7 Şubat 2010 Pazar

Kayserispor:0-0:Galatasaray


Rakip 10 kişi kalmış ve beraber giden bir maçta "sükse" transfer Dos Santos çıkıp, Emre Çolak giriyorsa oyuna maçı kazanmak için, aslında pek de uzun uzadıya yazı yazılacak maç değil Kayserispor-Galatasaray karşılaşması. Deplasman takımının forvet eksikliğinden de dem vurmaya gerek yok, zira Rijkaard maç sonrası "Nonda'yı göndermek benim kararım" diyerek bu bölgede eksik olmadığını da belirtti ama Galatasaray son iki maçtır rakip kalede pozisyon bulamıyor, bu da bir gerçek...
Devre arası transferindeki Ali Turan restleşmesi ile Adnan Polat'ın rakip oyuncular için" kasap" yakıştırmasına Kayserispor yönetiminin vermiş olduğu tepki dolayısıyla oldukça gergin ve soğuk bir hava vardı Kadir Has stadının tribünlerinde maç başlarken. Bilet fiyatlarını Bursaspor maçında olduğu gibi 1 liradan mı satmıştı, pasta-börek mi ikram etmişti sarı-kırmızılı yönetim hemşehrilerine maça gelmeleri için bilinmez ama doluydu ve "öfkeliydi" tribünler. Sadece tribünlerde yoktu "sert hava", İç Anadolu bölgesine özgü sert iklim de bozmuştu sahayı, zorlaştırmıştı oyuncuların mücadelesini... Antalyaspor maçından ders almıştı Rijkaard ve sol ayağını sadece yürümek için kullanan Uğur'u alışık olduğu bölgeye yollarken, Emre Güngör'ü dinlenen Servet'in yerine almıştı. Bu iki oyuncu sevdikleri mevkilerde oynarken, Caner yine "dizginlenmiş", orta sahanın geriye bakan bölgeyi korumak görevi verilmişti. Bu cocuk, bir ileriye bir geriye oynatılarak gün ve gün kendisini kaybediyor. caner'den sol bek yaratmak yerine, hızı ve tekniğinden istifa edilerek sol kanada monte edilmeli. Rijkaard belki Cruyff'un mantığı ile her oyuncu her bölgede oynamalı anlayışını yerleştirmeye çalışıyor ama Caner'in düşen grafiğini de hesaba katması gerekir, dün sarışın sol bekin yaptığı ortalara "kargalar bile güldü"... Servet'i dinlendiren Hollandalı hoca, Makukula ile mücadele etmek görevini de Lucas Neill'e vermişti, Avustralyalı stoper de tatlı-sert oyunu ile rakip forveti yıldırdı ve durdurdu. Ariza Makukula, aslında "arıza" çıkarmaya pek de uğraştı, çok gergin ve hırslıydı, Saidou ve Aydın başta diğer pek çok Kayserisporlu gibi. Medyanın bütün ilgisinin olduğu maçta, kendini gösterme istekleri belki de bu agresifliğin nedeniydi...
Orta sahayı ileri-geri-sağlı-solu parsellemek görevi yani ağır işçilik 2M'nindi yine ( Mustafa ve Mehmet) ve yanlarında da sahanın en çok üşüyeni Elano yer alıyordu. Brezilya futbolcu ağır zeminde pek de samba yapamadı, serbest vuruş ustası belledik, o tarafı da hüzünlendiriyor bizi, taraftar da gittikçe soğuyor kendisinden...
İleri uçta ise milli takımdan geç döndüğü için disiplin cezası aldı alacak olan Keita'ya sarılmışken Rijkaard can simidi misali, diğer tarafa da Dos santos'u yollamıştı, gole en yakın isim ise arda olacaktı. Keita, dün engebeli zemine rağmen sahanın göze batan oyuncusuydu, top aldı, bacak arası yaptı, topuk pası yaptı, Süleymanou'nun kalesine yaklaştı ama orada pas atacak ne Baros vardı, ne Nonda, ne de Kewell... Brezilya orjinli Meksikalı Dos Santos ise yokları oynadı dün sahada kaldığı 80 küsür dakika içinde. u/M'nin diğer yazarı Göksel, "Bu eleman daha çocuk, fos çıkacak bu transfer" dediğinde, "Beklemek lazım" demiştim, bekledim, bekliyorum, bekleyeceğim ama nereye kadar, umarım bekleyen derviş murada ermiş deriz ileriki yazılarda...
Arda'ya ayrı bir paragraf açmak lazım. Galatasaray yönetiminin kendisini kaptan yapıp, 10 numaralı formayı vermesinin ardından, memlekete herkes Arda Turan'ı konuşur oldu. Futboldan anlayan da anlamayan da genç kaptanı doladı diline, bereket "karı kız" peşinde o bar senin bu bar benim yapmıyor, özel hayatından pek yıpratamıyorlar kendisini. saha içinde de Rijkaard, nerede bir eksik varsa, orayı yamamak üzere Arda'yı öne sürmekte, sağ kanat oyna, orta saha oyna, solda oyna, o da kesmez forvet oyna, adam kovala, top çal, asist yap, gol at... Bu kadar beklenti ve yüke Arda da eksiksiz cevap vermeye çabalıyor ama o da insan, o da bir yerde stop edecek. Empati yapıp, kendimi Arda'nın yerine koyuyorum da, ben çpktan "iflas ederdim", kaldırmazdı benim bünye bu işleri... Bazen kendi kendimize deriz ya, "Arda Turan, Avrupa'da oynayabilir mi?" diye, Dos Santos'un Barcelona'da, Jo'nun Everton'da, Elano'nun Manchester City'de oynadığını düşünürsek, Arda oralarda hayli hayli oynar... Hadi Jo ve Dos Santos yeni geldiler, yorum yapmak için erken ama Elano'yu gördükçe Arda'ya güvenim daha artıyor.
Dün gece Galatasaray, Kayserispor karşısında oldukça tutuk bir oyun oynayıp, 10 kişi kalan rakibi karşısında 2-3 pozisyonla maç bitirdi ve 2 puan kaybetti şampiyonluk yolunda ama bu mücadeleyi Rijkaard, Neskeens ve topçular iyi etüt ederlerse, Atletico Madrid maçının şifrelerine ulaşabilirler. Deplasmanda oynanacak olan mücadelede Kayseri'deki gibi bir seyirci baskısıyla karşılaşacak Galatasaray, hatta daha da ağır olacak tribünlerin etkisi, rakip takım da Tolunay'ın oyuncuları gibi dirençli ve istekli olacak, forveti biraz daha zorlayacak Servet-Neill ikilisini... Rijkaard buna karşılık dünkü en önemli eksikliği olan topu rakip kaleye sokacak adamı bulmaya adamalı kendini. Bu isim Arda değil kesinlikle, Emre Çolak da değil, Nonda'yı kendisi yollayan Hollandalı, gol vuruşunu yapacak ismi de biliyordur belki ama bizim tavsiyemiz Dos Santos olması... Keita'yı oldukça sevdiği sağ kanattan alıp ileri uca yollamak, sol beke Uğur'u koyup, sağ beke de Emre Güngör'ü yerleştirmek kadar büyük bir fantezi olacaktır...

Stat: Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has
Hakemler: Tolga Özkahya, Adil Sinem, Gökhan Memişoğlu
Kayserispor: Souleymanou, Serdar, Bayram, Aydın, Hakan Aslantaş, Gökhan Emreciksin (Dk. 65 Hasan Ali Kaldırım), Saidou, Abdullah, Mehmet Eren (Dk.82 Savaş), Cangele, Makukula (Dk.78 Ömer Şişmanoğlu)
Galatasaray: Leonardo Franco, Emre Güngör, Uğur, Elano Blumer, Arda,Abdel Kader Keyta, Neill, Mehmet Topal (Dk.78 Barış), Mustafa Sarp, Dos Santos (Dk. 85 Emre Çolak), Caner
Sarı kart: Dk. 14 Hakan Aslantaş, Dk. 32 Aydın Toscalı (Kayserispor), Dk. 32 Emre Güngör, Dk. 62 Caner (Galatasaray)
Kırmızı kart: Dk. 64 Hakan Aslantaş ( Kayserispor)

4 yorum:

onur dedi ki...

1) Elano: Tavşan boku gibi ne kokar ne bulaşır...Bonservisine 8 milyon € verilen adamın hali içler acısı! Aslında bir duvar pası yapacak diye bu adam yılda 2 milyon € civarında para kazanıyor ise bizler yanalım halimize 100 bin €'luk adam bile olamadık diye!

2) Dos santos: Aydın'a laf eden diller kurusun düşsün valla! Tamam kafa topuna çık, omuz omuza şarj et filan demiyoruz ama insan bir kez olsun adam eksiltir kanatta yahu! hani hızlı, teknik, çalımcı idi bu adam? 30 kilo ağır Hasan Şaş bile daha hızlı oynuyordu bundan! Ah Aydın ah, bilemedik değerini!

3) Keita: Çok seviyorum keratayı ama bu kadar dallamanın arasında bir de bu motive olmayıp sallayınca maçı hiç çekilmiyor!

Adsız dedi ki...

onur daha dun geli Gio. Keita olmasa iyice batariz, Elano her mac biraz daha iyilesiyor.

gözbek dedi ki...

dos santosa çocuk demedim, suratında top oynamaya hevesli oyuncunun ifadesi yok demiştim.

di canio dedi ki...

bende lucas neill diyorum daha kaç maç oynadıki diyilebilir ama taraftarın hergeçen gün hayran olacağı önümüzdeki dönemde tribünlerin yeni efsanesi olacağından hiç şüphem olamayan bir oyuncu bunu sadece oynadığı futbola değil sahadaki ruhunada dayanarak söylüyorum

Blog Widget by LinkWithin