4 Şubat 2010 Perşembe

Antalyaspor:2-1:Galatasaray



"Yönetim uyuma taraftarın dışarda" diye bağırıyordu Antalya tribünündeki taraftarlar televizyonu ilk açtığımda, daha başlama vuruşu yapılmadan. Pek doğaldır tabii, bir hafta içinde 75+75=150 lira maç biletine vermeye pek çok kişinin gücü yetmemiştir Antalya'da. Hadi hafta sonu Beşiktaşlılar, bu gece de Galatasaraylılar bir kereye mahsus bir yerden bulup verdiler 75 lirayı ama ya kale arkalarındaki kombinesiz Antalyalılar ne yaptılar, çok zor çok. Bu bilet fiyatlarıyla ilgili yazıyı yazdığımda tribün dergi forumlarından bir Antalyalı, "biz bir yolunu bulur gireriz" demişti, demek ki bulamamışlar ki maç boyu aynı tezahürat devam etti, hatta gollerden sonra tepki "Yönetim istifa" şekline de dönüştü... Maç yazısına böyle başlamak tuhaf olmuştur belki ama futbol seyircisiz oynanmaz, taraftarın belini büken bu fahiş bilet uygulamalarına bir kez daha dikkat çekmek istedik...
İki ayaklı kupa maçlarında ilk maçın deplasmanda oynanması benim için avantajdır her zaman, kura çekimi sırasında da kim olursa olsun dışarıda oynayalım dilekleriyle takip ettim çekilişi, şans yanımızda olunca birinci maç Antalya'da olacak şekilde çıktı kura. Bu rahatlıkla da oyuna başladı Galatasaray, pek kaybedilecek bir şey yoktu, hele hele bir de gol gelirse, işler "tıkırında" olacaktı.

Son haftaların eleştirilen kalecisi Franco yoktu Antalya'da, yerine Ufuk koruyacaktı kaleyi. Önündeki dörtlü ise 3 gün evvel Denizli'de ikinci yarı skoru koruyan oyunculardı: Emre Güngör, Servet, Neill ve Uğur... Rijkaard, Caner'i defansta harcamak yerine ileriye sürmüş, sol kanadı ise sağ ayaklı Uğur'a emanet etmişti. O bölgede oynayamayacağını Ankara'daki kupa maçında göstermişti Uğur ama hocası vermişti vazifeyi bir kez, profesyonel futbolcu her bölgede oynamalıydı. sağ bek sola geçince, stoper Emre de sağ tarafa kaymış, o da alışık olmadığı yerde oynuyordu, kısaca Hakan Balta'nın eksikliği iki oyuncuyu da alışık olmadığı bölgelere mahküm ediyordu. Oysa iki oyuncu kaybedeceğine bir oyuncu kaybetmek daha mantıklıydı, Uğur sağ bek kalsın, sola Emre geçsin, ne fark edecekti ki? Yerini yadırgayan bu iki oyuncuyu da iyi tespit eden Antalyaspor, o bölgelerden geldikçe geldi Galatasaray'ın üstüne, özellikle Emre'nin bölgesini Necati çokça zorladı, durum böyle olunca da bekler yerlerini korumak pahasına ileriye çıkamadılar, orta saha da güçsüz kalıverdi, bizler de Sabri'yi aradık durduk...
Arkadan destek gelmeyince Mustafa Sarp-Ayhan-Arda orta üçlüsü de güçsüz gözüktüler doğal olarak rakipleri karşısında, onlardan da gerekli toplar gitmeyince Caner-Barış-Jo da pek bir siliktiler... Kısaca Rijkaard'ın sözüyle, nasıl bir çok maçı kazanırken, hep beraber kazanıyordu takım, bu gece de hep beraber kaybettiler Antalya'da...
Galibiyetler sevindiriken, mağlubiyetler de ders verir insana hayatta, bu geceden de çıkarılacak bir çok öğüt var, bunları şu anda uykusu kaçan Neeskens kara kaplı defterine not düşüyordur, yarın topçulara tek tek anlatmak üzere, ya da Rijkaard ile tartışmak adına. Bunları zamanla göreceğiz ama bizim 2-1lik Antalya mağlubiyeti sonrası izlenimlerimiz şöyle:
Öncelikle, çalışmadan ve çabalamadan maç kazanılmıyor, senin kadron ne kadar yıldızlarla dolu olsa da maçı almak için mücadele edeceksin. Galatasaray, bu gece rövanşın içerde olacağı rehavetiyle pek kendini sıkmadı, golü de atınca takım bir anda duruldu...
Bir diğer tespit ise nasıl Caner sol bek oynatılmaktan vazgeçildiyse, Uğur da sağ beke dönmeli, solda heba edilmemeli, en azından Sabri gelen kadar...
En önemli eksiklik ise golü atacak elemanın yokluğu. Bu kadar ileriye dönük transfer yapılmasına rağmen son iki maçta gördük ki Galatasaray Nonda'yı arayacak. Daha önce de bahsettik Jo, birinci golcü değil, o Wagner Love'unu arıyor ama Galatasaray'da Love yok... Dos Santos rakip defans arasında oldukça cılız kalıyor, Arda gol atıyor ama golcü rolünde değilken, takımın en ilerisinde oynamak kaptana göre değil, o daha çok serbest dolaşmayı seviyor takımda. Keita mutlu olduğu kanattan alınıp, ileriye sürmek de bir alternatif, bunu yapmıştı Fil Dişili daha önce ama o da taç çizgisi boyunca topla oynamayı daha çok seviyor. Kısaca elde "çakma" golcü çok ama orjinali yok... Peki, yaklaşan kritik maçlar öncesi bu soruna nasıl bir çözüm bulunacak, belki de Rijkaard sistemini değiştirecek onu zaman gösterecek... Şimdilik en yakın sınav Kayseri maçı ve orada da Jo yine en uçta olacak, Denizli ve Antalya'daki gol sıkıntısı orada da yaşanırsa, işte o zaman çanlar Galatasaray için çalmaya başlayıp, tatlı transfer rüyasından uyanma vakti gelecek...


Stat: Antalya Atatürk
Hakemler: Bülent Yıldırım, Cem Satman, Volkan Narinç
Antalyaspor: Ömer, Erhan Güven, Yalçın, Batak, Şenol, Sedat, Jedinak, Korhan, Tita (Dk. 73 Ertuğrul), Djiehoua (Dk. 82 Veysel), Necati (Dk. 88 Gürhan)
Galatasaray: Ufuk Ceylan, Uğur, Neill, Servet, Caner, Barış (Dk. 63 Elano), Mustafa Sarp, Emre Güngör, Ayhan, Arda, Jo (Dk. 36 Dos Santos)
Goller: Dk. 10 Arda (Galatasaray), Dk. 26 Djiehoua, Dk. 40 Necati (Antalyaspor)
Sarı kartlar: Dk. 65 Emre Güngör, Dk. 86 Dos Santos (Galatasaray), Dk. 68 Sedat (Antalyaspor)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin