30 Aralık 2017 Cumartesi

Celtic:0-0:Rangers


Uzun yıllardır golsüz bitmeyen Old Firm, maalesef 2017'nin sondan ikinci günü biz televizyon karşısına geçip "felekten" bir futbol keyfi yapmak istediğimizde "kurak" geçti. Tabii, kuraklık tabeladaydı da televizyon karşısındakilere keyifli dakikalar yaşatan bir oyun sergiledi iki ezeli rakip yeşil alan üzerinde... Rangers'in mali sıkıntılardan dolayı alt liglere "yollanmasından" sonra Celtic "tek tabanca" kalıp, dilediği gibi at koştururken İskoçya'da, mavililer tırnaklarıyla kazıyıp geri döndükleri ligde eski günlerine dönme savaşı vermekteler. Puan sıralaması da zaten bu gerçeği açıkça gösteriyor, yeşil-beyazlılar ezeli rakibinden "çoook" uzaktalar... Derbiye dönersek, sanki takımlar kendilerini göstermek için devreleri paylaşmış gibiydiler, ilk devre Celtic saldırdı Rangers direndi, başka bir deyişle deplasman ekibin kalecisi Foderingham devleşti kalesinde. Wes Foderingham öyle "inanılmaz" kurtarışlar yaptı yapmasına da, devre biterken Sinclair mahallede çocukların dahi atacağı bir golü, kaçırınca golsüzlüğe katkıda bulundu. İkinci devre ise topla oynama sırası konuk Rangers takımındaydı ve ilk yarı varlığından dahi haberdar olmadığımız Celtic kalecisi Craig Gordon takımına 1 puanı kazandıran oyuncu oluyordu 90 dakikanın bitiş düdüğü çaldığında. Tabii kaleciler kurtarışlarıyla ön plana çıktılar da, iki takımın forvet elemanları Dembele, Sinclair, Morelos beceriksizlikleri ile taraftarlarına saç baş yoldurdular...








Samuray Savaşçıları


Çocukluğundan beri resme meraklı olan Romalı bilgisayar programcısı Fabrizio Birimbelli, ünlü futbolcuların fotoğraflarını samuray savaşçılarına dönüştürerek web sayfasında yayınlamış ve büyük beğeni toplamış. "Çocukluğumdan beri resim çiziyor ve onları boyamaktan büyük zevk alıyorum" diyen "pupazzaro" lakaplı sanatçı, daha önce de yine tanınmış topçuları "general" kılığına sokarak sanatını konuşturmuştu...



Bu arada Fabrizio, onca "şöhretli" topçu arasında bizim Arda'yı da general kostümü ile resmetmiş lakin, bizim "evladımız" yurt dışında bu şöhreti taşımak yerine "memleket magazinini" özleyip twitter-instagram futbolcusu olmaya sıcak baktıkça, bu fotolar birer tatlı anı olarak kalacak ve bir kaç sene içinde yurdum sahalarında "kabadayı" tavırlarıyla kendisinden hazetmeyenlerin sayısını epeyce arttıracak bir figür olacak...



27 Aralık 2017 Çarşamba

Galatasaray:3-0:Bucaspor


*Pazar gecesi maç yapan bir takıma 48 saat sonra tekrar maç koymak nasıl bir zihniyetin ürünü? Çok yoğun tempoda oynuyoruz diye "ağlaşan" Euroleague takımları bile 2 gün sonra maça çıktıklarında isyan ediyorlar... Memleket futbolunu yönetenler, maç planlamasını yaparken hangi kriterleri dikkate alıyorlar acaba? Tamam, rakip alt liglerde oynayan Bucaspor'du ama sonuçta oynanan resmi bir müsabakaydı ve Göztepe karşısında forma giyen Selçuk, Yasin, Sinan, Linnes bu gece de sahadaydılar...
*O kadar kırgınlığa rağmen, neden istedik Fatih Terim'i? Galatasaray'ı bilen, ülke şartlarını tanıyan ve gerekli yerlere kolayca "neşteri vurabilecek" birisi olduğu için. Florya'ya ayak basması daha bir haftayı bulmadan hoca sıvamış kolları ve "köstebek" avına çıkmış... Maç sonu basın toplantısında "Maşallah, Florya haber merkezi gibi olmuş. Eskiden, biz söylemeden haber çıkmazdı" diyor. Tespit harika, biz Fenerbahçe maçı öncesi kadroyu açıklayan gazeteciler gördük... Artık öyle rahat volta atamayacaklar Florya'da...
*Maç sonu öğrendiğimize göre stadyumda 10 bine yakın taraftar varmış... Hafta içi ve zayıf rakibe karşı olan bu müsabakaya bu kadar taraftarın gelmesinin tek açıklaması Fatih Terim'e olan inançtır. Gomis, Muslera, Maicon, Fernando, Feghouli, Belhanda gibi as takım topçularının izinli olduklarını bile bile insanlar tribüne koşuyorsa, Fatih Terim "sinerjiyi" tekrar yakalamışa benziyor.


