28 Şubat 2010 Pazar

Galatasaray:4-1:Kasımpaşa


"Bir ihtimal daha var, o da şampiyonluk mu dersin?" yazan pankartı okuyordu Kasımpaşa maçı için Sami Yen çimlerine ayak basan Galatasaraylı futbolcular. Ardı ardına kaybedilen kupa hedeflerinden sonra, sezonun sonu muhasebesi yapılırken, artı tarafın eksi taraftan daha baskın çıkması için şampiyonluk kupasının alınması gerekiyordu. Bu bilinçle motive etmişti Rijkaard takımı perşembe günkü hüsrandan sonra... Bir de tabii ki gündüz saatlerinde lig ikincisi Fenerbahçe'nin kaybı, hem oyuncuları hem de taraftarı fena "gazlamıştı"...
Hata yapsa da yapmasa da bu belli ki hoca Franco ile bitirecek sezonu, en azından Ziraat Türkiye Kupasında deniyordu Ufuk ve Aykut'u, o kulvardan itilince dışarı, Türk kalecilere de kulübeyi ısıtmak kaldı... Kasımpaşa karşısında gene kaleyi Leo Franco korurken, önünde ise geçen haftanın istirah edeni Servet olmuştu Lucas Neill'e partner. Bir Emre, bir Servet derken, Gökhan ne oldu diye düşündük maçı izlerken, bir süre sakatlar listesinde adı geçiyordu, artık orada da yok "cam adam" Gökhan... Stoperlerin rotasyonu rahatlatırken Rijkaard'ı, bir de Sabri'nin iyileşmesi güldürüyordu hocanın yüzünü, 55 numara sezon başında sakatlanan kadar başarılı performans sergilemiş, Keita ile beraber sağ kanatta "iyi işler" yapmışlardı. Bu gece de Sabri, ilk maçı olmasından dolayı eskisi kadar hareketli ve hızlı olmasa da, ki Kasımpaşa'nın gölünde adamanı kaçırmıştı, Keita'nın maçın adamı olmasında büyük payı var. Sağ kanat rayına girerken, solda Hakan Balta'nın sakatlığı yine Caner'i geriye itmişti... "Oyuncu çok yönlü olmalı" mantığına katılıyorum ama bir ilerde bir geride oynamak genç Caner'i bozuyor, zira maç içinde bazen kanının kaynamasının verdiği coşku ile hücüma çıkarken, geride durması gerektiğini unutuveriyor... Bir de bazı bölgelere uygun olmalı oyuncuların fiziki yapısı, geride oynayan oyuncu daha sert ve güçlü olurken, narin ve "zarif" olanlar topla oynanan bölgelerde görev almalı...
Elano'nun yükselen grafiği, sakatlıklarla boğuşan takımı bir nebze rahatlatırken, hafta içi A.Madrid maçında onun da sakatlanması, canları daha da sıkmıştı. Bu bölgede Arda'yı beklerken, Dos Santos çıktı sahneye, sol kanat kaptana kaldı, bu hocanın tercihi miydi yoksa Arda böyle mi istemişti bilemeyiz. Meksikalı oyuncu yanı başına Mehmet Topal ile Ayhan'ı alıp, destekleyecekti forvet arkasını Kasımpaşa karşısında. Göbeği güçlü takımlara karşı pek de yapılacak bir iş değildi ama Yılmaz Vural "korkmak" yerine saldır emri vermişti takımına. Nasılsa bu bir İstanbul derbisiydi, çoğu Anadolu takımının yaptığı gibi "Çanakkale geçilmez" oynamak yakışmazdı delişmen hocaya. Yılmaz Vural, ofansif oynayın deyince, futbolcular kendilerince yorumlayıp orta sahayaı unutup, "hurra" ileri çıkınca, Giovanni Dos Santos'a da belki de Galatasaray formasıyla en unutulmaz maçını oynamak nasip oldu. Neill'den olsun, Topal'dan olsun aldığı bütün toplarla önüne bir savunucu gelmeden dikine gitti durdu Gio, onu böyle izlemek için havaalanında "kırılmadık cam bırakmayan" Galatasaray taraftarı da bir oturdu bir kalktı...
Meksikalıyı ortaya çeken Rijkaard, ileri üçlüyü de Arda, Keita ve Jo'dan oluşturmuştu. Biri solda, biri sağda, diğeri de çakılı forvet oynamaktansa, bu üçlü sürekli yer değiştirdi durdu, birbirlerinin kanatlarına geçtiler, zaman geldi rakip kaleye en yakın oldular... İşte, Baroş gelene kadar Galatasaray'ın oynaması gereken sistem bu, çünkü Jo bu gece de gösterdi ki son vuruşları yapacak golcü değil. İkinci yarıda kaleciyle karşıya karşıya kaldı bir pozisyon var ki, golü düşünmek yerine pas vermeyi seven Hakan Şükür bile şut atacakken, Jo kanattaki Keita'ya çıkarmıştı topu... Avrupa kupasında oynayamayan Jo'nun transferi UEFA hedefi adına teknik yönetimin hatasıyken, lig için ise Giovanni dos Santos'un yerine alınabilecek tek vuruş kabiliyeti güçlü bir santrafor ile Jo belki de yılın transfer bombası olacaktı. Hatta daha da ileri gidelim, Nonda kalsaydı, Jo sezonun yarısından başlamasına rağmen asist kralı olabilirdi...
Galatasaray bu gece rakibinin de açık oynamasından dolayı hem skor olarak istediğini aldı, hem de kendilerini desteklemeye gelen taraftarına futbol ziyafeti çekti. Lakin, ilk dakikalarda Kasımpaşalı Emre'nin gol atma arzusu patlak vermeseydi, belki de bu gece çok zorlanacağı bir maç oynayacaktı. Maça 1-0 önde başlayan Yılmaz Vural yine çekmezdi takımını geriye ama yenik oynayan Galatasaray, bu kadar rahat gelemezdi rakibinin üstüne. Zaten, deplasman takımının 1-1i yakalamasından sonra,"panik" belirtileri başladı başlayacakken Keita'nın o müthiş golü imdada yetişti...
Haftaya Eskişehir'e gidecek Galatasaray ve lider dönme garantisinin de rahatlığı ile oynayacak. Oradaki maçın bu geceki maça benzemeyeceği çok açık ama bir hafta evvelki Beşiktaş derbisinin bir benzeri olması da kuvvetle ihtimal...

Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Mustafa Kamil Abitoğlu, Bahattin Duran, Serkan Ok
Galatasaray: Franco, Sabri, Neill, Servet, Caner, Mehmet, Ayhan, Keita (Dk. 90 Emre Güngör), Giovani (Dk. 90+1 Emre Çolak), Arda (Dk. 78 Mustafa), Jo
Kasımpaşa: Murat Şahin, Keller, Koray, Barış, Ergün, Yekta (Dk. 85 Merthan), Murat Erdoğan, Emre, Sancak (Dk. 46 Ali Güneş), Şahin, Cenk
Goller: Dk. 29 Arda, Dk. 75 ve 84 Keita, Dk. 82 Jo (Penaltıdan) (Galatasaray), Dk. 65 Yekta (Kasımpaşa)
Kırmızı Kart: Dk. 80 Koray (Kasımpaşa)
Sarı Kart: Dk. 3 Barış (Kasımpaşa)

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin