nin yokluğunda kaptığı forma şansını pek de iyi kullanamadı. Galatasaray'ın hırslı sağ beki ile dalga geçip, onu yuhlayanlar bile artık Sabri dönse diye dua etmeye başladılar...
Orta sahada sürpriz yoktu (2M ve Elano) parsellemişti yarı çizginin etrafını ve en büyük görev onlara düşmekteydi, Barcelona'lı Iniesta ve Xavi'nin yapamadığını yapmak durumundaydılar... Maç boyu da bu üç oyuncu en fazla göze batan isimlerdi yaptıkları yerinde müdahalelerle, Mehmet defansı yalnız bırakmayıp, yaptığı kademelerle bir çok kritik topu çıkarırken, Mustafa da sürpriz golcü rölünde pek bir heyecanlandırdı bizi. Brezilyalı Elano ise bıraktığı yerden devam ediyor, bir yandan takımı oynatmaya çalışırken, kritik yerlerde yapığı müdahalelerle defansif yönden de rahatlatıyordu takımı...
Ve hocanın eleştireceğim bölgesi:Forvet... Nonda'nın gidişatı sonrası golcü sıkıntısı çeken Galatasaray'da bu maçta da ileri ucunda eksiklikler olacağı belliydi, gole yakın adam ihtiyacı baş göstermöişti ve maçtan evvel Rijkaard bu sorun için bir sürprizi olacağını söylemişti gazetecilere... Oysa Keita'yı koymuş ileri, kanatlara da Caner ile Arda'yı monte etmişti... Belki kafasında Arda ile Keita'nın değişerek rakip stoperlerin arasında oynaması vardı ama şu bir gerçek ki Fil Dişili oyuncu ancak ve ancak açık alanda oynayabiliyor, stoperlerin arasında boğulup gidiyor... Hücüm hattı etkisiz olunca ve Caner bir kaç hatalı pas yapınca, "sarı fırtına" dışarı alınıp Dos Santos oyuna alındı. Bu değişiklikle Arda ve Keita sevdiklere bölgelere geçtiler ve zorlamaya başladılar rakibi... Özellikle ikinci yarı, Keita "bakımsız" zeminde kendisine baktıracak hareketlerle, çok yordu sol tarafını Madrid takımının... Bir şeyi çok isteyince de, golü atma şansı Keita'ya geldi o da şık bir vuruşla Galatasaray'ı Sami Yen için umutlandırdı...
Futbol güzel oyun deriz ya, severiz de futbolu, her an ne olup biteceğini bilemediğimizdendir aslında, Atletico Madrid'in ilk yarının sonlarına doğru direkten dönen topu gol olsa, belki şimdi bu yazıyı yazarken, kalbim karalar bağlamış bir durumda olacaktı ama şimdi daha umutla bakıyoruz bir hafta sonrasına...
Güzel biten gecenin, mide bulandırıcı olayı ise Atletico Madrid tribünlerinde asılı duran terorist başının resminin olduğu pankarttı... ETA'dan canı yanmış İspanyolalrın bunu yapması ise oldukça manasızdır... Futbol sahalarında her türlü ırkçılık ve siyaseti yasaklayan UEFA bakalım buna nasıl bir müdahalede bulunacak diyeceğim ama biliyorum ki herhangi bir yaptırım uygulanmayacak...


Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin