İlk futbol topumu çok ufakken almıştım, belki üç, belki dört yaşındaydım... Bir hediyeydi ve bundan sonraki doğum günlerimde, yılbaşlarında hep hediye olarak futbol topu istedim. Önceleri toplarım yırtılacak ya da patlayack diye onları sokağa çıkartmıyordum...
Evimizin etrafında yeşillik vardı ama futbol oynayacak kadar değil. Eve yakın terkedilmiş bir askeri bölge bulunuyordu ve biz tellerin altından geçerek orada top oynardık ama sokakta oynamaktan aldığımız zevki vermezdi. O yıllarda sokaklarda asfalt yoktu, sadece toprak vardı ve annem tüm komşuları tanıdığı için ben sokakta top oynarken endişelenmezdi...
Beş yaşındayken futbol oynamaya başladım. İlk olarak büyüklerle oynamam izin vermezlerdi. Özellikle abilerim beni maça almazlardı çünkü onlar daha büyük çocuklarla oynarlardı ve eğer ben oynarsam, büyükler benden topu kapamayacaklar ve kızıp bana zarar verebilirler diye endişe ediyorlardı...
Sokaklarda oynamaya başladığım yıllarda, Grandoli yerel kulübüne kaydoldum. Bizim bütün aile bu takımda öyle ya da böyle yer almıştı ki babam da takımın antrenörlerindendi. Kuzenlerimle birlikte bazen de bizim Rosario'nun iki profesyonel takımından biri olan Newell's Old Boys'u izlemeye giderdik ve ileriki yıllarda onların minik takımıyla da idmanlara çıkmaya başladım. İlk olarak 11'e 11 oynadığım maç Newell's takımındayken oldu, ayrıca o yıllarda boyum kısa olduğu için doktora ilk kez gittim... Hep diğer çocuklardan ufaktım ve onların bana bakışları beni üzüyordu ama maç başlayınca herşey sona eriyor, onlar benim nasıl oynadığımı görüyorlardı..
Newell's beni bir kliniğe yolladı ve doktorlar bende büyüme sorunu olduğunu söylediler. Dokor, büyüme hormonunun tedavi edilmesi gerektiğini söyledi, ben o sıra 11 ya da 12 yaşlarındaydım. Yaklaşık olarak 1 yıl Arjantin'de tedavi gördüm ve parasını babam ödedi. Avrupa'ya geldiğimizde Barcelona hastalığımı biliyordu ve onlar tedavi masraflarını karşıladılar. 13 yaşındaydım, Barcelona ile 15 gün idmanlara çıktım, sonra Arjantin'e döndüğümüzde kulüpten haber geldi ve bütün aile İspanya'ya geldik, ben de Nou Camp'ta idmanlara başladım...
İspanyar mükemmeldi ama aynı zamanda oldukça farklıydı. Ayrıca da zordu-eski hayatımdan hiçbirşey yoktu orada... Ne sokaklarda yaptığımız maçlar ne bizim sokak turnuvaları. Ve daha da ötesi beraber antrenman yaptığım çocukların farklı gelenek ve görenekleri vardı. Arjantin'den getirdiğim tek şey "kaybetmeye karşı duyduğum öfkeydi", hep kazanmak istiyordum, heryerde, herşeyi yenmek istiyordum. İlk idman maçımı hatırlıyorum da: Oradaki çocuklar kaybetmeyi sorun etmiyorlardı, bunu anlayamıyordum...
Hala yaşam tarzımla ve hobilerimle kendimi Arjantinli olarak görüyorum, hala bizim yöresel çaydan içiyorum, önemli günlerde ve milli maçlarda Rosario'ya gidiyorum. Bir çok eski arkadaş görüyorum bizim mahalleden, ama her şey değişmiş, şimdi aileler çocukları sokakta oynarken onlar için endişeleniyor ve hiç mahalle maçı izleyemiyorsunuz...
Lionel Messi
Futbola nasıl aşık olduğunu anlatırken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder