21 Ocak 2011 Cuma

Robinson Zapata Montano Galatasaray'da


Mondragon'dan sonra kaleci kazağını teslim ettiği file bekçilerinden bir türlü istediği verimi alamayan Galatasaray, Hagi'ni referansı ile başka bir Kolombiyalı Robinson Zapata Montano'yu 1.5 yıllığına renklerine kattı. Geçen sene Leo Franco'nun neredeyse her maç yaptığı hatalarla kaybedilen puanların ardından bu seneye yerli kaleciler Ufuk ve Aykut'la başlama kararı alınmıştı lakin takımın kötü gidişatından kaleciler de sorumlu tutulunca, Hagi, Mondragon'un tavsiyesi ile Steaua Bükreş'e getirdiği Robinson Zapata'yı Galatasaray'a da transfer etti.
30 Eylül 1978de Kolombiya'da dünyaya gelen "Rufay" lakaplı kaleci, futbolla tanıştığı çocukluk dönemlerinde orta saha ve defans oyuncularını beğenip, onlar gibi topu ayakla, bilemedin kafayla oynamayı düşler lakin 9 yaşında katıldığı futbol okulundaki hocası takımın kaleci eksikliğinden bizim ufaklığı fileleri korumakla görevlendirir ve o gün bugündür Robinson Zapata kalecilikten ekmeğini kazanır. Futbol okulu, alt yapı seçmeleri derken 98 senesinde America Del Cali takımı ile profesyonel futbola başlayan Zapata, iki sene sonra Real Cartagena'ya transfer olur. Burada oynadığı 83 maç sonrası tekrar eski takımına dönen Rufay, 2004 senesinde Rosario Central takımına imza atarak Arjantin macerasına başlar ve Independiente ile Belgrano takımlarında oynadıktan sonra ufak bir Şili macerasının ardından memleketinin Cucita Deportivo takımına imza atar. Güney Amerika'da sürdürdüğü futbol hayatında Libertadores Kupasında yarı final heyecanı yaşayan Zapata'nın düşlerinde televizyondan maçları izlerken dinlediği Şampiyonlar Ligi müziği eşliğinde stadyuma çıkmak yatar. "Bir insan bir şeyi çok isterse olur" derler ya, Zapata da Avrupa'da olmayı can-ı gönülden dilemiş olacak ki, belki de haritada yerini bilmediği Romanya'dan kendisine transfer teklifi gelir hiç beklemediği sıcak bir temmuz günü. "Romanya'ya gelmem tamamen tesadüftü, Hagi ve Mondragon'a teşekkür ediyorum" diye 2007 senesinin Temmuz günlerini anlatır Robinson Zapata. 2007 de eski takımının başına getirilen Hagi, Steaua Bükreş'in mevcüt kalecilerini beğenmez ve yeni bir file bekçisi arayışına girmişken, eski oyuncusu Mondragon'a danışmadan edemez. Mondi de hem yetenekli hem de maaliyeti "cebe uygun" bir kaleci olan Zapata'yı eski hocasına önerir ve Kolombiyalı Bükreş yolunu tutar.


Rumen ekibiyle 500 bin euroya 4 yıllık kontrat yapan Zapata, uyum sürecini çabuk atlatır, çıkardığı başarılı maçlar sonucu Steaua'lı taraftarlarca 2007-2008 sezonun en iyi oyuncusu seçilir. Tabii, ödülü sadece "subjektif" bakan futbolseverlerden almaz, aynı zamanda çeşitli gazete ve radyolar da yaptıkları anketlerle yeni kaleciyi en başarılı oyuncu olarak plaketlerle ödüllendirirler. Bu dönemde Hagi takımdan ayrılır ama kendisinden sonra gelen Massimo Pedrazzini ve Lakatus da ara ara hatalar yapmasına rağmen Kolombiyalıyı ilk onbirde sahaya sürerler.
Soğuk Romanya topraklarına bir ilk bahar güneşi gibi parladığı ilk sezonun ardından, vasat bir dönem geçirir Zapata mavi-kırmızılı ekipte lakin çok arzuladığı şampiyonlar liginde de o sene forma giyme fırsatı yakalar, hem de daha sonra kalesini koruyacağı Galatasaray'a karşı başarılı bir oyun çıkarıp, Skibbe'nin takımını kupa dışına iterek.
Zapata'nın inişli çıkışlı form grafiğine güvenemeyen Becali, 1500 euroya Tatarusanu'yu Steaua kalesine transfer eder ve bu kadar para vererek aldığı oyuncuyu oynatması için takımın hocası Stoichita'ya baskı yapar ve Kolombiya'lı yedeğe çekilir. Bu dönem Zapata'nın karakterini belirlenmesi adına da önemlidir, Rumen takımının eski kalecisi ve o dönemin kaleci antrenörü Andrei Speriatu öğrencisini şöyle tanımlar:"Bu gibi durumlarda bir çok oyuncu psikolojik olarak tamamen altüst olur, hayata küser, idmana dahi somurtarak çıkar. Ama Robinson hiç öyle yapmadı, hırsı ve sağlam karakteri sayesinde idmanlarda daha fazla çalıştı ve tekrar formayı kaptı. Zapata tam anlamıyla bir savaşçıdır."


Stoichita ile yeniden doğan Rufay, UEFA Kupası gruplarında ve ligde oynadığı 450 dakika kalesini rakip gol ayaklarına kapatarak, Romanya'da tekrar "en başarılı" ile başlayan anketlerde zirveye çıkar. Oynadığı zaman harikalar yaratan bu kalecinin, neden ara ara "saçma" goller yediğini soran Rumen basınına Zapata şöyle verir cevabı: "Hayatta en büyük isteklerimden biri geniş bir aileye sahip olmaktı ve eşimin hamile kaldığını öğrendiğimde dünyalar benim oldu, fakat zamanla sıkıntılı bir hamileleik yaşadık ve bir babayı adayı olarak dikkatimi sahaya vermekte zorlandım"
2009 senesinin Mayıs ayında doğan kız çocuğunu kucağına aldıktan sonra dünyalar Zapata'nın olur ve aynı yıl oynadığı maçlarda tekrar "panterleşir". "UEFA Avrupa Ligi gruplarında gördüğüm en iyi kaleci rakibin kalecisi. Maçı tek gol atarak kazandık ama başkası olsa bir sürü gol atabilirdik" der Fenerbahçe'nin kalecisi Volkan Demirel, Romanya'da Steaua Bükreş'i yendikleri maçtan sonra. Golleri kurtaran Zapata'dır ama golü atanı merak mı ettiniz? Kolombiyalı kalecinin şimdiki takım arkadaşı Kazım Kazım... O sene gösterdiği başarılı grafik sadece Volkan'ı etkilemez, Portsmouth menajeri Avram Grant'ın da dikaktini çeker ve tecrübeli hoca Kolombiyalıyı İngiltere'ye getirmek ister lakin Becali'nin yüksek bonservis istemesi transferi sonlandırır. 2009 senesi sona ererken de Zapata yine "en"ler listesine girer ve Romanya Liginin en iyi yabancısı seçilir.
Güney Amerikalılara özgü olan "memlekette tatil uzatma" alışkanlığı Robinson Zapata'da da baş gösterince takımın yeni hocası Piturca ile "papaz olur" Zapata ve eldivenleri Tatarusanu'ya teslim eder. Kendisi hakkında söylenmeye başlanılan negatif cümlelere kulaklarını tıkayıp "eleştiriler gereklidir, bizi güçlü kılar" sözünü tekrar ede ede forma şansı bulamasa da idmanlarını devam ettirir Robinson...
Haziran 2010da kendisine takım bulması istenir kulüp yönetimi tarafından lakin gelen teklifleri de Becali beğenmez ve kalecisini elden çıkaramaz. Bu dönemde Spor Toto Süper Lige yeni çıkan Konyaspor da Zapata'ya talip olur ama maddi konular Kolombiyalının bizim memlekete gelmesini geciktirir. Piturca'nın Steaua'dan ayrılıp Dimitrescu'nun takımın başına gelmesiyle 2010-11 sezonunda şans yüzüne tekrar güler Zapata'nın, kaleyi devralır, hatta kaptan dahi olur lakin takımın kötü performasına Rufay'ın da yediği hatalı goller eklenince yine satış listesine konur. Becali, oyuncusunu Levski Sofya'ya satmaya uğraşırken, Kolombiyalı Bulgaristan'a gitmeyi istemez ve sene sonuna kadar kulüpten alacakları ile 3 adet Kolombiya'ya gidiş dönüş bileti karşılığında Steaua ile sözleşmesini fesh eder.


85 defa Steaua Bükreş formasını giyen Robinson Zapata, 3 defa da Kolombiya milli takımı kaleci kazağını sırtına geçirmiş bulunmakta. Mondragon'un referansı ve Hagi'nin bildiği ve güvendiği eski öğrenci olması bu transferin Galatasaray adına yeşil zeminde olumlu sonuçlanacak yanları olarak gözükürken, bonservisine para ödemeden de takıma kazandırılması yönetimsel açıdan tebessüm ettiren bir gelişme. Bunların yanında Stancu'nun eski takım arkadaşı olması da iki oyuncunun takıma uyumunu kolaylaştıracak bir avantaj olarak sayılabilir. Memlekete gelen Kolombiyalı kalecilerden yeteneklerini baz aldığımızda memnun kaldıysak da, sezon öncesi kamplara katılmama gibi disiplinsiz davranışlar Zapata tarafından da yaşanılabilir Galatasaray kamplarında, o kadar kusur da kadı kızında bile var diyelim...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

'' UEFA Kupası gruplarında ve ligde oynadığı 450 maçta kalesini rakip gol ayaklarına kapatarak... ''.
450 maç derken? :))

ultras/Movement dedi ki...

450 dakika:)

Blog Widget by LinkWithin