*Kadro kalitesi olarak iki takım arasında oldukça fark olan mücadelede deplasman takımı Bucaspor Galatasaray'a çok fazla direnemedi. Galatasaray belki üç attı ama bir o kadarını da kaçırdı. Karşılaşmada en fazla göze batan Fatih Terim'in Selçuk'a biçmiş olduğu roldü: Hoca, kaptanı 8 numaradan ziyade daha çok 10 numara gibi oynatıyor. Zayıf rakibi karşısında Selçuk da kendisinden beklenileni yaptı. Şimdi önünde bir kamp dönemi var ve eğer bu süreci iyi geçirirse Selçuk İnan, Belhanda'nın böyle "vurdumduymaz" hallerinin devamı halinde ilk onbir oyuncusu olabilir. Fatih Terim'i tanıdığımız kadarıyla "bildiği, güvendiği" oyuncularda ısrar eder ve Selçuk'u kazanmak isteyecektir.

*Selçuk artık futbolunun son demlerini oynuyor belki ama onun yerine pırıl pırıl bir genç geliyor: Gökay Güney. Riekerink zamanında A takıma çıkan Gökay, Tudor'un gelişiyle de kenara itilmedi, Hırvat hoca da kupa maçlarında oynattı "Gerrard" lakaplı topçuyu. Bu gece de Fatih Terim Selçuk'un yerine son 5 dakikada forma verdi Gökay'a... Ben gelecek adına kendisinden çok ümitliyim, hem yeteneği hem de karakteri Galatasaray'da oynayacak seviyede...
*Sinan iyiden iyiye "kupa golcüsü" olma yolunda son sürat ilerliyor. Ligde pek şans bulamasa da kupa da attığı gollerle Galatasaray'ı taşıyor. Tabii, onun yanında Eren de bu gece maçın arzulu isimlerinin başında geliyordu, belki gol atamadı ama pres yaptı, asist yaptı, hocasının "ortaya koyduğu formaya" talip olduğunu gösterdi...


*Futbolun ilahları diye bir tabir vardır ya, işte o ilahlar bazen kendilerini hatırlatmayı severler oyunun aktörlerine. Bucaspor'lu Veli savunmadaki "tatlı sert" oyununda sertliğin dozunu arttırıp, güreşvari "el ense, omuz atma" gibi hareketlere yeltenip, hakem de bunlara "seyirci kalınca", devre biterken "ne ekersen onu bulursun" dercesine Eren'in omuz darbesiyle kaptırdığı topla takımının ipine çeken oyuncu oldu...
*En son Süper Ligde oynadığı dönemde Eskişehirspor-Bursaspor maçında kendi kalesine iki gol attığı maçla aklımızda kalan, sonra da pek tutunamayan Emre Toraman, "kardeşçe" geçen maçı geren adam oldu. "Düşene vurulmaz" derler bizim kültürümüzde de, Emre hem diz attı Tolga'ya, hem de boğaz sıkma girişiminde bulundu. Peki cezası mı ne oldu? Genç hakem Ali Şansalan sarı kartla geçiştirdi pozisyonu... Tuhaf...
*Galatasaray lehine penaltı verilmez diye bir kural çıktı da bizim mi haberimiz yok acaba? İki gün evvel Göztepe maçında, bu gece de Bucaspor karşısında iki penaltı pozisyonuna hakemler devam kararı verdi. Söz konusu iki pozisyonun içinde de Yasin'in olması, acaba gurbetçi topçu hakkında maç hakemlerinde bir ön yargı mı var diye düşünmeden edemiyor insan...
*Tarık Çamdal ile bitirelim... Bu oyuncunun transferi Galatasaray'a atılmış en büyük "kazıktır"... Bir topçu hiç mi kendini geliştiremez, bu kadar mı kötü olur. Transfer süreci aklıma geliyor da, kendisi hakkında öyle bir hava yaratılmıştı ki, Tarık Çamdal, Galatasaray'a transfer olurken koşa koşa gelmek yerine "özel" maddeler ekletiyordu sözleşmesine, naz üstüne naz yapıyordu. O dönem kendisini milli takıma alan Fatih Terim, başta NTVSpor'daki "entel" yorumcular olmak üzere kendisini cilalayan gazeteciler  ve Galatasaray'a transferine onay veren scout ekibi bu "kazığın" sorumluları... Tarık, Galatasaray'ın elinde patladı da giden paralar da "helal edilmemiş olsa gerek" Eskişehir'in işine yaramadı. Maddi sıkıntıyla boğuşuyorlar bu sıralar...


STAT: Türk Telekom
HAKEMLER: Ali Şansalan, Mustafa Emre Eyisoy, Mehmet Cem Hanoğlu
GALATASARAY: Eray İşcan, Tarık Çamdal (Dk. 78 Linnes) Ahmet Çalık, Koray Günter, Latovlevici, Donk, Sinan Gümüş (Dk. 90+2 Recep Gül), Selçuk İnan (Dk. 86 Gökay Güney), Tolga Ciğerci, Yasin Öztekin, Eren Derdiyok
BUCASPOR: Hüseyin Koç, Ömer Kanberoğlu, Veli Kızılkaya, Emre Özkan, Abdullah Balıkuv, Emre Toraman, Uğurcan Yazğılı, Saruhan Fındıkcı, Kerem Atakan Kesgin (Dk. 70 Onur Alkan), İbrahim Şirin (Dk. 88 Burak Aydın) İlyas Çakmak (Dk. 82 Alpay Aldemir)
GOLLER: Dk. 14 Selçuk İnan, Dk. 41 ve Dk. 43 Sinan Gümüş (Galatasaray)
SARI KARTLAR: Dk. 21 Tarık Çamdal (Galatasaray), Dk. 33 Emre Özkan, Dk. 65 Emre Toraman (Bucaspor)

25 Aralık 2017 Pazartesi

Galatasaray-Göztepe / O Anlar


Maicon'un serbest atış golü...


İmparator Fatih Terim sesleri tribünlerde...

Göztepeli futbolcular maçtan evvel ısınırken...

Göztepeli futbolcular mavi formalarıyla...

Fatih Terim tribünleri dolaşırken...


"Kenetlenin Başka Galatasaray Yok" pankartı altında 40 bin cıvarı Galatasaray taraftarı...


Tıklım tıklım tribünler...

Deplasman hayattır... "Deplase olun gençler"...

Linnes, orjinal kanadında... Sağda...




3 puan sevinci...

Muslera ortaya, üçlü çektir tayfaya...

Galatasaray:3-1:Göztepe


Malatya mağlubiyeti sonrası beklenen oldu ve Igor Tudor ile yollar ayrıldı. Hoca giderken, bir de sürpriz yaşandı, yönetim de olağanüstü kongreye gitme kararı aldı... "Yönetim istifa" ve "Tudor istifa" diye haftalarca bağıran taraftarın dileği yerine gelmişti ama pazar günü oynanacak maç öncesi Galatasaray sahipsiz kalmıştı. İşte o andan itibaren büyük Galatasaray taraftarı sosyal medyada kenetlendi: "Başkan yok, hoca yok ama biz varız. Sami Yen'i dolduracağız ve Göztepe maçını biz kazandıracağız" diyerek hashtagler açıp hafta sonuna odaklanmaya başladılar... Ama, perşembe gece  yarısı hayatından futbolu çıkarmış olanları bile heyecanlandıran bir haberler sarsıldı Galatasaray camiası: Nerede kalmıştık diyordu Fatih Terim...

