19 Ekim 2009 Pazartesi

Galatasaray:4-3:Trabzonspor



Bir hafta kadar evvelden kapağı açılmış ve gazı kaçmış gazozu içmeye çalıştık hafta içi, Bosna geçen cumartesi çıkmıştı gruptan bizi geride bırakara, biz de Bursa'da iddiası olmayan, siyasi amaçları sporu aşan bir Ermenistan maçı izledik ve nihayet tekrar ligimizin heyecanına dönebildik...

Beşiktaş ve Bursa'nın kazandığı, Fenerbahçe'nin de Gaziantep'te 90+larda tanıştığı şok bir yenilgi sonrası "suni" kara bulutları yok etmek için kazanmak gerekirdi Ali Sami Yen'deki Trabzonspor maçını... Tribünlerin de maç sırasında bağırdıkları gibi "Basın yalan yazıyordu şampiyon olmayınca"... Takım kazanırken, inzivaya çekilenler, iki kötü sonuçta kaplayıvermişlerdi meydanı...

Sakatların da iyileşmesiyle sene başındaki düzene dönmesi zor olmadı Rijkaard'ın Pazar gecesi Ali Sami Yen'de... Kalede Franco, önündeki dörtlüde Sabri-Gökhan-Servet-Hakan yer alırken, onların önünde de Ayhan-Mustafa-Arda triosu mücadele edecekti... Gol atma işine daha yakın olanlar da Keita-Baros-Kewell'dı... Herzamanki gibi ev sahibi ekip "ısırarak" başladı, Keita ortaladı Kewell vurdu Silva çıkardı, Keita ortaladı Gökhan direğe takıldı, Sabri ortaladı Kewell golünü yazdı... Sami Yen'de yüzlerde tebessümler oluşurken, son günlerin golcü ismi Servet de geçen yıl "eline" çarparak ağlara yolladığı topu, bu sene ayağına çarptırarak yine Trabzonspor ağlarına yolladığına, tribünler başlamışlardı Fenerbahçe'ye sarmaya... Devreye iki farklı girecekken, yine futbol topu kendini bilardo topuna benzetti, "3 top misali" bantlardan Tayfun'un önüne düştü o da affetmedi...

İkinci devre bordo-mavililer daha istekli başlarken, sarı-kırmızılılar ise "kafalarında maçı bitirmişlerdi" sanki... Ve "erken öten horozun kafasını" Colman kesiverdi, Ayhan'ın ayağına dolaştırdığı topu kapıp, ceza sahası dışından Franco'yu avlayarak... Beraberlik ev sahibine soğuk bir duş etkisi yaratmış olacak ki, "silkindi" Arda'nın arkadaşları, iki doğru pas, bir isabetli orta ile öne geçen golü buluverdiler. "Silahındaki bütün mermiler tükenmiş" vaziyeteki Trabzonspor ise golün şaşkınlığını yaşarken, Baroş'un farkı ikiye çıkaran golünü fark bile edemedi... Bu garip maç elbette böyle bitmeyecekti, yine "dalan" Galatasaray savunmasının arkasından Gökhan Ünal koştu, ortasını yaptı, Colman'ın vucudunun her tarafına çarpan top en son Franco'nun ağlarında nefes aldı, fark bire indi, Trabzon'da hırs, Galatasaray'da stres baş gösterdi ve 8 dakika iki takımın sevdalılarına da ayakta dikilme cezası gibi gelen sürede, gol sesi çıkmadı...

Maç sonrası Hagi ile röportaj yapan gazetecileri görünce, "Şimdi bizimkini Trabzon'a yazarlar"
dedim, demez olaydım, bugün Milliyet patlatmış bombayı... Habercilik bu kadar kolay mı? Galatasaray'ın Avrupa'da Rumen takımıyla bir maçı var, ligte de arka arkaya Trabzon ve Fenerbahçe gibi iki dişli rakibiyle oynayacağı karşılaşmalar var, Türkiye'ye gelmek için bunlar yeterli sebep olamaz mı?

Kewell'ın golü sonrası hoparlörlerden gelen Daddy Cool eşliğindeki Harry Keweel tezahüratını uzun aradan sonra duymak dün gece benim için başka güzeldi... Bir de bir çok kişi karşı çıksa da derbi öncesi rakibe gönderme eşliğindeki tezahüratlara hep katılmışımdır, olması gerektiğine de inanırım... Derbinin havasına girmek gerek ufaktan, hem biz taraftarlar, hem de sahadaki topçular...

Bu maçta parçalı giydik, Kadıköy'de bakalım Federasyona bildirilen dış sahası forması olan beyaz'ı mı giyeceğiz yoksa, bir sürpriz yapıp ikinci dış sahası forması olan kırmızı ile mi yer alacağız... Mor filan giymesinler, yakışmaz derbiye, çizgili Fenerbahçe karşısında mor Galatasaray... Seveni bol bu mor formanın, ben sevmedim parçalıdan başkasını...

Rijkaard'ın kıyafetlerini hep yazdık bu blogta, Bülent Hoca'nın da keza, ama asla "bel altı" çalışmadık. Dün gece Kanaltürk'te Ahmet Çakar hocanın gömleğine başlayıp, kazağından devam edip, ceketinde bitirerek lafı karakter analizine girdi, takımın sorunlarına eğilmediği eleştirisinde bulundu Rijkaard'ın... O kadar da uzun boylu değil Ahmet Hoca... Bizden uyarması, şu giyim işine çok takma, "bikini" muhabbetini unutmadık daha...

Goller istatistiğine başlamıştık, devam edelim. Dün gece Yeni Açık 2, Eski açık 2 gol gördü kendi takımları adına, Trabzonspor ise kendi taraftarlarının bulunduğu eski açık kalesine 2 gol atarken, Yeni Açık tarafına da 1 gol kaydetti...



Stat: Ali Sami Yen
Hakemler: Mustafa Kamil Abitoğlu, Baki Tuncay Akkın, Volkan Narinç
Galatasaray: Franco, Sabri, Servet, Gökhan, Hakan, Mustafa, Ayhan, Keita, Arda (Dk. 83 Aydın), Kewell (Dk. 64 Barış), Baros
Trabzonspor: Sylva, Tayfun, Egemen, Giray, Cale, Serkan (Dk. 76 Barış), Ceyhun, Colman, Engin (Dk. 75 Alanzinho), Garbiç, Umut (Dk. 81 Gökhan)
Goller: Dk. 23 Kewell, Dk. 37 Servet, Dk. 69 Arda, Dk. 71 Baros (Galatasaray), Dk. 44 Tayfun, Dk. 54 ve 86 Colman (Trabzonspor)
Sarı Kartlar: Dk. 13 Cale, Dk. 45 Tayfun, Dk. 64 Giray, Dk. 66 Engin (Trabzonspor), Dk. 74 Barış, Dk. 77 Arda, Dk. 88 Baros, Dk. 90 Keita (Galatasaray)

2 yorum:

POSTER BOY NYC dedi ki...

Ne kravati ve okulu liseye mi gidiyosun yoksa ?

ultras/Movement dedi ki...

Evet Liseye:) ders anlatmaya...

Blog Widget by LinkWithin