"Nerede kalmıştık?" Öyle böyle bir açıklama değildi bu, "Sosyal medyayı pek kullanmam da kızlarım istedi, ben de başkandan rica ettim, sağ olsun olumlu baktı" diye açıklamıştı transfer sürecini müjdeleme yöntemini Fatih Terim de, kullandığı cümle oldukça iddialıydı, sıradan "Hayırlı olsun" yahut "Geliyorum, müjdeler olsun" değil de kazanmış olduğum kupalara yenilerini eklemeye geliyorum der gibiydi hoca... Milli Takıma gidişi ve ayrılış süreci çok kalpler kırmıştı da, Federasyonundan medyasına bir çok kesimin Galatasaray'ın "diz çökmesini" bıyık altından gülerek izlediği bir ortamda  "kenetlenme zamanıydı, başka Galatasaray yoktu" ve küskünlükler bırakılıp, "işimize bakmalıydık" Ne demişti rahmetli Alpaslan Dikmen, "Hadi bana küstün, Ahmet'e Mehmet'e küstün, ulan Galatasaray'a nasıl küseceksin?"... Çabamızın adı Galatasaray'dı, ve söz konusu Galatasaray olunca "tükürüğümüzü yutmalıydık"... Tuchel de iyi hocadır, Blanc da, Bielsa da takımın başında görmek istediğimiz hocaydı ama "doğru yer ve zaman" Fatih Terim'i gösteriyordu...

Dursun Özbek'in Fatih Terim kararının doğruluğu da daha hoca Galatasaray'la sahaya çıkmadan kendini gösteriyordu, önce Beşiktaş Sivas'tan puansız İstanbul'a dönüyor, gecesinde ise Fenerbahçe Konya'dan 1 puanla ayrılıyordu. "Şenol Güneş ve Aykut Kocaman'ın kimyası mı bozulmuştu, sahaların İmparatorunun dönüş haberi sonrası" diye sormadan edemedik... Yaptığı "tuhaf" denemelerle kendi takımını imha eden Igor Tudor yerine, "duruşuyla" ve heybetiyle "dosta güven, düşmana korku salan" Terim vardı artık saha kenarında...


Ve pazar gecesi Ali Sami Yen'e bir girişi vardı ki, gencinden yaşlısı coşkuyla ayağa kalkmış, bir savaş kahramanını karşılar gibiydi. Maç sanki ikinci plandaydı, dikkatler Fatih Terim'in üzerindeydi ama kazanılması gereken bir maç vardı ve Göztepe de hiç yabana atılacak bir takım değildi. Muhakkak ki Fatih hoca, renkdaş İzmirliler ile ilgili gerekli önlemleri anlatmıştır oyuncularına maçtan evvel ama yönettiği Galatasaray maçlarında Galatasaray'a 15 sarı ve 2 kırmızı kart gösterip, rakiplere sadece 8 sarı kart çıkarmış ve Galatasaray'ın 3 defa mağlup olmasına seyirci kalmış Yaşar Kemal Uğurlu'yu hesaba katmış mıdır? Pek zannetmiyorum... Eski Galatasaraylı futbolcu Evren Turhan'ın dediği gibi, "Bu arada ben bu YAŞAR KEMAL UĞURLU kadar art niyetli bir hakem görmedim...Futbolu bilmiyor ve bütün takdir haklarını rakip takıma kullandı...Oyuncuları germek ve Fatih hocayı çıldırtmak için elinden geleni yaptı ama başaramadı..." Evet, ilk fırsatta Göztepe lehine çaldığı penaltı ile kendini gösterdi hakem ve devamında çıkarmış olduğu sarı kartlar, Galatasaray'ın atağa kalktığı anlarda oyunu durdurması, Yasin'e yapılan penaltıya kayıtsız kalması ve sırtı dönükken kulübedeki itirazı "görmesi?!" gibi eylemleriyle "istatistikleri" doğrular nitelikteydi... Burada büyük fotoğrafa da bakmakta fayda var,  uzun yıllardır Fatih Terim'e karşı bir antipatinin varlığı inkar edilmezken, ulusal takımdan ayrılışı esnasında Federasyonla yaşadıkları sonrası Fatih hocanın başarısız olması için "ellerini ovuşturanların" sayısı yadsınamaz. Komplo mu derseniz bilmem de, "hocaya çakmak adına Galatasaray'a oyunlar oynanabilir ligin ikinci devresi"...


Saha içine dönersek tekrar, iki üç günlük kısa sürede Fatih Terim'in takıma çok müdahale etme şansı yoktu, İgor Tudor'un çıkardığı gibi bir kadro ile oyuna başladı ama Linnes'i orjinal bölgesinde sağ tarafta oynatırken, Denayer'i sola koydu, maceraya girmeyip Maicon-Serdar ikilisini bozmadı. Onlar da mahçup etmedi yeni hocalarını, hem savunmada hem de attığı golle Maicon ve partneri Serdar Aziz gecenin iyileri arasındaydı. Maç bitiminde verdiği demeçte Brezilyalı savunmacı, "Fatih Hoca devre arası bizi "çok acayıp" motive etti" diyordu da esas maça sağlam konsantre olan ve belki de gecenin yıldızı olabilecekken sakatlanarak oyundan çıkan Rodriguez'di. Garry Rodriguez oyundan çıkarken göz yaşları içinde kalmıştı da, yerine giren arkadaşı Yasin kariyerinin en klas kafa golü ile tribündeki taraftarlarla birlikte renktaşının moralini de düzeltiyordu.

İlk devrede belirli dakikalar dışında rakibi önünde pek de etkili olamayan Galatasaray, yeni hocasının imzası olan "soyunma odası konuşması" sonrası ikinci devre oyunun mutlak hakimi olup, kazanmasını bildi. Fatih Terim devre arasında sadece "gaz" vermedi, ufak dokunuşlar da yaptı takımda, Belhanda'yı biraz daha ileriye attı, sorumluluk almasını istedi. Feghouli de daha çok ön plana çıkınca, zaten Fatih Terim'i tekrar ilk onbire girmek için şans olarak gören Yasin'in arzulu oyunuyla birlikte Galatasaray atakları arttı, goller geldi. Gol krallığında iddiali olan Gomis belki bu gece şanssızdı, bazen her şeyi yaparsın da o top üç kale direği arasından geçmez, Gomis de öyle bir gece yaşadı ama yaptığı asist ve Maicon'un serbest atış golünde kazandırdığı faul ile skora en fazla etki eden oyuncu oldu.


Maçın 34. dakikasında sarı kart görüp, bir sonraki lig maçı olan Kayserispor maçında cezalı duruma düşen Maicon'un skor 3-1e gelmiş ve oyunda son dakikalar oynanırken, ikinci sarı kartı görüp kırmızı kartla oyundan atılıp cezasını iki gün sonraki Bucaspor maçında çekme "cinliği" Fatih Terim'in düşünceleri arasında yoktu. Fair-Play diyoruz ya, keşke herkes böyle fair olsa...



STAT: Türk Telekom
HAKEMLER: Yaşar Kemal Uğurlu, Kemal Yılmaz, Samet Çiçek
GALATASARAY: Muslera, Linnes, Maicon, Serdar Aziz, Denayer, Fernando (Dk. 90 Sinan Gümüş), Ndiaye, Feghouli, Belhanda (Dk. 77 Selçuk İnan), Rodrigues (Dk. 41 Yasin Öztekin), Gomis
GÖZTEPE: Beto, Sabri Sarıoğlu, Peybernes, Kosanovic, Tanju Kayhan (Dk. 66 Leo), Andre Castro, Rotman (Dk. 57 Scarione), Selçuk Şahin, Halil Akbunar, Gouffran (Dk. 82 Ghilas), Jahovic
GOLLER: Dk. 9 Jahovic (Penaltıdan) (Göztepe), Dk. 19 Rodrigues, Dk. 53 Yasin Öztekin, Dk. 70 Maicon (Galatasaray)
SARI KARTLAR: Dk. 8 Muslera, Dk. 34 Maicon, Dk. 44 Fernando, Dk. 59 Koray Günter (Yedek kulübesinde) (Galatasaray), Dk. 57 Rotman, Dk. 72 Andre Castro (Göztepe)

24 Aralık 2017 Pazar

Herkes Gün Gelir Evine Döner


Ne kadar uzağa gidersen git başladığın yere dönersin sonunda,
Ne kadar değişirsen değiş,nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı
Ne kadar terbiye etsen de susturamazsın içindeki canavarı,
Nereye gidersen git yeğenim şunu unutma,
HERKES GÜN GELİR EVİNE DÖNER!






Cim Bom Başı Dik Yürür



Yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da
Bastığın yer üzüntülerle dolsa da
Sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da
Cimbom gülerek yürür

Haydi haydi haydi Cimbom
Haydi haydi haydi Cimbom
Haydi haydi haydi Cimbom
CİMBOM BAŞI DİK YÜRÜR!

21 Aralık 2017 Perşembe

Fatih Terim Galatasaray'da

En son kupalar alıyorduk hocam... Önümüze geleni tokatlıyorduk... Real Madrid filan yeniyorduk işte, hatırlarsın... Mourinho "korkudan" dakikaları sayıyordu... Kadıköy'de kupa kaldırıyorduk... Öyle işte hocam... Aramıza bir kırgınlıklar girdi de, neyse işte, onlar şimdilik bir kenarda kalsın... Hoşgeldin be hocam... Hoşgeldin...

Özgür Değilsen, Bırak Git!


"Bir hocanın bir şeyi yaratmak için özgürlüğü olmalı. Çalıştığın yerde özgürlüğün yoksa,o işi bırakıp, eve dönmen en iyisi"

Gheorghe Hagi
Viitorul Teknik Direktörü

Romanya'da Yılın Spor Adamı seçildiğinde verdiği demeç

18 Aralık 2017 Pazartesi

Yeni Malatyaspor:2-1:Galatasaray


Bir hafta evvel Akhisar karşısında ilk devreyi 2-0 mağlup kapayıp, protestolar eşliğinde soyunma odasına giden Igor Tudor, ikinci yarıya Maicon-Rodriguez değişikliği ile başlamış ve Galatasaray 90 dakikanın sonunda 3 puanı alan takım olmuştu. Söz konusu karşılaşma ile ilgili şöyle bir uyarıda bulunmuştuk:
"Takımın 2-0'dan reaksiyon gösterip, 4-2 maçı kazanması kimseyi kandırmasın, dün gece 3 puan alınıp, "sular biraz durulduysa" bu başta Galatasaray taraftarının verdiği müthiş destek ve başta N'Diaye ile Fernando olmak üzere Feghouli ve Serdar Aziz'in  arzulu oyunu sayesinde olmuştur. Zaten, sıkıntı da burada baş gösteriyor, her maçı Sami Yen'de oynamıyorsun, haftada bir de deplasmana gitmek zorundasın ve orada işler "sarpa sarınca" ne takımı düzeltecek bir teknik adam var saha kenarında, ne de "Bi' sakin olun, olay benim kontrolümde" diyecek bir 10 numaran..."

Biz galibiyetin yanıltıcı olduğunu belirtmiştik ama Igor Tudor ve ekibi "zafer sarhoşluğundan" gerçekleri görmekten uzak kalmışlar ki, dün Malatya'da yine 2 farklı mağlup soyunma odasına girildiğinde Maicon-Rodriguez değişikliğinin skoru çözeceğini zannetti Hırvat hoca. Oysa işler öyle değildi, rakibi boğacak ve sana maçı aldıracak bir taraftarın da yoktu ve daha da vahimi 10 numaran ağzında sakız sahada dolaşıp, topuk pası atma derdindeydi... Maçın bitimine 15 dakika kala kaleye ilk isabetli şutunu atabilen takımın mağlup olması doğaldır ve Galatasaray da Igor Tudor'un deyimiyle "2 gol yiyip 1 gol atınca" mağlup oldu....


Bütün hafta futbolcularla iç içe olan, antrenmanlarda onları seyreden, kamplarda hal tavırlarına bakan teknik adamın oyuncu tercihlerine oturduğumuz yerden müdahalede bulunmak "ukalalığın dik alası" olur düşüncesindeyim yapı gereği, ama aklımın almadığı Belhanda olsun, Denayer olsun maçlarda bizim görmediğimiz hangi "harika!" performansı idmanda sergiliyorlar ki formayı hak ediyorlar. Ligin ilk haftalarında Maicon'la birlikte harika bir uyum sağlayan ve hem savunmada hem hücümda "hava hakimiyeti" kuran Serdar Aziz, kulübede otururken Galatasaray iki kafa golü ile Malatyaspor'a mağlup oluyor... Acınası durum!

Geçen hafta yine belirttik, Galatasaray'da serbest atış komedisi yaşanıyor diye... Malatya maçında sıra Feghouli'deymiş, o da dağlara taşlara attı, sırasını savdı. Bakalım bu hafta kim atacak, Linnes mi dener, yoksa Gomis mi, belki de Muslera topun başına geçer, belli mi olur. Oysa sene başında "benim sistemime uymuyor" diye yollanan Wesley Sneijder "hiçbirşey" yapmasa, böyle maçlarda girerdi devreye. Rakip kaleye şut dahi atamayacak kadar felaket bir oyun oynanırken, kazanılan bir serbest atışla skoru değiştiriverirdi Hollandalı... Nice'te mutsuz olduğu belli, Amerika'ya transfer haberleri dolaşıyor sosyal medyada, hazır Tudor'u yollama aşamasına gelmişken, devre arası "Sneijder-Belhanda" takası ile yaptığın hatayı telafi et be Dursun başkan... Olmaz ya, bizimkisi göle maya çalmak gibi, ya tutarsa...


STAT: Yeni Malatya
HAKEMLER: Ali Palabıyık, Serkan Olguncan, Serkan Çimen
YENİ MALATYASPOR: Ertaç Özbir, Chebake, Mina, Sadık Çiftpınar, Cissokho, Azubuike (Dk. 80 Rahman Buğra Çağıran), Murat Yıldırım, Aytaç Kara, Pereira (Dk. 71 Dening), Turgut Doğan Şahin (Dk 56 Adem Büyük), Boutaib
GALATASARAY: Muslera, Maicon (Dk. 46 Rodrigues), Denayer, Ahmet Çalık, Yasin Öztekin (Dk. 78 Sinan Gümüş), Ndiaye, Fernando, Linnes (Dk. 89 Eren Derdiyok), Feghouli, Belhanda, Gomis
GOLLER: Dk. 38 Pereira, Dk. 43 Boutaib (Evkur Yeni Malatyaspor), Dk. 74 Ndiaye (Galatasaray)
SARI KARTLAR: Dk. 81 Cissokho, Dk. 88 Rahman Buğra Çağıran (Evkur Yeni Malatyaspor)

16 Aralık 2017 Cumartesi

İspanya, Rusya 2018 Dünya Kupasından İhraç Edilebilir


2018 yaz aylarında Rusya'da yapılacak olan Dünya Kupasına  İtalya'nın önünde grup lideri olarak katılma hakkı kazanan ve Portekiz, Fas ve İran'la aynı gruba düşen İspanya, daha Moskova'ya varmadan kupadan atılma tehlikesiyle baş başa kaldı. İspanyol El Pais gazetesinin haberine göre geçen mayıs ayında yapılan seçimlerde İspanyol hükümetinin İspanya Futbol Federasyonu seçimlerine müdahale etmesi FIFA'nın İspanya'yı üyelikten atmasına, dolayısıyla Dünya Kupasına katılmaktan men etmesi anlamı taşımaktadır. Her ne kadar "Biz hakkımızla turnuva biletini kazandık, kimse bizi Dünya Kupasından atamaz" dese de İspanya Futbol Federasyonu başkanı Juan Luis Larrea, İtalyanlar FİFA nezdinden lobiye başlamışlar ve "avını bekleyen sırtlan misali" haklarıyla alamadıkları kupa biletini, İspanya'nın ihracı sonrası almayı beklemekteler.

15 Aralık 2017 Cuma

CSKA-Sofya:2-1:Ludogorets



Bulgaristan'da son haftaların en ilgi çekici maçı bu akşam Bulgaristan Kupasında CSKA-Sofya ile Ludogorets arasında oynandı ve ev sahibi iki harika golle eski şampiyonu kupa dışına iterek yoluna devam etti. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından başlayan karşılaşmada daha iki ekip birbirlerini yoklarken, orta saha yuvarlağı çevresinde yatarak kaptığı topla ilerleyen CSKA'lı Nikolay Bodurov, ceza sahasına girmeden uzaktan vurduğu sert vuruşla takımını 1-0 öne geçirmesini biliyordu. Bu nefis golün verdiği moral ve taraftarının desteği ile ev sahibi ikinci gol için ataklarını arttırırken, tecrübeli Ludogorets oyun kontrolünü tamamen rakibine vermeyip, ani ataklarla beraberliği yakalamak arzusunu gütmekteydi ki, bu amacını gerçekleştirdi ve 34. dakikada kazandığı penaltı atışıyla beraberliği yakaladı. İlk yarıda başka gol olmayıp, iki ekip ikinci yarı da öne geçme fırsatı yakalayamayınca maç uzatmaya gitti ve uzatma dakikalarının ilk devresinde, Bulgaristan'ın "maç başı 1 gol" gibi inanılmaz istatistiğine sahip Brezilyalısı Fernando Karanga'nın Hagivari asistiyle topla buluşan genç forvet Despodov bu sene Ludogorets'i bir kez daha yıkan golü kaydediyordu.


CSKA'nın uzatmalarda maçı kazanmasını sağlayan harika asisti yapan Fernando Karanga ilk devrede kırmızı beyazlıların gerçekleştirdiği bir atakta ofsayt bayrağı kaldıran hakeme ortağı parmağını gösterdi ama yayıncı kuruluş dışında olayı "gören duyan" olmadı. Bakalım şimdi gözlemci raporunda bu hareket yazılacak mı, yazılması halinde Brezilyalı kaç maç ceza alacak?


Karşılaşma bitiminde deplasman takımının "hakem kırmızı kartı herhalde evde unuttu" diye itiraz ettiği o kadar pozisyon arasında en ciddisi, maçın 48 dakikasında yaşandı. Konup ekip Ludogorets'in uzun bir topla Virgil Misidjan'ı savunma arkasına kaçırdığı pozisyonda son adam olan Alexandre Barthe'nin "yaka paça" rakibini yere indirmesine düdük çalan Georgi Kabakov, cebinden sarı kartı çıkarınca eleştirilerin odağı oluverdi. Karanga'nın "orta parmağını" görmeyen, bu pozisyonu sarı ile geçiştiren, Despodov'un rakibine "tokat" atmasına seyirci kalan Kabakov ve arkadaşları, 110. dakikada Natanael Pimienta'nın Despodov'a topsuz müdahalesine kırmızı kartı gösteriverdi...

Kırılma anları vardır ya futbolda, kimi zaman hakemin göstermediği bir kart, kimi zaman da kalecinin kurtardığı bir pozisyon olur. bazen de öyle goller kaçar ki, bir bakarsın maç diğer takıma dönüvermiş. İşte o anlardan biri Ludogorets Razgrad'ın başına geldi dakika 59da. Lukoku'nun ceza sahası dışında CSKA kalecisinin üzerinden aşırttığı top  süzüle süzle hareket edip kale çizgisi önünde yere sekti ve gol olmak yerine üst direğe vurarak oyun içinde kalmayı yeğledi. İki takım oyuncuları ve seyircilerinin kalp atışlarının durduğu bu bir kaç saniyede şanslı olan ev sahibi oluyordu.


Başakşehir maçlarıyla memleket olarak Ludogorets'i tandık ama umarım "futbolcu simsarıyım" diyenlerin Karanga ve Despodov'tan haberleri vardır. Özellikle yazının başındaki şu 2 dakikalık özeti bile seyreden Fernando Karanga'nın ne kadar özellikli bir forvet olduğunu anlar ve transferi için girişimlere başlar. Belli ki CSKA'nın kapısını Brezilyalı forvet için çalanlar vardır ki, onlar da bu gece açıkladıkları Jean Carlos Blanco transfer ile Karanga'nın alternatifini şimdiden hazırlamışlar bile.








Blog Widget by LinkWithin